Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. palu ailesi

    kocaeli, sakarya ve düzce şeytan üçgeni içersinde olan binlerce hakiki korku filminden birisidir bu aile. bu şeytan üçgeni içerisinde büyüyen birisi olarak söylüyorum, kocaeli ve sakarya rio veya sao paulo'nun kenar mahalle varoşlarından, meksika kartel bölgelerinden, afrika'daki boko haram tarikat bölgelerinden (ışid'in afrika versiyonu) daha tehlikeli bir bölgedir.

    daha da ileri gitmek zorundayım (tecrübe ile sabit) izmit, derince, körfez, sapanca, akyazı hattının hemen hepsi venezüella-la sabaneta hapishanesinden daha tehlikeli bir bölgedir. hatta düzeltelim direkt açık hava hapishanesidir. çocuklara, kedilere ve köpeklere işkence edilme metriği olsa dünyada 1. sıraya yükselecek bir bölgeden bahsediyorum.

    gerçekten korkunç bir bölgeden bahsediyoruz. kocaeli ve sakarya bölgesinin hiç şakası yoktur. bölgedeki terkedilmiş fabrikalarda ışid eğitiliyor deseler çok rahat inanırım. türkiye'nin göt deliği, bok çukuru olan bir bölgeden bahsediyorum.

    kısaca türkiye bir ülke olarak ıkınsa, körfeze doğru sıçardı. ortalama her 4 kişiden 1'inin kanser olduğu dil ovası'nı içinde barındıran bu bölgenin palu ailesi malesef beni şaşırtmadı. yani bu aile ağır doz radyasyon'dan da bu hale gelmiş olabilir. bu aileye baktığımda aklıma "fallout: new kocaeli" geliyor. boku hamuduyla yemişler, artık her hücrelerinden ziril ziril irin akıyor ailenin. türkiye'nin bok çukuruna ne kadar da yakışıyorlar.

    (bkz: dark side of the kocaeli)

  • 2. özel bir sese sahip şarkıcılar

    (bkz: ronnie james dio)
    gelmiş geçmiş en muhteşem, en eşsiz seslerden birine sahipti, sihir gibi bir ses...

  • 3. zor günlerden geçenlerin bildiği en iyi şey

    “zor günlerden geçen herkes bir gün geri yükselecek diye bir kaide yok, kalıcı olarak yarrağı yemiş olabilirsiniz”

  • 4. rte'nin keneviri yok ettiler diye sitem etmesi

    (bkz: kardeşim mary jane)

  • 5. kılıçdaroğlu gidene kadar chp'ye oy yok

    kimse ne politikayla ilgilenmek zorunda ne de dolmusta birilerine politika anlatmak zorunda. sanki bunu hergun yapiyor da gelmis sen oy verme ayi diyor.

    yerel secimde mantiksiz buldugum ama genel secimde neden olmasin diye dusundugum protestodur.

  • 6. denizli'de meydan dayağı yiyen suriyeliler

    şüpheli gözlerle baktığım video.

    konu taksiciler olunca suriyeliler haklı bile olabilir. belki de taksici 50 liralık yola 200 lira istedi. tam tersi taksici normal fiyatı söyleyip suriyeliler çamura yatmış da olabilir tabii. bu iki kesimden her şey beklenir.

  • 7. 9 ocak 2019 starbucks'ın kahvelere zam yapması

    iğneden ipliğe her şeye zam gelmiş, asgari ücret 20%’den fazla artmış, adamlar zam yaptı diye adları keriz silkeleyiciye çıktı, he mi?

    bu zamların tek amacının insanları enayi yerine koymak olduğunu sananlar sanırım uganda’da yaşıyor. geçen gün evin yakınındaki “kahve zamazingosu” adındaki mekanda, kahve demek için minimum 20 bilir kişinin tespitine ihtiyaç duyulan kahverengi sıvıya 12 lira verdim. starbucks’ın filtre kahvesine 7 lirayı gocunmadan verir, üstüne de 3 lira bahşiş bırakırım. en azından sattıkları şeyin kahve olduğuna tek başıma kanaat getiriyorum.

    şu ekonomik koşullara rağmen hala starbucks’a sallıyorsunuz ya, ben shaya yerine olsam bütün mağazaları kapatır, kapılarına da kocaman bir tabela asarım:

    (bkz: çay yok bok için)

  • 8. deep turkish web videolarını komik bulan insan

    benim için aşırı tezat bir durum bu.
    ilk izlediğimde bu ne lan komik mi dedim.
    daha sonra komik gelmeye başladı.
    şimdi de görüyorum ki komik bulanlar linç ediliyor.
    komedi algım mı düştü anlamadım.
    beğenin ya da beğenmeyin. adamlar eğlenceli. sen de gül geç işte.
    gülmüyosan da emekli baba gibi maydanoz olma.

  • 9. aldatan kadın dayak yemeyi hak eder mi sorunsalı

    size bir taktik vereyim.
    açın tazminat davasını. paşa paşa ödesin.

  • 10. vergisini ödeyen kanunlara uyan borçsuz vatandaş

    vergisini ödemeyen, kanun tanımaz, rüşvetçi-torpilci ve borç batağında olmasına rağmen istediği krediyi çeken, vergi borcu bir kalemde affolan çomarları yaşatmak için hayatını piç etmektedir.

  • 11. hastalarının mahrem görüntülerini paylaşan doktor

    (bkz: sponsorlu)

  • 12. ormanları betona çevirme gayretinde olanlar var

    çoklu kişilik bozukluğunu tarif eden bir açıklama olmuş.

  • 13. 40 dakika ders 40 dakika teneffüs uygulaması

    blok yapip 6 saat erken bitirirler

  • 14. merhaba ben selçuk şirin sorularınızı cevaplıyorum

    size kolaylık olsun

    selçuk şirin kimdir?

    selçuk şirin, new york üniversitesi’nde (nyu) profesör olarak davranış bilim ve istatistik dersleri vermekte, eğitimden gelişime geniş bir alanda araştırmalar yapmaktadır. ilkokula kars yiğitkonağı köyü’nde başlamış ve liseyi göle’de bitirmiştir. odtü’den lisans, suny’den yüksek lisans ve boston college’dan doktora derecesi almış olan şirin 100’ü aşkın bilimsel yayına imza atmıştır. boston college ve nyu’dan ögretim üyesi mükemmeliyet ödülü, abd çocuk gelişimi vakfı’ndan araştırmacı ödülü, dünyadaki en büyük eğitim araştırmacılar derneği aera’dan araştırma büyük ödülü, ve jacob vakfı’ndan 2018 sosyal girişimcilik ödülü almıştır. selçuk şirin 2015 yılında abd bilimler akademisi komisyonuna seçilmiştir. 2014 yılından itibaren hürriyet’te haftalık köşe yazıları yazan selçuk şirin’in “yol ayrımındaki türkiye: ya özgürlük ya sefalet” ve “bir türkiye hayali” adli iki türkçe kitabı, “muslim american youth: understanding hyphenated selves through multiple methods” adlı bir ingilizce kitabı ve çocuklara yönelik pek çok alıştırma kitabı bulunmaktadır.

  • 15. rus vatandaşının belediye başkan adayı olması

    kadın t.c. vatandaşı olduğu için sorun olmayan durumdur.

    merak ettiğim, bu kadın başkan olursa mevcut düzene ayak mı uyduracak, yoksa kendi sistemini getirecek mi?

    zira bizim memlekete en iyi başkanı transfer etsen 3 ay içinde onu delirtirler.

    ek: kadın iki üniversite bitirmiş ve beş dili akıcı konuşuyormuş. bu kadarı bize fazla değil mi lan!

    ek2: herhangi bir arap ile bu kadını karşılaştırmak bile abestir. araplar (kendimi de dahil ediyorum) yetiştiriliş tarzı ile dogmatik düşüncenin içinde büyüdükleri için sorunlar karşısında rasyonel ve analitik çözüm bulma yeteneğinden yoksundurlar. (bal gibi de genellerim)
    ayrıca bireysel gelişimlerini tamamlayamadıkları için tek başlarına hareket edemezler. bir gruba dahil olup sürü halinde yaşarlar ve kendilerini ancak bu şekilde ifade edebilirler.

    öte yandan bu rus bacımız çeşitli üniversitelerde eğitim görmüş, eğitim almış, kişisel gelişimini tamamlamış birine benziyor. hiçbir etki altında kalmadan alanya'yı 10 sene içinde dünyanın örnek şehri haline getirmezse terbiyesiz evladıyım. bu kadar da büyük konuşuyorum..

  • 16. neşet ertaş'ın mütevazı bir insan olmaması

    adilik kokan bir tespittir.

    al sana argüman

    büyük usta mütevazi kelimesinin sözlükteki karşılığıdır.

  • 17. sözlükçülerin ilk işleri

    doğup büyüme semtim beşiktaş/dikilitaş. fulya şan öktem tesislerinin biraz yukarısında oturuyorduk. 1978 doğumluyum, 86-87 senelerinde ticarete atıldım.
    öğlen saatlerine doğru evden bidonla soğuk su alıp bakkala geçerdim. bakkaldan da 10-12 paket çekirdek alır fulya tesislerine inerdim (şu an selenium residence ve 2 gökdelen var orada).
    beşiktaş’ın antrenmanını izleyenlere su ve çekirdek satardım. oradan da hurdalığın karşısında (hurdalık şu an polat tower) bulunan çiçekçiden kazandığım 3-5 kuruş parayla anneme saksı alır eve geçerdim. bu döngü tüm tatil günlerinde sürdü.
    (bkz: buz gibi soğuk sudan içen)

    hemen tüm topçular ve seba başkan tanırdı beni. bir gün gitmesem sonraki gün mutlaka birisi yanıma gelir ve “hayırdır oğlum dün gelmedin” diye sorardı. güzel günlerdi. özellikle feyyaz uçar veya başka bir futbolcu beni eve arabayla bıraktığında mahallede havamdan geçilmezdi*.

    edit:
    vay vay vay. yazar karpuzekirdegi "sallama istersen" dedikten sonra "ulan ne sallaması" diyerek bir kaç fotoğraf atayım diye nette dolanmaya başladım.
    geçmiş insanı gerçekten duygulandırıyormuş! çocukluğumuzun geçtiği yerlerin eski hallerini görünce gözlerime inanamadım.
    sağolasın @karpuzekirdegi sayende nostalji turu yaptım.

    fulya şan öktem tesislerinin benim çocukluğuma son derece yakın bir görüntüsünü buldum.
    https://eksiup.com/a1b586fcb264
    siyah ok evimizin olduğu binayı gösteriyor ama binamız görünmüyor.
    kırmızı ok altında görülen tribün antrenmanın izlendiği tribün. ben burada su ve çekirdek satardım.
    yeşil ok altında gördüğünüz toprağın kaymasını önlemek için yapılan istinad duvarıdır. aynı zamanda duvar ve saha arasında dere vardı. benim çocukluğumda o dere kuruma noktasındaydı. derenin ismi beşiktaş ana caddesine adına veren "ıhlamur dere"dir.
    mavi çizginin olduğu alan şu an 2 gökdelen ve selenium residence'nin olduğu alandır.

    fulya tesisleri ilerleyen senelerde alt yapınında faydalanması için yarısı çim, yarısı kum olmak üzere ikiye bölünmüştü. https://eksiup.com/d20579510622

    daha eski zamanlarda fulya tesisleri şu şekilde görünüyormuş. https://eksiup.com/1a5b83d15621
    kale arkasında tepede gördüğünüz yer mecidiyeköy ortaklar caddesinin başlangıç noktası oluyor. en tepedeki bina ve kale arasında kalan kısımda şu an polat tower var. tabi ki sayısız binayıda eklemeyi unutmayalım.

    1972 senesine gittiğiniz zaman şunu göreceksiniz.
    kırmızı ok fulya tesislerini, yani şu an ki haliyle 2 gökdelen ve selenium residence,
    yeşil ok ise polat tower'ın olduğun yer.
    https://eksiup.com/94697360e730

    son bir fotoğraf daha. burada turkuaz ile gösterilen ok oturduğumuz bina, mor ile gösterilen ok feyyaz uçar'ın oturduğu bina.
    https://eksiup.com/42d1f2a06839
    evin işine yakın olacak vizyonu adamda çok uzun zaman önce varmış meğerse.*

  • 18. ekşi itiraf

    hayatımda hep bir tutku eksikliği oldu; düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum; ilk gençlikte odamın duvarına astığım bir poster olmadı mesela, bazı müzik gruplarını-şarkıcıları daha çok sevdim ama delisi olmadım hiçbirinin; uğraştığım şeylerde hep bir sıradanlık gördüm; bir süre resim çizdim bir anda bıraktım; bir enstrüman çalayım dedim yarım yamalak bıraktım-o da sırtıma yük oldu, gereken ilgiyi uğraşı göstermediğim bir şey daha-; sınavlara çalışmam gereken bir zaman içinde odama kapanıp onlarca gün okumaktan yazmaktan başka bir şey yapmadım bir dönem, ama beğenmedim yazdıklarımı, birçoğunu yırtıp attım; ben futbol sevmem, beşeri münasebet gereği sevmeyi denedim olmadı; formula 1'den keyif aldım hakkinen'le schumacher çekişmesi bitti ortada kaldım, jordan'ın basketlerini sabaha karşı izlemekten keyif alıyordum ki adam on kere filan basketi bırakıp geri döndü, en sonunda da sakatlanıp bütün hevesimi kaçırdı; aşık oldum en çok buna kapıldım bak, hissetmek diye bir şey varsa budur dedim ama benim kafamın bir yanında hep bitişler oldu, yaşanmamış bir geleceği tasarladım hep kafamda ve çok da umut dolu değildi bu tasarılar; dünyada, yaşamda başka hiç bişey yokmuş gibi kapılamadım hiçbir şeye. bulamadım, bir türlü bulamadım, hani bak abarttığımı düşünebilirsiniz ama gökten ateş yağsa ben pencere kenarında izler "ulan öleceğiz galiba" deyip kahvemi yudumlarım; yer yarılsa, çok doğal bişeymiş gibi camdan sarkıp komşunun çocuğuna " çekil çocuğum ordan, git ötede oyna, yarığa düşeceksin" derim. her şey öyle sıradan, öyle tekdüze... sanki doğmadan önce bana vip yerden pink floyd ya da woodstock'ta bir jimi hendrix konseri vaadedip kandırmışlar da kendimi serdar ortaç konserinde bulmuşum, ve doğmadan öncesi kafamdan silindiği için kimin benimle t*şak geçtiğini de hatırlayamıyorum gibi hissediyorum.

  • 19. en havalı ada sahip türk üniversitesi

    hava harp okulu

  • 20. kediyle uyumak

    huzurdur. bazen horlar gülme sebebidir.

  • 21. doğalgaz faturası

    yazılanları okuyunca insanı üzen faturadır.

    ben antalya'da yaşıyorum, burada pek yaygın değil ama ev alırsam mutlaka doğalgazlı yenilerden olur ama konu bu değil tabi.

    400, 500, 600 ler havada uçuşuyor, insanlar korka korka fatura beklediklerini söylüyor. 400 doğazgaz desen, 150 elektrik, 100 su, internet 70, cep telefonu 60 gitti 800 lira. kirada oturuyor olsan, 2 bin de ona verdin 2800 yaptı. pazara gitsen 150 liralık alışveriş yapsan ayda 600 yapar. 3400 eder. bunun daha marketi, eti, benzin-mazotu var. çocuğun varsa maması, bezi, okul masrafı var. vergiler var, var oğlu var.

    üzülüyorum sadece bu ülkenin namuslu, iyiyi kötüyü ayırt edebilen, karakterli insanları için. bu şekilde yaşamayı, gelecek kaygısıyla hep üzgün, stresli olmayı, hiçbir günahları yokken göz göre göre bedel ödemeyi hak etmiyorlar. ne desem boş. sadece tüm samimiyetimle üzülüyorum. elimden de başka bir şey gelmiyor.

    benim güzel ülkemin güzel insanlarını bu duruma düşürenlerin gelmişini geçmişini sikeyim. küfür etmicektim dayanamadım.

  • 22. çocukları ateizmden ve ateistlerden uzak tutmak

    masallarla belli bir yaşa kadar beyinleri yıkananan çocukların, daha sonra aileleri tarafından gönderildiği sikik bir tarikat yurdunda tecavüze uğramaları muhtemeldir. o çocuk büyüdükçe kendi düşüncesinde olmayanları düşman görür, şort giyen kadınları otobüslerde tekmelemek ister(tekmeler). farklı bir dine inan insanlara kafir diyerek, boğazlarını kesme hayaliyle işid sempatizanı olur. işid'in vahşi videolarını izlerken, zikir çekerek orgazm bile olabilir.

    bütün bunları yaparken, cennette hurilerle sevişeceği düşüncesini hep canlı tutar. evet, ateistlerden uzak tutun o hastalıklı büyüttüğünüz, büyüteceğiniz çocuklarınızı.

  • 23. marcos do nascimento teixeira

    sadece kısa videoları ve fm profili ile yorum yapılan futbolcu.........

    akıl alır gibi değil.

    ben sana burak-umut bulut-sabri-yasin-barış-ayhan-mustafa sarp’ın öyle videolarını hazırlarım ki bu adam real’de oynamalı dersin. ama öyle maçlarını izletirim ki “bu adamın normal hayatta mesleği” ne dersin...........

    ben böyle bir saçmalık görmedim........
    adam 3-4 maç oynasın, görelim kardeşim görelim.........

    bruma’yı, carole’ü, telles’i ve hatta beğenmesem de onyekuru’yu nerede izlediniz gördünüz duydunuz???????

    30+ adam alırlar, yerden yere vurursunuz.....

    genç birini alırlar “kapalı kutu-ne gerek vardı” dersiniz.....

    anadolu kulüpleri alır oynatır çatır çatır genç oyuncuları “bizimkiler niye bulamıyor” dersiniz..........

    sizin derdiniz “en çok ben biliyorum” demek.........

    umarım şampiyonluklar yaşayacaktır imza atarsa.........

  • 24. müge anlı

    soru cevap etkinliğine gelmesini dilediğim hanımefendi. müge anlıyı getir sözlük.

  • 25. yerli ve milli coffee shop için isim önerileri

    (bkz: millet cigarası)

  • 26. demet akalın'ın aşık veysel'den üretken olması

    sıçmak üretmekse, üretkeniz ikimiz de diyerek katıldığım tespittir.

  • 27. en iyi çalışan kamu kurumu

    mezarlıklar genel müdürlüğü. ciddiyim. hemen defin işlemlerini hallediyorlar, mezar yeri ayarlıyorlar, cenaze arabası ve servis veriyorlar, cenaze evine yemek hizmetleri de var. bu ülkede bir tek ölmek güzel.

    edit: "mezarlıklar genel müdürlüğü diye bir kurum yok. her belediyenin kendi mezarlık müdürlüğü bulunur." bilgi için teşekkürler gerard nomak

    edit2: iyi çalıştığının kanıtı, sonuçta reis-i cumhurumuz diyor * https://youtu.be/8tkxtzzvjao
    teşekkürler dunyayi kurtaracak olan adam

  • 28. bir gay ile mecburen aynı ortamda bulunmak

    gay arkadaş adına üzüldüm gerçekten mecburiyet işte kimler ile muhattap olmuş

  • 29. fy_iceworld

    başlığı görünce heyecanlandım, lakin pek çok yazar gibi lise zamanlarımda heyecanlı anlar yaşattığı için değil, 30 yaşında adama hala muhteşem anlar yaşattığı için`:=)`

    evet hala 1.6 oynuyorum, aşırı zevk alıyorum. ve en sevdiğim mapte ice world. online oynamaya başladıktan sonra sürekli bu mapte oynamaya başladım. zaman içerisinde bu mapin tutkunlarıyla tanıştım. ve kendi server'imizi kurduk. tahmin edebileceğiniz gibi biz olsakta olmasakta 24 saat ice world oynanıyor.

    şimdi bazı eleştirilere cevap vermek isterim. çünkü ukalalık etmek istemem ama bu map hakkında bunca yıldan sonra biraz söz sahibi sayılabilirim. öncelikle bombanın çok büyük avantaj sağladığı ve özellikle kalabalık oyunlarda oyunun zevkini kaçırdığı eleştirisine cevap vereyim. sayı fazlalaştıkça bomba alma süresini kısaltarak bu sorunun önüne geçebilirsiniz. örneğin 3v3 yaparken 18 saniye, 4v4 15 saniye, 5v5 12 saniye gibi. rakip takımın 5 kişiyi birden 12 saniye içinde öldürme ihtimali düşük. diyelim ki öldürdü. bunu sürekli tekrar edemezler bombanın sağladığı avantaj döngüsü kolay kırılacaktır. 5v5'ten daha kalabalık oynamak isterseniz bombayı yasaklı silah olarak kaydedip alınmasını engelleyebilirsiniz.

    ikinci eleştiri ise teknik/taktik gerektirmemesi. kesinlikle katılmıyorum. rakibin veya sizin bomba durumunuza göre, rakibin oyuncu profiline göre, kendi takımınızdaki oyuncu profiline göre nasıl oynayacağınıza karar verirsiniz. defansif yada ofansif oyuncu tarzları vardır. ofansif oynayanlar rush atıp rakibi hazırlıksız yakalamayı hedefler sürekli hareket halindedirler hareketli hedefi vurmak daha zor olacağından ölmeleri nisbeten daha zor olur ama aynı şekilde onlar da defansif oynayıp ses kasanlara karşı dezavantajlı kalacaklar. defansif oynayanlar ise oyunda 3v3 veya daha fazla kişi varsa ortadan çaprazlamasına (karşıdan görünmeyek şekilde) karşı tarafın iyi silahlarının (m4a1, ak47 gibi) olduğu yerleri tarar. onları almak isteyecek oyuncuların canını azaltacaktır. sonra hemen kanatlara yönelecek ses durumuna göre hamlesini yapacaktır.

    bomba aldıktan sonra onu iyi atmak (rushcu oyuncuları tahmin edip kanada kısa atmak, bombadan saklanan daha baseci oyuncuları düşünüp birkaç saniye geç atmak, takım olarak bombaları üç farklı koridora mümkün olduğunca dengeli atmak) takım olarak iyi bir strateji gerektirir. ayrıca defans ve hücum dengesinin çok iyi kurulması gerekir. rush atanların iyi korunması, hucümda yalnız kalıp yem olmaması sağlanmalıdır.

    kabaca birkaç taktiksel durumdan bahsettim. elbette oyun içinde belirleyici daha nice küçük nüanslar var. hangi zıplama açılarından nerelerin göründüğü bilmek, hangi duvar kalınlıklarında hangi silahın ne kadar etkili olduğu bilmek, rakipten gelen mermilerin izlerine bakarak, takım arkadaşının çatışmasına bakarak rakibin tam olarak nerede olduğunu anlamak yine bunlardan bazıları.

    eliniz çok seri olmalı, ortadan geçtiğiniz bir anda rakip oyuncular hala oyundaysa çok hızlı bombanızı, can yeleğinizi, daha güçlü bir tabancayı alabilmelisiniz. 3'e 1 kaldığınız anlarda anlık çok iyi kararlar vermelisiniz. merminiz sınırlı, sayıca sizden fazla rakip var. sarjör değiştirecek zaman yok. merminiz bittiği anda tabanca kullanma yeteneğiniz çok iyi olmalı ya da yerdeki bir başka silaha yakın kalıp düşmanı o şekilde karşılamalısınız ki mermi bittiği anda yerdeki silahı alıp devam edebilesiniz.

    abarttığımı, yada saçmaladığımı düşünebilirsiniz. ama inanın 30 yaşında biri olarak hala haftanın en az beş günü ve en az ikişer saat bu mapi oynuyoruz. ve inanılmaz keyif alıyoruz. iki saat oyun ardından üç dört saat whatsapp'ta oyunun geyiği`:=)`

    bu arada 1.6'da ice world'de kendine güvenen, sağlam bir ekibi olan varsa bir mesajınız kadar yakınız`:=)`

  • 30. new yorktaki çıplak yoga sınıfı

    ellerimi ve ayaklarımı kullanmadan sikimin üstünde dengede durabilmeyi başarmamı sağlayacak olan yoga sınıfı. hafif yandan ittirilirsem de helikopter pervanesi gibi dönerim olduğum yerde.

  • 31. ekşi yazarıyım dendiğinde gelen tepki

    eskiden fen liseliyim deyince bir etkisi olurdu, vay be derlerdi. boru mu genelde şehirlerde ya hiç olmaz ya da bir tane olurdu fen lisesi. 40-50 idi toplam sayıları hey gidi.

    şimdi çemişgezek de bile fen lisemiz var elhamdülillah. ama fen lisesi deyince eski havası yok.

    ha işte ekşi sözlük de aynı halde.. bir tepki yok artık eskiden di öyle vay be diyen tipler...

  • 32. dünya'dan daha büyük sulu bir gezegen bulunması

    haber başlığı: "nasa dünya’dan daha büyük sulu bir gezegen buldu!"
    haber içeriği: "yüzeyinde su olduğu tahmin edilen gezegene k2-288bb ismi verildi."

    hem tahmin edildi, hem bulundu, ne güzel amk.

  • 33. tesla model s'nin robot öldürmesi

  • 34. dövme yaptıranların kalitesiz olduğu gerçeği

  • 35. olan biten'i takip etmek istemiyoruz kampanyası

    çoğunlukla hiç tanımadığımız, bizleri yakından uzaktan ilgilendirmeyen türlü türlü isimlerin pr çalışmasıyla zamanımızı çalmaya hakkınız var mı?

  • 36. cinlere inanan insanlar

    benim de içinde bulunduğum insanlar.

    bir tanrıtanımaz olmama rağmen inanıyorum. bizzat cin tarafından çarpılan insanlar gördü bu gözler. siz hala alaya alın. ben varlıklarına alıştım. hatta sayelerinde para bile kazanıyorum. yoktur diyenlere de götümle gülerim.

    bir çok çeşitleri olmakla birlikte, en sevdiğim açıkara (bkz: monkey 47) cindir. kokteyllerde harika olur. tonikle de içilebilir. yeterince içtiğinizde diğer tür cinleri de görebilirsiniz.

  • 37. deep turkish web

    şu duygularla videoyu açtırmış youtube kanalı;

    +getirdin mi?
    -getirdim.

  • 38. ak parti'nin ekonomik krizi önleyememe sebepleri

    adalet ve kalkınmanın olmaması. adalet olmayan yerde hiçbir sikim olmaz. kusura bakmayın kaba konuştum

  • 39. suriyelilerin ürememeleri için çözüm önerileri

    türkiye'den siktir olup gitmeleri.

    onu da mı biz düşünelim amk.

  • 40. age of evlerinin elde kalması

    bokunu çıkarmasalarmış çok güzel projeymiş. böyle ev alacak olan adam evin 10 katı kadar arazisini bahçesini yanında ister. siz ne bok yemeye yan yana diktiniz amk? sanki asker basacak pezevenk binaları yanyana sokuşturmuş. tam türk projesi.

    editle geldim. var olan proje görselleri: evler arası şaka gibi 2-3 metre felan. resmen çöp.
    evler 1
    evler 2

    nasıl olabilirdi? (görsel houston, texas, abd'ye ait bir sokak) işte böyle. evleri daha da aralıklarla koyuyoruz. çok kolay. 150 tane yapacağına 30 tane yap. hepsine güzel bahçeler ve aralıklar ver. garajlar koy. valla lan gerizekalı olsan bile yaptırırsın. araplara özel yapmana felan gerek yok. bu evleri 1 milyona bile satarsın. kaldı ki maliyetin 200 bini geçmeyeceğine eminim de tabi arazi/arsa parasını bilemem.
    olması gereken

    bu arada bilmeyenler için açıklayayım, paylaştığım görseldeki evler bir amerikalı için çok ucuz, sıradan evler. ve hemen hemen her mahalle böyle. daha da iyileri var da bulamadım.

  • 41. iç çamaşırı görünen kadını uyarmak

    normalde yapmayacağım bir şey ama bir gün başıma şöyle fantastik bir olay geldi:

    avm de yürürken önümden giden kadının pantolonunun paçasından sarkan bir şey fark ettim, dikkatli bakınca külot olduğunu gördüm. kadına yaklaşıp, olayın tuhaflığına gülmemeye çalışarak afedersiniz çamaşırınız paçanızdan sarkmış dedim. kadın durup aşağıya baktı ve aa evet benim bu ama benim çamaşırım içimde dedi. sonra beraber gülmeye başladık, bir yandan da bu nasıl olabilir diye düşünüyoruz.

    en sonunda, çamaşırlar kururken pantolon ve külodun bir şekilde birbirine yapıştığına, giyerken de ayrılmayıp oraya kadar geldiğine karar verdik.

  • 42. boş yapma'nın ingilizcesi

    (bkz: cut that shit off)

  • 43. kadınların seven erkekten beklediği ekstra şeyler

    eşimle yaklaşık 20 senedir evliyiz. bunca sene içinde neler oldu, neler geçti. tek bir şeyin güzel izi kaldı: zor zamanlarda birlikte olmak ve saçma sapan gülmek.

    kanser yüzünden saçlarımın kazınması gerekiyordu ve o kazıdı, “başın tam tahmin ettiğim gibi, top gibi çok düzgün” dedi ve peruğumu takıp beni yerlere yatırana kadar güldürdü (gerçekten en son yerde debeleniyordum). arada peruğumu takıp aniden geliyor ve hala salak gibi gülüyorum.

    arabamızın camı bozuktu, parasızlıktan yaptıramamıştık, birinin de ona soru sorup camı aç hareketi yapacağı tuttu. açmaya çalıştı cam yamuldu, üstten bağırıyor, sonra kapıyı açtı, olmadı. o sırada biz arabanın içinde gülmekten ağlıyorduk. karşı arabadakilere de gülme geldi.

    çocuk ateşleniyor, şarkı söyleyip oynuyoruz hep birlikte.

    işleri kötü gidiyor, gidip son parasıyla bana pasta alıyor “çay yapar mısın?” diyor.

    işleri iyi gidiyor, çocuğa oyuncak alıp kendisi oynuyor.

    birkaç gün önce babam eşimi aradı. babam da gerçekten anormal bir insandır. haydaa dedik açtı. babam şeker hastası bu arada.

    - alo. oğlum baban(kayınpederim, o da anormal) beni aradı.
    - evet
    - ya bana dedi ki, her gün 300 gr bal yiyecekmişim, 10 günde 3 kilo olduğu zaman iyileşecekmişim.
    - neee
    - baban neden beni öldürmeye çalışıyor?

    her zaman gülmek, her zaman bir arada olmak, her şeyi konuşabilmek, karşılıklı çay içebilmek. beklediğim hep bu. ben de isterim çok paramız olsun gezelim dolaşalım, evladıma istediğim odayı yapabileyim, herkes ister de esas mesele o değil. esas mesele, evlada yaptığın o odada hep beraber oyuncak bardaktan çay içme rolü yapmak. tayfun talipoğlu gibi yazdım ya öff.

    özet: babana bile birlikte gülebiliyorsan hayat güzel oluyor, her şeye rağmen.

  • 44. tıp okuyanların psikolijisinin bozuk olması

    belki de psikolijisi bozuklar tipa giriyordur?
    ergenligin hormonlarin zirvesindeyken 3 sene nefes almadan ders calisan adami normal sayabilir miyiz.

    edit: bir de her doktor elestirisinde, doktor nefreti!!! doktor dusmanlari!! diyerek feminazi gibi tuhaf tepkiler vermeyin.
    her durum tespitinde doktor dusmani olmuyor insanlar, gecensene hatirlarsaniz ayni hafta 3 doktor intihar etti. yani meslektaslariniz hayat sartlari yuzunden genel bir psikolojik sorun yasiyor olabilir, bunu cozumu meyve veren agac taslanir!!! tepkisi vermek degil.

  • 45. 27 temmuz 2004 ırak'ta öldürülen türk tır şoförü

    2004 yilinda irak'a nakliye isi icin giden ve kendisinden 2 ay haber alinamadiktan sonra cesedi bagdat hastanesi morgunda bulunan cemal ugur adli vatandasimizdir.

    olayla ilgili haber linki 1

    olayla ilgili haber linki 2

    bu baslik kendisinin oglu oldugunu soyleyen caylak arkadasimizin ricasi uzerine acilmistir. ailesi surecle ilgili bir belgeye ihtiyac duyduklari ancak nasil temin edeceklerini bilmedikleri icin bizden asagidaki mesajla yardim istemektedir. aramizda konu ile ilgili bilgi sahibi olan ve yardimci olabilecek birileri vardir umuduyla arkadasin mesajini paylasiyorum;

    "merhaba. size 14 yıldır yaşadığım bir olayı dile getirmek istiyorum. babam 2004 yılında abd ırak savaşında abd malı taşıyan bir şofördü. şirket o mal için babamla konuşmuş babam ekmek parası için savaş demeden prefabrik evleri amerikan askerlerine götürmeye karar vermiş. ırak tan dönerken taci bölgesinde ırak askerleri babamı öldürüyor ve tır ı ile birlikte yakıyor. aradan 2 ay geciyor ve babamdan ses cıkmıyor.ırak ı bilen bir amcam ırakta her yere gidiyor ama bulamıyor solugu ırak morglarında alıyor ve babamı morgda heryeri yanmış nüfus cüzdanın ehliyetin yarısı yanmış ve yüzündeki ben den tanıyor. hayat bizim için o saatten başlıyor. ben bu 14 sene içinde hamallık yaptım, ayakkabı boyadım birçok işte çalıştım küçüklüğümüzü yaşayamadık velhasıl. 7 cocuk ve 1 anne ile ortada kaldık. bazen kış aylarında yakacak bir şey yoktu sokaklarda karton topladığımız günler bile olmuştu.. şuan aileye bakan tek kişi benim. ve artık cocuklar büyüdü ve ayrıca okuyanlarla beraber cok kötü bir süreç yaşıyoruz hala.. sizi bu kadar rahatsız etmemin sebebi ise amerikaya dava acmak istememiz. sonucta babam amerikan malı taşıyordu. tazminat davası açmak istiyoruz. bu tazminat davası için bir belge lazım. bu belge cmr isminde taşıma belgesi. bu belgeye ulaşamıyoruz 14 yıldır. bu belge lazım bize en azından bir nebze de olsa rahat nefes almak mutlu olmak istiyoruz. siz değerli arkadaşlarımın bize yardım edeceğinizi düşünüyorum. bir yol yordam bize bu belgeye ulaşacak bir kardeşim abim cıkarsa cok seviniriz."

    olayla ilgili @whypichwhy nickli arkadasla gorusebilirsiniz.

  • 46. ankara soğuğu

    bundan 20 yıl önce. yaşlar 20 civarı. ankara'da kış yine kol gibi. haberlerde gece hava -15 derece diyor. gece arkadaşlarla karda falan eğlenmeye çıkıyoruz. kurtuluş parkında sikko bir havuz var. donmuş havuz. eğlenceyi hemen seziyoruz. "buz kırılır mı acaba?" diye ufak bir tereddüt geçirsek de dayanamıyoruz ve üzerinde bir sağa bir sola kayıyoruz. yerlere düşüyoruz. soğuktan hiç acı hissetmiyoruz. zira hava -15'den daha fena. rahat -20'si var. lakin eğlence dozu yüksek.

    bir süre sonra iyice boku çıkıyor. buzu kırmaya falan çalışıyoruz 4 kişi. kıramıyoruz, olmuyor. 2'li, 4'lü kombolar falan deniyoruz, yok. ben buzu kırabileceğim zayıf bir nokta arıyorum. sonunda köşede daha ince olduğuna kanaat getirdiğim bir bölge buluyorum. tabii kırılmayacağını düşündüğüm için gavura vurur gibi gömüyorum tabanı. buzun o kısmı çötek diye kolayca kırılıyor ve benim ayağım apış arama kadar buz gibi suya dalıyor. buz kalın ama su da derin. arkadaşların yardımıyla çıkarıyorum ayağımı. kot pantalonum var. anında donuyor. pantalonun bir bacağı taş gibi. neyseki bunun bir faydası da pantalon bacağıma temas etmediği için veya soğuktan hiç bir bok hissetmediğim için hiportermi geçirmiyorum. ayaklar zaten dışarı çıktığımız andan itibaren orada yoklar, hissedilmiyorlar.

    ev de bayağı uzak. öyle yürüyoruz. sonra yürürken ben arkadaşımın elinden bir şey damladığını görüyorum. "sen de mi ıslandın la?" diyorum. "höö?" diyor. "sen de mi ıslandın? artı benim bacak donuyor da senin kolun niye donmuyor? bu nasıl bir atmosferik çifte standart?" diye söyleniyorum. sonra arkadaş elini kolunu kontrol ediyor. meğer yere düştüğü anların birinde elinin yanı serçe parmağının başlangıç noktasından bileğine kadar kesilmiş. şakır şakır kanıyor. herif soğuktan ne acı hissediyor ne de kan damladığını. haberi bile yok!

    işte böyle soğuk olabiliyor koduğumun ankarası...

  • 47. mariam kavakçı'nın paylaştığı müstehcen fotoğraf

    fetö'cü bir baayandan ne bekliyordunuz, babetmi giyecekti?

    konu ayakkabıları ve diyabetik ayakları değil fetöcülerle dolu beştepe olmalıdır. her allahın saati "fetö'yü verin" diye inle sonra etrafını kendin gibi fetöcülerle doldur. sonra geç karşımıza "kemal'de, kemal'de" diye inle. biz o "kemal" sözcüğüyle kime ne gönderme yaptığını tabii ki biliyoruz da parasızlıktan sesimiz çıkmıyor!

  • 48. arda turan'ın beşiktaş'a transferi

    beşiktaş sanırım futbol için takım kurmak yerine kavga için adam toplamaya çalışıyor.

    ihtimal vermediğim ama gerçekleşirse g.tümle güleceğim transferdir.

    not: allaaahım goool spor

  • 49. her gün kahve almak yerine kahve makinesi almak

    kahve makinesi yerine kahve öğütücüsü + moka pot almak da mantıklı olabilir.

  • 50. üstteki yazarın nickinin düşündürdüğü

    popescu