kadınların iş gücüne katılımlarının 2. dünya savaşı sırasında arttığı doğrudur çünkü erkekler savaştaydı bu da iş gücü açığı oluşturmuştu... ayrıca savaş sanayiinde hızlı bir üretim artışı gerekliydi. bunlar kadınların birçok işyerinde erkeklerin yerini almasını sağladı. (bkz: rosie the riveter)
iş gücüne katılımları ile ekonomik ve sosyal yaşamda daha aktif roller almalarına imkan sağladı. savaş sonrası dönemde, birçok ülkede kadınlara oy hakkı gibi temel haklar da verildi, bu da toplumsal statülerini daha da güçlendirdi.
eğitimli ve kariyer sahibi olmalarını yalnızca bir "emek ve tüketici pazarı" olarak görmek, kadınların bireysel potansiyellerini küçümser. erkeklerle eşit şekilde, fikirlerini ifade etme, özgürce yaşama ve profesyonel başarılarına ulaşma hakkına sahip olmaları da normaldir. bir küresel komplo değil, temel insan hakkıdır. ekonomik bağımsızlığa ve kendini gerçekleştirme fırsatına sahip olma hakkının bir parçasıdır.
evlenme ve çocuk yapma konusunda yaşadığı pişmanlıklar söz konusu olduğunda, birçok kişisel ve toplumsal faktöre bağlıdır. genelleme yaparak bunu kısıtlayamazsınız. birçok kadın, çocuksuz veya bekar yaşamaktan mutludur. tabi ki, bazıları daha sonra pişmanlık duyabilir fakat tüm kadınların kariyerlerine ve kendilerine odaklanmalarının yanlış olduğu anlamına gelmez. sadece tercihlerin zamanla değiştiğini gösterir.
straits4 profili
-
kadınlarda başlayan çocuk istemiyorum furyası
-
çocuk istemeyen evli çift
insanlarin hayatlarinda cocuk isi o kadar buyuk yer kapliyor ki tum hayatlari kendi cocuklarini yapmak ve buyutmek uzerine kurulu.
etrafim birbirlerini severek evlenip cocuk yapamayan esi yuzunden bosananlar; cocuk sahibi olmak icin doktor doktor gezip, kiloyla hormon kullananlar ile dolu. bazilarina gidip cocuk olmuyorsa evlat edinin veya tasiyici anne, sperm bankasi gibi cozumler de var dedim ama istemiyorlar. kendi oz cocuklarini istiyorlar. demek ki insanlarin cocuk yapmasinin altindaki motivasyon aslinda cocugun kendisi veya bir insani yetistirmek degil. peki nedir? iclerindeki bencilligi gelecege aktarmak. sonucta bir yastan sonra bu bencillik geni insanlarin icini titretmeye basliyor. hadi ure ve beni yeni bedene tasi diye. kimse farkinda degil ama bu gen bizi bir arac olarak goruyor ve kendisini surdurme derdinde. zaten milyarlarca yildir milyonlarca nesil ile bugunlere kadar kendisini tasiyabilmis. dunya yok olana kadar da tasiyacak belli ki.
her neyse konuyu fazla saptirmadan, cocuk istemeyen evli ciftler bilinclerinin farkinda olan kisilerdir. bu muthis baskin geni kontrol altina alabilmis ona dur diyebilmis cesur ciftler.
bu yuzden cocugu olup, cocuk istemeyen ciftleri bencillikle yaftalayanlarin kendilerindeki bencilligi farkedememesi bana hep ilginc gelmistir. -
şeyma subaşı
kadinin her anini takip ediyorsunuz ondan sonra nasil milyonlarca takipcisi var diyorsunuz saka misiniz siz? tanimam etmem bu kadar sevmiyorsaniz cikin takipten siz de rahat edin kadin da rahat etsin.
-
corona virüsünün insana öğrettikleri
yillardir yasadigim gunluk hayatin adinin karantina oldugunu ogrendim.