çok net şekilde yaşamak bunun cevabı.
erdoğan, atatürk'ten çok daha iyi yaşar ve bunu iyi bilir; bu konuda çok iyidir.
mesela, ata'nın alkolü de sigarası da vardı. sağlıklı beslenmezdi. ölümden öyle pek korkmazdı.
erdoğan öyle mi? sigarası yok alkolü yok, sağlığına düşkün. ölümden öyle bir korkar ki erdoğan hem de nasıl korkar
atatürk mesela kendi canından çekinmez, trablusgarp'tan çanakkale'ye ordan samsun'a sakarya'ya savaş babam savaş. ölüm varsa kaderde ölürüzcü bir adamdır. hiç gocunmaz, hatta mecliste çıkıp siz savaşmayacaksanız ben gider sancağıma sarılır son damla kanıma kadar bayrağıma akıta akıta bu vatanı müdafaa ederim demiştir.
erdoğan öyle mi peki? erdoğan yaşamayı bilir. iyi bilir çok iyidir bu konuda. 15 temmuz gecesi; bir banyoda saklanarak, ölümden dip bucak kaçarak, bu vatanın evlatlarını sokağa çağırmış, vatanı kurtarmıştır! erdoğan yaşamı sever. kahramanlığa falan ne gerek var
erdoğan yaşamı sever dedik ya, pek düşkündür rahatına, keyfine. atatürk gibi öyle yemez her şeyi.
paşa mesela fasulyeyi pilavı severdi. gecesine rakı varsa yanına da beyaz leblebi oh ne ala. yeter.
ama erdoğan öyle mi?
dana kaburga, pirzola daha neler neler. ejder meyveli içecekleri bir de olmazsa olmaz kuruyemişleri, bilhassa şam fıstığı.
ne o öyle fakir gibi beyaz leblebi neymiş ki!
atatürk mesela ata binerdi. erdoğan gelemez öyle tehlikeli işlere. son model aracına biner, rahat rahat istediği yere gider. aslında kendisi de gitmez, şoförü götürür. öyle rahatına düşkün öyle yaşamayı seven bir insan.
lafın özü atatürk bu yaşama işini pek becerememiş. bana sorarsanız bilmiyor zaten yaşamayı atatürk. yok savaşmış yok kurtuluşmuş, fabrika kurmaymış, milletin derdi gamıymış, ülkeyi kalkındırmakmış uğraş dur. yaşamayı bilen insan böyle olur mu? zaten elli yedisinde de göçüyor paşa. diğeri pek muhterem hazreti cumhurbaşkanımız ise malum yaşı haddi aştı ama yaşamayı sever, çok iyi bilir, çoğu kişiden iyidir bu konuda.
ne kadar da tatlı yerim!
cok mu cok marjinaliz6 profili
-
erdoğan'ın atatürk'ten daha iyi olduğu konular
-
25 ağustos 2018 göztepe fenerbahçe maçı
allah aşkına fenerbahçenin hayrı için; ben dirar'a talibim. ben almak istiyorum. 400 bin liradan yıllık garanti ücreti ile bonservis istemezlerse alırım.
bizim bahçede top oynatırım. tarlada tarlayı sürdürürüm bu eşeğe.
dirar'ın yerine fenerbahçe'nin 3.kalecisi erten geçsin.
kaleye berke. dirar yerine erten, isla yerine frey oynasin. forvet ama olsun isla'dan daha çok mücadele eder en azından.
mehmet topal'a da allah rızası için burdan bir bacak hediye edelim.
tanım: bir maç. bir dirar. bir kangren. -
25 haziran 2018 dolar kuru
ben eski bir bankacı, şimdilerin yatarak döviz kuruyla para kazananı olarak konuşuyorum. ve yatırım tavsiyesidir.
zarar edersiniz gelin beni bulun. kime sorarsanız gösterir zaten.
ipimle kuşşağım, sikimle taşşağım anlayacağınız.
anırıyoruz her yerde. ekonomi bitti diyerek. çünkü satacak, parselleyecek bir şey kalmadı. özelleştirecek yer kalmadı. hazıra dağ dayanmaz derlerdi, dağlarıyla, ovalarıyla, gölleri, deltalarıyla kocaman bir ülke dayanamadı.
bir elimizde dolar kalmış, onu da patlatın artık diyorlar. aminakodumun ülkesinde ben zaten dolar çıktıkça kendimi parmaklıyorum zevkten sanki.
benzini pahalıya aldıkça mutlu oluyorum. bimden 13 liraya en dandik peyniri aldıkça zevkten havalara uçuyorum. en dandik peynir 13 lira. çiftçi yok, hayvancılıkla uğraşan yok ondan oluyor bunlar biliyorum ama gidip gece çökünce hepsini ben tehdit ediyorum sanki yapmayın bunları diye.
allah kerim de, az porsiyon vicdan versem yersin mi?
aza kanaat de, çoğunluğa ilelebet itaat mi?
bu dakikadan sonra dövizi durduramazlar . faizler yaptırımlar falanlar filanlar 1 2 günlük su serper üstüne başka bir işe yaramaz.
en çok da şuna anlam veremiyorum.
bir para birimiyle düşman olduğuna inananlara. ya birader, dolar bir insana bir ülkeye düşman olmaz. yok yani öyle bir şey.
ya sen kendini kim sanıyorsun? 17 yaşındaki ergenler gibi "herke'z' bana aşıq ehahah" tribiyle herkes bizi kıskanıyor herkes bize düşman tribine giriyorsunuz.
ya sen kimsin aminakoyim?
senin ederin, senin değerin, senin olayın ne?
doların fiyatını halk belirler, yatırımcılar belirler. izlediğin filmlerde, dünyanın en güçlü ailesi, masa başına geçip bir tuşa basıp veya bir telefon edip "türkiye'de doları 5 lira yapın batsın orospu çocukları ahahah" diyen yaşlı bir amca mı hayal ediyorsunuz?
sizin, hayal dünyanızı, sizin evveliyatınızı, sizin vicdanınızı, sizin düşmanlarınızı, hatta sizin babanızın düşmanlarını sikeyim. -
börü
yaşandığı diyologlardan, senaryodan, oyunculuklardan öte bir şey anlatmak istiyorum. uzun olacak, kusura bakmayın.
annemin, kemal- ajan sahnesinde gözyaşları ile izlediği dizidir.
annemden bahsetmek istiyorum.
daha anne karnında babasını kaybetmiş bir çocuk. 5 erkek kardeş ve bir anne var başında. eskişehir'in bir köyünde yaşayan bir çocuk.
erkek gibi büyüyen bir kız. aşırı muhafazakar bir aile. ilkokul 5. sınıfa kadar başarıyla okuyan bir çocuk. ondan sonra öğretmenlik hemşirelik yatılı okulunu kazanmış ama kız kısmı okumazdan ötesine gidememiş abiler var başında. cehaleti hep utanç kaynağı onun için.
annesi(yani anneannem) 5. sınıftan sonra kuran kursuna yolluyor. ve erkek kardeşleri çalışıyor diye evde annesine bakıyor. yavaş yavaş evleniyor erkekler. fakirlik içinde kalıyorlar anneyle.
çocukluğunda dinlediği hikayeler hep aynı.
"atatürk kötü" üzerine.
"atatürk dinsiz, atatürk yoldan geçerken beğendiği karıları kocasının önünden evine alıp iş görürmüş.
atatürk kuran yırtmış, atatürk hoca aşmış, atatürk alkolikmiş."
atatürk nefretiyle büyüyen bir çocuk. durun kızmayın anneme hemen. küfür etmeyin kutsaldır tüm anneler. ne yapacaksın aile bir kaderdir. böyle bir ailede doğmuş büyümüş.
18'inde kocaya verilmiş. sevmiş de annem kocasını(babamı) sevmeyip de ne yapacak? fakirlik diz boyu.
20sinde acı acı ağlayınca annemin içine babam, 21'inde ben "naber lan tipini siktiklerim" demişim dünyaya. kardeşimi de 26sında bırakıveriyor hayata.
ama annem hala cehaletinden utanıyor o yaşlarında. sürekli öğrenme okuma isteği. kocası 9 yaş büyük kendinden, ticaretle uğraşıyor varlıklı az çok. alkol de alıyor. anneme de alıştırıyor alkolü tek tük.
kocası atatürkçü. kocası büyük büyük adamlarla iş yapıyor, kocası cemiyetlerde yemeklere gidiyor annemi koluna takıp.
ama annem türbanlı, gittiği yerde tek türbanlı o. gittiği mekanda hep salon kadınları şıkır şıkır. dev led tv'ler var salonda. misafirleri geliyor babamın ve ortaklarinin. mustafa sariguller, tamer gençler, savaş aylar, uğur dündarlar. bir de o zamanlar chp'den vekil olmamış tanrıkulu. savaş ay annemi çekiyor sürekli, yüzünde cahilliğinin verdiği utanç, kin, hırs. koskoca 200 kişilik salonda dev led tvlere annemin kendisi yansıtılıyor canlı canlı.
annem de yapmasın mı orda bozkurt işareti? yaptı vallahi yanında 8 yaşındaki çocuğuyla. yanında kocasına peşkeş çekilen orospular varken.
tam da muhafazakarların yobazı nasılsa atatürkçü geçinen yobazlara denk geliyor.
kalkıyor terk ediyor salonu benimle beraber.
ondan sonrası atatürk'e ve sözde atatürkçülere daha büyük nefret.
beni de dolduruyor. kötü biliyorum atatürk'ü.
ama nasıl olur okulda diyorlar ki bizim kahramanımız, annem diyor ki kötü.
gel zaman git zaman annem 31ine gelince dul kalıyor. 10 yaşında ve 5 yaşında bir çocukla, kader naparsın?
evlenmiyor, kocadan kalanlarla çocukları okutuyor büyütüyor. benim atatürk'e olan sevgim git gide artıyor. çünkü okuyor ve gerçekleri görüyorum.
bundan 3 yıl önce, kadıköy'de oturuyoruz. evimizin kocaman bir balkonu var caddeye bakan. balkonun duvarına asıyorum koskocaman atatürk ve türk bayrağı resmini. ama kocaaaman yani. 2. katta oturuyoruz bir de, dışarıdan görmeme ihtimali yok kimsenin.
annem karşı çıkıyor, ama kavga ediyorum. bu duvarda bu asılacak! öyle de oluyor nitekim.
ama 1 aya kalmaz komşulardan şikayet geliyor. tartışma yaşanıyor. zaten annem de onlardan yana ya neyse.
biliyorsunuz kadıköy her düşünceden insanın olduğu bir yer. çarşaflisi da var teröristi de atatürkçüsü de.
bir gece apartmanımızı taşlıyorlar. kadıköy'de istanbul'un neredeyse kalbinde.
komşular bastırıyor anneme annem de bana. en sonunda büyük bir kavga.
anneme düzgünce anlatıyorum. benim yaptığım kötü bir şey değil. inandığım benimsediğim insanı şahsi mülküme asıyorum. bu bana saygısızlık eğer kaldırırsan giderim diye.
komşular bana ateist muamelesi yapıyor. uzun saçlı, kulağımda küpeler, vücudumda dolu dövmeler var diye. hatta bir ara camiden bile kovuldum ya bu tiple burda ne işin var diye neyse.
anneme anlatıyorum durumu, kuranı atatürkü dini her şeyi. yavaş yavaş kırmadan üzmeden. anneme okuması gereken kitapları veriyorum. okuyor atatürk aşkı büyüyor. okuyor inandığı allah'ın aslında yanlis olduğu asıl allahın benim anlatmaya çalıştığım allah olduğunu anlıyor.
annem şuan atatürkçü bir müslüman. ve herkese atatürk'ü anlatıyor. 45 yaşında şuan ve gittiği kadınlar arası oturmalarda dahi atatürk'ü anlatıyor. gerçek dini anlatıyor.
ben müslüman bir atatürkçüyüm ve bu toplumun inandığı allaha inanmıyorum. şükür ki inanmıyorum. atatürk'ü putlaştırmadan düşüncelerini anlamaya çalışıyorum. ama hala izmir marşını ne zaman duysam gözlerim doluyor genzim yanıyor.
bazı zamanlar kendimi atatürk'ün yerine koyuyorum yapabilir miyim bunları diye veya daha iyi ne yapabilirdim diye kafayı yeme noktasına geliyorum. bazı yerde eleştiriyorum ağır olarak, bana sen nasıl atatürkçüsün deniliyor.
atatürk'ün öldüğünü, atatürk'ün artık bu ülkeye yarar sağlayamayacağını ama düşüncelerini benimsersek ve üstüne eklersek kurtulacağımızı biliyorum.
atatürk'ü ben, yukarıda ulu bir simge değil, türk milletinin üzerine basarak yükselecek bir basamak, merdiven olarak görüyorum. ki atatürk'de bunu istiyor.
ne diyor atatürk:
"benim düşüncelerim bilimle ters düşerse bilimi seçin. "
niye anlattım bunu şimdi ben? annem börü gibi seküler milliyetçi, atatürkçü bir diziyi izlerken ağlıyor. beni çağırıyor bak senin anlattığın gibiymiş diyor. kin kusuyor şimdi eli de boyu gibi uzun olanlara, hainlere.
hani diyorsunuz ya bazen ülke battı ülke bitti dolar 4 oldu aman öldük bittik diye. kaçalım diye türkiyeden siktirip gitme başlıklarına yazıyorsunuz ya hani.
bu ülke asla ve asla bitmez, yok olmaz. kendimi övmek için asla demiyorum fakat içinizi rahat tutun sözde elitist atatürkçüler veya yobaz kendini müslüman sanan ahlaksızlar değil ama benim ve benim gibi atatürk'ü anlayan insanlar olduğu sürece atatürk'ün kurduğu bu ülke asla tarihe karışamaz.
bir gün atatürk ve silah arkadaşlarının duygu ve düşüncelerini anlayanlar mutlaka mevcut statükoyu yıkıp bilim ahlak ve akıl temelli bir devrim yapacaktır.
(bkz: iyi günler değil uzakta)
bu entry, saat 23.46da bitmiş olup girilmek için, 00.00 beklenmiştir. o kadar yazdım ulan kaybolup gitmesin! -
doktor maaşı azaltılsın kampanyası
bizim ülkemizdeki en başlıca sorun bu.
hayır doktor maaşı değil, insanımız ve düşüncesi.
ya biz niye normalden az alıyoruz yoksulluk sınırı olmuş 5.5 bin demiyoruz
doktor niye çok alıyor diyoruz.
yukarı çıkmaya ve orda eşitlenmeye niyetimiz yok.
çıkanları da aşağı indirelim eşitlenelim ki bok çukurunda yüzelim. -
garanti bankası'nın kredi kartı aidatları
açılın bankacıyım
açılın hatta garanti bankası çalışanıyım
açılın hatta bireyseldeyim.
hatta ve hatta olm ya siz olmasanız bizim maaşı nasıl ödeyecekler yaa siz bitanesiniz canlarım benim
ama öğle arası tatilinde şuan şubede yemeğimi yedim ve 13.30a kadar pinekliyorum üstelik sizler için takım elbisemi çıkarıp siyah bir pelerin giyeceğim ki size süperkahramanlık yapabileyim.
ister bonus ister filex ister platinium cart curt kardeşim sizden aidat alamazlar.
bireysellerde isterse iptal ettirebiliyor sistemde ama şubeye bunun için gelenlere böyle bir yetkimiz yok diyerek
müşteri temsilcisine yöneltiyoruz.
peki neden?
çünkü orda telefondaki hanım veya bey kişisi sizi yağlıyor ballıyor uzattıkça uzatıyor ikna etmeye doğru gidiyor.
yapılması gereken şeyi aktarıyorum dinle dinle buraya odaklan!
net bir ses tonu ve net bir ifadeyle
"aidatlı kart kullanmak istemiyorum, kapatın!" diyorsunuz.
iyi güzel hoş, artık bu blöfü pek yemiyoruz biz, siz çakalsınız da biz neyiz?
hey yavrum hey.
işte net olursanız olay burdan sonra başlıyor.
size bir kısmını bonus olarak yükleyelim teklifini alıyorsunuz
bence burda next next next tuşu olsa da geçebilseniz keşke bu bölümü.
ama yok ısrarlı bir şekilde reddettikten sonra ya tamamına yakın bir kısmını bonus olarak ödüyorlar ya da
size diyorlar ki blöfünü gördüm yaprrrağım, kapatalım hadi!
çünkü biliyorlar ki siz başka bankaya gidip kredi kartı cart curt işlemleri ile uğraşmak istemiyorsunuz ee kredi kartsız da yapamıyorsunuz!
kapatın kartı bizim restimize rest çekin; sike sike gelicez size.
1 haftaya kadar sisteme düşecek kartı kapatma ve nedeniniz size hop bir telefon
"beyfendi xxx kartı kullanmak ister misiniz, aidatsız?"
alın kullanın o kartı, bizi de aç bırakmayın.
aldığınız o aidatlardan sonra da yeşilimi yakıp 2 tuborg gold ısmarlar teşekkür edersiniz.
kanzuk! olm sakın garantiye benim ip filan verme vicdansız! ekmeğimden olmayayım!
yukarıda hepimize sövenler olmuş; süperkahramanlar hariç de ulan namıssız!
öptüm pelerinimi çıkarıp takım giyiyorum ve işime dönüyorum
(bkz: buyrun beyfendi nasıl yardımcı olabilirim size)
edit: "evlat içerde misin?" diye mesaj atanlar olmuş. çok komiksiniz aminakoyim ya! evlat ne evlat, sus sikerim! beyfendi diyceksiniz beyfendi!
--- spoiler ---
içerdema
--- spoiler ---
editin editi: tam 4 kişi, babalara geldin olm sen, seni kovarlar hey yavrum hey minvalinde mesaj atıp komplo teorileri ile benim aklımı bulandırdılar. az biraz tırsmadım desem yalan!
ama süperkahramanlık kolay değil, bir bedeli olmalı; bak mesela bi sipaydi'ye veya batman'e ne acılar çekmişler ne acılar vay anam vay dersiniz!
neyse siz çok ses çıkarmayın pelerinimi görmesin lavuklar!
başka sorular için, akşam mesai saatinden sonra ilgileneceğim. öptüm