alternatif: yobazların avm'ye alınmaması
xlarg35 profili
-
avm'lerde bulunan alkollü mekanların kapatılması
-
2 bin kişi daha gelmezse 750 euro yanacak
sırf 750 euro yansın diye takipten çıktım, bende böyle bir şerefsizim.
-
ekşi itiraf
size hikayemi anlatayım. henüz bebekken bıngıldak kemiğim geç kapandığı için zeka geriliği yaşama ihtimali ile karşılaştım ve ilk doğum günü hediyemi bir yaşına girdiğim gün riskli bir beyin ameliyatından sağ çıkarak aldım. annem babamı kendisini aldattığı için kapının önüne koyduğunda ben 3 yaşındaydım, kardeşim henüz annemin karnındaydı. annem sadece o adamı çıkartmıştı hayatından oysa bizi göstermemeyi bırak arayıp gelip bizi görmesini söylerdi. 10 yaşıma kadar babamı senede bir bilemedin iki kere görmüşümdür. annem bizi büyütebilmek için sürekli çalıştı, o yüzden çocukluğumun bir kısmı tekstil atölyelerinde bir kısmı sokakta geçti. baba nedir bu yaşımda hala bilmem. annem gecesini gündüzüne kattı, ben görmedim evlatlarım görsün dedi yedirdi, içirdi, giydirdi, gezdirdi. ne baba sevgisi gördüm ne annemin sevgisini gösterecek vakti kaldı. 12 yaşıma kadar istisnasız her gece altıma işedim, r harfini hiç söyleyemedim ve doktor doktor gezdim tek kelime etmedi.
13'lerime geldiğimde hiç şikayet etmese bile biliyordum annem artık tek başına bu yükü kaldıramıyordu, işten çıkartılmış ve işler kötüye gitmeye başlamıştı. ilk defa o sene okulda sınıfımdan çıkartıldım okul aile birliğinin yoksul öğrenciler için getirdiği ayakkabı ve kıyafetlerden almak için tüm arkadaşlarımın arasından parmakla gösterilerek. herkes benim hiçbir şeyin farkında olmadığımı düşünerek anneme sürekli evlenmesini öğütlerken annemin çocuklarım büyümeden olmaz dediği konuşmalara tanık olmamda aynı senelere denk geldi. önce kardeşime durumu izah edip daha sonra annemle istiyorsa evlenmesi gerektiğini bizim idare edeceğimizi aynı sene söyledim.
14 yaşındaydım annem ikinci evliliğini yaptığında ve evlenmeden önce benim onayımı aldığında başlarda melek gibi olan üvey babam evlendikten sonra bir canavara dönmüştü üstelik annem tekrar çalışmaya başladı bu sırada. ilk üvey baba dayağını bir tane muz yediğim için hak etmiştim üstelik ama sineye çekmiştim. bir süre böyle gitti sesim çıkmadı hiç ta ki küçük kardeşim gözümün önünde aynı adamdan öldüresiye dayak yediği güne kadar 15 yaşında ben mutfaktan kaptığım yağ bıçağını var gücümle üvey babamın bacağına saplamış ertesinde annem kendisinden boşanmıştı. babam bu sıralar iki, üç sene ortalarda hiç yoktu. bu pekte sorun değildi çünkü zaten baba nasıl bir şey hiç bilmiyordum. tek bildiğim okulda çocuklara imrenerek baktığım ki o kadar uzun sürmedi imrenerek bakmanın bir işe yaramadığını öğrenmem. çokça babamın keşke ölmüş olsa demişimdir o zaman belki yokluğu bir anlam kazanırdı. babasızlık zordu fakat babanın nefes alırken yanında olmaması suçlusu senmişssin gibi hissettirirdi o yıllarda. tekrar geldiğinde ikinci evliliğinden bir kardeşim daha olduğunu öğrendim. ve artık üvey anne sıfatıyla tanışma şansına da erişmiştim. neyse ki bu sefer üvey baba tecrübesi kadar acı olmadı. kendisi evladından ayırmazdı ne kardeşimi ne beni.
16 yaşında ilk paramı kazanmaya başladım. yaz okullarında tekstil atölyelerinde, okullar açıkken internet sitelerinden karşı komşumuzun bana olan sevgisi ve benim onun sayesinde bilgisayara merak salıp uğraşmaya başlamam beklemediğim şekilde para kazandırmaya başlamıştı.
lise sona başladığım sene babam tekrar kaybolmuştu ortalıktan önceleri anlam veremezdim. çok sonra anladım nedenini ikinci eşi de onu kapının önüne koymuştu ve bizi gelip görmesi, ilgilenmesi zaten onun zoruyla oluyormuş. tekrar babam yoktu artık benden küçük iki kardeşim ve annemin, kız kardeşim için bana verdiği o da senin kardeşin elin hep üzerinde olsun, kız çocuğunun babasız büyümesi daha zor öğütleri. bütün bunlar yaşanırken aynı sene girmem ve kazanmam gereken üniversite sınavı. annem orta okula kadar okuyabilmiş o dönem şartlar öyle gerektirmiş okuyacaksın, bedeli ne olursa olsun okuyacaksın dedi.
istemesem de 18'imde başka bir şehirde üniversitedeydim. erkek kardeşim 15'inde ve yalnızdı. aynı sene sigaraya, ilerleyen günlerde uyuşturucuya başladığından, 16 yaşında sadece annesine küfür ettiği için 2 kişiyi bıçakla yaraladığından öğrenirsem her şeyi bırakıp döneceğim için okul bittiğinde haberim olacaktı. öylede oldu okulu bitirdim geri geldim. kardeşim için kavgalar dövüşler, sadece peşinden koştuğum 6 ay ve sonrasında ilkokuldan sonrasını okumasa bile toparlamayı başarmıştım az biraz. 20 yaşındaydım ve babalık nasıl bir şey hiç öğrenmeden iki kardeşe babalık yapmaya çalışıyordum. aynı zamanda birde çalışmam lazımdı.
21'de bütün bunların yanında artık her şeyi toparlamış, çok çalışmaya, çokça kazanmaya ve artık kendimi şımartmaya başladım. sanırım hayatımın en güzel dört, beş senesi bu şekilde geçti.
yaşarken kabus gibi gelen bunca şey artık dönüp baktığımda kötü bir film gibi sadece gelip, geçmiş. bugünlerde 28'e yaklaşırken annem üçüncü eşiyle hiç görmediğim kadar mutlu, herkesin serseri bundan bir bok olmaz dediği erkek kardeşim büyük bir firmada şube müdürü ve yaza düğünü var, küçük meleğim ise üniversiteye gidiyor. ben ise ne yapacağını bilmeyen küçük bir çocuk gibiyim...
bugün olduğum adam olduysam yaşadığım her şeyin ve uzatmamak için yazmadığım onca şeyin katkısı oldu. hayatta bazı şeylere kim olduğumuzla tamamen alakasız olarak sadece maruz kalıyoruz o yüzden sızlanmayı bırakıp ipleri elinize alın ve önünüze bakmaya devam edin. -
yazarların en beceriksiz olduğu konu
el becerisi gerektiren her şey
-
türkiye'de zaman makinesi var
o yüzden herkes ileri giderken biz geri gidiyoruz demek.