size komik bir şey söyleyeyim mi?
burçak'ın gökhan için "öyle ya da böyle gidecek, şimdi olmazsa sonra" demesi ve ondan önce elenecek olması. anıl seviliyorsun :)
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. survivor 2017
-
2. üstteki yazarın nickinin telaffuzu
çok mühim bir başlık olmuş. bravo hepinize.
-
3. uçak yolcusu çomarın yediği ibretlik dayak
atar yapan magandalık yapana haksız olana birden fazla kişi engel olmaya kalkınca haksızı tutmak gibi bir huyu var bizim milletin. adam barzo adam hödük. adamın ensesinin kalın olması avrupa görmüş olması bir şey ifade etmiyor. eşşeklik bakii. hem gücü yettiği ile üstelik uçakta kavga etmeye kalkıyo. başkaları kulaklarından tutup s..ip attılar diye haksız mı olacaklar. aferin onlara.
-
4. uydunet
uydunette her ay 10mbit bağlantı hızı için 50lira ödüyordum.. adil kullanım kotası 75gb..
az önce turk-nete baktım..
75mbit bağlantı hızı için 60lira diyorlar.. adil kullanım kotası 150gb..
ayrıca taahhüt istemiyor.. bir yıl içinde 4 tane 50gb ekstra hediyesi var..
ulan uydunet, şimdi sıktım belanı!!!
edüt: kota yazmışım.. akk olarak düzelttim! -
5. 1 mayıs
-
6. sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır
c.tesi günü çalıştım, bu gün de çalışıyorum. en son hangi resmi tatilde çalışmadım hatırlamıyorum. haftada 55-60 saat çalışıyorum. yılda sadece bir hafta tatil yapıyorum. patronumun kim bilir kaç milyon dolar parası var. benden ve diğer işçilerden çaldı ve çalmaya devam ediyor.
-
7. yolda yürürken para isteyen insanlar
sözlüğe kadar geldiklerine göre artık durum çok vahimdir. ben demiştim çığ gibi büyüyorlar diye, yeşilimin "1 lira var mı" şeklinde yanmasından korkuyorum.
-
8. 1 mayıs 2017 bursaspor galatasaray maçı
galatasarayımızı eleştiriyoruz, yerin dibine batırıyoruz falan ama eğer rakip ofansta fazlasıyla etkisizse, hücum varyasyonları yapamıyorsa, isabetli şut atmada beceriksizse, orta sahada boş alanlar bırakıp pres yapmayıp bolca pas hatası yapıyorsa, defansta yumuşak kalıp sık sık pozisyon alma hataları yapıyorsa, duran toplarda adam paylaşımını yanlış yapıyorsa ve kaleci gününde de değilse bizim takım gayet etkili oluyor ve istediği skoru almasını biliyor. tebrikler galatasarayım.
-
9. bir evi daha yaşanılır kılan detaylar
(bkz: tapu)
-
10. mağazada açtığı kazağı katlayıp koyan müşteri
herkesin bildiği şu bayramlarda capslere konu olan firmanın mağazasında uzun zamandır çalışıyorum.
ezik misiniz, toplamak onların görevi diyen kişiler var. böyle büyük firmalarda çalışan personellerin çoğunluğu öğrenci. benim çalıştığım mağazada da yöneticiler dışında neredeyse hepimiz öğrenciyiz. mühendislik, psikoloji gibi bölümlerde okuyan öğrenciler geçim sıkıntısı sebebiyle işi okulla ve o ders yoğunluğuyla birlikte yürütmeye çalışıyorlar. haliyle doğru düzgün uyku bilmiyoruz. o yorgunluk ve stresle bir ürünün on bedenini birden tek tek masaya yayarak inceleyen ve öyle bırakıp gidenler yüzünden canımız çıkıyor.
zaten kimseden mükemmel bir katlama yaparak almadan önceki şekline getirmesini beklemiyoruz ama en azından farklı ürünlerin üstüne atmak yerine kendi yerine düzgün bir şekilde indirseniz dahi bizim işimizi çok rahatlatıyorsunuz.
bazı müşteriler gerçekten çok kibar ve düzgün katlayarak eski haline getirmek için uğraşıyorlar. böyle yapan biri o ürünü düzgün koyamasa bile çabası beni de arkadaşlarımı da gülümsetip mutlu etmeye yetiyor. ancak böyle müşterilerin sayısı oldukça az. genelde insanlar kabinden çıkarken denedikleri kıyafetleri bize vermeye dahi erinip, terse çevrilmiş vaziyette yere atarak gidiyorlar. -
11. ekşi itiraf
8 aydır kanserim. 26 yaşında lösemi oldum. 27. yaşımı sikik bir hastane odasında hehe diyerek kutladım ( çok problem değil aslında, öncekilerde de partiler verdiğim söylenemez. ) bu süre zarfında köpekler gibi acılar çektim, isyanlar ettim, bir sürü insanın beni algılamasını bekledim. ve hiç beklemediğim insanların beni ne kadar önemsediğini gördüm. bir o kadar da arkadaş sandığım insanların ne kadar iki yüzlü insanlar olduklarını keşfettim. 8 ayda 35 kilo verdim. 4 kür kemoterapi 1 kere ilik nakli oldum. hayatımda daha yeni tanıdığım ve onlarla savaşmam gereken 15 kişiyi kaybettim. 2 hafta solunum cihazına bağlı yaşadım. 56 yaşında annemin 8 ayını sikik sokuk bir koltukta geçirmesini izledim. 3 ay boyunca ilik nakli için insan aradık bulamadık. en son yeni bir tedavi daha riskli tedavi denendi. son kemoterapi tedavisi sonrası 3 aydır hastanedeyim. uzun zamandır ziyaret yasaktı artık kısmen serbest, ama antalya'dan gelen arkadaşım var uçağa atlayıp, 15 km öteden arabaya atlayıp gel(e)meyen var. samimiyetsiz insanlardan çok sıkıldım sözlük. hiç tanımadığım insanlar yanımda oluyorken, tanıdığımı sandığım insanlar için ölmüşüm bile. tek üzgün olduğum konu bu. şu hayatta ne çekmek istemiyorsam son 8 ayda çektim sanki çok büyük bir suç işlemişim gibi. oysa bir allah kulunun tavuğuna kışt demişliğim yoktur.
-
12. kapitalizm olmasa herkes yatardı
hayatta kalmak söz konusu olunca kimse yatmazdı.
yatanlar zaten sistemden elenir, ölürlerdi. toplulukta kendilerine yer bulamazlardı çünkü, dışlanırlardı...
ateşten önce kapitalizm bulunmuş gibi konuşuyorsunuz. -
13. özcan deniz'in hit the road jack performansı
onun performansını bilmem de senaristin performansı fecaat.
- hit the road jack hede hödö hödö
+ çok iyi baba olacak
ilkokul çocuğuna mı yazdırıyonuz senaryoyu amk, bu ne? -
14. türk kızı neden bisiklete binmez
nereden geldigi belli olmayan, uydurma bir argüman daha. biniyoruz bisiklete, rahat olun.
-
15. #pınarürünleriboykot
pinar,torku,ülker,eker,dost firmalarina 5 kurus vermem bu saatten sonra.
eti,sek,nestle artik ilk tercihlerim oldu , rn azindan acik acik bizi kucumsemiyorlar .
birde arkadasin biri "siz boykot edin biz indirimli alalim" demis , dostum siz zaten bedava almiyormusunuz bunlari makarna ve kömürle beraber ? -
16. 1kg domatesin 11 tl olması
bugün markette karşılaştığım, tarım ülkesi olan güzel vatanımızın son güzelliği!
ne oldu da 1 kg domates 11 lira oldu lan allahsızlar?! 11 lira lan 11 lira, oha amına koyiyim...
sanki göktaşı düştü... -
17. ahsen tv'deki beyin yakan evrim tartışması
video evrim teorisini çürütüyor cidden. bunlar maymundan gelmiyorlar, maymuna gidiyorlar.
-
18. bilim tarihinin en önemli keşfi
şüphesiz ki şüphedir.
-
19. türkiye'de tenisin gelişmeme nedenleri
basit bir anlayış ve altyapı meselesiyle -genlerle değil!- açıklanabilir sanırım:
abd'nin north carolina eyaletinde yaşıyorum. 2 senedir buradayım ve buraya gelene kadar da tenis raketi elime almışlığım yoktu. peki ne oldu da bu değişti? şöyle söyleyeyim: beşiktaş ilçesi kadar büyüklükte bir şehirde 20-30 tane tenis kortu var. hepsi çok iyi bakılmış durumda. bazılarında gece aydınlatma da var; sabaha kadar oynayabiliyorsunuz. hepsinin kapısında tenis kortu kuralları (mesela kort içinde futbol oynanamayacağı!) tek tek yazılmış. veeee, tenis kortlarının tamamı tamamıyla ücretsiz. raketini topunu kap gel oyna. ben de tam olarak bunu yaptım. hiç bilmediğim bu sporu bu davet edici ortam sebebiyle öğrendim ve iyi-kötü oynamaya başladım. benim gibi 30 yaşına gelmiş birini değil de, 12 yaşında bir çocuğu düşünün. işte o zaman anlarsınız tenis'in bir ülkede nasıl gelişebileceğini.
şunu da eklemeden edemeyeceğim: futbol en sevdiğim spordur hala. ama türkiye'de iken saha imkansızlıkları nedeniyle onu da oynayamıyordum. 1 saatlik futbol için deli paralar isteyen ve son derece sağlıksız olan halı sahaları geçiniz. burada -hani şu fulboldan anlamayan amerika'da- tenis kortlarından daha fazla çim saha var her yerde. üstelik yine ücretsiz ve üstelik kaleleri, saha çizgileri, bayrakları vs. her şeyi var sahaların. burada haftada en az iki gün futbol da oynayabiliyorum.
dedim ya, bu bir anlayış ve altyapı meselesidir. bizde tapılan şey beton. -
20. beyaz tenli kadınlara tavsiyeler
beyaz kadın tüccarlarına dikkat edin.
(bkz: beyaz kadın ticareti) -
21. bekaretimi kocama saklıyorum felsefesi
en süper bi' felsefe.
bunu felsefeyi benimseyen orta ve alt sınıf tabakanın yediği tüm haltlara ve kötü sonuçlarına da, sabah programlarındaki kriminal analizlerde şahit oluyoruz zaten umumiyetle.
"kaynım bana, ben enisteme, eniştem yegenime, yeğenim amcaoğluna, amcaoglu muhtara atladı" şeklinde.
baksan hepsi muhafazakar, ifadelerde mutemadiyen "oruç açmıştık, akşam namazı okunduydu, sabah namazına kalkmış idik" gibi fiks cümleler var.
şimdi takip ettiğim bir konu var var mesela.
sülelenin tamamı örtülü ve muhafazakar görünümlü.
kaynana cinayete kurban gitmiş.
ınsani hayrete düşürecek denli garip seks ilişkileri ağı mevcut.
ağzım bir karış açık vaziyette izliyorum.
küçük yerleşim biriminlerinin yaşattığı can sıkıcılıktan mıdır nedir, herkes çok afedersiniz sikişe vermiş kendini.
zira telefon dokümleri açıklanıyor ve maddi deliller ışığında ne nedir, ne değildir hepsi dökülüyor mecburen.
demek ki kiz oğlan kız ya da bakir erkek olarak evlilik yapmış olmak da kurtarıcı değil ve ihaneti engellemiyor.
aksine bir takım yaşanmamış ve bastırılmış duygular, bir kaç yıl içinde patlak veriyor.
az buçuk özgür ve rahat bir profille yakınlarında yaşamak zorunda kaldiginda seni en basit tabirle elestiri yağmuruna tutacak kadınlar, adamlar sabah akşam tren yapıyor bildigin.
felsefenizi seveyim sizin.
az gelismisler topluluğu. -
22. 1 mayıs 2017 doğuş oto rezaleti
arkadaşımın ricası üzerine son çare olarak olayı buraya taşıyorum.
2014 kasımda doğuş oto yetkili satıcısı mez otomotiv'den vw polo model araç satın aldık. aracı kullanmaya başladığımız* ilk günden beri sürekli ufak tefek sorunlardan dolayı servis otopark arası mekik dokuduk, ta ki 39.000 liralık motor arızası meydana gelene kadar.
işte bu dakikadan sonra rezaletler zincirimiz başlıyor. 24 nisan 2017 tarihinde motordan gelen garip sesler üzerine aracımızı aldığımız yere, mez otomotiv'e götürdük. ertesi gün haber geldi. üretim kaynaklı bir sorundan dolayı motorun değişeceği, servis kaydında görünecek 39.000 liralık tutarın kendileri tarafından karşılanacağını belirttiler. biz de böyle bir servis kaydının aracın değerini düşüreceğinden kesinlikle böyle bir şeyi kabul etmedik. böyle durumlarda muadil çözümlere baktığımızda aracın yenisinin tahsis edildiğini bildiğimizden kendilerinden yeni araç talebinde bulunduk. bize yanıt olarak bu tamiratın aracın kullanımında veya değerinde bir değişikliğe neden olmayacağını öne sürdüler. bunun üzerine volkswagen 2.el yetkili servisiyle görüştük. aracın servis kayıtsız haline 57.000 lira, motoru değişmiş haline 40.000 lira vereceklerini söylediler. duruma bakar mısınız, aradaki 17.000 tl üretim hatası olmasına karşın bana yansıyor. mez otomotiv yetkililerine bu durumu anlatmaya çalıştım, nuh deyip peygamber demediler. insan kaynakları müdürü dahil sayısız yetkiliyle görüştüm. alay eder gibi 'değer kaybı yok da ucuza alırız, bizim yapabileceğimiz bu' dediler. böylesine basit bir problemi olmadık yere yokuşa sürdüler. ben de bu şartlar altında aracı yaptırmayacağımı söyledim. bunun üzerine biz çözüm önerisi beklerken, onlar bizi aracın yerine verdikleri ikame aracı altımızdan zorla almakla tehdit ettiler. peki benim aracım ne olacak dediğimizde 'aracı dısarı alırız, bizim problemimiz değil' yanıtıyla karşılaştık.
insanlar bu araçlara verdikleri paranın yarısından fazlasını volkswagen güvencesi olduğundan veriyor. bir sorunla karşılaşıldığında mağduriyet yaşamamak için aracın hakettiği paranın çok üstünde paralar ödeniyor. ama gel gör ki volkswagen satış sonrası yetkilileri adeta 2 haftalığına gelen turisti yontmaya çalışan bodrum esnafı kalibresinde hizmet veriyor. yorum sizin.
ne yapacağımızı bilemiyoruz, çaresiz kaldık. tecrübeli arkadaşların tavsiyelerini bekliyoruz. -
23. ses tonu güzel olan ünlü erkekler
çokses tonu güzel olduğu gibi profesyonel olarak para kazanan isimlerdir ayrıca.
(bkz: haluk bilginer)
kelimesi 10.000 tl gibi fiyat değerinde olan, son zamanlarda alkol ve sigara ile sesinin yıpranmışlığıyla hala karizma sese sahip güzel insan
(bkz: nur subaşı)
herkesin en az 1 kere duyduğu, duymaması imkansız bir ses.
örnek: https://www.youtube.com/watch?v=kawgdpadcuo
(bkz: kenan ışık)
tiyatro, sinema, oyunculuk dışında seslendirme ile şık bir sese sahip güzel adamlardan bir diğeri.
(bkz: tuncel kurtiz)
rahmetli çok klas bir sese sahipti, birçok insan gibi sonradan keşfettiğim ama çok da keyif aldığım seslerden biri.
(bkz: sungun babacan)
ismini ilk kez duyanların %100'ünün (iddia ediyorum) en az bir defa bile olsa yine dublaj filmlerde vs. sesini duydukları bir isimdir. seslendirme sanatçısı olarak bir numara isim.
(bkz: murat şen)
dövüş kulübünü dublaj izleyenler için, "dövüş kulübünün ilk kuralı" sesini hatırlıyor musunuz? hah işte o adam bu adamdır.
edit: imla. -
24. 1 mayıs 2017 yaşar üniversitesi rezaleti
okudum. bence, yaşar adında bir üniversitenin var olması bundan daha büyük bir rezalet amk.
-
25. mizahi bayan bulmanın çok zor olması
(bkz: mizahi bayan)
kutsal bilgi kaynağı diye geldik, yozgatlılar kahvesi çıktı. -
26. şaka maka fenerbahçe'nin şampiyonluğa yürümesi
fenerbahçe'nin kalan tüm maçlarını kazanması haline (ki olasıdır bu) gayet mümkündür. kısacası aslında her şey fenerbahçe'nin elinde !
hadi senaryoyu oluşturalım. maçları gayet olası sonuçlarla iddaa oynar gibi oynatacağım :
an itibariyle :
beşiktaş : 64 başakşehir : 60 fenerbahçe : 56 puan
30. hafta maçları
beşiktaş - fenerbahçe : 2
antalya - başakşehir : 0
puan durumu : beşiktaş : 64 başakşehir : 61 fenerbahçe : 59 puan
31. hafta maçları
bursa - beşiktaş : 1
fenerbahçe - antalya : 1
başakşehir - gençlerbirliği : 1
puan durumu : beşiktaş : 64 başakşehir : 64 fenerbahçe : 62 puan
32. hafta maçları
beşiktaş - kasımpaşa : 1
gençlerbirliği - fenerbahçe : 2
trabzonspor - başakşehir : 1
puan durumu : beşiktaş : 67 fenerbahçe : 65 başakşehir : 64 puan
33. hafta maçları
gaziantep - beşiktaş : 0
fenerbahçe - trabzonspor : 1
başakşehir - adanaspor : 1
puan durumu : beşiktaş : 68 fenerbahçe : 68 başakşehir : 67 puan
34. hafta maçları
beşiktaş - osmanlıspor : 2
adanaspor - fenerbahçe : 2
kayserispor - başakşehir : 2
puan durumu : fenerbahçe : 71 başakşehir : 70 beşiktaş : 68 puan
ligin kalan kısmının bu şekilde gerçekleşmeyeceğini kimse garanti edemez.
bu durumda beşiktaş ligi üçüncü bitirir.
siz de bu entryi yazıcıdan çıkartıp beni peygamber ilan edersiniz :)
bu senaryoda beşiktaş bursaspor ya da osmanlıspor maçlarından birini kazansa dahi ancak fenerbahçe ile eşit puana çıkar ama ikili averajda yine fenerbahçe şampiyon olur.
beşiktaşlılar bir düşünün. ıkına ıkına son noktaya kadar getirip kaybettiklerinizi düşünün. mitroviçin attığı penaltı aklınıza gelsin ve bu senaryoya bakıp şimdiden titremeye başlayın !
dipçe : unutmayin beşiktaşlılar, siz 11 puan fark atmisken sampiyonluk veren takimsinız :) oysa haftaya sadece 5 puan kalacak.
(`@dandanakandan` 'dan ekleme)
------------ o ----------------
deep note : küfür ve hakaret etmeden geyik yapıyoruz elbette ki şu andan sonra beşiktaşın şampiyonluğu verme ihtimali zombi apocalypse ile eş düzeylerde. bunu bilerek keyifli ve espirili mesajlarla eğlenmek güzel oldu ancak entry referans verip özel mesajla küfreden beşiktaşlı arkadaşlar herhalde bu ihtimalleri benden daha fazla olası görüyorlar ki sinirlenip salrırmaya kalkışmışlar. cevap bile vermeden engellliyorum böylece sözlükteki tiner kokusu kendi adıma azalmış oluyor :)
diğer yandan, 2 kere son maçta şampiyonluk verdik evet. bu da fenerbahçenin her zaman şampiyonluk yarışında olduğunun göstergesi. son 2 yıldır ülkenin gerçek 2 büyüğünün kan kaybetmesi sayesinde havaya giren beşiktaş için "şampiyonluk yarışı" kavramı ne yazık ki uzak bir düşünce. keşke geçen yıl ve bu yıl galatasaray ile çekişiyor olsaydık. hiç tat vermiyorsunuz yavrucum :) kendinizi o kadar dev aynasında görüyorsunuz ki. oysa ilk yarı evimizde berabere kalmak yerine yenmiş olsaydık bu rezil sezona rağmen haftaya arada puan farkı 2 kalacaktı. bizden daha kötü durumdaki galatasaray ise sadece evindeki derbileri kazansa belki liderdi. bunu da yazalım bir kenara. -
27. 7 mayıs 2017 beşiktaş fenerbahçe maçı
bu tip maçları fenerbahçe kazanır. dağılın.
-
28. 1 mayıs 2017 adil kullanım noktası iyileştirmesi
çoğu sözlükçünün yeni aya girdiğini farketmediğini gösteren iyileştirme. hızınız gece 2 oldu diye değil, akn sıfırlandı diye arttı gençler.
-
29. çobanla profesörün bir oy hakkına sahip olması
demokrasi iki kurt ile bir kuzunun akşam yemeğinde ne yenileceğini oylamasıdır.
-
30. cem uzan olayının özeti
güzellik yarışmasına shakira'yı getirdiği için hülya avşar ve çetesi tarafından yurtdışına sürüldü.
-
31. kadınlar yakışıklılığa değil zekaya bakıyor
oturun çocuklar, ah, zamanın gençleri, oturun, dersi blok yapacağım!
yani şu duruş meselesini sizinle bir oturtamadık gitti. hayret yahu. kadınlar, kadınların nelerden hoşlandıklarıyla ilgilenmeyen adamlardan hoşlanırlar. dolayısıyla bu da diğerleri gibi hüzünlü ve yanlış bir önermedir. şimdi bir sapyoseksüellik siki çıkarttılar başımıza malum. arkadaşlar, her şeye balıklama atlamadan önce bir düşünün; hangi kadın sapyoseksüel değildir? ben mal adam istiyorum, kafasına vurayım ekmeğini alayım istiyorum diyen kadın, kendisine bir köle aradığını ilan ettiğine göre bu konuyu tartışmaya da gerek yok kanaatindeyim. bu önerme, sizin gül hatırınız için ancak şöyle yontulursa anlamlı bir hale gelebilir: zeka, yakışıklılıktan daha önemlidir kadınlar için. işte bunu dediğiniz zaman hasbelkader sağlam bir zemine oturtmuş olursunuz meseleyi ama maalesef bu da yeterli değil.
her erkeğin öncelikle cinsiyet rollerini iyi kavraması gerekiyor. yani bizi değerli yapan şey ne, kadınları değerli yapan şey ne? örneğin bahadır baruter'in instagram hesabına bakın. te çocukken başyapıt çizmeye başlayan bir adam, rüştünü de ispat etmişken üstelik, memesini ortaya koyan kadından daha az rağbet görüyor. dolayısıyla bizler üreterek, sürekli devinerek ve kendi yolumuzda ilerleyip bir başarı sağlayarak bir memeden diğerine atlayabiliyoruz ancak. oysa bugün pakize koyuyor memesini ortaya, gül gibi bir gençlik yaşıyor. onların şanssızlığı otuzlarından sonra başlayacak, bizim ise şansımız yaşımız ilerledikçe değerimizin de artmasında. o yüzden kadınların neyden hoşlandıklarını falan siktir edip bir duruş inşa etmeniz ve karıların bakış açılarına kafa yoracağınıza değerinize nasıl değer katabilirsiniz bunu düşünmeniz daha mantıklı.
şimdi zamanın gençleri sosyal medya ile birlikte vay herkeşler sikişirken ben yeden otuz bir, yeden porno diye ağlıyorlar ve kolay yoldan meme istiyorlar. bir mahrumiyetle hareket ettikleri için, her ne kadar çaktırmadıklarını düşünseler de kadınlara zafiyet ile yaklaşıyorlar. elbette çoğu kadın mantıken idrak edemese de hissi olarak "bundan olmaz" şeklinde bir mesajı alıyor böyle elemanlardan ve yine başarısızlık. eleman diyor ki, hulan her şeyi yaptım yine olmadı, vay bu kaşarlıktır. değildir aliminyum. bir duruşun olsaydı, "o begüm'se ben de ahmet'im, mehmet'im" diyebilseydin, köpekleşmeden daha fazla memeye ulaşabilecektin.
sizlere şöyle bir tüyo verip bitiriyorum: her kadın, bir işte uzman olan erkeğin uzmanlığını sergilediği görüntüye bayılır. bu nedenle ne yapıyorsanız o konuda yükselmenizi öneririm. enstrüman çalın ama iyi çalın, konuşun ama güzel konuşun, şöyle yedi satırlık bir cümleyi teklemeden kurabilin, bir de o zaman görün karşınızdaki kate upton'ları. -
32. kas kanseri olan bir çocuğu sevindirmek
-ön bilgilendirme-
bu başlık @nonickfound adlı çaylak kardeşimizin başlığı aslında. fakat kendisi başlık açamadığından ve konunun öneminden dolayı, bu başlığı açıp siz duyarlı sözlük ahalisine sesimizi duyurmayı ve kanser hastası bir kardeşimizi sevindirmek için ufak da olsa bişeyler yapmanızı istiyoruz. alta @nonickfound kardeşimizin entry'sini aynen kopyalıyorum.
-ön bilgilendirme-
az önce youtube üzerinden kanalını takip ederek yaptığım eylemlerdir.
--- spoiler ---
eğer yazının tamamını okumak zor geliyorsa sadece youtube'dan celal tuntaş adlı kullanıcıyı takip edin ve bunun kanser bir çocuğa mutluluk vereceğini unutmayın.
--- spoiler ---
bir çaylak olarak açmaya çalıştım bu başlığı tam olarak nasıl açılır, ne edilir, format filan ne gerektirir bilmeden daldım mevzuya. başlık açılmış olacak mı onu da bilmiyorum açıkçası. ama eğer açılmış olursa lütfen hassas davranıp yazılanları ciddiye alalım.
bir tanığımın tanıdığı olur kendisi. çocuk kas kanseriymiş ve böyle giderse en iyi ihtimalle 18 yaşına kadar yaşayabilir deniyor. tabiki bu, eğer tedavisi yapılamazsa. tek tadavi imkanı yurtdışında olup çok uçuk bir meblağaya yapılabiliyor. bunun ailenin şartlarıyla gerçekleşmesi imkansız gibi.
bu çocuğun youtube'da bir kaç videoları var. her gün takipçi sayısının artıp artmadığını kontrol ediyor. takipçilerinin artması onu çok sevindiriyor. sizlerden ricam yukarıda verdiğim youtube kanalını takip edin lütfen. bazen bu gezegende bir işe yaradığımızı hissetmek isteriz. bu da onun gibi bir şey. manevi olarak desteğe ihtiyacı olan birine bir kaç saniye ayırarak mutlu edebiliriz. onun mutluluğu bizi de mutlu edecektir.
mutluluğumuzu paylaştıkça arttıralım, ki şu sıralarda en ihtiyaç duyduğumuz şeydir kendisi. -
33. istanbul'u itici yapan detaylar
bizatihi kendisi.
bu kentte doğmuş, bu kentte büyümüş, seksenleri, doksanları, ikibinleri bu kentte yaşamış biri olarak gönül rahatlığıyla ifade edebilirim ki;
istanbul, kendisini değerli kılan her şeyi dozerlerle, kepçelerle, ağızlarla, lehçelerle, gettolarla, varoşlarla, her biri bir mezrayı andıran, bir köyün ruhunu hiç bozmadan dünyanın en büyük metropollerinden birinin kalbine taşımış olan sitelerle, mahallelerle ve en önemlisi de köyünü ve köylülüğünü bir iftihar vesilesi kılıp şehrin canına okumayı görev addetmiş sakinlerinin el birliğiyle tarihin derinliklerine gömmüştür.
artık bu kent ne yahya kemal'in istanbul'u ne de necip fazıl'ın istanbul'udur, ne orhan veli'nin istanbul'u ne de vedat türkali'nin istanbul'udur. artık bu kent, ağaoğlu'nun, cengiz inşaat'ın, sur yapı'nın, ihlas'ın istanbul'udur. bu kent karadenizli müteahitlerin istanbul'udur.
artık istanbul'a dair her şey istanbul'u itici yapan bir detaydır. istanbul'u çekici kılan tek şey ise eski istanbul'un hayalidir.
(bkz: başka istanbul yok) -
34. kore demokratik halk cumhuriyeti
emperyalizme karsi onurlu durus falan sergilemeyen, emperyalizm gelince her ne yapacaksa muhtemelen onun 100 katini kendi vatandasina yapan bir rejime sahip olan ulke.
evet bazi diktatorlukler oyle oluyor, sirf kotulugu yapan baskalari degil de kendileri diye yaptiklari seyler de mesru falan olmuyor. -
35. tüm canlıların yavrularının çok şirin olması
(bkz: haklısın pomçikko)
-
36. endüstri 4.0
çok değil bir 50 sene sonra, günümüz deyimiyle mavi yaka denen kesimi ve hatta kısmen beyaz yakayı aı ile yeryüzünden silecek vizyon.
kısacası iş modelleri de değişecek, insana dayalı üretim ve hizmet hatırı sayılır miktarda azalacak.
örnek, magazaya gitmeden eve ürün geliyor mu? geliyor..
amazonun deposunda binlerce robot çalışıyor mu? çalışıyor..
otonom araçlar yaygınlaşınca taksi sürücüleri yok olacak mı? olacak... gibi..
mevcut durumda türkiye'deki konumuna gelirsek , yurtdışında doğup ülkemizde yağlı müşteri sikme potansiyeli olan konulardan biri.
misal danışman tayfası yıllarca yalın üretim diye sanayiyi sikti. halbuki felsefesini içselleştirmeden, asgari ücrete zoraki çalışan, okuma yazma bilmeyen adama kaizen yaptırmaya çalışmaktan bir farkı yok.
daha stoklarını erp ile takip edemeyen türk sanayicisi için çalışana mesai vermemek her zaman icin daha optimum çözüm olacaktır. ancak büyük resmi görenler akıllı davranıp ayakta kalacak.
burada farklı bir trene atlamaktan bahsediyoruz.
almanların bu işin promosyonunu yapmasını ise, apple samsung vb teknolojik trendi kaçırmış olmalarına bağlıyorum.
en iyi oldukları alan üretim , mühendislik vb olduğu için mobil iletişim ile kaçırdıkları teknolojiyi buradan yakalamaya çalışıyorlar.
bizdeki sıkıntı resmi anlamadan çerçevesini kafaya geçirmeye çalışmaktan ileri geliyor.
herşeye ragmen,
global olarak bakarsak gelecekte kutlanacak 1 mayıs kalmayacak gencler.
orası şüphesiz.
bizim kaçırmamamız gerekir bu treni o da gerçek. -
37. aldatan sevgiliye verilebilecek en büyük ceza
o kadar adam / kadın yazmış sevgili aldatmasının içlerinde bir öküzün oturmasına sebep olduğunu falan belirtmiş güzel şeyler de yazan olmuş gençleri takdir ediyorum ama benim de söyleyeceklerim vardır bence
7 yıl sevgili
3 yıl evli kalmış bir aldatılmış adam olarak şunu söyleyebilirim.
susun, dinleyin ve gidin. konuşmayın.
kendi kendinize evde bağırıp çağırın gerekiyorsa cam çerçeve indirin ama bunu yalnız yapın. o insan o halinizi görmesin
ve bir ömür acı çeksin.
10 yıllık ilişki bitiminde tek kelime etmemiş adam olun.
2 ay sonra pamuk gibi olacaksınız.
gerisini o düşünsün.
hadi kalın sağlıcakla -
38. adblock'a türkçe isim önerileri
(bkz: reklamdur)
-
39. turk.net
sözlüğün yeni fetiş markası. enpara.com'dan beri bu kadar birlik beraberlik içinde olmamıştık gözlerim doldu sözlük. :'(
not: enpara kullanıcısıyım.
not: tabii ki turk.net'e de geçiş yapacağım.
not: atiba -
40. 30 nisan 2017 medipol başakşehir beşiktaş maçı
çok güzel yenildiğimiz maç. hakemi ya da başakşehirli futbolculara verilen cezayı siktir et.
bizim götümüz fena kalkmıştı, fenerbahçe maçı öncesi inmesi süper oldu. bu hafta o götler inerse aynı yerden devam ederiz.
kansersiz olmaz bizde işler. yok değişemeyiz biz. -
41. youtuberları itici yapan detaylar
bi sike derman olmamaları.
-
42. homofobikliğin ayıplanması
bir "sevmeye zolanmak" olayından bahsedilmiş.
yani skala ya nefret et ya sev şeklinde değil aslında arkadaşlar, kardeşler, romalılar...
çekimser kalsanız o da olumlu.
tanımadığın bir insanı ne seversin, ne de nefret edersin. normal bir şekilde sokakta yanından yürüyüp geçer gidersin. komşunu tanımıyorsundur, en fazla asansörde karşılaşında "iyi günler" filan dersin. alışveriş yaptığın tezgahtar, taksisine bindiğin taksici, aynı binada çalıştığın herhangi bir adam, bunları seviyor musun? peki nefret ediyor musun? yoo. çekimsersin yani, bir tepkin yok bu insanlara karşı. ne birinden bıyığı var diye nefret ediyorsun, ne ötekini kısa boylu diye seviyorsun... insanlar kendi hallerinde yaşayıp gidiyorlar. sen de o insanlara karşı ne sevgi, ne de nefret beslemiyorsun. normal davranıyorsun. tanımıyorsan çekimser kalmak mantıklı.
bunu ayıplamıyoruz elbette.
ayıpladığımız şey şu, sen birisinden bıyığı var diye hırsla nefret edersen seni ayıplarız. kısa boylu diye nefret edersen seni ayıplarız. teni esmer diye nefret edersen ayıplarız, eşcinsel diye nefret edersen seni ayıplarız.
eşcinselliği onaylamamak, esmerliği onaylamamak gibi bir şey. bir insanın varlığını "onaylamıyor" oluyorsun. böyle bir şey olabilir mi? biri sana bakıp "ben türk olmayı onaylamıyorum, hakaret ya da saldırganlık yapmadan güzelce ifade etmek istedim, bence türk olmak çok yanlış bir şey, kimse türk olmamalı" dese, bunu demeye hakkı var mı?
birincisi, "türk olmayı ben seçmedim türk doğdum." dersin. haklısın.
ikincisi, "türk olmaktan memnunum, gurur guyuyorum." dersin. yine haklısın.
üçüncüsü, "sanane lan yarram, benim varlığımı onaylayıp onaylamamak sana mı kaldı!?" desen yine yerden göğe kadar haklısın.
aslında kimse sana "sev" ya da "nefret et" demiyor. ilişme, bulaşma, iteleme yeter. çekimser ol ya. herhangi bir insana olacağın gibi çekimser ol.
bir insanın başka bir insanın varlığını onaylama ya da onaylamama hakkı yok! yaptığı hareketi onaylar ya da onaylamazsın, o da sadece ve sadece eğer herhangi bir zarar veriyorsa. sana ya da herhangi bir başkasına zarar veren harekette bulunuyorsa "hareketini onaylamıyorum" deme, fikir belirtme hakkı doğuyor. ama eşcinsellik doğuştan gelen bir şey. uzun boylu olmak gibi, esmer olmak gibi, kel ya da gür saçlı olmak gibi bir şey. "senin eşcinselliğini onaylamıyorum" dersen, "uzun boylu olmanı onaylamıyorum", "esmerliğini onaylamıyorum", "türklüğünü onaylamıyorum" gibi saçma sapan, kendini bilmez bir laf etmiş oluyorsun. onu ayıplarız albette.
elalemin yatak odasında ne yaptığı seni ilgilendirmez. ancak iki koşul altında seni ilgilendirir,
1-birine zarar veriliyor mu? (tecavüz mü var?)
2-senin yatakodanda mı oluyor olay?
eğer iki soruya da "hayır" cevabı verdiysen, önce milletin cinsel hayatından burnunu çek, sonra da insanları doğuştan gelen özellikleriyle yargılamayı bırak. bunları yapmakta ısrar edeceksen ayıplanmayı da kabul edeceksin. -
43. istanbul başakşehirspor
yaklaşık sadece 1500 kişilik taraftar desteği olan, fakat buna rağmen büyükşehir belediyespor olduğu dönemden beri halkın vergileri ile ciddi transfer ücretleri ile transfer yapabilen, şans eseri renkleri akp renkleri ile aynı olan ve sezonun en önemli maçında bile tribunleri dolduramıyorken şampiyonlar ligi müziği ile motive olan, demokrasi ve hukukun olduğu yerde kurulsaydı bu seviyeleri görmesi için 70 yıl beklemesi gerekecekken tsl futbol takımı olan kulüp.
-
44. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
harbiden cinsiyet farketmez kurallar belli aşna fişne yok ,genellikle dert soslu bazen neşeli muhabbetlerinize ortak olur dinlerim gunduzleri sohbet ederim gerekirse çayım nargilem olur ısmarlarım canı sıkılan kendini boslukta hisseden arkadaslar mesaj atarsa burdayim.
-
45. beşiktaş
8032 sicil numarası ile gs genel kurul üyesi ve 2008 yılı gs başkanlık adayı haluk ulusoy'un 10 yıllık döneminde 7 şampiyonluk almış (1.5 yıldıza denk gelir) yüzsüz götoğlanlarının saldırdığı kulüptür...
15 sene şampiyon olmamışken eski gs başkanı ali uras'ın "1 yıllık" tff başkanlığında şampiyon olabilmiş arsız piçlerin saldırdığı kulüptür... -
46. hdpliler içeri girdiğinden beri bomba patlamaması
eylemleri tetikleten her kim ise ihtiyacı kalmamıştır artık. bu kadar basit.
-
47. 1 gb internetin 2 tl olması
2017 yılında 1 gb internete 2tl fiyat biçen insan bence teröristtir.
-
48. emmanuel emenike
türkiye'nin gördüğü en büyük troll aq. 15 temmuz'un ertesi monaco maçında gol atınca asker selamı verdi, kadınlar gününde çiçeği gitti erkeğe verdi, en sonunda siyahilere ırkçılık olarak yapılan hareketi bir beyaza yaptı. bu ülkenin gördüğü en büyük troll üstüne tanımam.
-
49. evlenme teklifini neden erkek yapar
çünkü ilişkilerde evliliğe hazır olmayan taraf hep erkek tarafıdır.
paşanın gönlü ikna olunca zahmet edip teklif eder. -
50. mado'nun dostluğu bir yere kadar sanması
ankara balgat'taki mado'da rastlamadığım durum. iki ay kadar önce oturabileceğimiz başka bir yer olmadığı için bir arkadaşım ve köpeğimle birlikte orada oturduk. bahçede sessiz sakin bir yere geçtik, köpeğimi masaya bağladım, efendi efendi çayımızı içtik, kalktık.
'benim yemek yediğim yerde köpeğin ne işi var' diyen arkadaşlar herhalde ortamda köpek olunca yemeğin önce köpeğe bulanıp oradan tabağa alındığını düşünüyor. seçkin birkaç işletme dışında hiçbir yerde köpekle içeride oturmuyoruz zaten. dışarıda oturup yemek yiyorsunuz, bağlı ve yerde oturan köpeğin nasıl bir hijyenik soruna neden olmasını bekliyorsunuz? 'korkan oluyor' savı ayrıca düşüncesizce. hangi aklı başında köpek sahibi köpeğini ilk kez gördüğü insanların üzerine salıyor? korkanların olması ne ölçüde doğalsa, yaşamını köpekle kediyle geçiren insanın olması da o ölçüde doğal. biri müşteri, öteki ne? 'köpek müşteriye saldırır' diyen de var. köpek veya sahibi ruh hastası değilse, müşteri de köpeğe sataşmazsa hiçbir evcil hayvan kimseye durduk oturduk yerde saldırmaz kardeşim. 'evcilleştirme' dediğimiz şey zaten budur.
türlü nedenlerden ötürü köpekten korkan, çekinen, rahatsız olan insanlar olabilir. bu kişileri kimse zorla köpeklerle içli dışlı etmiyor. ama köpek sevmiyor olmasının kendisine köpeklerin ve köpek sahiplerinin yaşamı üzerinde söz hakkı tanımasını isteyen kötü niyetli* bir topluluk da var. 'itinizle restorana da girmeyin artık' yazmış biri yukarıda. artık daha önce köpeklerin nerelere girdiğine tanıklık ettiyse, oldukça incinmiş bu konudan.*
köpek ve kedi gibi evcil hayvanlar yaşamımızın tartışılmaz bir parçasıdır ve uygarlığımızın önemli bölümünü onlara borçluyuz. binlerce yıl önce yaşamlarımızı onlarla birleştirmeseydik bugün 'kafeye girsinler mi girmesinler mi' gibi küstahça tartışmalar yapıyor olamazdık. sonucunda onlar da bizim türümüzle birlikte yaşar duruma geldiler ve artık bir doğal ortamları yok. kafası biraz çalışan kişi, buna uygun davranır.