hesaplara göre tüm türkiye dubleks müstakil evlere geçse van gölü kadar arazi kaplıyor ama o zaman malum rantçı, ihaleci, siyasetle içiçe geçmiş, kim gelirse ona yanaşan müteahhit tayfası nereden malı götürecek?
edit: kaynak soranlar olmuş, yanılmıyorsam mimar cengiz bektaş'ın eski bir yazısından hatırlıyorum, şu anda bulamadım. nüfus o zamanlar 85 milyon değildi, 65 falandı sanırım. göçmen olayı yoktu. arazileri 250'şer metrekare iki katlı türk evi modelinde hesaplamıştı.
biraz daha farklı bir yorumcu hesabında 3 van gölü kadar arazi hesabı, yani türkiye'nin %1.5 kadarı çıkıyor:
https://forum.donanimhaber.com/…i-kaplar--155070765
ama böyle bir şey olmaz, asla olmaz gibi temelden reddeden yorumlara, mesajlara katılmıyorum. fransa apartman yapımını durdurdu, ingiltere tarihi değeri olanlar hariç apartmanları yıktırdı.
bu yüzden türkiye dünyanın en tehlikeli, en aktif fay hatlarının üzerinde bu mezarlık gibi, sefer tası gibi, mezarına 3-5 milyon lira vererek yaşamayı hak etmiyor.
sırf malum bölgenin çakal, yandaş, yolsuz, siyaset yalayıcı müteahhitleri beleşten, zahmetsiz zengin olsun diye bu rezilliği, pisliği, bu riski, bu ölümü, tehlikeyi daha fazla çekmek zorunda değiliz.
evin üstüne ev olmaz kardeşim, psikologlara göre insan psikolojisi toprakla bahçeyle iç içe olmadan da düzelmez.
edit 2: metrekareyle milyon nüfusu çarpıp km2 bulan ve türkiye arazisinden daha fazla arazi gerektiğini düşünen arkadaşlar, sizleri gerçekten seviyorum :)
edit 3: 4 yıldır müstakil dubleks bir evde kirada yaşıyorum, ingiltere'de de altı ay kadar dubleks müstakilde yaşamıştım. oranın standardı oydu gerçi. kısacası müstakil evin verdiği huzuru hiçbir apartman dairesinde bulamadım. bu bir lüks olmamalı, bir standart olmalı, her insanımız böyle yaşamalı.
molonlabe4 profili
-
3. kat yasaklansın kampanyası
-
efendi erkeğin kazanabilme ihtimali
dünyanın en zengin iki kişisi bill gates ve jeff bezos eşlerinden boşandılar, dünyanın en yakışıklısı brad pitt boşandı. ingiliz tahtının varisi prens charles boşandı.
demek ki günümüz kadınlarını memnun edecek, gözlerini doyurabilecek bir erkek daha doğmadı. -
ingiltere denince akla gelenler
ülke genelinde neredeyse hiç konut amaçlı apartman olmayışı, dünyanın en katı tarihi binaları koruma yasaları
en fakirlerin bile oturabildiği, kırmızı ince tuğladan örülü hafif rutubet kokan müstakil dubleks evleri,
şereflikoçhisar kadar şehirlerin ankara kadar yer kaplaması,
sürekli yağan yağmur ve kapalı hava,
her evin demirbaşı ekmek kızartma makinesi,
olmayan yemek kültürü ve sayısız göçmen restorantı, hint mutfağı,
markette ucuz ve sınırsız çeşitlilikte tropikal meyveler, egzotik yiyecekler,
milyonlarca hindistan, pakistan ve bangladeşli göçmen,
dıştan bakınca kilise, aslında satın alınıp cami yapılmış camiler
sarışın olan herkesin güzel veya yakışıklı olmak zorunda olmadığı gerçeği, güzel ve yakışıklılığın her ülkede aslında sabit olduğu,
kibar, ama bireyselleşmiş, tek sosyalleşme imkanı publarda sarhoşken olan bir toplum,
en ücra yerlerine kadar kusursuz yollar, kaldırımlar, tersten akan trafik,
suyu ağzına kadar dolu, üzerinde tekne işleyebilen kenarı örülü, insanın karşısına sık sık çıkan nehirler ve kanallar,
pek ağaç, neredeyse hiç tarla, sebze vs. olmasa da dağlardan şehirlere kadar her yeri yemyeşil çimenlerle kaplı bir ülke,
dünyanın en zengin müzelerinden bazıları,
ispanya, italya, almanya, norveç, tunus, avrupanın neredeyse her yerine en fazla 30 pounda uçuşlar,
üzerine kraliçe basılı, türk parasını güneş görmüş kar gibi eriten aşırı değerli para birimi,
bir ay içinde türkiyeye karşı müthiş bir özlem, güneşli havayı özlemek (ingiltereden sonra ispanyaya gidince bile insanın bir kemikleri ısınıyor, memleketine gelmiş gibi oluyor insan)
anılar, sayısız anılar, öğrencilik anıları, okul yılları, gezi anıları, kurs anıları, otobüs yolları,
bir zaman sonra insanda bu huzur içinde sürekli yaşama ve kalma saplantısı...bir taraftan hayatın acı gerçekleri... -
en kötü türk yemeği
yoktur öyle birşey. burada kötü diye sayılan yemeklerin hepsi birbirinden lezzetlidir.
keşkeği amasyada yiyin bakalım. bamyayı konyada veya izmirde. çılbır harika bir öğlen yemeğidir, çok basit ve orjinal bir yapılışı vardır. kötü pırasa yoktur, okul veya askeri yemekhanede yapılmış pırasa vardır. pırasanın yine havuç kavurmalı limonlu pirinçli izmir usulü yapılışı çok başarılıdır. böreklerde de efsane lezzetler yaratır beğenilmeyen pırasa
kötü yemek yoktur türk mutfağında. evde yemek yapmayı diğerleri kadar beceremeyen, daha doğrusu önemsemeyen türk vatandaşları veya fazla endüstriyelleştiren aşçılar vardır.
ikincisi
-iç anadolulu olanlar genelleme yaparsak tahıllar, açmalar, hamur işleri, mantı ve pidelere,
-egeliler ve batı akdenizliler ot ve sebzelere, diğer adıyla zeytinyağlılara,
-güneydoğu ve doğu anadoludakiler her türden etlere, kebaplara ve bulgura
-karadeniz balık, süt ürünleri ve birkaç tür sebze türüne,
-doğu akdeniz bölgesi envai türde sebze, yabani ot, tahıl, zeytinyağlı, ekşili soslara, süt ürünlerine toros/amanos dağlarına ait yörük ve ovalarda, kıyılarda arap esintili yemeklere, ucundan kebaplara,
-marmara bölgesi ise osmanlı mutfağının yanısıra tüm bu bölgelerin karışımına sahiptir.
herkes kendi bölgesinde, kendi annesinden yediği yemeklere bayılıp başka yemekler tuhafına gidiyor sanırım