10 yaş civarındayım. annem babam akşam gezmesi için üç beş sokak ötedeki arkadaşlarındalar, ben de evde tek başıma takılıyorum. salonda televizyon izlerken halıda bir kıpırtı görür gibi oldum. halının desenleri arasına aradım aradım derken tekrar hareket etti bu vatandaş. tırsa tırsa izledim birkaç saniye uzaktan ama öyle böyle bir tırsma değil. sonra koşa koşa mutfağa gidip yoğurt kovası buldum bir tane, üzerine kapatmaya. fakat ne mümkün, hayvanatın yerinde yeller esiyor. koltuğun tepesine çıktım, elimde yoğurt kovası gözlerim fıldır fıldır, ne kadar bekledim bilmiyorum. bir saat olsun hadi. bizimkiler teşrif edince durumu anlattım. akrepti diyorum ama yüzde yüz emin de değilim. bunlar beni karalılıktan uzak ve kendiyle çelişen söylemlerime de sırtlarını dayayıp istanbul'un orta yerinde akrebin işi olmadığına bir güzel ikna ettiler. öyle yaşadık güzel güzel. kendi odam yoktu ve salonda uyuyordum. ilk birkaç gece nasıl eğlendim, tahmin edersiniz. sonra bu mevzu unutuldu gitti. aylar sonra bir saksının dibinde arkadaşın cansız bedenini buldu annem.
o günden sonra söylediklerimi ciddiye almaya başladılar demeyi çok isterdim. malum.
spirit on opportunity4 profili
-
evde akrep çıkması
-
dyson lin
bu iş nasıl olur biliyor musunuz? yöntemi geliştirirsin, geliştirdiğin yöntemle yaptığın tahminlerin rastgele tahminlerden belirgin şekilde üstün olduğunu gösteren çalışmanı metodu ile birlikte saygın bir dergide yayınlayıp, dünyanın başka yerlerindeki bilim insanlarınca da test edilmesini ve doğrulanmasını sağlarsın, saygın bir bilim insanı olarak hayatına devam eder, insanlığa büyük katkı sağlarsın. bir bilim insanı bunu yapar. şarlatanlarsa twitterdan üfürüp cahil milleti gaza getirir. bu arkadaş ikinci gruptandır.
ne idüğü belirsiz bir hesap oluşundan, yönteminin komikliğinden, bence milletle maytap geçtiğinden söz etmiyorum bile, velev ki gerçek bir profesör olsun. -
domuz eti lokantası için isim önerileri
isim değil ama bir logo önerisinde bulunabilirim. +18 (kötü espri)
-
oğluna hiçbir kızı layık görmeyen erkek annesi
gerçek hayattan alıntıdır: orta ikinci sınıfa gidiyordum, kız da beşe gidiyordu o zaman. annem bir gün bizi el ele tutuşurken gördü. ertesi gün ailesini araştırmış gelmiş ve bana dediği şuydu: o kız sana göre değil.
yaşadığım travmatik anlardan biridir. mikro ölçekte aşırı komik ve makro ölçekte aşırı hüzünlü bir tablo.