sahaf3
profili

  • 2016 ekonomik krizi

    2014 yılın ilk çeyreğinde çatırdamaya başlayan; iş adamlarından başka kimsenin farkında olmadığı, 2015 yılının ikinci çeyreğinde yavaş yavaş baş göstermeye başlayan, son 5 aydır sancıları ciddi bir şekilde hissedilen finansal durgunluk başladı.

    finansal krizlerde gelişmekte olan ülkeler hızla büyümeye devam eder. nasıl büyüdüğünü merak edenlere borçla diyebiliriz. ama bu borçlar borsayı, emlak fiyatlarını artırır. tıpkı abd'nin 2000-2008 yılları arasında büyüdüğü gibi. abd gelişmekte olan ülke olmadığı halde kredi ve konut krizlerinden dolayı ekonomik sıkıntı yaşadı. ( abd ekonomik yönden güçlü olduğu için; batan emlak şirketi, otomobil üreticisi ve bankaların borçlarını üstlenmek zorunda olsa da yaraları çabuk sardı.)

    son 3 senedir dünya üzerinde en kırılgan ülkeler ise türkiye, endonezya, hindistan, brezilya ve güney afrika oldu. bu 5 ülke, sürekli dış borçla piyasaya para aktararak finansal kriz ve ekonomik durgunluk olmasını etkilediler. bir ülke çok hızlı gelişmeye başladıysa bu; alınan borçlar ve sıcak parayla olur.

    kısa vadeli borçlar (yani 1 yıllık borçlar) merkez bankası döviz rezevlerini aştıysa herkes gardını alsın, risk gelmiş demektir ve her an balon patlayabilir. birde cari açık olayı vardır ki; 2001 büyük krizinde gsmh'nin % 4'ü kadarken bu oran şu anda gsmh'nin yaklaşık %6.5 civarındadır. daha anlaşılır bir şekilde anlatmak gerekirse; cebimizde olmayan parayı harcadık. krediyle ev, araba, telefon aldık, tatile gittik. iç tüketim harcamalarının dibine vurduk. son 5 senede, kredi kartıyla borçlanma olayının anasını belledik, % 87 civarında artırdık. hem düşük faizle kredi aldık hem iç tüketimi patlattık.

    yine son 10 yılda kullandığımız mortgage kredileri % 600 artırdık. satılan emlakların % 90'a yakını banka kredisiyle satıldı. emlak fiyatlarını da boşu boşuna artırdık. hani şu emlak balonu başlığına yazdığınız entryler var ya, onların hepsini birleştirip şu anda özet geçiyorum. o balon patladı. emlakçıların hepsi şu anda ağlıyor. piyasanın içinde olduğum için hepsiyle konuşup görüşüyorum. '' abi ev zaten satamıyoruz da, ayda 1-2 tane kiralasak yeter'' diyorlar. son 1 senedir satılık daire sayısı çok fazla arttı. evin balkonlarında eskiden o kadar fazla satılık yazısı göremiyorken şu anda başınızı nereye çevirirseniz orada bu yazıyı görürsünüz. müteahhit tanıdıklarımla konuşuyorum. '' abi daireler elimizde kaldı, elden bir çıkartsak tekrar inşaata başlamayacağız, piyasanın düzelmesini bekleyeceğiz. yapacağımız tek şey demire para bağlamak olur.'' diyorlar. elindeki daireleri % 20-30 arası düşük fiyattan elden çıkartma derdinde hepsi. bankalar batık krediler, icralık evler ve araçlarla dolu.

    ''yav ne krizi, gsmh arttı.'' diyen bir kitle var ve bu illüzyon'u görmüyor adam. arttı diye seviniyor. bak arkadaşım, bu para senin cebine yansımadı. büyük finans ve inşaat sektörü yapanların ceplerine yansıdı. sen maaşınla 10 yıl önce 1000 ekmek alıyorsan, şimdi yine 1000 ekmek alıyorsun. finans ve inşaat sektöründe iş yapanlar ise 10 yıl önce ayda 10 bin ekmek parası kazanırlarken son yıllarda ayda 100 bin ekmek parası kazanıyorlar. 10 yıl önce senin gelirinle, inşaat sektörü işinde olan kişinin aylık gelir ortalaması 5500 lirayken son yıllarda ikinizin aylık gelir ortalaması 50500. senin alım gücün değişmedi. patronların gelirleri yükseldiği için gsmh oranını yükselttiler. ( hatta senin alım gücün düştü bile ama kafan iyice karışmasın diye düz adam mantığıyla örnek verdim.)

    türk lirasının değer kaybetmesi şu an için ekonomik krizin sadece habercisi ama kesinlikle daha kendisi değil. şu anda ihracat, gsmh'nin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor. ülke ekonomisi inşaat sektörü üzerinden dönüyorken, millette para kalmadığı gibi herkesin bankalara borçlu olması tüketimi düşürdü, esnaflar kepenk kapatıyorlar, özel şirketler borçlarını ödeyemeyecek hale geldiler. bu özel şirketler batarsa; bu şirketin borçları birde kamu borcu olarak devletin üstünde kalacak.

    doların yükselmesinin 2 önemli nedeni vardır. birincisi; fed'in tahvil alımlarını kısarak, verdiği borçları geri istemesi ve bir diğeri olan yani ikincisi; gelişmekte olan ülkede yabancı yatırımcı o ülkeden sıcak parasını alarak çıkması. kırılgan ekonomisi olan ülkeler fed kararlarından etkilenirler. dış kaynaklar durunca; sıcak para piyasadan çekilince kırmızı alarm verilmeye başlandı. şu anda türkiye freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağıya doğru gidiyor. bunun bedelini halk çok acı bir şekilde ödeyecek.

    kriz tam olarak ne zaman çıkar diyenlere net bir cevap veremem . bu 2-3 yıl sürebilir. bu 2-3 yılı kayıpsız, az zararla atlatan bir ticaret adamı bir daha hayatı boyunca piyasaların etkilerinden dolayı kesinlikle batmazlar.

    krizin başlıca nedenlerini maddeler haline yazalım birde;

    - yabancı yatırımcı gitti, sıcak parasını götürdü.
    - krediler ödenemez hale geldi.
    - inşaat ve emlak sektörü sekteye uğradı.
    - dövizle borçlanan şirketler borçlarını şimdilik erteliyorlar ve bu belli bir müddet sonra ödenemez duruma gelecek.
    - küçük esnaf ya devrediyor, ya iş yeri kapatıyor.
    - tüketiciler kredilerini ödemekte zorlanıyorlar, mevcut kredilerini ödemek için başka kredilerle daha fazla borçlanıyorlar.
    - büyüme küçülmeye dönüştü.
    - işsizlik patladı.

    sonuç; türkiye'nin notu rating şirketleri tarafından düşecek. emlak, borsa, tahvil ve türk lirası değeri çok keskin bir şekilde düşecek. kapı şu anda çalıyor, herkesin çok dikkatli olması gerekiyor.

  • ahlaksız dizilerin oyuncusu beren saat

    (bkz: duran topların usta ayağı sabri)

  • 1500 tl maaş ile istanbul'da yaşamak

    nefes alıp vermeyi, yaşamak zanneden troll sıçmığı.

    edit: işe gidip gelmeyi, barınacak bir ev olmasını yaşamak mı zannediyorsunuz lan. benim arkadaşta istanbul'da bankada çalışıyordu. taksim'de 1 daireyi 4 farklı ev yapıp genellikle amelelerin kaldığı binada hayatını devam ettirip; sabah kahvaltısını çoğu zaman yapmıyor, yapsa bile çay simit ile, öğle yemeklerini pas geçiyordu, akşam yemeği olarakta evde tost yiyordu. adam 3 yıl sadece simit, tostla beslendi olm ne yaşaması. kış günlerini battaniyenin altında geçiriyordu lan ısınma masrafı olmasın diye. amına koyayım ben böyle hayatın da yaşamında.

    sosyal hayat sıfır, hayatında ki en büyük mutluluk deniz kenarında çekirdek çitlemek. sikmişim öyle yaşamayı. dedesinin köyüne gidip, evinin önünde ki bahçeye sebze, meyve dikse daha mutlu hayatı olur. dedesi de evin 1 odasını bu herife tahsis eder herhalde.

    instagram'ın zengin çocukları ayarında yaşasın diyen yok zaten de; ben tatil yapamadıktan sonra, sinemaya gidemedikten sonra, bir lokantaya (bak lokanta dedim, restaurant falan değil dikkat et) girip yemek yiyemedikten sonra, o hayata yaşamak değil, nefes alıp vermek derim.

    edit 2- olm hala özelden mesaj gönderiyorsunuz lan ''yaşanır'' diye.

    artık vizyonsuzluk, fakirlik, kölelik içinize nasıl işlediyse; iş başvurularınızda size teklif edilen 1000 lira bile çok lan. amına koyayım kırmızı et yiyememekten beyniniz de çalışmaz olmuş. sen kendine 1500 lirayı uygun görüyorsan, benim sana söyleyecek bir lafım yok artık güzel kardeşim. sen yaşadığını düşünmeye devam et.