vikviks5
profili

  • 1 aralık 2022 kosta rika almanya maçı

    alman halkının derinden bir enayilik hissetmesi gereken maç. kosta rika 2-1 öndeyken koşa koşa attılar golü. halbuki kosta rika galipken ispanya eleniyordu. maçı biraz rölantide tutup ispanya'nın japonya'ya gol atmasını bekleyeceklerdi. resmen satrançta hamle avantajı vardı almanya'nın. gittiler golü attılar çok lazımmış gibi. ispanya japonya maçı o saatten sonra tiyatroya döndü zaten al gülüm ver gülüm. japonya galibiyeti hem japonya'nın hem de ispanya'nın tam istediği sonuç. ispanya ikinci olup rakip seçti, japonya almanya'yı geçip tur atladı. yani kosta rika'ya gol atıp ispanya'dan medet ummak kadar enayi bir hareket yoktu bu senaryoda ve almanya bunu yaptı. hitler mezarında ters döndü bu gece.

  • türkiye a milli futbol takımı

    isviçre maçı öncesi, galler ve italya hezimetlerinin ardından the guardian'da bir yazıdaha kaleme alınmış kendilerine dair. ilgilenenler için çevirisini bırakıyorum.

    daha bir hafta öncesine kadar türkiye euro 2020’nin izlenmesi gereken takımlarından biri olarak gösteriliyordu. pazar günü isviçre ile karşılaşacaklar ama iki yıkıcı yenilginin ardından turnuvanın dışında kalmaları an meselesi. dahası, gol bile atamadılar hatta gole yakınlaşamadılar dahi.

    halkın öfkesini, uzman erman toroğlu şenol güneş’e ve türkiye futbol federasyonu’na yönelik yaptığı şu sert eleştirilerle özetliyordu; “bu kafada bir şenol'la, bu kafada bir federasyonla, bu kafada bir milli takım olur. her şey kokuşmuş futbolda. gerçekler acıdır.”

    peki nasıl bu kadar kötü gitti? kimse türkiye’den böylesine kötü bir performans beklemiyordu. yalnızca yenilmediler, aşağılandılar. ilk maçtaki kötü performansı azzurilerin müthiş oyununa bağlanamayacağı da galler’e karşı oynanan acınası oyunun ardından kesinleşti.

    iki mağlubiyet de şekil olarak üst tura çıkmayı hedefleyen bir takım için hazmetmesi zor cinstendi. eleme grubundaki performans iki yıl önceydi ve iki maçta toplam dört puan kaybeden fransa maçları ciddiye almadı diyebilirsiniz. türkiye uefa uluslar ligi grubunda da başarısız olmuştu fakat bu başarısızlık söz konusu maçların ciddiyeti arttırılmış hazırlık maçlarından fazlası olmadığı bahanesiyle halının altına süpürülmüştü. daha sonrasında dünya kupası elemelerinde türkiye hollanda’yı 4-2 ile ve zorluk çıkarabilecek norveç’i de 0-3 ile geçerek cevabı vermişti.

    bu kadro avrupa’nın beş büyük liginde oynayan yetenekli gençlerin oluşturduğu bir kadro. çoğu oyuncu 20’lerinde ve şenol güneş’in öğrencileri muhtemelen ileride buralarda yine bulunacaklar. bu genç ekip hala altın jenerasyon olma yolunda ilerleyebilir, ama bu şekilde kötü bir yönetimle değil.

    bu denli zengin ve çeşitli malzemelere sahipken hala tatsız bir yemek çıkıyorsa burada suç aşçıya yazar. türkiye elemelerde harika bir defansif performansa sahipti. yalnızca 10 maçta 3 gol yemişlerdi ve hiçbiri akan oyundan değildi. 8 maçı da gol yemeden bitirmişlerdi. savunma onların en önemli güçleriydi. fakat daha sonra güneş arka dörtlüyü kurcalamaya başladı. çok fazla alternatife sahip olmaz bir sorun olabilirdi ve güneş son 8 maçın yalnızca 2’sinde aynı savunma dörtlüsüyle başladı. bu aralıkta türkiye 11 gol yedi.

    merih italya karşısında kendi kalesine attığı golden sonra galler maçında kesildi. fakat yine de en kötü performansa sahip oyuncu da demek zordu. onu günah keçisi ilan etmek anlamsız ve acımasız olur. güneş’in ileri uçta 196 cm’lik kieffer moore ile oynayan galler’e karşı elindeki fizik bakımdan en güçlü ve en uzun oyuncusunu oynatmaması garip bir karardı. demiral, kaan ayhan’ın yerine sonradan oyuna girse de çağlar ve merih ikilisi işlerin yalnızca daha da kötüye gitmesine sebep oldu. güneş en büyük kozunu yani savunmasını, sinerjiden yoksun kaotik bir kargaşaya çevirmeyi başardı.

    zaten kötü olan durumu türkiye’nin gol yememekten başka bir oyun planının olmaması da perçinledi. ortasaha ikilisi ozan ve okay da hayal kırıklığı yarattı. önceden çok disiplinli ve çalışkan bir görüntü veren ozan-okay ikilisi, kondisyon yönünden zayıf ve genel itibarıyla gergin gözüktüler.

    güneş tecrübeli ve uzun zamandır bu seviyelerde olan bir teknik adam. 2002 dünya kupası’nda takımını üçüncü yapmıştı. zaten bu durum bazı tercihlerini hiçbir şekilde açıklanamaz hale getirmeye yetiyor. italya ve galler maçlarının hiçbir bölümünde, ne defansif olarak ne de hücum tarafında bir şeyler yapabilecek gibi gözükmedi türkiye. takımın akılda kalacak bir anı bile yok.

    türkiye’yi izlemesi gerçekten can sıkıcıydı, türkler için gerçekten moral bozucu bir deneyimdi. günlerinde olsalar neler yapabileceklerini bilmek durumu daha da kötüleştiriyor.

    fakat ufak bir teselli notu, korkunç başlangıca ve turnuvadaki belki de en kötü iki performansa sahip türkiye için teoride hala gruptan çıkma şansı mevcut.
    en iyi 4 üçüncü bir sonraki tura yükselecek. isviçre’yi bakü’de yenmek diğer gruplardan çıkacak sonuçlara göre bir üst tur bileti anlamına gelebilir. -5 averajla hiç kolay değil, ama imkânsız da değil.

    türkiye bu mucizevi görevi tamamlarsa hikâye turnuvanın fiyaskosu durumundan, son anda uyanan bir tarafın hikayesine dönüşecek. isviçre’yi yenecek güce sahipler fakat güneş’in de üzerinde düşeni yapması şartıyla.

    eskiden öğretmen olan teknik direktör güneş için bu artık son şans. öğrencilerini savunmaya, topa sahip olmaya, saldırmaya ve özgüvenlerini yeniden keşfetmeye nasıl ikna edeceğini bulmak için birkaç günü var. aksi halde 2002’de kazandığı başarıdan sonra buradaki kara leke güneş’in itibarı için de bir utanç olacak. türkiye için nostalji zamanı değil artık.

  • abd'de kar küreme cinayeti

    adamı sinirlendirmişler, atar göte batar falan yazan ellerinizi sikeyim sizin. lan tamam hadi bir kere vurdun. yerde yatan kadına 3 kere daha sıkmak nedir orospu çocuğu? hangi ruh hali, hangi tahrik bu kafaya sokar adamı. ruh hastası pezevenkler de adamı sinirlendirmiş diyorlar. senin komşun değil ya konuş oturduğun yerden.
    tanım: bireysel silahlanmanın ruh hastası insanlarla beraber ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteren video.

  • ceza alanında dünyanın en iyi golcüsü

    yukarıdaki entryde 15 tane isim yazıp ronaldo'yu yazmamak ya trollük ya akıl tutulması.
    (bkz: cristiano ronaldo)
    kendisini sevmesem de sezarın hakkı sezara. ceza alanı golcüsünün tanımı resmen adam.

  • antalya'daki sopalı bıçaklı aşırı karışık kavga

    edit: ilk başta yalnızca sondaki iki kekodan bahsetmiştim, lakin sonradan videodaki tüm keko tiplerini analiz etmeye karar verdim.
    tanım: birçok keko tipi içeren bir videodur.
    edit 2: en sondaki "kafasına sık" diyen kekoyu da yorumlamamı isteyen bir mesaj aldım. onu da ekledim.

    en başta küfür eden zayıf adam ihtiyar kekolardan. zamanında terör estirmiş şimdilerde ise gençlik ateşinin sönmesiyle daha ağırbaşlı takılan ama yaşadığı en ufak gerginlikte pislik tarafı açığa çıkan bir tip. ağzını yaya yaya birbiri ardına küfürler etmesi gençlik yıllarından kalmış bir basic skill. özellikle kavga ayırmaya gelen tipler olunca ilgi çektiğini anlar ve götü kalkar. sağa sola vurmaya çalışarak şımarır. videoda 1.35'den itibaren görebilirsiniz bu şımarmayı.

    ikinci beliren şişman atletli ise alkolik keko. bu tiplerin en büyük eğlencesi beyaz şahinleriyle şehrin belli başlı noktalarında birkaç arkadaş toplanıp araba teybini son ses açarak içki içmektir. göbekli eleman genelde şoför olur. zira bu video da tezimi kanıtlar nitelikte. keko yaşamının verdiği paranoya ve kafaların ayık olmamasından mütevellit yabancı herkes bir tehlikedir onlar için. dış dünyaya agresif bir şekilde yaklaşırlar ve bu da genelde kavga yaratır. kafaların uçmuş olmasından dolayı genelde dayağı yiyen taraf olurlar.

    atletli elemanla kavga eden bıçaklı keko var bir de. videoda da görüldüğü üzere olayla zerre alakası olmamasına rağmen bir şekilde kavga edebilmiştir. kavga bu tipler için bağımlılık gibidir. haftada bir olay çıkarmak zorunda hissederler kendilerini. baktı bir kargaşa bir curcuna hemen olay yerinde biterler. cebindeki bıçağın da verdiği anlamsız özgüvenle taraflardan birine sözlü bir sataşma yaparlar ve genelde bu sataşma fiziksel şiddetin fitilini ateşler. bu adamlar fırsat bulursa gözünü kırpmadan sokarlar bıçağı. çok tehlikelidirler. bunun bir başka örneği de (bkz: eskişehir'deki tekel bayisinde çıkan savaş) videosunda ahmet abi'yi bıçaklayan kekodur.

    sonlara doğru gelip motorculara saldıran ise fedai kekodur. kavga haberini duyup anında soluğu olay yerinde almıştır. kim suçlu, kim haklı, kim kimle kavga ediyor bilmeden tanımadığı insanlara saldırmaya programlıdır. olayı yatıştıranlara saldırması da bu özelliğinin bir sonucudur. kendisi için olay yerine geldikten sonra kavga etmeden gitmek gibi bir şey söz konusu olmadığından gördüğü ilk yabancıyı hedef seçer ve saldırır. kavga dendiği anda olay yerine teleport olması ve kendi adamları dışında herkesi hedef seçebilmesi sebebiyle fedai sınıfındadır.

    en sondaki özür dileyen keko ise iyi kalpli kekodur, keko gruplarının aranan yüzüdür. içi iyi olan bu genç çevresi yüzünden keko takılır. haksız yere dayak yemesini istemez kimsenin. ortalığı yatıştırmaya çalışır. arabulucudur bir nevi. çoğu zaman kavgalarda dayak yiyeceğini anladığı tarafa "bak siz kaçın kardes bak. bunlar çok sinirli sikecekler, gidin bak siz, hadi bak*" gibisinden uyarılar yaparlar. bu videoda da gelip özür dileyen adam iyi kalpli keko kategorisindedir.

    son olarak "kafasına sık" diyen fikir babası keko. kekolukta master seviyeye ulaşmış ve keko yetiştirmeye başlamıştır. bu adam da zamanında büyük bir kekodur ama evlenip çoluk çocuğa karışınca elini çocuklarına vermiştir. bu adamın çocukları "benim babam mafya" diye gezen klasik bastıbacak kekolardır. çocukları sayesinde halen keko yaşamıyla iç içedir, kopamamıştır. yaşının verdiği güç kaybı ve hantallığı örtbas etmek için bağırıp çağırır. adeta kükreyen bir aslan gibi güç gösterisi yapar. bu hareket kavgada kendi saflarında bulunan genç kekolara +5 güç ve cesaret bonusu veren "battle cry" skillidir. bunun da yeterli olmadığını anladığı takdirde "sıkın kafasına" gibi müthiş realistik fikirler sunarak ortalığı provoke etmeyi hedeflerler.