3 ay önce satın aldığım iphone 15 pro max cihazımın arka kamerasının lensinde kalan toz parçası farkettim. bu gerçekten olacak iş değil, üretim sonrası kameranın iç kısmında toz bırakmışlar. bu durumu farketmem ile birkaç yetkili servisten görüş aldım. cihazım incelenerek onarım merkezine gönderilmesi gerektiği bilgisi benimle paylaşıldı. ben de kararımı verdim ve cihazı servise gönderdim.
cihazı işim gereği ihtiyacım olan yüksek kamera performansı için satın almıştım. aldığım ilk günden itibaren de ekran koruyucu ile kullandım. zaten 3 aylık bir süre bu bahsettiğim.
bir hafta sonra cihaz geldi ve arkasını çevirdim. evet sol üst kameradaki toz alınmış. iyi tamam dedim kapıdan adımımı dışarı attım ve gün ışığına çıkınca ne göreyim? bu defa da alt kamerada 2 adet toz partikülü var. afalladım, hayal kırıklığına uğradım. girdim içeri tekrar durumu izah ettim. bayram öncesi olduğu için 1 aya kadar bir süre sonra ancak tekrar kargo yapabileceklerini belirttiler. dışarı çıktım ve müşteri hizmetleri aramak istedim. araca doğru giderken o esnada da ekrandaki çiziği farkettim ve hemen müşteri hizmetlerine bağlandım. bayram adında bir temsilci son derece yakışıksız bir üslupla, benim burda telefonun öbür ucunda ne yapmamı bekliyorsunuz gibi sokak ağzıyla konuştu(kayıtlar incelenebilir.) hiçbir şekilde yardımcı olmayan temsilci ile vakit kaybetmek istemedim ve telefonu kapattım. başka bir temsilci ile görüşmeyi planladım. aradan 10 dakika geçti geçmedi, bu sırada cihazı teslim aldığım servis akşam paydosu yapmış ve kepenkleri indirmişti. olay bundan sonra koptu. başka müşteri temsilcileri ile de konuştum, hala sorunun çözüleceğini düşünüyordum. ertesi günü bekleyin dendi.
ertesi gün ne olsa beğenirsiniz? servis ofiste çizikten bahsetmediğimi belirterek tekrar onarım merkezine göndermeyeceklerini, uğraşmayacaklarını belirtti. cihazı teslim alıp kameradaki tozun birden ikiye katlanışının şokuyla ekrandaki çiziği 10 dakika sonra farkettiğim için apple beni bu şekilde ortada bıraktı. resmen komplo gibi. toz şikayetiyle servise gönderen müşterinin telefonundaki kendi üretim hatanız olan tozu temizleyip, başka kameraya 2 tane toz yerleştir ve ekranı çiz, sonra müşteri toza odaklandı, ekrandaki çiziği 10 dakika sonra farketti diye müşteriyi yüz üstü bırak. tam bir rezalet. 2 haftadır telefonumu kullanamıyorum. şu an bile ekranda koruyucu yok diye kullanmıyorum çizilir diye. ama onarım merkezi telefonumu keyiflerince çiziyor ve dalga geçer gibi bir tane olan tozu iki yapıp gönderiyor.
hiçbir beklenti ve umuda sahip değilim öncelikle bunu belirteyim. sadece sizlerin kafasında olan o apple güven verir algısının ne kadar yanlış olduğunu kanıtlayan bu berbat deneyimi sizlerle paylaşıyorum ki, sizler de buna göre tercihlerinizi yapın. inanın bu deneyim sanki bana şu en basit markalarca yaşatılmış gibi geliyor. inanamıyorum apple tarafından yapıldığına.
bu arada onarım merkezi şunu söylemiş. "onarım merkezinden çıkan ürünler kontrol ediliyor, çizikle çıkması mümkün değil." buna sadece gülüyorum. kamerada bırakılan bir toz partikülü için cihazını servise gönderen müşterinin kamerasındaki toz partikülü sayısını ikiye katlayan ve bundan bi haber olan onarım merkezi için çok iddialı sözler bunlar:)
bu arada apple ürünleri onarım merkezine alırken fotoğraf alıyor. yani ellerinde ekranında çizik olmayan cihazımın fotografları var. yani kanıtlı. buna rağmen o fotoğrafları incelemediler ve beni yüz üstü bıraktılar.
görsel
bu servisten önceki üretim kaynaklı olan toz.
bu servis sonrası gelen dalga niteliğindeki iki adet toz.
görsel
bu da alındığı günden bu yana ekran koruyucu ile kullanılan yalnızca 3 aylık olan telefonumun servisten sonraki ekranında oluşturulan çizik.
görsel
edit: gelen sorular üzerine, apple ana onarım merkezine gönderildi cihaz. müşteri hizmetleri böyle söylemişti. yerel servisi aşan durumlarda oraya gönderildiğini belirtmişlerdi.
the dark blue10 profili
-
apple onarım merkezinin cihazın ekranını çizmesi
-
bir istihbaratçıya en çok yakışan isim
(bkz: mithat)
-
4 aralık 2021 vivense rezaleti
27 ekimde merlin köşe koltuk antrasit rengi ile sipariş oluşturdum. kurulum ekibi geldi ve kurdu, ancak paketlerin açıldığı anda ürünün renginin farkına vardım. kurulum ekibi bu esnadan sonra zaten apar topar çekip gitti. müşteri hizmetlerini aradım, konuştuğum temsilci görseli görür görmez beni haklı buldu ve muhtemelen iade kabul edileceğini söyledi, benimle yetkili ekiplerin görüşeceğini söyledi. bana bu noktadan sonra arama dâhi gelmedi, basit bir maille b***a hanım isimli yetkili ürünün renginde bir sorun olmadığını dolayısıyla herhangi bir kusur olmadığını ve de değişim konusunda yardımcı olamayacaklarını belirtti. tekrar işletime geçtim. başka bir temsilci bana kurulum yapıldığı için %30 kesinti ile iade yapılacağını söyledi. kurulum dediği de iki tane klipsi çıt diye birbirine oturtmak.
bu köşe takımına o günün kuru ile 8200 tl para verdim, şimdi bu rezalet değil de nedir? bu ülkede işini hakkıyla yapan bir şirket kalmadı mı? ürünün görsellerdeki rengi ile bana gelen rengi arasındaki dağlar kadar farkı görsel olarak ekliyor olacağım. sizlerden ricam bu ekonomik koşullarda benim yerime kendinizi koymanız ve konuyu gündemde tutup bana destek olmanız. teşekkürler.
görsel
edit: müşteri çözüm ekibinden bir temsilci beni arayıp, pazartesi sorunumun çözümüne yönelik aksiyon alacağını belirtti. henüz gelişme bu kadar. herkese şimdiden teşekkürler destekleri için. pazartesi bakalım nasıl bir aksiyon alacaklar göreceğiz. -
19 haziran 2021 koçak baklava rezaleti
üst edit: burada yaşadığım durumu analiz ederken kendinizi benim yerime koymanızı, nişan günümde nasıl bir stres yaşadığımı tahayyül etmenizi rica ediyorum. siparişi internetten oluşturmadım çünkü, belirtmem gereken durumları telefonda daha rahat ifade edebileceğimi düşündüm. ancak vakit buldum da paylaşıyorum yaşadığım durumu.
15 haziran salı günü, 19 haziran cumartesi günü olacak nişan organizasyonum için 6.6 kg(3 adet 2.2 kg lık standart tepsi)+1 kg olacak şekilde toplam 7.6 kg baklava siparişi vermek için koçak baklavayı aradım. aynı gün birkaç defa kendileri ile iletişime geçtim. bu görüşmelerin birinde yetkili kişi ile de konuşup siparişimi netleştirdim, ücreti eft olarak gönderdim, gerekli notları almalarını sağladım.
16 haziran çarşamba günü teyit amaçlı yine aradım, herhangi bir sorun olmadığını, "zaten kurumsal bir markadan sipariş oluşturduğumu ve bunun için de içimi ferah tutmam gerektiğini" ifade ettiler.
18 haziran cuma günü geldi. bugün siparişim, otobüs ile gaziantep'ten ankara'ya akşam saatlerinde yola çıkacaktı. bu arada baklava kargoları ya otobüs ile, ya da baklava için özel kargolarla gönderiliyor. neyse cuma günü kargo çıkmadan yine bir görüşme gerçekleştirdim. tam 4 dakika konuştum, yine ısrarla teyit aldım. şöyle sorun yok böyle sorun yok derken, siparişi otobüse verdiklerinde beni arayacak ve gerekli bilgileri vereceklerini söylediler. akşam saatlerinde gelen aramada siparişi otobüse teslim etmiş olduklarını yetkili kişi bana bildirdi. tekrar tekrar sordum, kaç tepsi verildi, kaç kg olarak otobüse verdiniz diye. bana aynen şunu söyledi yetkili şahıs: "efendim hiçbir sorun yok paketiniz eksiksiz verildi rahat olun." iyi tamam dedim. ertesi gün yani nişan günüm olan 19 haziran cumartesi sabahı 7.00'da gelen otobüsteki baklavaları almak için bagaj bölümüne gittim. muavin baktı baktı oradaki baklava tepsileri arasında benim ismimde sadece 1 kg'lık bir kutu var başka da hiçbir şey yok. şoför geldi konuya dahil oldu bulamadılar. ellerindeki notlara baktıklarında teslim aldıkları paketlerde benim ismime sadece 1 kg'lık paket bırakıldığı bilgisi vardı. saat sabah 7 civarı, nişanım saat 13.00'da. ne yapacağımı şaşırdım. bir ton işim gücüm var, ben baklava ile uğraşıyorum. saatlerce bu meseleyle vakit kaybettim.
yetkiliyi aradım yok efendim kusura bakmayın, nasıl olmuş bilmem ne. derhal pastane pastane gezdim, apar topar bi baklava aldım. en iyisi olsun diyerek giriştiğim işte herhangi bir baklava alıp çıktım. yanlış anlaşılmasın baklava bu kadar da önemli değil kardeşim sen de ne diye ankara'dan almadın en başından demeyin. aslen gaziantepli olduğum için hep benden bi antep baklavası beklentisi oldu. bunu da karşılamak için hep iyisi olsun diye sözde iyi baklavacılardan almaya çalıştım.
en iyisi olsun, özel bir gün ne de olsa diyerek güya en kaliteli markadan alalım dedim, rezil bir gün geçirdim.
kg fiyatı 155 lira olan bu güya kurumsal baklavacıdan baklava sipariş edip de rezil olmak istemiyorsanız açın bu entry'yi okuyun. paranızla rezil olmayın.
edit: para iademi 21 haziran pazartesi 10.00 gibi aldım. o kadar masrafımın içinde iki defa baklavaya para vermenin sıkıntısını da ayrıca yaşamış bulundum.
zorunlu edit: defalarca aramama bahane bulanlar olmuş. işte güzel kardeşlerim bakın defalarca aramama rağmen bunları yaşadım bilmem anlatabiliyor muyum? "siparişim nasıl iyi mi aaa ne güzel aman iyi bakın" demek için aramadım tabii ki. birkaç defa teyit için arayın dediler. birinde eft gitti mi onun için aradım, bir diğerinde araç plakasını öğrenmek için aradım. ekşi ahalisini tanıdığım için üst edit olarak empati kurmalarını istediğim bazı yazarlar demek ki bu duygudan yoksun.
edit2: hala bu kadar neden aradın diyen üstün zekalıları okuyorum. tanımadığım ya da daha önce iş yapmadığım bir insanla bi iş yaparken tabii ki üstüne düşeceğim. üstüne düşmekle ne kadar da haklı olduğum sonuçlarda kendini gösteriyor.
edit3: şaka gibi eş dost da bana "üstüne çok düşmemişsin, daha sıkı tutman gerekirdi." demişti. burda da çok üstüne düşmüşsün diyorlar. ülke insanı çok garip.
edit4: baklava zerre kadar umrumda değil. nişanlımın da zerre kadar umrunda değil. ancak çok şükür ki ikimiz de kendi emeklerimiz sonucunda ulaştığımız belli bir bütçeye sahibiz. bunun sonucunda da eş dost laf söz etmesin diye en iyisini almak durumdaydık. yoksa ben bilmiyor muyum glikozun kg fiyatının 155 tl etmeyeceğini. dipnot olarak söylemekte fayda var, nişanımda 1 tane bile baklava yemedim çünkü son derece sevmediğim bir tatlı. yani demem o ki aşırı sivri zekanızla yorum yaparken biraz mantıklı konuşun.
edit5: bir hekim olarak tedavisi konusunda hassas, tabiri caizse "pimpirikli" hastalarıma karşı bir daha bana gelmesinler diye dişlerini mahvetmemin gerekli olduğunu öğreten sivri zekalı yazarlara teşekkürler.
edit6: organizasyon aile arasında evde yapılan 18-20 kişilik bir toplantıdan ibaret. fazla baklavayı eşe, dosta, komşuya verdik. pandemi şartlarında tıbbi etik ve ahlak dersi vermeye çalışan asgari standarttaki zatların bilgisine.
edit7: bu devirde nişan mı olurmuş, bu keko adetleri bırakınmış bilmem ne. eleman sanki stockholm'de yaşıyor. ülkede sen istemesen de bir şekilde bu gelenekler yapılıyor, ama büyük ama küçük. hayat boyu yaşadığınız eziklikleri klavye başında tolere edemezsiniz. -
1 yıl sonraki kendine not
verdiğin kararların ne kadar doğru olduğunu düşün ve iyi ki de.
-
karım kelimesinin derhal yasaklanması gerekliliği
karım demeyin, bayan demeyin . bi bitin artık yahu, mahmut mu desinler ?
karı-koca ve bay-bayan şeklinde her iki cinsiyet için de eşdeğer kelimeler vardır, alternatiftir, kullanılır.
edit: arkadaş açtığı başlığa ikinci entry'yi girmiş. ne kadar dolmuş. tamam ya derhal demeyiz sen üzülme. -
fakirlerin ufak şımarıklıkları
kurban bayramında eti ekmeksiz yemek.
-
gıcık kadın isimleri
ecrin
sümeyye
nisa
büşra
beyza
neslihan
rümeysa -
kadınların ter kokmamasının sebebi
adam demek o kadar derin ter kokuyor ki, bugüne kadar ter kokan hiçbir kadını farketmemiş.
-
ağız yarasına iyi gelen şeyler
yara derken; mantar mı? otoimmun mü?travmatik yaralanma mı? bakreriyel mi?viral mi? hepsinin tedavisi elbette ayrıdır, ancak palyatif tedavi için:
doğal yollardan:
1-karadut
2-tuzlu gargara
kimyasallardan:
1-kloroben solüsyon(%12)
2-lidokain (topikal anestezik)
3-hidrojen peroksit (oksijenli su) (%3) (yalnızca birkaç kullanım için uygun)