kitap yazmis adam4
profili

  • filtre kahvenin yanında iyi giden şeyler

    - bildiğimiz basit kalıpla yapılan anne keki
    - bitter çikolata
    - hanımeller çokodamla
    - rulokat
    - san sebastian cheesecake

  • doların tekrar 10 tl altına düşeceği tarih

    tl'den bir sıfır daha atıldığında düşebilir. onun dışında boşa hayal kurmayın dış ticaret açığı olan bir ülkeyiz tl asla o kadar değerlenmez. aksine zaman içinde usul usul değer kaybetmeye devam eder.

  • the matrix resurrections

    filmi yaklaşık yarım saat önce bitirdim ve buraya yazmadan önce kendime gelmek için bir duş aldım. bu entryde spoiler vermeden, duygularımı ve neden sinemaya gitmemeniz gerektiğini anlatacağım rahatlıkla okuyabilirsiniz.

    filme geçmeden önce duygularım; alayınızın allah belasını versin içimdeki yirmi yıllık hayranlığı ve saygıyı öldürdünüz.

    ve film; onuncu dakikasından itibaren noluyor lan? bakışı ile iki oyuncunun hatrına izlemeye devam ettim. film boyunca yan karakterlerin önceki filmlere göre hiçbir katkısı yoktu. (bkz: neil patrick harris) in oynadığı karakter filme çocuk filmi havası katmış bir türlü ciddiye alamadım. (bkz: jonathan groff) un canlandırdığı karakter kesinlikle eski ruhunu vermiyor. mindhunter filmindeki eblek halleri gözümün önüne geldi durdu. diğer yan karakterlerin canımı sıkacak kadar bile bir önemi yoktu. neo abimizin eski hallerinden eser yok. film boyunca trafik polisi gibi her şeye dur işareti yaparak ilerledi. trinity ablamız deseniz o da oyunculuğa fazlasıyla uzaklaşmış.

    film genel anlamda disney filmleri gibi o tadı veren iki saatinizi öldürebileceğiniz, içinde bir şeyler olan ama ne olduğunu anlamadığınız bir iki saat vaad ediyor. toplamda iki saat boyunca en az otuz dakika eski filmlerden önemli sahnelerin kesitleri kullanılmış. belli ki süre uzatılmaya çalışılmış ya da o sahnelerin etkilerinin hatırlanmasıyla filmi ayakta tutmaya çalışmışlar. ama o sahneler o filmlerin bütünlüğünde etkiliydi sayın lana hanım. süper lig haftanın önemli anları gibi beş dakikada bir gözümüze gözümüze sokmasaydın keşke. zaten o sahneleri hepimiz yirmi yıl içinde yalayıp yutmuşuz bize yeni bir şeyler göster.

    konusuna gelecek olursak hiç abartmıyorum, herhangi bir devam filminin ilk onbeş dakikasında olacak olayları bir ton flashback ve disneyvari sahnelerle iki saate tamamlamışlar. bir yerde göreve çıkacak olan karakterlerin hareket ve tavırları bende avengers filmi izliyor havası uyandırdı.

    görsel efekt anlamında ilk üç filmi izlerken hepimiz mutlaka düşünmüştür. bu adamlar bu efektleri o yıllarda nasıl yaptı diye. hatta o yıllarda çocuk olduğumuz için hepimizin sinemada perdeye bakarken ağzımızın suyu aka aka izlemiştik. ama bu filmde ilk üç filmdeki etkileyici efektlerin biri bile yoktu. hatta üzerinde çok durulmadan geçiştirilmiş birkaç efektli sahne vardı. bilgisayar üzerinde hazır dokularla veya yapay zekanın tamamlamasıyla hazırlanmış oldukları çok belliydi. ve görüntü anlamında en büyük sıkıntı da filmde matrix tonlarının olmayışıydı. herkes bilir ki matrix filmlerinde renkler siyah ve yeşil tonlardadır. bunun instagram için bile filtresi yapılmışken böyle bir devam filmindeki bütün sahnelerin sıcak renklerden oluşması da filmin ruhunu kaybetmesine neden olmuş. izlerken bir türlü matrix moduna giremiyorsunuz.

    yani özetle çok büyük hayal kırıklığı içerisindeyim sözlük. yirmi yıllık hayranlığımı iki saatte kabusa çevirdiler. yumruklarımı sıka sıka izledim ve iyi ki sinemaya gitmeyi beklememişim dedim. buraya kadar okuduysanız ve sinemaya gitmek istiyorsanız neo ve trinity'nin hatrına sırf onları görmek için gidebilirsiniz. ama kesinlikle beklentilerinizi iyice düşürün ve bir çocuk filmine gittiğinizi düşünün.

    son birkaç senedir yeni trend; eski tutmuş filmleri birkaç ana karakteriyle tekrar çekmek veya eski özlenen karakterleri devam filmlerinde göstermek oldu. spidermani henüz izlemediğim için bilmiyorum belki onlar da sıçmış olabilir ama yorumlar iyi gözüküyor. matrix kesinlikle sıçmış. sanırım geriye bir tek harry'nin çıkacak olan bir fantastik canavarlar filminde görünmesi kaldı. onu da azkaban tutsağı filmindeki zamanı geriye alan kolye ile birkaç tur fazla çevirerek dumbledore'un gençliğine yardıma yollarlarsa tam olur.

    ne yazarsam yazayım sinirim geçmeyecek sözlük. sinemaya gidip gitmemek size kalmış görüşmek üzere.

  • çocukken alındığına en çok sevinilmiş şey

    çocukluk yıllarımda çok varlıklı olduğumuz bir dönem de olmuştu, dipleri gördüğümüz bir dönem de. yine böyle durumumuzun kötü olduğu yıllarda babam taksi şöförü, yolda bir hurdacının seyyar arabasında bir bisiklet görüyor. bisiklet de bisiklet ama. 5-6 yaşlarında bir çocuğun binebileceği boyutta bir bmx. o zamanlar babamın deyimiyle zengin mahallesinde denk gelmiş neredeyse hiç binilmemiş kadar yeni duruyormuş. bir hevesle alıp akşam eve getirip uyurken yatağımın başına koymuş.

    sabah gözümü açtığımdaki şaşkınlığımı ve mutluluğumu hala unutamam. babam ikinci elden aldığını söylemişti ama hiçbir şey umurumda değildi. yanlarında destek olmayan ilk iki tekerli bisikletimdi ve belki de babama en sıkı sarıldığım gündü.

    nereden nereye zamanla bu iki teker sevdası evrilip motosiklete dönüştüğünde ilk motorumu babamdan habersiz aldığımız için beş ay benimle konuşmamıştı. kimbilir belki de onda da katkısı olsun istiyordu. ağlattın sözlük gece gece böyle başlıklar çıkarılır mı insanın karşısına.