çok toksik bir milletiz ve çok yargılıyoruz birbirimizi. bir müddet sonra bu durum içselleşiyor ve etrafımızda kimse olmasa bile biz kendi kendimizi daimi olarak gözetler hale geliyoruz. abi bu şekilde ingilizce değil, hiçbir şey başaramayız
kendime bakarak diyebilirim ki konuşmaya kalktığımda beyin gücümün büyük bir kısmı kendimi monitör etmeye, kalan ufak bir kısmı cümle kurmaya gidiyor. geri dönüp her söylediğim sözü analiz ediyorum kafamda. bu böyle olmaz ki, olamadı da zaten
yurtdışında çalışırken ilk bir iki ay çok zorlandım, sonra baktım ki en berbat hatayı bile yapsam karşı taraf beni anladığı anda olay bitiyordu. 0 yargılama, 0 dalga geçme, 0 düzeltme. herkes kendi işine bakıyor. eh böyle olunca da bir rahatlama geldi açıkçası ve bir baktım aaaa, konuşabiliyormuşum ben! sonra o hatalar kayboldu çünkü peyderpey doğrularını duydum insanlardan ve ben de onları kullanmaya başladım
yoksa ingilizce acaip tırt bir dil. yapboz gibi, çok basit ve görece az sayıda istisnası var. başka bir dili öğrenmeyi deneyin, ne dediğimi anlayacaksınız. tek yapmamız gereken birbirimizin parçalarından tutup aşağı çekmemek.
bunu aştığımız anda sadece dilde değil hemen her şeyde tamamız bence. örneğin (ben bu alanda çalıştığım için) yazılımdan gidersek, almanya'da sektörün önde gelen şirketlerinden birinde çok üst düzey insanlarin liderliği altında çalıştım ve şunu gördüm: bu adamlar bizden teknik ya da bilgi ya da zeka olarak bir gram ileride değil. hatta geri bile diyebilirim. ancak ileride oldukları bir konu var: herkes birbirinin bilgisinden faydalanıyor. asla toksik bir tartışma ya da sidik yarışı haline gelmiyor olaylar. herkeste 1 birim bilgi, beceri varsa 10 kişi bir araya gelip bunu 10 birime ulaştırmaya çalışıyor. bizde ise tepeden inme birinin verdiği karar ve onun yalakaları ile gerçekten is bilen kişilerin sidik yarışı sonucu kendini elemesi sonucunda birer birer çok becerikli olsak da toplamda o adamların gerisine düşüyoruz
robert pires galatasarayda4 profili
-
türklerin ingilizce konuşamamasının sebebi
-
yaş aldıkça anlaşılan şeyler
insan kendi yanlışlarını yapmalıymış.
başkalarının tavsiyelerini dinlemiş ve neticesinde batırmış olmak daha büyük can yakıyor
ayrıca; iyi niyetli sandığınız insanlar o kadar da iyi olmayabiliyor. yeri geliyor kendi annenizden babanızdan bile zarar görebiliyorsunuz. şu bir gerçek ki maalesef günün sonunda hep tek başımızayız. en yakınına bile tamamen kendini açmamalıymış -
ygs'yi 1 dakika ile kaçıran öğrencinin vefatı
sorun sınava giriş hakkı tanınması cart curt değil. sorun sınavın kendisi, sorun sınava girebilmek vs değil, "sınava giremezsem ölürüm"e kadar korkutmak çocukları
-
bu ülkenin atatürk'ü recep tayyip erdoğan'dır
bu ülkenin atatürkü zaten atatürk lan, ne garip bi ifade