abim bir akp sempatizanıdır. taraftar, aşık, yandaş gibi şeyler değil sempatizan diyorum çünkü aklı bir kenara bırakıp tamamen akp demiyor; kendince haklı sebepleri var. hayatında akp karşıtı tek bir oy verdi. o da referandumdaki hayır oyu.
"sol partiye hayatta oy vermem." görüşündedir abim. saadet partisi gibi bir partinin seçim kazanma şansı olsa ona verir ancak sağ partilerden tek güçlü parti olduğu için hep akp'ye oy vermiş bugüne kadar.
bugün seçimlerden konuşuyorduk. oyunu kime vereceğini bilmeme rağmen sorayım dedim. belki erdoğan yerine meral'e filan verir dedim umutsuzca. muharrem ince'ye vericem bu sefer, dedi. hayatta sol partiye oy vermeyecek abim, muharrem ince'ye oy veriyor! ak parti çok bozdu artık, diyor. aslında yeni bir durum değil bu bozuş ama bir akp sempatizanının fikrini değiştirmek oldukça güç. işte muharrem ince gibi bir adam sol partiye oy vermeyi bırak, akp'ye oy vermemeyi bile düşünmeyen birinden oy alıyor. büyük oynuyor muharrem ince. bugün buna daha çok inandım.
gelen mesajlar üzerine: yahu abim dünya'nın düz olduğuna inanıyor demedim. aklına akp yattığı için ona oy vermiş şimdiye kadar dedim. niye ince'ye vereceğine inanamıyorsunuz.*
mcaninho4 profili
-
muharrem ince
-
takım elbise giyince hissedilenler
herkesin bana "heh şu artiste bak. kendini bi' bok sanıyor" diyerek baktığını düşünmek... güneş gözlüğü taktığımda da oluşuyor bu his.
nedendir bilmem, sadece bir ceket giydiğimde bile oluşuyor bu his (evet içime bir şey giymeden, pis sapıklar). sanki dünyada o an takım elbise veya ceket giyen tek ben varmışım gibi, insanların bana cins cins baktığını düşünüyorum. hâl ve tavırlarımla "arkadaşlar, ben de aslında sizdenim. bugünlük giymem gerektiği için giyiyorum. yoksa hayatta giymem, valla bak." mesajını karşıya vermeye çalışıyorum. böyle de şizofrenik bir yanım var işte. -
14 temmuz 2017 cuma hutbesi
öncelikle hutbenin tamamına şuradan erişebilirsiniz.
hutbede diyor ki: "zihinlerimizden asla çıkartmamamız gereken diğer bir husus da, o gece maruz kaldığımız ihanet ve işgal teşebbüsünün din kisvesi altında yapılmasıdır. 15 temmuz gecesinde şahit olduk ki suret-i haktan görünerek 40 yıl boyunca bu milletin dinini, imanını, değerlerini, duygularını, zekât, sadaka ve yardımlarını istismar eden bir ihanet şebekesi, milletimizin varlığına kast etti. milletin çocuklarını çalarak birkaç nesli heba eden bir nifak hareketi, müstevlilerin emelleri doğrultusunda ülkemizin bekasını hedef aldı. "
benim hutbeden çıkardığım sonuç şudur. din kisvesi altında yapılan her türlü siyasetten uzak durulmalıdır. çünkü bir gün dini değerlerimize sahip çıktığını söyleyen, "milletin dinini, imanını, değerlerini, duygularını, zekât, sadaka ve yardımlarını istismar eden" bir kuruluş çıkabilir.
o gece vatanı uğruna ölenlere rahmet diliyorum. dilerim ki din kisvesi altında yapılan bütün siyasi eylemler yakında son bulur. -
jan olde riekerink
bir galatasaray taraftarı olarak riekerink hakkında nacizane öneride bulunmak istiyorum. yurtdışında bu işler nasıl döner bilmem ama türkiye'de insanlar karakterlerinin farklılığıyla iz bırakırlar. galatasaray camiasından örnekler verelim mesela.
greame souness, bu adamın taktiksel anlayışıyla ilgili fikri olan, hatırlayan var mı? bir elin parmaklarını geçmez. ama herkes souness dendiğinde kadıköy'e diktiği bayrağı hatırlayacaktır. bizim için çılgın ve cesur bir adamdır souness.
terim, en güzel örnek. hiç futboldan anlamayan insanlar bile bu adamın nasıl biri olduğunu bilir. terim'in hal tavırlarını olumlu olarak dile getirmiyorum. türkiye'de bu tavırların ilgi çektiğini söylüyorum.
şimdi en sevdiğim örneğe geldim: özhan canaydın. ben bu adamın başkanlığını hiçbir zaman beğenmedim. aldığı kararlar bu camiayı ileri götürdü diyemiyorum. ancak ben bu adamı çok seviyordum. çünkü mağlup olduğu bir maçta rakip takımın başarısını alkışlayabilen, saygılı, olgun bir "beyefendi" idi. ruhu şad olsun.
metin oktay'lar, ali sami yen'ler, gündüz kılıç'lar göçtüler. özhan canaydın gibi insanlar mumla aranır oldu. devir emre belözoğlu, hasan şaş devri; terim, aziz, en başta da erdoğan devri. bu devirde riekerink gibi, şenol güneş gibi centilmenleri baş üstünde tutmamız lazım.
gelelim önerime. bu güzel insana, ilk tt arena maçı olan rizespor maçında hakettiği değeri göstermek, ona desteğimizi, sevgimizi vermemiz lazım. çünkü ileride çocuklarımıza galatasaray'ı ve dahası futbolu anlatırken aziz'den, terim'den bahsetmek yerine "bir riekerink hocamız vardı. efendilik timsali bir insandı. işte sen böyle adamların bulunduğu bir kulübün taraftarısın." diyebilmeli insan.
futbol galatasaray'ın fenerbahçe'yi 7-0 yenmesi değildir; futbol fenerbahçeli centilmenlerin 7 kişilik rakiplerine futbolcu vermeyi tavsiye etmesidir. futbol 6-0'lık fenerbahçe galibiyeti değildir; futbol, takımının başarısızlığında rakip takımın güzel oyununu alkışlayabilmektir.
riekerink'i üzmeyin. futbol bu güzel adamlar sayesinde güzel.