ozimus4
profili

  • gerekirse rusya'ya saldırırız ve galip geliriz

  • vücut geliştirme yapmayan erkek

    iki gün üstüne düşmeyince pörsümeyecek başka bir organına yatırım yapıyordur belki de, (bkz: beyin)

  • ufacık ülkesin sen daha ordun bile yok

    aynen, iş-kur'da sıra bekleyenleri göndersek alıp gelirler lüksemburg'u.

    edit: merak edip tam sayıya baktım, tes-iş araştırmasına göre 5 milyon 241 bin işsizimiz var.
    bu da tam olarak, sadece işsizlerimizin, 125 ülkeye diz çöktürecek rakama ulaştığını gösteriyor.
    küçük ülkelerle ego mastrubasyonu yapmak yerine biraz kendimize bakmamız lazım.

  • dün akşam metrobüste gördüğüm mavi paltolu kız

    merhabalar, öncelikle ben bir ekşi yazarı değilim, bu da instela'dan
    iyiliksever bir yazar arkadaşın hesabı...çok uzatmadan
    sizi de yarısında çıkarmadan, konuya geçeyim, hatta olayı anlatayım...

    dün akşam saatlerinde kadıköy'de bir arkadaşla görüştük, çocuk erken kalkınca ben de tembel tembel metrobüse yürüdüm...
    metrobüs beklerken o kalabalık içinde yanımdaki kızın telefonunda ekşi'nin açık olduğunu gördüm, yüzüne dikkat etmedim ama mavi paltosunu fark ettim.

    metrobüs geldi, hani olağan üstü hal durumlarında kıtlık yaşanan bölgeye devlet bir ekmek kamyonu gönderir de insanlar birbirini ezercesine saf dışı bırakır ya, işte öyle hücum ettiler açılan kapılara, en son böylesini nur yerlitaş'ın da içinde bulunduğu balmain izdihamında görmüştüm.tabi mavi paltolu ile en arkada kaldık herkes binince. ben binerken kendisi de hamle yapınca "buyrun" dedim teşekkür ederek bindi ardından ben bindim.

    tüm koltuklar dolu olduğundan metrobüsün ortasındaki körüklü boşlukta karşılıklı ayakta beklemeye başladık... sonra yüzüne dikkat ettim, esmer ve çok güzel bir kızdı 1.70 boylarında.

    fikirtepe durağına kadar bir kaç kez göz göze geldik... ben bakarken o yakaladı, o bakarken ben yakaladım derken uzuncayır durağı geldi, metro aktarması olduğundan orada metrobüs balık istifi gibi dolar... yanımdaki adam kalkınca ben oturdum, kız da çaprazda ayakta...

    ''winter is coming'' ve kapılar açıldı metrobüs doldu taştı.
    kızın etrafına yüksek sesle sohbet edip yavşakca gülen 4 5 tane apaçi konuşlandı.
    kıza bakmıyor adeta gözleriyle yiyorlar zaten sıkış pıkış. normalde yaşlı hamile ya da engelli olmayan kimseye yer vermem ama bu kız öyle değildi, bilmiyorum gün içinde böyle kızlar görüyorsun tabi ama bakıp geçiyorsun bu kızda beni çeken bir şey vardı, o hep tanıyormuş hissi.

    seslenmek istemedim göz göze gelmek için bakmasını bekledim, o tekrar bakınca (tebessüm ederek buyrun böyle gelin) dedim.

    o kadar naif gülümseyerek 'peki' dedi ki hoşuma gitti çok... o kalktığım yere oturdu ben de koltuğunun başındaki demire tutunuyorum
    yanında ayaktayım... ekşi'nin hala açık olduğunu görünce kararsız kalsam da afedersiniz, yazar mısınız diye çıktı ağzımdan.

    "aslında değildim ama arkadaşımın fazla hesabı vardı giriyorum ben de' diye yanıtladı tebessüm ederek... sonra kafasını tekrar telefona gömdü whatsapp'a girdi, ''artık bir şey diyemem, gerisi yakışık almaz'' diye içlenirken "şeyy siz de mi yazarsınız" dedi.

    "yok ben başka sözlüklerde uzun zaman yazdım ama ekşi'de hala onay listesindeyim" diye cevapladım... gülümseyerek ''iyi bakalım'' dedi.

    o sırada acıbadem'de inmek isteyen bir boz ayı cesedimi çiğneyip inmeye ant içmiş gibi öyle bir çarptı ki sırtıma, gögüsüm kızın kafasına hafifçe değdi, adama kafamı çevirip "yavaş be" dedim.ardından kıza dönüp özür dileyecektim ki gülümseyerek "sorun değil hayattayım" dedi.

    hazırcevaplığı ve sempatikliği açıkcası ''bir güç var'' bu tesadüf olamaz düşüncesine soktu şahsımı. o sırada telefonu çaldı arkadaşları bekliyormuş indiği yerde, dolayısıyla onunla inme fikrim suya düştü, bir yandan da benim durağım geliyor, ekşi nikini soracaktım ama hesap yok diye o an vazgeçtim. keşke sorsaydım. numarasını alacaktım ama ya sadece kız cana yakın biriyse, bırak anı mahvetme dedim.

    tüm bu düşünceler içinde ağzımdan "ee iniyorum ben" çıktı bir tebessümle.

    "yüzünde çok küçük bir burulma mı gördüm yoksa öyle mi görmek istedim bilmiyorum ama burada mı oturuyorsun dedi durağa 100 150 metre kala,
    '' yok her akşam burada nedensizce inerim'' dedim gülümsedim
    o da gülümsedi "kast ettiğim iş ya da akraba ziyaretiydi'' aslında dedi, gülümsedim biliyorum dedim, bildiğini biliyorum dedi tebessümle,
    kapıya yürüdüm. .

    ''bildiğimin bilinmesinden hiç bu kadar iyi hissetmemiştim'' dedim içimden.

    kapının orada dönüp son kez bakmak istedim
    hem de metrobüste, ulan mümkün mü araya iki üç adet albino ayısı girmiş görüş kaybolmuştu.
    onu son kez göremeden inmenin burkukluğunu yaşarken dönüp cama baktım, evet bakıyordu o da, allah kahretmesin ulan belki de istemeliydim o numarayı dedim, ağzımı okumasını istercesine sessiz şekilde ''hoscakal'' dedim, metrobüs hareket etti, o anda dudaklarından "sen de" yi okudum ve gitti.

    not; eğer buradaysan ya da bir şekilde başlığı görürsen...
    neyse ne diyorum ki ben.kız tarafınla konuşuyor gibi gerildim işin ilginci.

    imza; üzerinde lacivert ceket, lacivert pantolon, gri boğazlı kazak ve siyah palto olan kumral genç.( kötü kombinasyondu kabul ediyorum)

    not2: ''burada mı oturuyorsun'' diye sorma sebebi havada kalmasın,
    metrobüsün tüm durakları için bu soru size saçma gelebilir,
    bir yer hariç ''burhaniye metrobüs durağı''

    edit: 40'a aşkın mesaj geldi, olm nolur trollemeyin lan, bilmem ne nickli zenci ''o benim'' deyip smile koymuş bir de, istemsizce güldüm ama heyecanlanıyorum da her mesajda.yapmayın olm.