toledo yöresinden bir bozlak türküsü...
ne messi'yi ne suarez'i ne de neymar'ı isterim.
al yanaklı, gül memeli penelopem yeter bana
barcelona ellerinde kızgın boğa beslerim
allı turnam katalanlık mapusluktan beter bana
asethuan4 profili
-
ne messi'yi ne suarez'i ne de neymar'ı isterim
-
türkçe ve isveççe'nin benzerliği
yazmayacaktım ama tutamadım kendimi…
yukarıda bir arkadaş, saturn boy ve diğerleri çeşitli örnekler verip herhangi bir bağlantı olmadığını ispatlamaya çalışmış ve hatta ne gaflettir ki akıllarınca alay etmişler.. binlerce örnek bulabileceğim halde sadece ilgili arkadaşların örneklerinden giderek konuya başka bir yorum getirmek isterim. sadece örnek verilen dil ve verilen örnekler üzerinden gideceğim. fin ve germen dillerindeki diğer benzerliklere girmiyorum bile. arzu edenler ile bu benzerlikleri özelden tartışabilirim.
bu başlığa lehte veya aleyhte görüş yazanları tanımıyorum. ancak hiçbirinin kelimelerin etimolojik kökenleri konusunda ilgi ve bilgi sahibi olup en azından böylesi konularla ilgili eski türk kaynaklarına bakmak zahmetine bulunduklarını düşünmüyorum. misal bu yazılanları gördükten sonra ilk işim islamiyet etkisinde olsa da ilk türk sözlüklerinden biri olan divan-ı lügati’t – türk’e bakmak oldu. yazılanları bir de bu yönden değerlendireyim istedim. zira bir bağ kurulmak isteniyorsa ki ben tüm kalbimle bir bağ olduğunu düşünüyorum; elbette bugünün türkçesiyle bunları anlamlandırmak güç olurdu.
öyleyse eski türk sözlüklerine bir göz atalım. (ne gariptir ki eski türk sözlüklerine ulaşabildiğimiz halde eski, m.s 1200 yılı öncesi yazılmış avrupa dillerine ait, germen, norman, fin, slav vs. sözlüklerine ulaşamıyoruz. ilginç değil mi?)
daha binlerce örnek bulabileceğimiz halde arkadaşımızın yukarıda örnek verdiği bahsi geçen kelimelere bakalım.
merhaba = hallå: merhaba türkçe bir sözcük değil. bu bizim ayıbımız. ancak al, allamak sözcüğü öz türkçe. anlamı, at sancaklarını selamlamak. dolayısıyla “ sen şu gelenleri alla!” dediğimiz zaman onları selamla, onlara merhaba de anlamı çıkıyor öz türkçe (kaşgarlı, mahmut, 1074: sf 137) ingilizce, germence, isveççe hello ya da halla kelimesinin kökeni bir nebze aydınlanıyor. türklerde “al” kavramına ilişkin yığınla literatür var. arzu eden araştırıp bulabilir. al kavramının dinsel temeline girmiyorum ki bu konu şu an itibariyle hepimizi aşar!
nasılsın = hur mår du = turgardu (kaşgarlı, mahmut 1074: sf 592) turgarmak, bir adamı yerinden kaldırıp hal hatır sormak. e ben daha ne diyeyim? adam 1000 yıl önceki sözlüğünde yazmış!
iyiyim = jag mår bra = yaq mar mak – yaq ur mak (kaşgarlı, mahmut 1074: sf 664) soluk alıp vermek, yaşamak, iyi olmak!
teşekkür ederim = tack. teşekkür arapça bir kelimedir. şükran köküyle ilintilidir. tack ile teşk arasındaki benzerlik ilgi çekicidir. burada bir kelime daha ilgi çekicidir. taşak! öztürkçesi teşük (kaşgarlı, mahmut 1074: sf. 557) ilgili sayfa “teşüklemek” kelimesinin: “o onun erkek gibi davranmasından dolayı memnun oldu” anlamını vermektedir. yukarıdakiler kadar kesin olmasa da örneği sunmaya değer buldum. kelimenin batı dillerine ve arapçaya geçişindeki temelin kuvvetle muhtemel erkeklik ile ilgili bir çıkış kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
barış = fred = bered, bred (kaşgarlı, mahmud, 1074: 183) beredmek, bredilmek: para yoluyla anlaşma sağlanması. berdel kelimesinin buradan geliyor olması olasıdır.
aşk = älskar = alsqımak = yağma etmek, kurtarmak, sevmek; sahiplenmek… başka benzeyen bir sözcüğümüz daha var. halaskar= seven, kurtaran, kurtarıcı!
korku = rädsla = röd, öd, ödü kopmak….
nefret = hat =hate= eyt, eytmen = nefret eden (kaşgarlı, mahmut. 1074: sf:274) utanmak, cesaret edememek, kin gütmek, karşısına çıkamamak.
tanrı = gudom = eski türklerde baş tanrı kutay, kuday… batı bilimcilerinin çok sevdiği indo aryan, hint avrupa dillerine "kuday" isimli tanrının “hüda” olarak geçmesi ve batı dillerinin “god” kelimesini buradan alması… ilk entry sahibi arkadaşın odin tespiti de bu noktada haklı çıkıyor. odin, wodin, wodanaz, od ana… ya da od iyesi…od= ateş...yani ateşin tanrısı veya perisi gibi. bu örnekler yel ana yani rüzgar tanrıçası örneği ile çoğaltılabilir ki hala slav ve helen coğrafyasında jelena, yelana, selena, helena gibi isimlere sıklıkla rastlanmaktadır. bu noktada tanrı kavramı ve eski türklerin inanışları ile dudak uçuklatan tespitler de yapılabilir lakin o da bu yazının konusu değil. daha ayrıntılı bilgi için (bkz: #48527108)
(aryan kelimesi de ne garip ki öz türkçedir. germen ya da batı dillerine ait aryan kelimesini içeren kelimenin kendisi dışında tek bir sözcük yokken (ingilizce "air" hariç ki onun da doğrudan bir anlam bağlantısı yoktur.), türkçede aryan kelimesi ile ilgili onlarca sözcük vardır. arık kendi başına türkçede ırmak, nehir, su yolu demektir. arınmak, arıtmak:ayıklamak, arı, ari, ark, araklamak: en iyisini kendine almak gibi)
ne garip ki batılılar hint avrupa dil ve etnisite teorileri ile medeniyete ait ne varsa kendilerine almayı, hindistan ile avrupa arasındaki koskoca türk dünyasını barbar sayarak itibarızlaştırmayı, yok saymayı gerek bilimsel gerekse politik olarak yüzyıllardır kendilerine şiar edinmişlerdir. bu, hem sosyal hem de bilimsel düzeyde açıkça görülmektedir. onlara göre hint avrupa coğrafyası arasındaki koca bir türk dünyası sanki yoktur. her şey hint çıkışlıdır, dolayısıyla antik avrupalıdır. türklüğe ilişkin her şey aslında moğoldur. - ki moğol eski türklerde aristokrat sınıfa verilen bir isimdir dolayısıyla ayrı bir etnik grubu tasvir etmez - ancak batılılıar down sendromu hastalığını betimleyen mongolism tabirini moğollara uygun görerek onlara da gerekli payeyi vermiştir. dolayısıyla türk yoktur. türk kültürü ise barbarlık ve nomadik(göçebe) bir takım etkiler dışında imkansızdır. lakin tarihleri boyunca göçebe olduklarını iddia ettikleri türklerin nasıl kuzey avrupalılardan önce rünik alfabe sistemi oluşturduğunu, göçebe bir toplumun neden anıtlar dikme gereği duyduğunu açıklayamazlar. daha doğrusu açıklamazlar. zira kimse bu soruyu onlara soramaz. hatta sorma gereği duymaz. biz de "hohoho isveçliler türk olur mu canım ahan da karılarına bak ihihihhi" diyerek kendilerine az yardımcı olmuyor değiliz. dolayısıyla batı bilimsel tarih anlayışına göre ne asya hunları, ne avrupayı kasıp kavuran avrupa hunları türk kökenli değildir. iskitler(sakalar), etrüskler, tarım basın havzasında inanılmaz bir kültürel değer ortaya koyan ve aşmış dil sistemleri bulunan tocharlar türk değildir. hint avrupalıdır. lakin dilleri türkçe esintiler taşır. bunu yadsıyamazlar. ama dediğim gibi kimse bu soruları onlara bilimsel olarak yöneltemediği için türklere ait her kültürel zenginliğin üstü örtülür. ne de olsa türkler barbardır!
neyse. dediğim gibi yazmayacaktım ama tutamadım kendimi. ne demiş yukarıdaki arkadaş?: “lakin ben dil bağlamında bir benzerlik göremedim. diğer bağlamları siz düşünün.”
ben biraz düşündüm. biraz araştırdım ve bu köhne bilgim ve köhne becerimle bu kadar benzerliğe ulaşabildim. hadi diyelim ben birkaç benzerliği bir tarafımdan uydurdum. kalanları bile bu konuda bilimsel çalışmaları aslanlar gibi hak eder. ki dediğim gibi daha milyonlarcasını buldum bu bağlantıların ve daha bulabilirim.
güneş dil teorisinin itibarsızlaştırılması da işte tam bu noktaya denk düşer. ha her şeyi türk yapmak adına anlamsız ve zorlama bir çaba var mıdır? elbette mantık dışı örneklerle trajikomik çıkarımlar yapılmıştır. lakin bu tarihteki türk kültür ve dil izlerini itibarsızlaştırmaya yetmez. emin olun ki bu izler sandıklarınızdan kat ve kat daha fazladır. ve sizi temin ederim ki günümüz avrupa medeniyetinin gerek toplumsal, gerekse de dinsel kökeninin büyük çoğunluğu türk kökenlidir. hele ki kuzey avrupa özellikle iskandinav ve germen coğrafyasının. bunu ne onlar bilir ne de maalesef biz biliyoruz!
abarttım mı sizce? daha da abartayım o halde...
bizlerin ağzımız açık bir şekilde okuduğumuz kuzey avrupa mitleri, odin, thor (demirciler hanı - thar han yani bildiğimiz tarkan: kendisi bir şimşek tanrısıdır ancak ne hikmetse bir demirci gibi çekice sahiptir. (bkz: manas destanı)) ya da tolkien eserleri, bu eserlerde veya başka mitlerde geçen cüceler, kurtadamlar (itbarak), vampirler (ubir: ki kelimenin etimolojik kökeninin türkçe olduğunu batılılar da kabul eder), orklar ( ogrı: hırsız, kambur kötü kimse - kaşgarlı, mahmut, 1074: sf 352) elfler, (alpler - kutsal, kahraman savaşçılar - ), eski türk hikaye ve mitolojilerinin derlenip kuzey mitleri diye sunulmasından başka bir şey değildir.
hint avrupa dil ve etnisite teorisi türklere ait kültür ve medeniyet unsurlarının büyük bir kısmını yağmalamış ve kendisine mal etmiştir. kalanları da tahrif edip üstünü örtmüştür. bu yine hiçbirimizin haberdar olmadığı bir gerçektir ki ne acı, aslında kendi öz kültürünü ondan habersiz, başkalarınınmış gibi ağzı açık, imrenerek izleyen, okuyan ve maalesef kendi elinde kalan kültürü de yerin dibine sokup onunla dalga geçen bir toplum ortaya çıkmıştır.
bundan daha acı ne olabilir? -
3. dünya savaşı için sözlükçülerin stokları
yıllanmış beylik tabancam...
http://i.hizliresim.com/j8amzn.png
poşetinden çıkardım. bir mevzu olursa dalıcam aralarına... -
bjk'nin fb'yi hakem şikesiyle yendiği maç
(bkz: mini mini bir kuş)
edit: hakem şikesi ne lan? çorum leblebisi gibi :) hakem şikesinin yanında, teknik direktör şikesi, malzemeci şikesi, takım otobüsü şöförü şikesi, kaleci antrenörü şikesi, spiker şikesi vs de var mı?
hakem şikesi asjaksagjskhah