ben guluyor muyum3
profili

  • yapı merkezinin tanzanya'da 6 aydır maaş vermemesi

    selamlar sevgiler, yapı merkezi adındaki canikosunun firması hakkında geniş yerden bilgiler aktarmak isterim. bu firmaya hem yol makinaları satan bir firma sebebiyle hem de otokorkuluk, yol güvenliği işi yapan başka bir firmadaki arkadaşlar sebebiyle son derece aşinayım.

    öncelikle bu firma asla ve asla vadesinde bir kuruş dahi ödeme yapmaz. fat dedikleri malzeme kabul süreçlerinde tedarikçinin burnundan getirir. güç bela kabul yaptırırsanız ödeme vadesi geldiğinde geç teslim sebebiyle vade uzatımı isterler vade uzatımı bitince çek verelim 3 ay vadeli derler. makinanın herhangi bir aksamı için servis çağırıldığında çıkan (bu kısımda bir gram şaka yok) civata, tel ne kadar siksok hurda var ise onlar için alacaktan düşülmek üzere fatura düzenlerler. 1,27 try fatura gördü bu gözler. ticari faturalar 7. gün 23. saat reddedilir. bir hafta da öyle kazanırlar.

    şubat ayından beri tanzanyadaki şantiyeye gönderim yapan (makina, hammadde, servis) hiçbir firmaya ödeme yapmıyorlar. firma batıyor galiba gibi duruyor ama hayır adamların kredi derecelendirmesi hala çok iyi bir milyon euro'dan fazla iş için açık hesap çalışabiliyorlar.

    bu entryi okuyan ve bu firmaya tedarikçi olan finansçı, risk uzmanı var ise tavsiye bellidir. ya alacak sigortası ile çalışmak ya da counter-garanti istemek tek çözümdür. bu arada ticari alacak sigortası da bu herifleri bildiği için aşırı ağırdan alıyor, 30 gün vadeli diye başlanılan projenin alacağı 270 günde dönüyor. garanti varsa vade günü yakın gitsin, piyasada bunlar yüzünden batma noktasına gelen çok fazla yedek parça sağlayıcısı var. bu heriflerle mal bulmuş mağribi gibi atlayıp da karlı fiyatla çalışmak isteyen ticari varsa onu da kovun. şu faiz ve kur ortamında adamların ötelediği finansal maliyetin yükü kârı bırak zarar getirir.

    bütün bunlar da duyumdur. yatırım tavsiyesi değildir. ama görünen o ki “taşlar yerine oturur gibi” oldu.

  • selahattin demirtaş

    bugün bir kez daha gördük ki kendisi, kazakistan’ın dağında uluyan ülkücü milletvekilinden; seçmeni de ramazanda yemekhane çıkışı satırla öğrenci kovalayan ülkücüden daha fazla seviyordur bu ülkeyi. belki hataları da oldu ama hem özür dilemeyi hem telafi etmeyi çok iyi bildi.

    yazılmış tekrar yazalım; bir gün bu topraklarda özgür ve demokratik düzen yeniden tesis edilecekse kendisi en büyük mimarlarından olacaktır.

    şimdi tek hayalim acaba ne yapıyor abdullah zeydan ile karşılıklı neşeli ve sohbet ederek çay içiyor mu? ahdım olsun başkan, düğünüme davetlisin. seni çok özledik.

    çok özledik.

  • ekşi itiraf

    kuzenimi kaybettiğimizde bir sevgilisi vardı, son kavgamızı onun peşinden suudi arabistan’a gideceğini söylediği için yapmıştık. takriben 13 dk sonra falan, saçma sapan konuşuyorsun da gitmezsin değil mi diye mesaj atmıştım da yoldan geri dönüp gelmişti.

    bu kız arkadaşı da, 9 yıldır yanındaydı, aşkından dağlara taşlara ümit yazdırıyordu, ümit diyince kadın deliriyordu. über işkolik hatun, bir ümit sayesinde durulmuştu falan.

    ümit’ten sonra bütün aile seferber oldu, hele kuzenimin babası kendi acısı bir yanda, kadını devamlı aradı sordu. profilinde de öyle çok başbaşa, mıçmıçlı fotoğraflar yoktu.

    bugün bir şey oldu biraz baktım neler yapıyor diye, ümit’ten sonra ümit’i ima eden fotoğrafları kaldırmış, ümitle olan fotoğraflarını kaldırmış. sonra o döngüye takıldım; kazadan sonra o kaza neden oldu, onun yanından geldi yoksa kavga mı etmişlerdi diye beynimde yükselen, bastırmaya çalıştığım tüm sesler beni bastırdı, fiona apple şarkısındaki timpani melodileri gibi yükseldi yükseldi, akşam gelip yapacağım dediğim şeyleri yapamadım, arayacağım dediğim insanları arayamadım. öbür boyu yasını mı tutsun, tutmasın tabii ama anıları yok etmek, sanırım biraz ağır geldi. herkesin herkesi unutuyor olması büyük hafiflik, lafım ona değil tabii; herkesin herkesi zaten unutacak olmasına rağmen kendi elleriyle yarattığı anıları, izleri, kazıyarak çıkarmasına.

    bugün gelirken yolda 34 plaka beyaz bir renault yanımdan geçti, gemiler çalıyordu. kafamı çeviremedim. akşamdan beri dolara sövüyorum sanıyordum ama yok. en güzel şeyi yine herkesten önce yapıp bok var gibi ölmesine kızıyorum. bunu paylaşamadığıma kızıyorum, beni böyle yalnız bırakmasına kızıyorum. 20 yıl sonra kimsenin asla hatırlamayacağı acıları bana yaşatmasına kızıyorum. çok kızıyorum.

    7 yıl önce ayrıldığım sevgilimin aldığı yüzükleri hala takıyorum, onu sevdiğim için değil yüzüklerimi sevdiğim için, onu hatırlattığı için değil güzel günler hatırlattığı için, 5 yıl önce ayrıldığım sevgilimin aldığı kolyeyi ve asla tarzım olmamasına rağmen geçen yıl ayrıldığım sevgilimin aldığı anahtarlığı da saklıyorum. ulan ben herkesle ilk içtiğim şarabın tıpasını bile saklıyorum şaka gibi. üzerine tarih ve kişiyi yazıp. siz hayatınızdan insanları nasıl siliyorsunuz. sileceğiniz insanlara neden bu kadar büyük cümleler kuruyorsunuz?

    muazzam bir sarhoş saçmalaması olan bu entry yarın sabah mutlu uyandığımda kendini yok etsin.