çok uzun uzun yazmayacağım. içinde bulunduğumuz durumu görebilmeniz için kısaca açıklamaya çalışacağım.
bir ülkenin ekonomisinin ayakta kalabilmesi ve yere sağlam basabilmesi için tartışmasız en hayati unsur, yabancıların parasını ülkeye sokabilmektir. bu nasıl olur? öncelikle ürün ihracı, turizm ve ardından da yabancı yatırım. türkiye, 2002' den bu yana bu üç başlıkta gerçekten çok iyi işler yaptı. ancak son birkaç yılda bütün sistem tepetaklak oldu.
2002' ye geri dönelim. başta komşu ülkelerle, arap ülkeleriyle, türki cumhuriyetlerle ve bunların dışında kalan gelişmekte olan ülkelerle ticaret hacmi katlanarak arttırıldı. piyasalara canlılık geldi. ekonomi güçlenirken kredi notumuz arttı ve yabancı yatırımları ülkemize çekmeye başladık. bunların yanında demokratikleşme yolunda önemli adımlar atıldı ve türkiye çok önemli bir turizm cazibesi haline geldi. her şey yolunda gidiyordu. 2008 krizi bile bizi neredeyse teğet geçti.
daha sonralar, yola bir ekip olarak çıkan, içinde muhafazakar, merkez sağ, merkez sol, liberal vs gibi değişik fraksiyonlardan isimlerin bulunduğu akp, bir tek adam partisine dönüştü. mevcut başarılı ekip dağıtılarak kovulanların yerine dalkavuklar yerleştirildi ( ünal aysal' ı hatırlayın ). ilk başlarda bunun etkisi gözle görülemiyordu çünkü paramız ( kişisel para değil, devlet parası ) vardı. zaman içerisinde beceriksiz kadroların ekonomi ve dış politikada yaptıkları hatalar yüzünden şu anda ülkece çok derin bir krizin içindeyiz.
milyarlarca dolar ihracat yaptığımız ülkelerin tamamıyla kavgalıyız. üretici, malını sadece yabancıya değil, içeriye de satamıyor çünkü şu anda türkiye' de adeta bir savaş yaşanıyor. yabancı yatırımcı ülkeden kaçtı. bundan birkaç sene evvel taa amerika' dan, yeni zelanda' dan, japonya' dan vs vs mardin' e turistler akın ederdi. şimdi ise bırakın mardin' i, urfa' yı, antalya' ya ve hatta sultanahmet' e bile doğru düzgün turist gelmiyor.
üretici, sanayici, turizimci ve bunlara bağlı sektörler iflas etti. üç beş kuruş parası olan, parasını betona gömdü, üstüne de 20 sene borçlandı. devlet dahil kimsede para kalmadı. ortada para yok ve enflasyon almış başını gidiyor. bu arada, o açıklanan rakamlara da sakın itibar etmeyin. gerçek enflasyonun ne kadar olduğunu bilmiyorsanız gidin pazar alışverişi yapan ana-babanıza sorun. onlar size enflasyonun yüzde kaç olduğunu söylesinler.
dikkat ettiyseniz ülkeye doluşan suriyelilerden, dövizden, inşaatlardan hiç bahsetmedim bile.
uzun uzun yazmayacağım dedim ama yazı yine de uzadı gitti.
özet: kriz yok diyenlere kulak asmayın. kriz var. hem de kasıktan dize kadar var.
mathiew3 profili
-
2016 ekonomik krizi
-
bir kadının kaliteli olduğunu gösteren detaylar
bir kız arkadaşım vardı. onu gerçekten seviyordum ve yavaş yavaş onunla ciddi bir gelecek düşünmeye başlamıştım.
günlerden bir gün bana bir yemek sözü vermişti. hikayenin o kısmı hem uzun hem gereksiz. bana "falan filan olursa sana güzel bir restoranda balık ısmarlicam" demişti. yemek günü geldi. mekana gittik. yemeğimizi yedik. hesap gelmeye yakın, baktım çantasından kredi kartını çıkarıp gizlice bana uzattı. o sıra yüzünde öyle güzel bir gülümseme, gözlerinde öyle sıcak bir bakış vardı ki asla unutamam.
biraz kaba bir tabir olacak ama, mekanda "karı parasıyla rakı-balık yapıyor lavuk" demesinler diye hesabı ben ödüyormuşum gibi yaptık. tabi aramızda öyle bir diyalog geçmedi. o kartı aldığım vakit şaşkınlık ve mutlulukla gözlerim hafif nemlendi. kız arkadaşım bana neden öyle baktığımı sordu. sadece "hiiiçç :)" dedim ama içimden çok uzun cümleler kurdum. evet o karşımdaki kadın gerçekten kaliteli bir kadındı. bunu daha önce zaten defalarca göstermişti. bu sefer de perçinlemiş oldu.
şimdi o kadın beni nişanlım. yakında da karım olacak. seviyorum seni hatun*. -
arda turan
arda turan' ın her şeyi aynı kalsın. fiziği, yetekenleri ve kariyeri falan ama türk pasaportunu alıp bir avrupalı pasaportu verin. adını da william thomas, paolo valentino ya da sergio garcia falan yapın. barcelona bu adamı atletico' dan 41m€' ya transfer etse kimse sesini çıkarmaz hatta adına methiyeler düzülürdü. ama adam hem arda, hem turan hem de galatasaray altyapısının eseri olunca başlıyor bir bok atma sevdası. yok balonmuş, yok sponsormuş bilmem ne. kıskançlığı bir kenara bırakın da iki dakika delikanlı olun.