birakbana vidividi1
profili

  • çağla tuğaltay cinayeti

    finding i.t.

    aksam uzeri eve yururken son zamanlarda oldugu gibi olayi dusunuyordum. ailenin uzerinde ne kadar suphe olursa olsun, i.t’nin ordu’dan istanbul’a gelis hikayesi tabiri caizse ailenin dokunulmazlik zirhi olmus. i.t. hicbir zaman polisin radarina girmedi, cunku 5 haziran’da unye’de oldugu gibi son derece basit bir bilgi teyit edilmis(tir) diye dusunuluyor.

    birden tabiri caizse bir simsek cakti ve aydinlandim. tabi ya, aslinda bu kadar bariz ve basitti, ve bu yuzden dikkat cekmedi.

    otobus hikayesini i.t.’nin agzindan cesitli defalar duyduk. ilk olarak 2017 serap pakoz – gercegin pesinde’de su sekilde anlatildi:

    https://www.youtube.com/watch?v=vart9n6vcig

    (zaman damgalariyla birlikte otomatik transkript’ten kopyaladim)

    (i.t.’nin olayi ilk anlatis sekli, 31:18’den itibaren)
    i.t: beni e gece sanıyorum saat 12 falandı olayın olduğu gece eee yoldan çevirdiğimiz bir şehirler arası otobüsle ben yola çıktım eee sabaha karşı sanıyorum 5 falandı eee otobüsün radyosundan bizim evin eee adresini vererek ah eee kardeşimin adının soyadının baş harflerini söyleyerek böyle bir olayın olduğunu duydum eee o anda tabi şu anda çok da şey yapamıyorum o anları az önce de biraz kötü oldum kusura bakmayın ... eee orada duydum işte ondan sonra biraz sinir krizi falan geçirmişim herhalde ... sonra sakinleşince şoför oradaki yolcular falan söyledi bana eee ben zor bela istanbul'a vardım ondan sonra otogarda inip hemen taksiyle anne annemlerin evine geçtim tabii yoldu duyunca tam da mola anında duymuştum eee önce annemi aradım sonra babamı aradım ikisine de ulaşamadım sonra dayımı aradım ona ulaştım ondan sonra e direkt sordum hani çağla’ya bir şey mi oldu ne oldu falan diye eee yok bir şey falan dedi hani yaşıyor mu onu söyle bari dedim eee o da tamam gel dedi söylemedi

    (i.t. programa tekrar katiliyor, saatler uyusmadigi icin serap p. ile i.t arasindaki diyalog, 8:03:57’den itibaren)

    ı.t.: gece saatleriydi, normalde öğrenci evinde yaşarken ben, hani onlara giderim ziyarete, görmeye etmeye. ama onların bana pek geldiği görülmemiştir. yani akrabalarımdan bahsediyorum.
    s.p.: gece saat kaç sularındaydı?
    ı.t.: gece saat 11-12 sularındaydı. görünce şaşırdım tabii ki de. ne oldu falan dedim.
    s.p.: içeri girdiklerinde ne söylediler?
    ı.t.: ilk önce bir şey söylemediler. sonra anneannem bana biraz düşkündür, onun biraz kötü olduğunu söylediler. beni görmek istediğini söylediler.
    s.p.: gelenler kimdi, tam olarak akrabalık dereceleri neydi?
    ı.t.: annemin teyzesinin oğlu ve annemin kuzeni geldi. yani iki kişilerdi.
    s.p.: anneannenin hastalandığını söylediler, öyle mi?
    ı.t.: evet, söylediler. sonra saat 11 civarıydı.
    s.p.: bu insanlar olayı biliyordu aslında. seninle birlikte hadi gidelim istanbul'a demediler mi?
    ı.t.: yok, demediler. sadece benim öğrenci olduğum için yanımda para olup olmadığını sordular. ben de yeteri kadar var dedim.
    s.p.: sonra nerede otobüse bindin?
    ı.t.: ünye'nin merkezine yaklaşık 3 kilometre mesafede oturuyordum. hemen şehirler arası yol, yani ordu samsun karayolunun bir paralelinde oturuyordum. yürüyerek birkaç parça eşyayla oraya çıktık.
    s.p.: bu arada anneni babanı aramadın mı? anneannem hastaymış dedin mi?
    ı.t.: yok aramadım o an. çünkü acil bir şey olacağını hiç aklıma getirmedim. anneanne de olsa niye bana bu haberi akrabalarım getirdi, annem arayıp babam arayıp anneanne hasta hadi gel diyebilirler diye düşünemedim, inanın hiç düşünemedim o anda.
    s.p.: sonra ne oldu, otobüse bindin mi?
    ı.t.: evet, bir tane otobüs çevirdiler, içerisi bayağı kalabalıktı. bindim otobüse. saat 11-12 civarı gibi hatırlıyorum ama daha erken de olabilir. gece karanlığı olduğu kesin.
    s.p.: sonra ne oldu, otobüste bir şey duydun mu?
    ı.t.: evet, ikinci mola yerinde bolu'da mola yerindeyiz, ben inmedim otobüsten. radyoda haberler vardı, haberlerde bizim evin açık adresini söylüyorlardı. kardeşimin adıyla soyadının baş harfini söyleyince ve olayı da hunharca katledildi falan deyince ben ufak çaplı bir sinir krizi geçirmişim. oradaki şoför ve yolcular sonradan anlattılar, bana bir tane sakinleştirici falan verdiler.
    s.p.: o anda anneni babanı aramayı düşündün mü?
    ı.t.: hayır, o mola öyle geçti. bir sonraki molada anneme ulaşamadım, babamı ulaşamadım. en son dayıma ulaştım çünkü onlar emniyetteymiş.
    s.p.: dayınla konuştuğunda ne öğrendin?
    ı.t.: dayıma ulaştım, böyle böyle bir şey duydum radyodan, doğru mudur nedir diye sordum. o da herhangi bir şey yok, ölmedi, birazcık tehlikeli durumu var dedi. ben de o şekilde yola devam ettim. tabii mideme kramplar girdi, elim ayağım boşaldı, soğuk soğuk terledim.
    s.p.: otogara indiğinde saat kaçtı?
    ı.t.: sabah saatleriydi, öğlen olmamıştı daha. mesela 10-11 gibiydi sanırım.
    s.p.: dün orhan bey'le konuştuğunda gece 1 gibi bindim ünye'den otobüse demişsin, sabah 9 gibi de indim demişsin. şimdi tabii biz bir hesap yaptığımızda 12 saat minimum 12 saat olsa, senin öğlen 1-2 gibi inmen gerek.
    ı.t.: evet, doğru. ama akşam karanlığı çöktükten sonra olduğuna eminim, 9'dan sonra. ama otobüse bindiğim saat daha erken olabilir, 12 olmayabilir. o zaman yanımda olan akrabalarımıza danışmak lazım, belki daha net hatırlayacaklardır. benim yaşım da biraz ufaktı, tam da net çıkaramıyorum saatleri açıkçası.
    s.p.: otogara indiğinde artık anneannenin değil de kardeşinin başına bir şey geldiğini öğrenmiş olarak iniyorsun ama anneannenin evine gidiyorsun. neden?
    ı.t.: çünkü öyle söyledi dayım telefonda, anneannendeyiz oraya gel dedi.

    (ayni programda 8:17:00’dan itibaren cok onemli bolum)
    s.p.: ilker bir tek senin sorgun resmi olarak yapılmamış ve kan örneği alınmamış.
    ı.t.: hı hı, eee, şöyle. eee, ben anlattım ya, az önce geldiğim günün hemen akabinde eee gittim ifade vermeye. dört tane polisle bir odada görüştük. eee, bana hani sorular sordular, ben de eee bildiğim kadarıyla cevapladım. ama bu resmi evrağa dökülmedi işte.
    o.k: yani bu karıştırılıyor. buna biz mülakat diyoruz. karşılıklı soru sorup notlarımızı alıyoruz. nasıl şu anda not alıyorum ben, aynı şekilde. ama yazılı ifadeye döküldüğü zaman imza atıyorsunuz. ifade anlamında odur. atmamışsın zaten. yok çünkü dosyada böyle bir sey, kan örneği de yok. kan örneği de alınmamış.
    ı.t.:: evet, kan örneği herhalde o dönemde uzak olduğumla alakalı olabilir diye.
    s.p.: şu anda mesela kan örneği alınsa, verir misin?
    ı.t.:: tabii ki veririm.
    s.p.: siz gülnür hanım, böyle bir şey ister misiniz? oğlunuzun alınmamış mesela? böyle bir dilekçe verir misiniz oğlumdan da ya da eşinizden?
    g.t: tabii, kan örneği alınsın.
    s.p.: tamam. orhan bey, bunun prosedürü nedir?
    o.k: tabi, bunu kendileri de isteyebilirler savcılığa gidip. yani, bizim olayımızla ilgili şüphelendiğimiz şunlar şunlar varken ben kendimden de kan örneği alınarak tekrar bir inceleme yapılmasını istiyorum diye talep edilebilir.

    (emekli polis yayini, 19 mayis 2023’te yuklenmis. 13:33’ten itibaren)

    13:33
    • ı.t: ... bu saat konusu bir kere tamamıyla ayrı tutulması gerekiyor. çünkü ben söylediğim saatlerde yanılıyor olabilirim. üzerinden seneler geçti. ama şundan eminim: benim yola çıkış saatim gece saati, hava karanlıktı, yani 9'dan sonra diyebilirim.

    19 mayıs üniversitesi iktisat fakültesi ünye'de. orada benim anneannemin bir evi vardı. orada kalıyordum, tek kalıyordum ... ben evdeydim o akşam, sınava çalışıyordum. ertesi gün sınavımız vardı.... gündüz okul vardı, okula gittik herhalde. akşam saatlerinde falan eve geldim. ondan sonra evdeydim.

    fatih abi var orada, annemin kuzeni. gece saatlerinde o geldi, oturduğum eve. normalde de hiç böyle habersiz falan gelmez yani. geldi işte, gece vakti kapı çalınca da...

    yanında da bir şey vardı. fatih abinin yanında bir adam vardı ama kim olduğunu hatırlayamıyorum şu anda. tanımıyorum yani ben açıkçası. ondan sonra onlar bana anneannemin sürekli bir tansiyon rahatsızlığı vardı. tansiyonu yükselmiş, hani çok kötü durumda olduğunu söylediler. beni de çok severdi anneannem, beni görmek istediğini söylediler. ben de ne yapacağız dedim. dedi ki, hadi çıkalım dedi evden. ben üstüne apar topar bir şeyler giydim, çıktık yola. beraber arabayla gelmişlerdi. ana caddeye yani ordu istanbul karayoluna paralel bir yerdeydi benim evim. oradan beraber şey, o ana caddeye çıktık. ondan sonra yolda giderken fatih abi bir tane de polis arkadaşları var orada, çevresi onu aradı. iki tane de polis geldi. caddeye çıkmadan biz beraber çıktık caddeye arabayla. bu cep dediğimiz şey var orada, duruyoruz şimdi.

    o.k: bir saniye dur. sen şimdi bakın, çok güzel bir şey söylüyor arkadaşlar. adım adım gideceğiz dedim ya. bakın, dikkatli bir şey söyleyeceğim. böylesi bir şüpheli var benim karşımda. ben cinayet polisiyim diyelim, geldi ve bana iki tane polisten bahsediyor. benim en çok güveneceğim insan. peki, ben hemen onu teyit etmez miyim? bir de böyle düşündüm, baktım. yoksa, polisten niye bahsetsin ki? bak işte, fatih abi bana söyledi, ben yola çıktım. arabaya bindim, geldim. çok detay var, bakın dikkat edin, çok detay var. neyse, devam et şimdi ilker. niye geldi o polisler, niye vardı orada?

    ı.t: yoldan geçen otobüsü çevireceklerdi. otobüs, hani saate vatandaş olarak bizi gördüğünde durmaz diye. onları bilerek yanına çağırmıştı fatih abi. polisler geçen bir otobüsü durdurdular, istanbul'a giden bir otobüsü. ben de bindim otobüse. şundan eminim, hava karanlıktı, gece saatiydi yani. bindim, yola çıktım. sonra ikinci molada, havada hafif böyle aydınlık olmuştu. ben inmedim molada, otobüste koltuğunda oturuyordum. otobüsün içinde radyo haber, sabah haberlerini dönüyordu. orada bizim evin adresini tarif etti, yani açık adresi söyledi. bir de kardeşimin ismiyle soy ismini, baş harfini söyledi ve olayı anlatan şekilde. ondan sonra ben onu duyunca böyle bir soğuk terleme, kalbim sıkıştı falan filan. yanımda da bir yaşlı teyze oturuyordu, sinirlenince böyle cama doğru elimi vurdum. ondan sonra böyle kolumdan tuttu o teyze de. ondan sonra ben hemen şey yaptım, indim telefonumla aramak için. otobüsten aşağı indim, daha kalkmamıştı mola yerinden. ondan sonra şeyi aradım, önce annemi aradım, ulaşamadım. babamı aradım, ulaşamadım. sonra dayımı aradım. dayım açtı telefonu. ondan sonra dedim ki, böyle böyle haberlerde söylüyorlar, kardeşinde bir şey var mı? ne oldu, ne bitti? bir şey söyle bana dedim. ondan o da dedi ki, yok dedi, biraz kötü durumda ama iyi dedi. tamam dedim, ben yoldayım, geliyorum dedim. nereye geleyim dedim. dedi ki, anneannenin evine gel. tamam dedim, ben de indim işte şeyde, otogarda istanbul'a. oradan bir taksiyle hemen anneannemin evine gittim. içeri girer girmez herkes feryat figanı aglıyordu. ondan sonra beni daha şeye sokmadan, salona sokmadan dayımla babam aldı, arkada bir odaya götürdüler. anlattılar olayı, şeyiyle, nasıl oldu, nasıl bittiğini. ondan sonra dediler ki, şimdi seninle gitmemiz lazım, seni bekliyorlar. hemen çıktık, gayrettepe'ye gittik. gerekli ifadeye verdim, olay bu şekilde.
    o.k: ... şimdi, otobüsün camı çatladı mı ya da kırıldı mı?
    ı.t: elimle bunu nasıl becerdim, tamamen tuz buz olma durumu yoktu ama ben böyle istem dışı vurduktan sonra indim dedim ya, telefonda konuşmak için. tekrar geri geldiğimde camda ufak bir çatlak olduğunu gördüm. yani bu konu kulaktan kulağa büyüyerek cam tuz buz oldu falan haline geldi.
    o.k: : elinde bir hasar oluştu mu?
    ı.t: : yok, elimde sorun yok.
    o.k: ... gayrettepe’ye gittiğinizde ifade mi verdin?
    ı.t: ifade verdim. üç kattaydı, çıktık. zaten daha önceden bütün aile ifadesini verdiği için benim de nereye gideceğimi biliyorlardı. onlar yol gösterdiler, çıktık. bir tane odaya aldılar beni, tek başıma. böyle bir masa, bende tek sandalyede oturuyorum. başında üç tane polis memuru var, işte bir sürü sorular sordular. ben de cevapladım, sonra onu ifadeye çevirdiler, imzalattılar bana. ... bu şekilde oldu yani. işte kardeşimin sevgilisi var mıydı? okul hayatı nasıldı? dersleri nasıldı? arkadaş çevresinden tanıdığım kimler vardı? gibi, gibi sorular.

    (i.t muhabirtv roportaji, 20 agustos 2023 tarihinde yuklenmis. 0:42’den itibaren)
    ı.t.: o dönemde tabii ben istanbul'da olmadığım için, ben de sonradan öğrendim olayı, detaylarını. yolda bilmeyerek geldim. ben ordu'da üniversite okuyordum. gece saat 11-12 falandı herhalde. olduğum yerde de anne tarafından akrabalarım var. onlar gelip gece saat 11-12 civarında kapıyı çalıp beni anneannemin fenalaştığını, beni görmek istediğini söyleyerek evden çıkardılar.
    onların da o bölgede çevresi var. birkaç polis yardımıyla yoldan geçen şehirler arası bir otobüsü durdurdular. ben bindim içine, ordu'dan istanbul'a gelmek için yola çıktım. bolu civarında bir mola vermiştik. mola yerinde radyoda sabah haberleri vardı. sabah saat 6-7 falandı herhalde. o haberlerde duydum, bizim evin adresini söyledi, kardeşimin adıyla soyadının baş harfini söyledi. ben orada öğrendim, sabaha karşı öğrendim.
    öğrenir öğrenmez mola yerinde olduğumuz için indim otobüsten. gittim bir telefon kulübesine. cep telefonumun şarjı bitmişti o zaman. gittim bir telefon kulübesine, önce annemi aradım ulaşamadım, babamı aradım ulaşamadım. en son dayıma ulaştım. ona sordum, kardeşim iyi mi, durumu nedir falan diye öğrendim haberlerden dedim. dayım, yok bir şey, falan dedi ama radyoda da haberlerde öldürüldüğünü söylemişlerdi. ben şimdi bilemedim. bolu'dan istanbul'a kadar ki zaman geçmedi. otogara iner inmez bir taksiye binip dayımlara gittim. dayımdan da anneannemde olduklarını öğrendim. direkt o eve gittim, taksiye binip hemen geçtim gayrettepe'deki eve.
    eve baktım, içeride herkes ağlıyor, bağırıyor, çağırıyor. ondan sonra tabii konuyu da ben radyodan öğrendim ya, beni içeri girer girmez kim olduğunu hatırlamıyorum da, beni arka odaya götürdüler direkt. ondan sonra orada anlattılar falan. ben detayını orada öğrendim tabii. 22 sene geçmiş aradan. indiğim gün anneannemlere gittiğim gün, dayım babam hemen yakınında oturuyorlar zaten. emniyetteki çağırdı, gittiğim gün, geldiğim gün gittim şeye. o dönemde tabii şu andaki ekip yok. aydın bey var, bir renkli gözlü bir polis memur arkadaş vardı adını veremiyorum, bedir olabilir. şöyle, ben bir masaya oturdum, kafama 3 tane memur arkadaş geldi. ondan sonra tabii o zaman da 17-18 yaşındayım. tabii biraz korktum yani, çünkü böyle, şimdiki tabirle çapraz sorgu gibi oldu.
    bir oradan şeyi sordular, erkek arkadaşıyla alakalı sordular, normal yaşantısıyla benimle olan ilişkisini sordular, o şekilde sorular sordular. ben de dilim döndüğünce cevapladım. benim nerede olduğumu sordular, tabii ben söyledim zaten. bu sabah geldiğimde konuşma o şekilde oldu. ondan sonra zaten ertesi gün cenaze oldu.
    benim arkadaş çevremi istedi polis arkadaşlar. ben o dönemde işte evimize girip çıkan, dışarıda görüştüğüm arkadaşlarımın hepsini teker teker aldım, götürdüm, ifadelerini aldılar. o zamanlarda hani benim tarafımdaki araştırma böyle devam etti. ama onlar tabii başka tarafında araştırma ne şekilde yürüdü falan herhangi bir şekilde ben, annem, babam kimse bilgi alamadık yani.

    -unye’de bir aksam ustu
    eveeeeeet, bu uzun girizgahtan sonra yoklama almaya basliyorum.

    oncelikle on bilgi:
    5 haziran 2000 gunu unye’de gunes battiginda saatler 20’yi gosteriyordu. havanin tamamen kararip gece olmasi icinse 2 saat daha gecmesi gerekecekti.

    -unye’de 5 haziran gunu gunesin hareketi:
    https://www.timeanddate.com/…2903?month=6&year=2000

    - gunes battiktan sonra alacakaranlik ne kadar surer, gece ne zaman baslar, detayli aciklama:
    https://lovethenightsky.com/…ter-sunset-is-it-dark/

    otobus hikayesinin ilk versiyonu gercegin pesinde programinin ilk kisminda oldukca sade ve detaysiz olarak geciyor. gece 1 binis, sabah 5 te mola yerinde olayi duyuyor, 9’da esenler’e variyor.

    buna gelen tepkiler neticesinde ilker programa tekrar katildiginda saatleri esnettigini goruyoruz. yola cikis saati gece 11 -12’ye dogru cekilmis ama daha erken de olabilir diye acik kapi birakiyor. ancak havanin karanlik, yani gece olduguna vurgu yapiyor. annesinin kuzeni ve annesinin teyze oglu geliyor, birkac parca esya ile yuruyerek yola cikip otobus ceviriyorlar. yolculuk esnasinda ikinci molada otobusten inmeden radyodan olayi duyuyor, ucuncu molada ise dayisini ariyor. esenlere sabah 10-11 gibi yani ogleden once vardigini soyluyor.

    ucuncu versiyonu emekli polisin yayininda. yola cikis saatinin iyice geri geldigini goruyoruz. gece saati, hava karanlıktı, yani 9'dan sonra seklinde acik kapi birakiyor. gelenler icinde annesinin kuzeni ve tanimadigi bir adam var. ilginc bir detay. annesinin teyze oglu neden anlatidan cikti? bu sefer ustune birseyler alip bu sefer esya olmadan ve yuruyerek degil arabayla yola cikiyorlar. bir de akrabasinin arkadasi olan polisler var, ilk defa duyuyoruz. otobusu cevirmeye yardim ediyorlar. olayi ikinci molada duyuyor ama hemen asagi inip dayisini ariyor (ucuncu mola anlatidan cikti)

    dorduncu versiyon oncekine benziyor, ancak bu sefer mola yerinde telefon kulubesinden dayi araniyor.

    bu sekilde bakinca net bir sekilde goruluyor ki inandirici bulunmayan ilk hikayeye peyderpey rotusler yapilmis. bu hikayedeki celiskiler genis olarak ele alindigi icin tekrar etmeye luzum gormuyorum. onun yerine i.t’nin hikayesine bonkor davranarak unye’de hava karardiktan sonra otobuse binen bir vatandasi sabah 11 gibi esenler’de indirmek mumkun mu ona baktim.

    2 haziran 2024 itibariyle unye esenler otogari arasi otobus bileti almak istersek

    https://www.enuygun.com/…obus-bileti/unye-istanbul/

    giresun turizm 18:00’da ordu’dan kalkiyor, 14 saat 50 dk sonra 08:50’de esenler’e variyor.
    kanberoglu 21:00’da ordu’dan kalkiyor, 15 saat 40 dk sonra 12:40’ta esenler’e variyor.
    metro 21:00’da ordu’dan kalkiyor, 14 saat 30 dk sonra 11:40’ta esenler’e variyor.

    bugun cok bonkor gunumde oldugum icin kiyak geciyorum. i.t’nin kapisi tam hava kararmaya yakin 21:30 gibi caliniyor, apar topar ustune birseyler geciren i.t ve akrabalari yuruyerek veya arabayla, otoyola cikiyorlar. o esnada saat 22 civari. ordu’dan 21’de kalkan metro otobusunu tam unye’den gecerken sans eseri yakalayip el edip durduruyorlar ve i.t otobuste. sali sabahi (6 haziran 2000 sali gunune denk geliyordu) istanbul trafigine de takilmadan tam 11.40 gibi esenler’e variyor. 2000 yilinda bolu tuneli olmadigini dikkate alarak 1 saat de oradan eklersek 12.40 oldu.

    evet goruldugu gibi i.t’nin hikayesinde her turlu olasiligi lehine yorumlamamiza ragmen yine de olduramadik. esenler’e vardigimizda neredeyse ogleden sonra 1 olmustu.

    simdi yavas yavas zurnanin zirt dedigi yere geliyorum. en basta kafamda bir simsek cakti demistim. bu otobus hikayesinin iler tutar yani var mi, tabi ki yok. ancak o.k. ne demisti hatirlayalim:

    “bir saniye dur. sen şimdi bakın, çok güzel bir şey söylüyor arkadaşlar. adım adım gideceğiz dedim ya. bakın, dikkatli bir şey söyleyeceğim. böylesi bir şüpheli var benim karşımda. ben cinayet polisiyim diyelim, geldi ve bana iki tane polisten bahsediyor. benim en çok güveneceğim insan. peki, ben hemen onu teyit etmez miyim? bir de böyle düşündüm, baktım. yoksa, polisten niye bahsetsin ki? bak işte, fatih abi bana söyledi, ben yola çıktım. arabaya bindim, geldim. çok detay var, bakın dikkat edin, çok detay var. neyse, devam et şimdi ilker. niye geldi o polisler, niye vardı orada?”

    evet ilk bakista mantikli. yani otobus hikayesi pek akla yatmiyor ama cocuk zamaninda polise de anlatmistir ve teyit edilmistir herhalde. mi acaba..

    kardesim bu hikaye televizyondan ve youtube’dan 2017’den itibaren parca parca degistirilerek bize anlatildi. 2000 yilinda polise ne anlatildi? i.t polise ifade verdiginde hikaye nasildi? fatih abinin ve diger akrabanin ismi gecmis miydi? onlarin arkadasi olan polislerin ismi gecmis miydi? teyit edilmistir diyorsunuz da soruyorum tam olarak ne teyit edilmistir? belki i.t. kimsenin ismini vermeden cok kisaca ordu’dan geldigini soyledi ve o esnada polisler ustune dusmediler. i.t’nin 20 yil sonra fatih abi ve polis arkadaslarini sahit gosteriyormus gibi yapmasi 2000 yilindaki ifadesine kredibilite kazandirmaz, bu buyuk bir anakronizm ornegi.

    bu cakalligi siradan vatandasin yutmasini anlarim ama emekli polis arkadas da yutmakla kalmamis ustune bir de helva yemis.. yersen tabi.

    neyse bu bombanin kucuguydu. gelelim zurnanin zart demeyi birakip ortadan cat ciye catladigi yere. serap pakoz’un programinda ikrar ettigi uzere 2017 itibariyle bu dava dosyasinda i.t’nin ne ifadesi var, ne kan ornegi var ne dna ornegi var.. hicbir seyi yok. tekrar ediyorum yok. bu ne demek, i.t. dosyada hicbir zaman supheli olarak yer almadi.

    (bu arada i.t. 2023 emekli polis yayininda imzali ifade verdigini iddia ediyor, polis de 2017’de pakoz programinda i.t’nin ikrar ettigini duymamis gibi yapiyor.. yersen vol 2. zaten dosya elindeyse cikart goster 2000 yilindaki imzali ifadeyi. gosteremezsin cunku yok)

    yine soyleyeyim, i.t bu dosyada hicbir zaman supheli sifatiyla yer almadi. ifadesi bile yok diyorum, ki sorusturmanin birinci adimidir. supheli gorulmeyen bir sahsin olay aninda nerede oldugunu polis neden teyit etsin? buna ihtiyac yok bir kere. burada cakallik vol 2 devreye giriyor. siradan vatandas soyle bir izlenim ediniyor, i.t’nin olay aninda nerede oldugu teyit edildi o yuzden supheli gorulmedi ve ifadesinin alinmasina gerek gorulmedi. hayir efendim, kazin ayagi oyle degil.

    cinayet sorusturmasinda once cember genisler. bu asamada cinayetin unsurlari dikkate alinarak (olay yeri, maktul, katil profili) supheli listesi olusturulur. ornegin, olay yerine kimin erisimi vardi, kimin cinayet motifi olabilir, kimin cinayet silahina erisimi olabilir gibi. cember genisledikten sonra eleme baslar ve cember daraltilir. bu eleme asamasinda forensik bulgular (kan, dna, kesi profili), tanik ifadeleri, teknik takip (hts kaydi, cctv kaydi, finansal kayitlar gibi) ve sair metotlar yardimiyla supheli listesi daraltilir.

    bu konuda kaynak olarak murder ınvestıgatıon manual (2006) – association of chief police officers 253’uncu sayfadan itibaren bakilabilir:
    https://library.college.police.uk/…ual-redacted.pdf

    dosyanin kendi ic mantigi acisindan baktigimizda da ayni yontemin izlendigini goruyoruz. supheli gorulenlerden ifade, kan ve dna ornegi aliniyor ve ifadeleri teyit ediliyor. ornegin yasin c’nin supheli olarak dosyada yer aldigini biliyoruz. kendisinden kan ornegi aliniyor, akrabalarindan ifade aliniyor, calistigi eczanedeki kalfadan ifade aliniyor, hepsi dosyaya giriyor. bunun yaninda yanilmiyorsam i.t’nin ifadesiydi, tabiri caizse ucan kustan kan ornegi alinmis. tugaltaylar ile bir sekilde ilgisi olan herkesten kan ornegi alinmis, supheli gorulenlerden de capraz tanik ifadesi alinmis. tabi sevgili i.t. haric. i.t. cembere hic girmedi, o yuzden cemberden cikarmak icin herhangi bir teyit yapilmadi, yapilsaydi defalarca gozumuze sokulurdu zaten.

    galiba son programda soylendi, dosya halen ilk gunku ekibin elindeymis. normalde bu dosyanin alicisi olmamasi lazim, elden ele dolasmasi lazim. faili mechul, cozumsuz, resmen bela bir dosya. baslik sukela modunda okunursa bir paralel evren hikayesi vardi.. diyeceklerim bu kadar.