türkiye düşmanlarının dolaşıma soktuğu son yalan, dhkp-c, pkk/kck, mlkp, boun-ögt ve bilumum fetöcü, isral uşağı, elitist, feminist, nüdist, entel teröristlerin, tek bir merkezden aldıkları talimat doğrultusunda harekete geçip yaydıkları bir algı operasyonu. ne yapsanız boş, ezanları susturamayacaksınız!
kuyles4 profili
-
süleyman soylu'nun kel olduğu söylentisi
-
ekşi itiraf
birkaç ay evvel, metrobüste çok tehlikeli bir kadın türüne maruz kaldım. oysa gayet neşeli bir günümdeydim. orta kapıdan metrobüse bindim. öğle vakti olmasına rağmen metrobüs epey dolu görünüyordu. esasında kapı önündeki yığılma, metrobüsü olduğundan dolu gösteriyordu. nedense körük bölümü neredeyse tamamen boştu. geçiş yolunda bir hanımefendi*telefonuyla oynuyordu kikirdeyerek. "afedersiniz" diyerek müsaade istedim. şöyle iki, iki buçuk santim kadar yana kaydı ve kikirdeyerek telefonuyla meşgul olmaya devam etti. geçiş hala mümkün değildi. "pardon geçebilir miyim acaba" diyerek tekrar şansımı denedim. kikirdemesi kesildi; "öoff yaaağğ duramadın yerindeaa" nidası ile yolu açtı. şaşkınlık içerisinde, gayet de sakin ve pozitif bir tonda "bakın o bölüm tamamen boş, neden burada sıkışalım ki bu kadar insan" dedim. cevap beklemeden hedef noktama yürüdüm. kadın, "salak mı ne yaaa" dedi yüksek sesle ve bir süre homurdanmaya devam etti. karşı karşıya olduğum aşağılık türün farkındaydım artık. hemen kulaklığımı takıp, kafamı tam tersi istikamete çevirdim. fakat avının kokusunu almış bir sırtlanın inatçılığı vardı bu aşağılık türde. telefonda biriyle konuşuyor, "gerizekalı yaa taktım buna haa" gibi şeyler söylüyordu sesinin bana ulaştığından emin bir tonda. aslında söylemiyordu, carlıyordu. evet yaptığı şey buydu, durmadan carlıyordu. o anda ben de diğer insanlarla göz göze gelmeye çalışıyor, bir yerlerden destek sinyali yakalamaya çabalıyordum. evet bu aşağılık türü tanıyordum, fakat onunla nasıl mücadele edileceğini henüz bilmiyordum. sonra bir hanımefendiyle göz göze geldik. "aman beyefendi siktir ediniz değmez" der gibi bakıyordu bana. "öyle haklısınız ki hanımefendiciğim" der gibi bakarak kafamı salladım ben de. ortamdan kendimi tamamen soyutlamaya, keyfimi kaçırmasına izin vermemeye çalışıyordum ama mümkün değildi. gerilmiştim. insanın bütün yaşam enerjisini emebilme yetisine sahipti bu aşağılık tür. 60'lı yaşlarda bir beyefendi koluma dokundu, "sende de ne sabır varmış böyle evladım" dedi. gülüştük. bunun üstüne başka bir beyefendi "bir sus be allah'ın cezası kadın" diye söylendi aşağılık türe. genç bir kız "yarım saattir senin aptal sesini dinliyoruz, adam seni kaale bile almıyor yeter artık" diye ekledi. şok içerisindeydim. destek arayışlarım beklediğimden çok daha güçlü bir karşılık bulmuştu. aşağılık tür, sinirden deliye dönmüştü. artık seri hakaretler yağdırıyordu herkese. sonraki ilk durakta "kadın düşmanlarağğ" diyerek indi metrobüsten aşağılık tür. otobüste toplu bir gülüşme oldu sonra.
-
devlet bahçeli
1987'den beri siyaset yapıyormuş. 32 yıl yani. bugün 71 yaşında, ve tam 32 yıldır yaşadığı ülke medenileşmesin, insanlar bir araya gelmesin, birbirlerini sevmesin, herkes herkese düşman olsun, kimse mutlu huzurlu insanca bir yaşam sürmesin diye bıkmadan usanmadan çabalıyor bu adam. müthiş bir azim, inanılmaz bir ülke ve ülke insanı nefreti. ve bunun adına "milliyetçilik" diyorlar.
tanım: kendisini, yaşadığı ülkeye her türlü kötülüğü yapmaya adamış kişi. -
güldür güldür'deki yandaş medya ahaber skeçi
"siz" demiş, "siyasi eleştiri sevmiyorsunuz" demiş. "siz iktidar eleştirisi seviyorsunuz" demiş. bir yazar arkadaş demiş bunu. kahkaha attım okurken. e evet arkadaşım, siyasi eleştiri dediğin zaten iktidar eleştirisidir yav. gücü elinde tutanın, devlet olanaklarına sahip olanın eleştirilebilmesidir. muhalefeti eleştirmekte ne var, her dakika yarınlar yokmuşçasına sövebiliyorsunuz adamlara. yine de tatmin olamıyorsunuz yahu çok enteresan.
ha bir de zaten memleketi 17 yıldır kılışdar yönetiyor da, biz ona rağmen badem eleştirisi görmeyi tercih ediyoruz.