the rodfather5
profili

  • çaresiz kalan sözlük yazarı

    3 seneden fazladır alzheimer hastası olan annemin bütün ihtiyaçlarıyla ilgileniyorum. geçen sene şubat ayına kadar durumu gayet iyi gidiyordu, yemesi, içmesi, yardımla tuvalet, banyo gibi ihtiyaçlarını gideriyordu. altı ayda bir hacettepe üniversitesi hastanesi'nde kontrole gidiyorduk.
    görsel
    görsel

    ilaçlarını, ek olarak verilen protein, besin katkısı toz, takviye mama gibi ürünleri, yemekleriyle beraber kontrolü şekilde alıyordu.

    şubat ayında ne olduysa bir sabah yataktan kalamadı, her gün yürüyüş yaptığımız kadıncağız ayakları üzerine çok zorlanarak kalkmaya başladı, daha sonra bu bir hafta içerisinde ilk önce altına çiş kaçırmalar, akabinde de kakasını yapmaya başladı. sağlık bakanlığının evde bakım hizmetininden faydalanarak bez raporu çıkarttırdım. altını değiştirmeye başladım. hareketleri yavaş yavaş kısıtlanmaya başladı, ama yeme içme gayet normal gidiyordu. bir sabah bezini değistirirken kalçasının üstünde bir şişlik gördüm, ağrısı da vardı. direkt olarak 112'yi arayıp ambülansla şehir hastanesi acile kaldırdık ve kötüye gitme süreci burada başladı, acil serviste bizimle ilgilenilmesi için uzun bir süre(10 saat civarı) bekledik. ortopedist kontrolü yaptıktan sonra kalça kırığı olmadığını söyledi, 1 2 hafta önce gayet normal yürüyebilen insanın şu an ayakları üstünde duramadığını anlattım, röntgen ve ultrason istediler, yine uzunca süre bekleyerek bunları çektirdik fakat hiç bir sonuç bulunamadı ve taburcu olacağımız söylendi. fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümüne sevk edebilir misiniz diye sorduğumda yapılamayacağını söylediler. rica minnet, araya bir kaç tanıdık sokarak fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümünden randevu aldım daha hâlâ acil serviste bulunurken. kendi başıma sedyeyle acilden, ftr bölümüne götürdüm. muayene eden doktor maalesef yapılacak birşey olmadığını, yatış veremeyeceğini belirti.

    taburcu oldu ve eve geldik. bu arada acilde geçirdiğimiz sürede sırtında ve belinde bası yarası olmuş. aile hekimine gidip bunlar için ilaç yazdırdım, pansuman da gerektiğini, enfeksiyon kapmış olabileceğini söylediler kan testi istediler, gelen sonuçlarda normal aralığı 0-5 olan crp değerin 80 gibi çok yüksek olduğun, fizik tedavi ve yaralar için palyatif servise yatırmamı tavsiye ettiler.

    yine tanıdık birilerinin araya girmesiyle gülhane hastanesi palyatif servisine yatışını sağladı
    https://soz.lk/i/smlxazpn görsel]

    burada 3 hafta süren tedavi uygulandı, bası yaralarına her gün pansuman yapıyorduk hemşire ve doktor yönlendirmesiyle. crp değeri bu süre zarfında düştü, hastane kurallarına göre 3 haftadan fazla kalamayacağımız için taburcu oldu. oradaki doktorlar, profesyonel yara bakımı ve fizik tedavi yapılabilecek olan bakım merkezine yatırmamın daha uygun olacağını söylediler.

    bu tarz bakımi hizmeti veren özel bir kuruluş ayarladım. burada her gün pansuman, beslenme, bez değiştirme hizmeti veriliyordu. her hafta kan değerlerini bakılıyordu.
    görsel

    yaklaşık bir ay sonra crp değeri daha 90 civarında çıktı ve hastaneye gitmemiz gerektiğini söylediler. 112'yi arayınca direkt şehir hastanesine götürdükleri için özel ambulansla gata acil servise götürdüm.
    görsel

    acil servisten cerrahi yoğun bakıma sevkettiler 4 hafta boyunca yoğun bakımda yattı, karından beslenmesinin daha iyi olacağını belirtip, peg açıldı.

    yoğun bakım sonrası tekrar palyatif servise sevkettiler, yanında profesyonel bir refakatçi kalmasını istediler, pansuman, iki saatte bir pozisyon verme ve peg beslenme kontrolü için. yine 3 haftalık süreç sonucunda tekrar bakımevine götürdüm.

    burada tedavisine devam edilirken temmuz ayında covid'e yakalanarak şehir hastanesi covid yoğun bakıma servisine kaldırıldı, yaklaşık bir ay yoğun bakımda kaldıktan sonra bu sefer şehir hastanesi palyatif servise sevkettiler. yine aynı süreç başladı,
    görsel

    bu sefer eski bakımevi yerine tavsiyeyle başka bir özel bakımevine yatırdım. şu an tedavisine orada devam ediliyor.

    bu geçen yaklaşık bir yıllık süreç içerisinde kimseden destek almadan herşeyi kendi başıma hallettim, bir ablam var ailede, bana şubat ayında artık annemizi kaybettiğimizi buna hazırlanmamı söyledi, bir kere bile görmeye gelmedi (ki birbirlerini çok severler, hiç problem yoktur aralarında), ne manevi ne de maddi hiçbir desteği olmadı.

    bir senedir annemi hayatta tutmak için inanılmaz çaba sarf ediyorum. şikayet etmiyorum fakat süreç o kadar yorucu oluyor ki tek başına anlatamam. iyi kötü giden bir şirketim vardı fakat salgın döneminde işlerim tepetaklak oldu ve iflas ettim. bu süreçte hem toparlanmaya hem de anneme bakmaya devam ediyordum, sonrası zaten malum ekonomik kriz zaten aldı başını gitti.

    son bir yıllık dönemde annemin tedavisi için elimde avucumda ne varsa bitti. işsiz kaldım, bir yandan annemi hayatta tutmaya devam ediyorum, bir yandan da iş arıyorum.

    bakımevi ücretleri o kadar yüksek ki ve gününde ödemezseniz hemen tehditlere başlıyorlar.

    devlette yaşlı bakım merkezine almıyorlar kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı için, başvurular hep sonuçsuz kaldı.

    inanın ne yapacağımı bilmiyorum artık, iş bulamıyorum, benden başka kimse annemle ilgilenmiyor, annemin yaşaması için benim ölmem gerekiyor galiba diye düşünüyorum, belki o zaman aileden birileri sahip çıkar diyorum. gerçekten tükendim, son bir yıllık süreçte manen 20 yaş yaşlanmış gibi hissediyorum. cidden bilemiyorum. her türlü çok yoruldum. nasıl bu işin içinden çıkacağım, ne yapılabilir, bir insanı yaşatmak bu kadar zor olmamalı bu ülkede. canım annem :'(

  • kemal sunal'ın orhan gencebay'a verdiği ayar

    cüneyt arkın'ın, benim kahramanım türk halkıdır isimli kitabında bahsettiği hadise;

    "bir gün hilton’un lobisinde oturuyoruz. gözü bir yere takıldı. baktım, 60 yıllık müzik birikiminin üzerine çökmüş arap’tan yürüttüğü şarkılarla bir anda meşhur olmuş bir arabeskçi.

    asansöre bindi, yukarı çıktı.

    kemal sunal, ‘bu herif gibiler ancak asansörle yükselir’ dedi.”

    “isminiz neydi?” başlıklı bir başka bölümde yine kemal sunal, yine ikisinin de sevmediği arabeskçi var:

    “yılmaz kalkavan’ın yemeğine davetliyiz. kemal sunal ve ben iki dirhem bir çekirdek giyinip, davetin yapıldığı otele gittik. lobi kalabalıktı. millet asansör bekliyordu, sıraya girdik. o meşhur arabeskçi yine geldi. yanında televizyoncular, gazeteciler ve dostları vardı.

    bizi görünce sevinir gibi yaptı, sonra sinsice sırıttı.

    ‘kemal bey, sizi görmek ne güzel çok sevindim. bana resminizi imzalar mısınız?’

    aklınca dalgasını geçiyordu.

    kemal hiç duraksamadı, fotoğrafını çıkardı:

    'hay hay efendim, isminiz neydi?

    not: büyük usta kemal sunal orhan gencebay'ı çok önceden çözmüş de bizim haberimiz yokmuş.

    toprağın bol olsun güzel insan.

    kaynak: https://odatv4.com/…skci-o-ismi-odatv-buldu--233619

  • 24 aralık 2016 rusya'nın ypg sınırını bombalaması

    ypg sınırı ne amk. ypg ne zaman devlet oldu da sınır çizdi?

  • belime silahı taktım tankları durdurdum

    bir nihat doğan vecizesi.

    milat gazetesinden özlem doğan’a konuşan şarkıcı nihat doğan, 15 temmuz gecesi abdest alıp namazını kıldıktan sonra beline silahını koyarak sokağa çıktığını söyleyen ve “bütün gece dolaştık, tankların çoğunu darbecilerin elinden kurtardık.” dedi.

    (bkz: ziyaa ziyaa)

  • ramazanda içki içenleri görünce keyiflenmek

    seviyorum bu insanları, gördükçe keyifleniyorum. modern, yobaz olmayan bir şehirde yaşadığımı görüyor, erzurum, yozgat vb. gibi şehirlerin de kendilerini aşamasını can-ı yürekten diliyorum.

    sonuçta her koyun kendi bacağından asılır. içki içenlere afiyet olsun, oruç tutanların da allah kabul etsin.