inpinkwefloyd4 profili
-
gibi izleyen insanın zeka seviyesi
-
sahtesi olmayan tek duygu
sahtesi olan tek bir duygu bile yoktur. duygu=his olarak kabul edelim ve öyle ilerleyelim. yani duyu ile karıştırmayalım.
duyular insanı yanıltabilir. sözgelimi, bir şeyi yanlış görebilir veya yanlış işitebilirsiniz ama bir şeyi yanlışlıkla sevemezsiniz veya ondan yanlışlıkla nefret edemezsiniz.
-e birader, biz falanca kişiyle birbirimizden nefret ediyorduk, sonra sevgili olduk. bizim bi' arkadaş da çok değer verdiği biri tarafından dolandırıldı, şimdi ondan nefret ediyor. bunu nasıl açıklayacaksın?
yanlış kişiden nefret etmek, yanlışlıkla nefret etmek değildir. nefret de diğer tüm duygular gibi samimi olarak hissedilir. değer verdiğin bir kişi sana onulmaz bir kazık atmışsa bu senin sevginin sahteliğini göstermez ama duyularında fena hâlde yanıldığını açığa çıkarır. (duyguyu/hissi, duyu ile karıştırmıyorduk!)
"içinden gelmek" ifadesini hepimiz biliyoruz. bunu ne zaman kullanırız? karşımızdakine, samimi olduğumuzu bildirmek istediğimiz zaman. bir hediye alırız, hediye verdiğimiz kişi belki de mahcubiyetle "ne gerek vardı" diyebilir, o zaman "içimden geldi" der insan.
hisler de içten dışa doğru aktarılır. yani onların da samimi olmamak gibi bir vasfı yoktur.
nefreti, sevgiyi ve tüm diğer hisleri yanlış kişiye yöneltmiş olmak, hislerin samimiyetine halel getirmez, demiştik. aynı şekilde şunu da söyleyebiliriz: sever gibi yapmak, nefret eder gibi yapmak da insanın bir rol takındığını gösterir. sever gibi yapmak rol, aslında sevmiyor olmak ise gerçektir burada.
sonuç olarak, başa dönüyoruz: sahtesi olan tek bir duygu bile yoktur. -
türkiye'de sanatın gelişmeme nedenleri
sina akyol, kısmi karşı-devrim modeli hakkında şöyle yazar kısa türkiye tarihi'nde:
"bütünsel kalkınma yerine maddi kalkınma modeli benimsenmiştir. yani, yol-baraj-fabrika-telefon-bilgisayar, petrol zengini kimi arap ülkelerinde olduğu gibi, önceliklidir. eğitim-bilim-sanat ikinci düzeleme itilmiştir. ntekim kısmi karşı-devrimin tipik devlet adamları mühendistir. bugün türkiye iktisadi bakımdan hayi gelişmiş, toplumsal ve kültürel bakımdan hayli geri olma dengezisliğini göstermektedir. sekiz yıllık zorunlu ilköğretim ancak ordunun zoruyla 28 şubat 1997'de gelebilmiştir."
şimdi buna şunları da ekleyelim, osmanlı imparatorluğu duraklama ve gerileme sürecindeyken sanatta zirveye çıkmıştı. türk şiirinin zirvesi şeyh galib 18. yüzyılda yaşadı, türk müziğinin zirvesi ıtrî 17. yüzyılda yaşadı.
yani bu işler ne yol-köprüyle ne fetih politikasıyla oluyor. orada başka bir damar var. sanata kıymet verilmesi. -
11 mayıs 2016 galatasaray divan kurulu fotosu
rahmetli metin oktay yaşasa kurulun en genç üyesi olacakmış. öyle bir fotograf işte.