kısıtlı imkanların içinde kahvedir, içkidir, duştur, bir sürü başka şey sayılabilir; bunlar önemli de lüksler. ama bana denk gelen, özellikle ikinci yarısında, bambaşka bir mevzuydu. gidenler bilirler, tsk'da er ve erbaşın değeri bahçedeki köpeklerden, heladaki sabunluklardan, nizamiyedeki ağaçtan falan birkaç seviye aşağıdadır. mehmetçik kıymetsizdir demiyorum, celal yapmayın :d ama gördüğü muamele bu bahsi geçen mehmetçik kıymetinin çok ötesindedir.
işte ben onbaşı rütbemle biraz tşşak basmıştım. elbette hiyerarşide değişen bir şey yoktu ama birlikteki diğer rütbelilerin de çoğu benim yaptığım işleri bildiklerinden severlerdi beni, güvenirlerdi. zaten sürekli tabur ve tugay yazıhanelerinde rütbelilerle bir şeyler yapan, mahkeme, maaş dosyaları hazırlayan, müptezellerle uğraşan, sabah 7 gece 11 çalışıp üstüne kendine nöbet yazan saykedelik bi yazıcıydım ben :d hatta iki alt dönemleri 7-9'a gönderip benim badiyle kendime 1-3 yazdığım gün bizim devre iyice celallenecek gibi olmuştu da yaş, ıvır zıvır derken saygılarından bir şey demediler, deli bu adam diye tşşağa vurdular. denetlemeye gelen komutanlar falan birbirlerine beni gösteriyordu işleri bu yapıyor diye. bakmayın olm, oralarda acayip önemli şeyler bunlar. şubeleri falan arayıp "benim askerim" diye giriyordum telefonda, karşıdaki de rütbeli, onbaşı olduğumu bilse belamı sker :d
çıkarken çok acayip olmuştu ama. sertliğiyle bilinen, lojistik yönetimden tanıdğım bir komutan vardı, kıdemli başçavuş, "senin gibisi gelir mi acaba bir daha." demişti, ne gtüm kalkmıştı.
şeyi hiç unutmayacağım galiba; malum akıllı telefon yassah. bir akşam yazıhane kapısını kilitleyip çalışmaya başladım. taslak kara kalem maaş hazırlıkları yapıyorum. telefon şarjda, inceden bi ludovico çalıyor, bir yandan sigara içiyorum :d sayko bi astsubay vardı birlikte, o gece nöbetçiydi. kapıyı tıklattı biri, boş bulundum, gittim açtım. mala bağlamışım işlerden zaten. bi girdi içeri, telefon şarjda, müzik çalıyor, içerisi sigara dumanı... aha dedim kökünden yedik... baktı, napıyon lan bu saatte dedi. dedim maaşları hazırlıyorum komutanım. şimdiden mi dedi, dedim anca yetişiyor. telefonu görmemiş gibi yaptı, klasik müzik eşliğinde çıktı gitti.
dumbass7 profili
-
askerde sahip olunan en büyük lüks
-
muhammed kerem aktürkoğlu
bunca yıllık galatasaray manyağı olarak daha önce bir galatasaraylı futbolcunun kırmızı kart görmesine sevindiğimi hatırlamıyorum. umarım şöyle uzun bir ceza verirler de yokluğunda ne kadar berbat bir topçu olduğu anlaşılır.
-
kahve içmenin en çok zevk verdiği zaman
filtre kahve güzel, o yoksa sade nescafe de iyi ama benim unutamadığım kahveler, takım komutanının nöbetçi olduğu ve 10-11'e kadar mesai yaptığımız gecelerin sonunda yazıhanedeki arkadaşla kantinin önünde içtiğimiz ikisi bir aradalar. maaşlar, hava değişimi ödemeleri, mahkeme dosyaları, zimmetler halledilmiş, sinir stresin üstüne güzel, kısa bir sohbet edilmiş ve dışarı, trakya serinliğine çıkılmış. uzakta, karanlıkta yunan sınırı var, arada "terhis olunca gideceğim." deyip gitmediğim köyün olduğunu biliyorum, kahveler bitince postallardan kurtulup, yıkanıp paklanıp yatacağız.
anlayamazsınız. -
şu an okunan kitap
(bkz: sadece şeyma)
herkese tavsiye ediyorum, müthiş kitap. -
bedelli askerlik yapıp erkeğim diye dolaşmak
12 ay askerlik yaptım. ben gittikten bir hafta sonra bedelli askerlik çıktı. döndükten bir hafta sonra askerlik altı aya düştü.
başka zamanlar ve başka yerlerle ilgili konuşmak istemiyorum. kendi askerliğimden yola çıkarsam, orada geçirilen tek bir saniye bile zarardır. değişik bir deneyim oldu, kendi komutanım ve birkaç arkadaşı tanıdığım için memnunum ama ülkenin ve ordunun şu halinde zorunlu askerlik saçmalıktan başka bir şey değil. ideal şartlarda belki başka türlü düşünürdüm ama o zaman büyük ihtimal bunları konuşmuyor olurduk.
şunu da ekleyeyim: askerde ne kadar işten, nöbetten kaçan adam varsa sosyal medya hesapları vatan millet sakarya edebiyatıyla doluydu. asıl iş yapan, sorunsuz askerler genellikle benim gibi düşünenlerdi. belki burada siksik yapanlarla ilgili fikir verir. -
sözlükte mesajlaşırken ısrarla fotoğraf istemek
hangi entry'ye istinaden bilmiyorum ama "erkeğim lan ben." dedim, "hacı artık kaçışın yok." yazmıştı biri. millet aç.
-
türk insanının vücudunun yatkın olduğu spor
(bkz: ea sports)
tını geym.