henüz 15 günlük. içimdeki şey de artık yeğen sevgisi mi neyse, o da 15 günlük. doğumundan önce fazla yüz göz olmadık. gidip anasının karnında okşamadım sıpayı. ne bileyim, öyle bir hissiyat gelmedi içimden, geline de "ayyy canım giderek çok şeker oluyorsun" numarası çekmedim. neyse onu söyledim. neyse ki gelin hanım halihazırda ince yapılı idi de aldığı 3-5 kilo lafa söze varmadı. yani görümcelik yapmadım. niye yapayım? duasını ettik, vaktini gözettik. son aylarında elim bir iki zıbına, tuluma gitmedi değil, gitti. almadım değil, aldım ama abartmadım. işte yatağıydı, beşiğiydi, kundağıydı, banyo küvetiydi (alafranga leğen) derken düzdük eşyasını. o da gününü beklemedi zaten, çıktı geldi birazcık erkenden. hoş geldi.
doğalı 3 saat olmuş, hastane odasında, marul-maydonoz yıkama şeysi gibi ayaklı bir şeyin içine yatırmışlar çocuğu. "ee hadı hayırlısı hala oldun sen de, nasıl bir duygu" diyorlar. ben nereden bileyim nasıl bir duygu? güzel mi? bilmem, herhalde. sağlıklı doğdu, şükrünü eda edebilirsek nimetten sayacağız kendimizi. daha güzelliğine gelemedim ki... aman gelinin alı neredeydi, ıslak mendil çok sağlıksız, su kaynattıydım, tülbentle silinsin altı, erken geldi bebek şekeri hazır değildi daha, misafirlere çikolata almaya gitsin birisi, lohusa şerbeti kaynatmak lazım, göbeğini nereye gömsek ki derken 15 gün geçti. eli yüzü açıldı keratanın, has zeytinyağını emen cildi, her banyosundan sonra daha bir yumuşadı. bu oda soğuk, birader kombiye yüklen, ay siz bu çocuğu üşüteceksiniz derken adım "soğuk dedektörü hala" ya çıktı.
"halası nasıl bir his" diye sinsi sinsi soruyorlar bu hayatta en büyük gururu yeğeni olan teyzeler, ki haklılar, "ehehe güzel tabii" diyorum o değilden, teyzelere rol kaptırır mıyım? neyse ki bizimkinin teyzesi yok, o taht zaten benim aslanım! benim olmasına benim de ah bir de şöyle gönlümce kurulaydım...
bilemedim, minti minti bakışlarını gözlerime dikse tamam, tanısa, gülse e bir zahmet, şöyle düşe kalka yürüdüğünde elini tutsam zaten kolay, bakkala markete götürdüğümde ağlayıp zırlayıp beni rezil etse ve tüm prensiplerimden vazgeçirse işi olmuş say. işte o zaman yeğen sahibi olmak ne demek bir fikrim olabilir.
şimdi tek güzel o. o güzel, yeğenin olması henüz yeterince değil. daha doğrusu şöyle diyelim bebek güzelliği o kadar net ki şavkının yanında hala olmanın güzelliği sönmüş yıldız gibi kalır. iki yaşına kadar varlık sahası melek olan bir şeyden bahsediyoruz ve o şey benim kardeşimin evinde. bence asıl olay bu. büyük laflar etmekten korkmasam eni konu "cemalin tecellisi" derdim. bu mücellâyı temaşa etmek şahane.
doğumundan 2 saat sonra çekilmiş bir resmi var telefonumda. o resimdeki bakışı. şaşkın, hazin, garip. ciğer yarası. "bişnev in ney çün hikâyet" deki özet bir nevî... "dünyaya düştüm bir kere eyvahlar olsun" bakışı. hala olmak nasıl bir duygu diye mi sordu birisi? tek saramayacağım yarası, dermanı olamadığım tek derdi bu olsun duasına, o'nun kibrit çöpü parmaklarıyla parmağıma sımsıkı yapışması gibi yapışmak demek.
yeğen sevgisi güzel mi? güzel ve kuşkusuz daha bir çok şey...
namutenahi cizgi1 profili
-
yeğen sevgisi