cetomastiksilikon2
profili

  • palu ailesi

    kocaeli, sakarya ve düzce şeytan üçgeni içersinde olan binlerce hakiki korku filminden birisidir bu aile. bu şeytan üçgeni içerisinde büyüyen birisi olarak söylüyorum, kocaeli ve sakarya rio veya sao paulo'nun kenar mahalle varoşlarından, meksika kartel bölgelerinden, afrika'daki boko haram tarikat bölgelerinden (ışid'in afrika versiyonu) daha tehlikeli bir bölgedir.

    daha da ileri gitmek zorundayım (tecrübe ile sabit) izmit, derince, körfez, sapanca, akyazı hattının hemen hepsi venezüella-la sabaneta hapishanesinden daha tehlikeli bir bölgedir. hatta düzeltelim direkt açık hava hapishanesidir. çocuklara, kedilere ve köpeklere işkence edilme metriği olsa dünyada 1. sıraya yükselecek bir bölgeden bahsediyorum.

    gerçekten korkunç bir bölgeden bahsediyoruz. kocaeli ve sakarya bölgesinin hiç şakası yoktur. bölgedeki terkedilmiş fabrikalarda ışid eğitiliyor deseler çok rahat inanırım. türkiye'nin göt deliği, bok çukuru olan bir bölgeden bahsediyorum.

    kısaca türkiye bir ülke olarak ıkınsa, körfeze doğru sıçardı. ortalama her 4 kişiden 1'inin kanser olduğu dil ovası'nı içinde barındıran bu bölgenin palu ailesi malesef beni şaşırtmadı. yani bu aile ağır doz radyasyon'dan da bu hale gelmiş olabilir. bu aileye baktığımda aklıma "fallout: new kocaeli" geliyor. boku hamuduyla yemişler, artık her hücrelerinden ziril ziril irin akıyor ailenin. türkiye'nin bok çukuruna ne kadar da yakışıyorlar.

    (bkz: dark side of the kocaeli)

  • kara kışta internetten yemek siparişine utanmak

    doğrusu "kara kışta internetten yemek siparişi vermeye utanmak" olacak başlık.

    hani, kara kışta vermişsindir bir sipariş. havaya hiç bakmadan, o lanet olası miden zıkkımla dolsun diye. kurye gelir kapıya. buz gibi bir hava akımı ile gelir. birde nakitte söylememişsindir. kurye karları temizleyerek pos makinesini kabından çıkarır. kuryeye bakıyorsun genç çocuk, senin zıkkımını getirmek için belki ölümlerden dönmüştür. motoru ile kayarak gelmiştir evine. türkiyede moto kuryeye saygı zaten yok.

    peki diyeceksiniz, işi o zaten. maalesef o işler göründüğü gibi değildir. moto kurye eğer o siparişi göndermez ise patronu tarafından işten atılacaktır. patron taşeron olarak, üç kuruşa çalıştırdığı kuryeyi en aptal ara sokaklara dahi gönderir. çünkü, para kazanacaktır. karl marx'ın artık değer diye tanımladığı şey, patron için o moto kuryedir.

    bu yüzden istirham ediyorum. şu kara kışlarda internetten sipariş vermeyiniz. gencecik çocuklar hatta 12 yaşında çocuklar moto kurye bu ülkede ve yolda ölebilirler. bazen dayanamayıp söylemeye kalkıyorum ama siparişi vermeden utanıp iptal ediyorum.

    (bkz: makarna ile zıkkımlanmalıyız)

    edit: bahşiş verirsek, kurye kaza yapmayacak mı? ben candan, sağlıktan, ölümden bahsediyorum. yerin dibine girsin para!