bir saat hastası olarak, haddim de olmayarak aslında, birkaç bilgi vermek istiyorum bu konuda. sözlükte solak, bizans, bonkor banker gibi bu işte çok deneyimli, çok tecrübeli abilerin de entrylerini okuyarak saat hakkında çok fazla bilgi alabilirsiniz.
şimdi kimi arkadaşlar diyecektir illa ki; "ulan 2016 yılında ne saati telefonundan bak" veya "bi casio dijital al en doğru zamanı göstersin, atom saati gibi kullan". ama iş öyle değil. güzel bir saat sizi gerçekten kaliteli gösterecektir buna emin olun. bir mekana gittiğinizde (mekandan kastım gece kulübü vs. değil) kolunuzdaki saate bakacak çok insan var. bu yüzden ilk tavsiyem; eğer yetişkin bir bireyseniz, dijital saat takmayınız.
dijital saat takmama konusundan bahsettiğimize göre işin "cikcikli" kısmına gelebiliriz.
mesele lüks olduğunda insanoğlunun ne kadar uçuklaştığını hepimiz biliyoruz. saatler de böyle. 100 tl'ye otomatik seiko 5 de var, 400.000 dolara otomatik a.lange&söhne de var. o yüzden aslında saat alım tavsiyelerini 3 aşamaya bölmek en güzeli olacaktır. giriş seviyesi, orta seviye, hi-end. burada komplikasyonlardan bahsetmemek gerekiyor. kimisi kronograf isterken kimisi perpetual calendar kimisi gmt isteyebilir, o yüzden saatlerin temellerinden yola çıkıp fikir vermek en iyisi olacak.
1-giriş seviyesi saat alımı (300 tl'den başlayanlar diyelim)
a-safir kristal cam
saatte bakacağınız ilk yerlerden bir tanesi camı olsun. 2 çeşit cam kullanılıyor bu günlerde; safir kristal ve mineral kristal. mineral kristal saatler safirlerden daha ucuzdur ve bir artıları var, o da mineral kristaller kırılıyor ama parçalanmıyorlar. keza safir kristaller de öyle parçalanacak materyal değiller. çok nadir görürsünüz parçalandığını ve sadece çok güçlü darbeyle bu olur. safir kristal çizilmeye karşı son derece dayanıklıdır. etrafta kasası yamulmuş ama camında bir çizik olmayan onlarca saat var. safir kristal bakılması gereken en önemli noktalardan bir tanesi.
b-sağlam metal yapısı
çelik saat deyip geçmemek lazım. çelik saatin de, çeliği var :) saatlerinizin 316l çelikten olmasına özen gösterin. saatin kasası ve bileziğinin yekpare metalden yapılmış olmasına dikkat edin. bükme, parça parça metal olmamalı. bileziği elinize alıp kenarlarını inceleyince anlarsınız zaten bunu.
c-mekanizma
mekanizmasının ya isviçre ya da japon olmasına dikkat edin. isviçre mekanizmalar çoğunlukla eta ya da
ronda'dan gelir. japon mekanizmalar ise çoğunlukla seiko, citizen, miyotadır. illa da mekanik olacak vs. diye kendinizi zorlamayın. quartz da bu seviyede iş görür.
d-sağlamlık hissi
saati elinize aldığınız zaman o sağlamlığı hissetmelisiniz. bilezik luglardan oynamamalı, sağa sola sapmamalı. elimde dedemin, babama 4 yaşındayken aldığı (1963) bir seiko 5 var. bilezik sağa sola oynamaktan kendinden geçmişti tamir ettirmeden önce. bu olmamalı. burada bir anekdot; isviçre bilezikleri diğerlerinden daha iyidir. japon'dan da.
e-ağırlık
bu kişiden kişiye değişir. ben kolumda bir panerai taşımaktan hoşlanıyorum. o sağlamlık hissi ve kendini hissettirmesi bana güzel geliyor. kimisi hafif sevebilir, size kalmış.
f-kadran lume
lume olarak bahsettiğim şey fosfor. buna dikkat edin. güneş gittiği zaman saat kendini göstermemezlik yapmasın. fosforun kısa sürede kendini şarj etmesi önemli. bu işlerde japonlar iyi. luminova, superluminova olan saatlere bir bakın. buna dikkat edin. bunun dışında bildiğim kadarıyla isviçre'de bir firma trityum tüplerden lume üretiyor. bunların lume'u 25-30 yıl gidiyor.
g-doğru fiyatlandırma
saatin fiyatını iyi araştırın. saatin yetkili satıcısı saati 700'e veriyor, ama diğer satıcı 400 istiyorsa, 400'ü almayın. her şeyin ederi var. bu seviyedeki saatler fazla kar marjı peşinde olmadığı için yetkili satıcısının fiyatını ödemeniz iyidir. ayrıca yetkili satıcılar bolca indirim opsiyonlarına her zaman sahiptirler. pazarlıktan çekinmeyin. kimisi marka tarafından pazarlık yapmamaları konusunda uyarılırlar, adam yapamıyoruz diyorsa da inanın.
bu segmentte değil ama, ulysse nardin nişantaşı butiğinde %30 civarı indirim bile mevcuttu bir dönem.
giriş seviye saat alımı için benim verebileceğim tavsiye bunlar, bir ara hi-end sınıfındaki saatler için de bildiğim kadarıyla 3-5 bir şey yazmaya çalışacağım.
bill the butcher2 profili
-
kol saati alacaklara tavsiyeler
-
18 aralık 2015 bim'in keriz silkelemesi
18 aralik 2015 sabahi bim'in, nerd birliginin en buyuk zaaflarindan olan star wars'u kullanarak keriz silkelemesi olayidir.
koca koca adamlar yok darth vader kupasi yok bilmem ne havlusu alicam diye kendilerini yirtmislar okudugum, duydugum kadariyla.
adam diyor ki s vardi m vardi l vardi xl yoktu t-shirtlerde. bence en cok xl olmasi lazim. buna bu kadar hasta olup da normal fizikli bir adam gormedim zaten. hepsi sisman.
agzina 5 tane lay's sokarak obo dorth vodor'o bok diyen, faresi*, klavyesi yagdan gecilmeyen tipler oldugu icin bim'in bu kerizleri silkelemeyi dusunup, xl dusunmemesi cok ayip.
ya da getirdiler ama xl'ler hemen bitmis, digerleri kalmis olabilir.
tekrar soyleyecegim abi; 15-25 yas arasi star wars "hastasi" olan bak begenen demiyorum hastasi olan kim varsa cok net ozentidir. o yaslarda bu serinin hicbir sekilde bu kadar hastasi olamazsin.
şuradan star wars "woow çağının çok ötesindeydi" vs. diyen arkadaşlara da gereken cevabı bir kardeşimiz vermiş.
star wars pazarlama başarısından başka bir dalga değildir. hikayesi, kurgusu izlettirir, okutur ama daha fazlası kesinlikle değildir.
bim'i de bunca kerizi güzelce silkeleme başarısı gösterip kârına kâr kattığı için tebrik ediyorum.
edit: mousesi yazmama takılmış arkadaşlar, faresi olarak düzeltiyorum. haklılar, yanına da bkz koyayım.