ancient aliens hair guy5
profili

  • bir kız için alınmış en pahalı hediye

    (bkz: zaman) iadesi yok.

  • prensip gereği tesettürlü bayanları istemeyen otel

    bu adama plaket verin. parti kursun oy vereyim.

  • bursaspor

    küme düşmesinin sebebi, ibrahim yazıcı'nın vefatından sonra belediye tarafından inşa edilen yeni stadyum sebebi ile ak parti ve ona bağlı büyükşehir belediyesinin kucağına oturtulmasından doğan yönetim kaosudur. ibrahim yazıcı'dan sonra gelen her başkan bursa büyükşehir belediyesi başkanı, ve tayyip'in asker arkadaşı recep altepe'nin altında ezildi. ak parti bursaspor yönetimine sızdı ve kulüp iç işlerinde bağımsızlığını kaybetti. istenilen yapılamıyor, yapılanlar istenenler değil.

    erkan körüstan diye bir adam başkanlığa geldi. cristoph daum'u ve onun geçmişte çalıştırdığı ne kadar ipsiz sapsız adam varsa kadroda topladı. berbat bir yönetim, berbat bir teknik kadro, berbat bir futbolcu kadrosu ile bugünlerin tohumlarını ekti.

    sonra recep bölükbaşı başkan oldu. kulübe önce fernandao, sonra da şenol güneş kazandırıldı ve kaliteli bir teknik adamın nasıl "sıradan" bir kadroya bile dehşet verici bir hücum futbolu oynatabildiğini tüm türkiye gördü. ancak recep bey hunharca kasadan yiyordu ve kulübün her gün gitgide açılan mali açığından çok rahatsız olan şenol güneş kaçtı. mali açık da kulübün o sezonki başarısının 4 temel futbolcusunu satarak(fernandao, ozan tufan, volkan şen, şener özbayraklı) kapatıldı... mı? hayır! aksine recep bey gitti, akla mantığa sığmayacak pahalılıkta futbolcular(balasz dsudszak) transfer ederek kasanın amına koydu.

    plansız düzensiz harcanan paradan hayır gelmez. sırf "kariyeri var" diye rasgele alınan bir avuç dolusu futbolcudan ertuğrul sağlam bir cacık yaratamadı, akabinde ilk yakılan ertuğrul oldu.

    sonra başkan değişti ve ali ay ile hamza hamzaoğlu geldi. hamza altyapıyla sinerji içinde çalışıyordu. anlık başarıya değil, inşa edilen ve zamanla olgunlaşan başarıya inanıyordu ve ona yatırım yapıyordu. ancak eldeki kadronun bokluğuna kendi yanlış transfer tercihleri(bilal kısa, merter yüce) de eklenip üstüne kimi futbolcular disiplinden kopunca(deniz yılmaz, yonathan del valle), eldeki tek altın değer pablo martin batalla da bir noktadan sonra tüm yükü tek başına kaldıramaz oldu ve ardından çöküş geldi. ilk yakılan tabi ki hamza oldu.

    hamza'nın yerine adam bulamadılar. buldukları, kariyerindeki en büyük başarı ertuğrul sağlam'ın bursaspor şampiyonluğunda yardımcılığını yapmış olan mutlu topçu oldu. adamla anlaşmadan önce bir kariyerine bakmak gerek, gaziantepspor'u ne hale getirmiş bir farkına varmak gerek. ama yok. burunlarının dikine gittiler, facia büyüdükçe büyüdü.

    ardından adnan örnek'i bu ağır yükün altına soktular, o da tüm gayreti ile batan gemiyi yüzdürmeye çalıştı. ama geminin batmasının esas sebebi içindeki mürettebatın kendisi ise, dünyanın en iyi kaptanı bile onu yüzdüremezdi.

    futbolcular oynamak istemiyor. birçok yabancı futbolcu türkiye'deki sosyopolitik olayları bahane ederek gitmeye yer arayıp futbol ile ilgilenmez olmuştu. bu da sahaya yansıyınca, zaten sabıkalı olan taraftar bu özverisiz futbolculara tepkisini daha da barbarca yaparak otobüslerini bastı, bıçak çekti. işte o zaman kayış koptu.

    ne iş yaparsam yapayım, benim işyerimde bana herhangi bir saldırı olursa anında defolur giderim.

    bursaspor'un teksas grubu, afedersiniz hayvandır. modifiyeli tofaş'a binip lamborghini gibi ses çıkarsın diye şehrin amına koyan gürültü kirliliğini yapan maganda tiplerdir. hepsi oto yan sanayi işçisidir bunların. koyu ak particidirler. düzenli bir hayatları yoktur dolayısıyla bir futbol kulübünü hayatlarının merkezine koyarlar.

    sırf bir kimlik olsun diye beşiktaş'tan nefret ederler. ben bursasporluyum. ve açık olmak gerek, bursasporun fanatik taraftarının beşiktaş nefreti o 2004 senesindeki küme düşme olayını çoktan aştı. o hadise, sadece bir "varoluş sebebi" yaratmak için kendi kendine ortaya çıkmış bir katalizör haline evrimleşti. bursasporluluğunu beşiktaş nefreti üzerinden yaşayan tipler var bu şehirde artık.

    dolayısıyla çürük ve içine zehir kaçmış bir yönetim, kötü futbolcu transferleri ve en kötüsü de iğrenç bir taraftar grubu, bu kulübün hep beraber bu duruma düşmesinin başlıca sebepleri oldular. kendi kendilerini yaktılar.

    daha önce birinin dediği gibi, 16 maçın 12'sini kaybedince bursaspor düşmesin de ben mi küme düşeyim? her koyun kendi bacağından asılır. adnan örnek'in dediği gibi bu kulübün bir şoka ihtiyacı var, tek panzehir bu. o panzehir de, küme düşmek. ayağa kalkabilmek için önce düştüğünü kabul edeceksin.

  • prag denince akla gelenler

    (bkz: czech casting)

  • arapça düşmanlığı

    "arapça düşmanlığı" yanlış algı yaratmaya çalışan bir başlık. şöyle ki, arapça ticari açıdan gayet ve gayet avantajlı bir dil ve çocukların bunu ülkeyi kalkındırmak amacıyla kendilerini geliştirme esaslı öğrenmesi güzel olur.

    gelgelelim biz laikçilerdeki düşmanlık arapça'ya değil, arapça'nın kültürümüze tamamen dini dayanaklarla zorla entegre ettirilmeye çalışılan "arap seviciliği"nin bir parçası olarak dayatılması. araplara dair hiçbişey sevmem. 2 seçenek var birini seç deseler orta asya türklüğünü seçerim, islami arap kültüründe erimiş türklüğü değil.

    dünyada bilimin 2 dili var: biri latince diğeri ingilizce. mühendisliğin dili de almanca ile japonca. ticaret dilleri de rusça, arapça ve ispanyolca. eğer ticaret yönlü dil eğitimi vereceksek neden rusça ve ispanyolca'yı da müfredata opsiyonel olarak "üç dilden birini seçin" diye eklemiyorlar? hm? çünkü empoze ettirilmeye çalışılan şey arap kültürü, dili değil. araplar insanlığın gelişimine ne katkıda bulunmuş diye adama sorarlar.