siyasal islamcıların kavgalı olduğu -gerçi kendi içlerinde de kanlı bir çatışma yok değil ya- herkesi, istemedikleri tüm kesimleri ülkeden çıkartıp yalnızca birkaç aylığına siyasal islamcıları ülkede yalnız bırakalım, dönüşte bu ülkeyi ayakta bulamayız.
hala yıkmaya çalıştıkları cumhuriyeti sata sava ayakta duruyorlar ve kof inşaat ekonomisi dışında bir yurdu yurt yapan, bir toplumu halk yapan hemen hemen her şeyi kendileri dışındakilere borçlular. uygarlık adına hiçbir yapıt vermiş değiller. en küçük üretimleri yok.
eğer yaşam daha az ciddi bir şey olsaydı hep birlikte bu arkadaşları yalnız bırakıp kendi kendilerine çökmelerini izlemek eğlenceli olurdu.
cgcang5 profili
-
türkiye'de yaşayamam diyenleri göndermek lazım
-
yunan bakan'ın türkleri bozguna uğratırız tehdidi
siz devlet olarak ulusal bağımsızlık savaşına, türk devrimine dayanmazsanız, osmanlı'nın dağılma dönemine öykünür, yeni türkiye-yeni osmanlı adı altında imparatorluğa geri dönmeye çalışırsanız, yunan devleti de gelir size dağılma döneminde bir imparatorluk muamelesi yapar. yıllardır diyoruz osmanlı'ya geri dönmeye çalışmak kendini dağılma döneminde bulmaktır, diye.
siz kendinize 1922'den bakmazsanız, gelir size 1821'den bakarlar. -
engin geçtan
geçtan, son yılların bana kattığı en büyük değerlerden biriydi. yaşamımın düğümlendiği aşamalarda, belki sokakta karşılaşsam tanımakta güçlük çekeceğim bu adamın eli, omzumdan eksik olmadı. ya da yalın bir okuru olarak duygum hep bu yöndeydi.
okuduğum ilk kitabı, 'psikodinamik psikiyatri ve normaldışı davranışlar'dı. pek çok romandan daha büyük heyecanla okuduğumu anımsarım. başkalarına ve başka şeylere anlam vermek için bir başvuru kaynağı olmasını ummuştum, kendime anlam vermeme yardım edecek bir başucu yapıtıymış meğer.
geçtan'ın varlığı, dünyaya ve türkiye'ye güven ve umutla bakmamı sağlayan nedenlerden biriydi. şimdiden sonra, bu umudu, engin geçtan'ın varolmuş olmasında arayacağım.
yapıtlarında altını önemle çizdiği şeylerden biri, insanı insan yapan şeylerin arasında, karanlık yanlarının da olmasıydı. apaçık ki, yaşamı yaşam yapan şeylerin arasında da ölüm var işte.
--- spoiler ---
"hayat bir dizi rastlantı ve bizim o rastlantılarla birlikte nasıl varolduğumuz ya da olmadığımız. önce günaydın, sonra biraz haz, biraz acı, biraz aşk, biraz hayal kırıklığı, biraz sıcaklık, biraz yalnızlık, biraz boyun eğme, biraz başkaldırı ve ardından iyi geceler."
--- spoiler --- -
mado'nun dostluğu bir yere kadar sanması
ankara balgat'taki mado'da rastlamadığım durum. iki ay kadar önce oturabileceğimiz başka bir yer olmadığı için bir arkadaşım ve köpeğimle birlikte orada oturduk. bahçede sessiz sakin bir yere geçtik, köpeğimi masaya bağladım, efendi efendi çayımızı içtik, kalktık.
'benim yemek yediğim yerde köpeğin ne işi var' diyen arkadaşlar herhalde ortamda köpek olunca yemeğin önce köpeğe bulanıp oradan tabağa alındığını düşünüyor. seçkin birkaç işletme dışında hiçbir yerde köpekle içeride oturmuyoruz zaten. dışarıda oturup yemek yiyorsunuz, bağlı ve yerde oturan köpeğin nasıl bir hijyenik soruna neden olmasını bekliyorsunuz? 'korkan oluyor' savı ayrıca düşüncesizce. hangi aklı başında köpek sahibi köpeğini ilk kez gördüğü insanların üzerine salıyor? korkanların olması ne ölçüde doğalsa, yaşamını köpekle kediyle geçiren insanın olması da o ölçüde doğal. biri müşteri, öteki ne? 'köpek müşteriye saldırır' diyen de var. köpek veya sahibi ruh hastası değilse, müşteri de köpeğe sataşmazsa hiçbir evcil hayvan kimseye durduk oturduk yerde saldırmaz kardeşim. 'evcilleştirme' dediğimiz şey zaten budur.
türlü nedenlerden ötürü köpekten korkan, çekinen, rahatsız olan insanlar olabilir. bu kişileri kimse zorla köpeklerle içli dışlı etmiyor. ama köpek sevmiyor olmasının kendisine köpeklerin ve köpek sahiplerinin yaşamı üzerinde söz hakkı tanımasını isteyen kötü niyetli* bir topluluk da var. 'itinizle restorana da girmeyin artık' yazmış biri yukarıda. artık daha önce köpeklerin nerelere girdiğine tanıklık ettiyse, oldukça incinmiş bu konudan.*
köpek ve kedi gibi evcil hayvanlar yaşamımızın tartışılmaz bir parçasıdır ve uygarlığımızın önemli bölümünü onlara borçluyuz. binlerce yıl önce yaşamlarımızı onlarla birleştirmeseydik bugün 'kafeye girsinler mi girmesinler mi' gibi küstahça tartışmalar yapıyor olamazdık. sonucunda onlar da bizim türümüzle birlikte yaşar duruma geldiler ve artık bir doğal ortamları yok. kafası biraz çalışan kişi, buna uygun davranır. -
16 nisan 2017 anayasa değişikliği referandumu
b i r ş e y b ö y l e y a z ı l ı n c a d o ğ r u o l m u y o r.
bugün cumhurbaşkanı vatana ihanet suçlamasıyla yargılanabilir. yargı yolu kapalı değildir. bunun böyle olduğunu söylemek yanlış yönlendirmedir, aldatmadır. bugün meclisin üçte birinin önerisiyle ve dörtte üçünün kararıyla cumhurbaşkanı yüce divan'a gönderilebilir.
yeni düzende ise bu öneri için meclisin salt çoğunluğu gerekecek, beşte üç onaylayacak. iş burada bitmeyecek. yüce divana göndermek için soruşturma açılması gerekecek. eğer soruşturma açılmasına karar verilirse bir komisyon kurulacak, bu komisyonda her partiden meclisteki koltuk sayısına oranla üye bulunacak. yeni düzende cumhurbaşkanı partili olacağı ve partisinin mecliste çoğunluk olması bekleneceği için, yüce divana gönderme yetkisi ağırlıklı olarak kendi partililerine verilecek.
dileyen 105. maddedeki değişikliğe bakabilir.
ek olarak cumhurbaşkanının yargılanabilmesi için evet dediğimizde gelecek düzende, bütün evreler tamamlandığında ve kendisi yüce divana gönderildiğinde bile, kendisini yargılayacak kurumun çekirdeğini oluşturan anayasa mahkemesi'nin tüm üyelerini doğrudan ya da dolaylı cumhurbaşkanı atamış olacak.
insanların gözünün içine baka baka,
y a l a n s ö y l e m e y i n.
ek: bu açmaz, istenen yeni düzenin getireceği sorunlardan yalnızca biri. oylanacak değişikliğin devlet işleyişindeki görev ve yetki paylaşımını ortadan kaldırdığını, yasamayı yürütmeyle paylaştırıp kısıtladığını, yargıyı yürütmeye bağladığını, yürütmeyi ise yasama ve yargı denetiminden bağımsız biçime getirdiğini anımsatmak gerek. devlet birimleri kendi görevlerini yapan birer dişli değil, denetimsiz ve sorumsuz bir yürütmeye hizmet eden iyi ayarlanmamış tek bir çark düzeneğine dönüştürülüyor. bu da her şeyden önce devlet örgütünün yaşamsal sorunlarla karşılaşması demek. 'devlet düzenini kaldıralım mı' sorusuna evet veya hayır diyeceğe benziyoruz.
ek 2: vatana ihanetin kapsamı belirtilmemiş deniyor, doğrudur. ancak bu cumhurbaşkanının yargılanmasını önlemiyor. çünkü yasalara, öğretiye ve içtüzüğe göre, cumhurbaşkanını yüce divana göndermeye karar veren dörtte üçlük orandaki milletvekili, yasadaki hangi suçun vatana ihanet sayıldığını da belirterek bu kararı veriyor. yarın daha da zorlaşmış bir süreçle yüce divana gönderilecek olan cumhurbaşkanının tam olarak hangi suçtan yargılanabileceği yasada yine yazmayacak.