biz üniversitedeyken ablalarımız abilerimiz gelirdi derdi ki üniversiteyi yaşayın not ortalamasının önemi yok. biz de mal gibi kandık affedersin.(üniversite yaşayalım derken midyeden zehirlendik)
sonra bir baktık ki o ablalar o abiler işsiz kalmış. ve sonra yine baktık ki mezun olduğumuz zaman not ortalamamız sürekli bir önem arz ediyor.
sonra hayat bir şefkat tokadı daha vurdu; okul önemsiz diyenin okulunun berbat olduğunu, not önemsiz diyenin notunun düşük olduğunu, bölüm önemsiz diyenin de bölümünün kötü olduğunu gördük.
şimdi yüksek lisans için yurt dışında bir üniversite bakıyorum. anında ortalama soruyorlar, çok çok büyük şirketlerde google liginde iş bakıyorum yine not karşıma çıkıyor.
biz yine olayı erken kavrayıp notumuzu biraz yükselttik tabii. o sebeple ekmeğimiz biraz olsun çıkıyor. şu insanınlara inanmayın allasen ya. benden size abi tavsiyesi.
cabir bin george3 profili
-
üniversite not ortalamasının önemi
-
günümüz orta sınıfının aylık geliri
öncelikle orta gelir kaldırılmıştır. artık sadece fakirler ve zenginler var.
orta sınıf: evi, arabası olan, parası çekirdek ailesine yeterli olan, istediği her şeyi anında alamasa bile para biriktirerek ulaşabilen kişi.
her gün et yiyebilse de kobe eti gibi fantezileri olamayan kesime verilen ad diyebiliriz.
bir ev aşağı yukarı 4 milyon tl. 10 yıl boyunca aylık taksidi 60 bin tl. bir araba 1 milyon tl. aylık taksidi ise 40 bin tl gibi bir rakam.
toplamı en aşağı 100 bin tl ediyor. tabi bunun yemeği, içmesi derken 140 bin liraya kadar çıkabiliyor. yurt dışı seyahatlerini hiç yazmıyorum zira bir uçak bileti tek başına 2 bin tl olabiliyor.
şimdi milletvekili maaşının bile 70-80 bin tl olduğu bir ülkede gençlerin orta gelire ulaşma olasılığı sıfırdır.
zaten cumhuriyet tarihinde gençlere (20 - 35 yaş) atılmış en en büyük kazık budur. ha yaşlı olursun, asgari ücretle bedava krediyle olan evin araban vardır hüloo dersin.
günümüzde yeni işe başlamış bir kişinin, insani ihtiyaçları için parasını yettirmesi imkansızdır. bunu bir türlü kendi aileme anlatamıyorum. maalesef eski kafa olunca allah verir, zamanla olur mantığına sahipler.
siz hala nasıl bir fakirlik ve sefalet içerisine mahkum bırakıldığınızı bilmiyorsunuz. ben bunu önceden görüp bir yerlerimi yırtıyorum.
bu arada ülkede 100k üstü kazanan galiba yüzde birlik dilime giriyordu. haberiniz olsun. hadi gayriresmi yüzde üç diyelim.
bu arada ben fakir kesimdenim. öyle artistlik yaptığım yok. -
domuzdan neden bu kadar nefret edildiği sorunsalı
edit4: çok destek mesajı geldi. sağolun varolun. çaylak olmanın üzüntüsünü bir anda unuttum ve düşüncelerimi paylaşmış olmaktan çok büyük mutluluk duydum. bu ülke varsa sizin gibi güzel insanlar sayesinde var. bu arada kiminize yazamıyorum. mesaj alımınız kapalı olabilir. cevap vermemişsem bilin ki mesaj yollamakta sorun yaşıyorumdur.
edit3: bir adam çıkmış migros'ta domuz eti satılıyor diye kurban bağışlamayacağım diyor. yahu migros'ta alkol de satılıyor. bu haram değil mi?
edit2: bana embesil diyen şahıs. dinle zira okuma yazman yok. ben niye haram demiyorum. bunca haram varken neden tüm nefretinizi buna kusuyorsunuz. ben domuz eti yemedim hayatım boyunca. yemem de. yiyene de yemeyene de saygım sonsuz.
edit: lanetli çaylak yapılmışım. sadece merak edip sormuştum. tam 6 yıl yazar olmayı bekledim. format, noktalama işaretleri vs... her şeye dikkat ettim. hakaret etmedim. yermedim, kırmadım. gücünüz paralı köpeklere yetmiyor fakat benim gibi sıradan bir yazara yetiyor. fikirleri öldüremezsiniz.
yazıklar olsun sözlük.
yazık ki kime yazık. pisa testinde kendi dilimizde okuduğumuzu anlama oranı zaten hali hazırda çok düşüktü. test etmiş olduk böylece.
aklım almıyor sayın suserler. eyvallah din yasaklamış, saygımız var. ancak kuran sadece domuzu mu yasaklamış?
alkol yasak.
hırsızlık yasak.
hak yemek yasak.
tecavüz yasak.
bilhassa çocuk istismarı yasak.
tüm bunlar yasak iken ve buna rağmen şeytana uydum diyebilirken birileri, bizim halk neden domuza bu kadar takılıyor?
insan hayret ediyor.