pinot9
profili

  • ümit özdağ

    halk tv yayınını izledim gerçekten inanamıyorum lan. gerçekten gördüğüme duyduğuma inanamıyorum vay amk. adam "bana ambargo uyguluyorsunuz" diyor yalandan da olsa kimse demiyor ki "yok yav olur mu öyle şey". özdağ türkiye'de yaşayan herhangi bir muhalif için dünyanın en bariz gerçeğinden bahsediyor "telefonlarım vs. 7/24 dinleniyor" diyor halk tv elemanları birden devletçi kesiliyor "bu resmi bilgi mi? bu bilgiyi nasıl aldınız?" abi lütfen ya biz fetoşlu yıllardan sağ çıkmış insanlarız siz liseli mi kandırıyorsunuz? lan halk tv oldu mu sana iki dakikada haber türk vay canına lan gerçekten ne desem bilemiyorum.

    adamın çok basit bir iddiası var: danimarka, ingiltere vs. kaçak göçmenleri geçici sığınmacıları nasıl yolluyorsa biz de yollayabiliriz yollamalıyız. bu abi bu kadar. ister katıl ister karşı çık. fakat alaattin çakıcı'sından nevşin mengü'süne süleyman soylu'sundan canan kaftancıoğlu'na kendilerini paralıyorlar amk. bu kadar manyakça çok az şey gördüm abi biri götünden "evrensel hukuk" diye bir şey uydurur ondan gönderemeyiz der öbürü mafya lideri özdağ'a dış mihrak muamelesi çeker diğeri küfreder.

    lan adam bilerek ya da bilmeyerek bunların çarkına besbelli çomak sokmuş böyle saçma bir şey görmedim. şu hayatta alaattin çakıcı nevşin mengü süleyman soylu ve canan kaftancıoğlu'nu aynı noktada ne buluşturabilir abi?

  • rusya ukrayna savaşı

    bu savaş vasıtasıyla özellikle ülkemizin gençlerinin alması gereken iki ders olduğunu düşünüyorum:

    mahir kaynak'a atfedilen bir laf vardır: "bir eylemin sonuçlarından kim istifade ediyorsa fail odur" diye. komplo teorilerine teşne milletimizin çok sevdiği bir akıl yürütme şeklidir. çoğunlukla da akıl yürüteni yanlış sonuca ulaştırır.

    nedeniyse h. l. mencken'e atfedilen şu lafta gizlidir: "her karmaşık problemin açık seçik, basit ve yanlış bir cevabı vardır."

    şimdi ilk sözü rusya'nın ukrayna işgaline uyarlayalım. buradaki en "natocu"sundan en "rusçu"suna kadar herkes hemfikir olur ki rusya ukrayna'ya saldırıp madara olmadan önce daha saygın ve ürkünç bir devletti. atlantik ortaklığı hem amerika'da hem avrupa'da sorgulanıyordu. nato'nun kabile devletlerinin petrolüne konmak dışında ne işe yaradığı tartışılıyordu. almanya fransa türkiye ayrı ayrı tellerden anglosaksonlar ayrı telden çalıyordu.

    geldiğimiz noktada rusya'nın işgali nato'ya ikinci baharını yaşatıyor. türkiye'si almanya'sı vs. anglosakson hizasına gelmiş vaziyette. daha da bombası isveç ve finlandiya'nın nato'ya eklenmesi söz konusu. bu vaziyette en karlı çıkan amerikan ingiliz iktidarı oldu. ırak savaşı'ndan sonra bu ülkeler ve yalan haber servis eden istihbaratları itin götüne sokulurken bugün "demokrasi kahramanları" oluverdiler.

    mahir kaynak'ın akıl yürütmesini izleyeceksek putin'in cia ajanı olduğunu düşünmemiz lazım. halbuki gerçek dünya ne yazık ki çok karışık bir yer. üstün bir akıl yok. binlerce değişken var. putin belli ki yanlış istihbarata ve çürük kadrolara dayanmış. totaliter bir lider olduğu için de ne sorunlar hakkında düzgün feedback alabilmiş ne de bu sorunlar gün yüzüne çıkarılabilmiş.

    ikinci alınacak ders de burada yatıyor. demokrasi yerine totaliter yönetimi tercih eden bir ülke kaçarı yok rusya'nın yaşadığı sorunları yaşayacaktır. düzgün feedback sistemi olmayan hiçbir yönetim biçimi ayakta kalamaz. doğrudan bilgim yok ama düşüncem odur ki kremlin esasen tüm bu lojistik vb. yatırımları yapmıştır. yani gider kalemleri harcanmıştır. ama sistem o kadar sikik ki o para bürokrasi ve üç beş taşeron arasında kırışılmıştır asıl yerine ulaşmamıştır.

    o yatırım alması gereken asıl yerdeki ufak memur ağzını açsa hayatının sikileceğini bildiğinden o da çenesini kapatıp hayatına devam etmiştir.

    kıssadan hisse totaliter rejim bir milli güvenlik sorunudur.

    edit: selfadjoint adlı yazarımız doğru bir noktaya temas etmiş aynen aktarıyorum:

    "belki buna liyakati da ekleyebiliriz. belki para kirisilmadi iyi niyetle harcanmaya calisildi ama kadrolar beceriksiz olunca harcanan para karsiliginda birsey alinamadi."

  • 24 şubat 2022 ukrayna rusya savaşının başlaması

    yazılanlara baya bir göz gezdirdim. gördüğüm bilgi yanlışı / mantık hatası olan yorumları elimden geldiğince düzeltmek istedim. kendi kişisel fikrimi yazmadım olabildiğince yansıtmamaya da çalıştım zira esas amacım sözlüğün bu kadar leş akıl yürütmelere sahne olmasını bir nebze de olsa engellemek. "küreselciler" "yeni dünya düzeni" vs. tarzı büyük resim kursu öğrencilerini dikkate almadım onlar aynen devam.

    1. sırbistan'ı ab üyesi zannedip rusya işgaline destek vermesi üzerinden avrupa birliği analizi kasan bir entry vardı. sırbistan ab üyesi değil. ab üyesi olup rusya'ya örtük destek verebilirdi de (bkz: macaristan) veya (bkz: kıbrıs) gibi. fakat sikko bir çeper ülkesi olduğu için ab'ye halel gelmezdi. yarın fransa belçika bir tarafta almanya hollanda tam zıttı tarafta haberleri görürseniz o zaman ab analizi için ekmek çıkar.

    2. trump olsaydı rusya'ya haddini bildirirdi tarzı entryler var. bu üç sebepten yanlış:
    a. trump ya kişisel çıkarları nedeniyle ya da hakikaten öyle düşündüğü için rusya'yla arayı hep iyi tutup düşman olarak çin'e odaklanmak isteyen bir başkandı.
    b. nato'yu ve benzeri uluslararası örgütleri ayak bağı olarak görüyordu. ukrayna'nın nato'ya girmesini desteklemek bir yana herif zaten nato'nun kendisine karşıydı. nato'nun öneminin her geçen gün azaldığı trump'lı alternatif evrende ukrayna niye nato'ya girmek için bastırsın? rusya niye dellensin? olaylar niye bu noktaya gelsin?
    c. amerika'nın askeri maceralara girmesini hiç istemiyordu. askerleri ortadoğudan vs. çekmeye çok hevesliydi. bu tavrının tek istisnası israil'in çıkarlarının zedelenmesi olabilirdi. ukrayna'yı niye skine taksın ki bu adam?

    3. nato'nun ukrayna işgaline karşı harekete geçmemesini nato'nun işe yaramazlığına yoran entryler var. nato'nun harekete geçme yükümlülüğünün doğması için bir nato üyesinin saldırıya uğraması gerekiyor. buna en yakın olasılık baltık ülkeleri ve polonya'nın dile getirmeye başladığı dördüncü madde. bu madde bir nato üyesinin sınırındaki ivedi tehdide karşı önlem alabileceğine ilişkin. baltık ülkelerini yatıştırmak için amerika yanılmıyorsam 6 adet f-35'i litvanya'ya yolladı. daha silah tedariki sınır ülkelere yapılıyor.

    nato yükümlülüğü olmadan da rus işgaline karşı harekete geçsin diyen varsa da ben ukrayna halkına üzülsem de ukrayna halkını korumak için askere alınmak kiev'de miev'de rus roketiyle ölmek istemiyorum şahsen. bence sen de istemiyorsun yalandan virtue signalling kasıyorsun. ukrayna nato üyesi olsaydı yine oralarda ölmek falan hiç istemezdim ama kendi ülkemin savunmasının bir parçası olduğu için küfür ede ede gitmek zorunda kalırdım yapacak bir şey olmazdı.

    4. avrupa birliği'nin askeri kanadı diye bir şey (en azından henüz) yok. rusya'ya karşı yapıp yapabileceği zaten ekonomik yaptırımlar uygulamak. öte yandan ab en başta ekonomik sonra hukuksal bir birlik. savaş çıkmasın diye kendi çaplarında fransa olsun almanya olsun baya uğraştı ama çapları bir yere kadar. üstüne üstlük kuzey akım 2'nin askıya alınması rusya kadar almanya'ya giren bir kazık. aynı şekilde alınan ekonomik tedbirler amerika'yı çok sarsmazken belli başlı ab üyelerini çok kötü etkiliyor. bu durumda ab'ye niye çatıldığını anlayabilmiş değilim.

    5. "yıl 2022 olmuş halen savaş oluyor" muhabbeti. arkadaşlar carl schmitt gibi konuşmak istemiyorum ama savaş a'nın b'ye kendi iradesini dayatma yöntemlerinden biridir. bunların düz şiddete başvuran halidir en basit haliyle. hegemonya sizin elinizdeyse sembolik şiddet vb. aparatları kullanarak dümdüz şiddet kullanmadan da iradenizi karşınızdakine bir yere kadar dayatabilirsiniz. fakat hegemon siz değilseniz ve revizyonistseniz yani statükoya karşı koyuyorsanız bir noktada çok yüksek ihtimalle düz şiddete başvuracaksınızdır zira ikna kabiliyetiniz düşük rıza üretme kapasiteniz az. bu söylediklerim 2092 yılında da olacak 3067 yılında da. medeniyetin öyle bir noktaya gelmesi ki artık savaşların olmaması ideali zaten ikinci dünya savaşıyla sıçmıştı bunla ilgili sonsuz külliyat var yetmiş senedir.

    6. amerika yapınca iyi rusya yapınca kötü argümanı. ırak işgali safsatalar üzerine kurulu haksız bir işgaldi. afganistan'da ırak'ta libya'da suriye'de vb. amerikan nüfuzu ve nato gücü kötüye kullanıldı. insanlık suçları işlendi. bm güvenlik konseyi bir sik yap(a)madı zira hukuki adım atacak daimi üyeler zaten uluslararası hukuku ihlal eden ülkelerin kendisiydi. bunlardan yola çıkıp "o yüzden rusya haklı" diye biten entrler var. burada prensiplere gönderme yapıp bu prensipleri ahmet ihlal ediyor o yüzden mehmet de edebilir demek etik olarak sorunlu. rusya haklı demek istiyorsanız bence sovyetler birliği dağıldığı zaman rusya'ya verilen nato doğuya doğru genişlemeyecek sözünü kullanın. fakat tabi burada da milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesiyle çelişeceksiniz. zor bir konum.

    7. hep bu boomerlar yüzünden argümanı. madde 5 gereği boomerlar ölüp karar mercilerine sırayla x y z geldiğinde de benzeri vakalar olacak. kısaca (bkz: correlation does not imply causation)

    benden bu kadar. yazdıklarımda bilgi mantık hatası varsa mesajlarınızı entryleriniz beklerim. hiçbir zaman ülkemizin işgalini görmemek ümidiyle, sağlıcakla.

  • baro başkanlarının ankara yürüyüşü

    aynı baroya bağlı olduğum farklı siyasi görüşten yüzlerce meslektaşımın bilfiil bu yürüyüşe destek verdiğini görüyorum. sebebini çok kısa açıklamam gerekirse:
    1. birbiriyle alakasız hatta birbirine taban tabana zıt siyasi görüşteki avukatlar asgari bir müşterekte buluşur. bu da yaşama hakkından sonra en temel insan hakkı olan savunma hakkıdır. bu roma imparatorluğu'nda hukuken kişi sayılmayanlardan (bkz: köle) dahi esirgenmemiş bir haktır öyle diyeyim. kimi hukuki bilgisini zenginin güçlünün hakkını savunmak için satar kimiyse toplumun en alt katmanına itilip marjinalleştirilimiş insanların hakkını savunmak için kullanır. tıpkı bir yazılımcı ya da doktor gibi.
    2. barodan lisansını alan bir avukatın bilgisinden nasıl yararlanacağı avukata kalmıştır. baro disiplin ve etik prensiplerini ihlal etmediği müddetçe barodan kimse "hop hemşerim n'apıyorsun" demez diyemez. tam bu sebepten de bakkal hilmi abinin de, tayyip erdoğan'ın da zamanında fetullah gülen'in de apo'nun da avukatı olmuştur, olur.
    3. zamanında erdoğan'ı da gülen'i de apo'yu da savunmak isteyen bunlarla ve bunların siyasi görüşüyle hiçbir alakası olmayan avukatlar olduğunu biliyorum. isim vermeyeceğim ama bir tanesi örneğin kendi çocuklarından ultimatom yedi "eğer bu herifi savunursan torununu bir daha göremezsin" diye. adamın derdi liberal demokrasi insan hakları ama toplumdan soyut bir birey değil dikkate alması gereken başka etkenler var.
    4. heh işte o etkenlerden biri "ulan başım baroyla derde girer mi?" "bu adamı savunursam lisansımı kaybeder miyim lan yoksa?" değil.
    5. zurnanın zırt dediği nokta da burası. çoklu baro safsatası yani partili baro ile baro artık meslek örgütü niteliğinden çıkacak ve avukata siyasi görüşü sebebiyle hesap sorulan bir siyasi teşkilata dönüşecek. hepimiz biliyoruz ki avukatlar akp il baro teşkilatından olan ve olmayan yani yandaş ve bağımsız olarak ayrılacak. akp il baro teşkilatı zamanla tüm yetkileri toplarken bağımsız avukatlar fişlenecek lisanslarını kaybetme tehlikesiyle boyunduruk altına alınacaklar.
    6. artık kimin kimi savunduğu kime karşı ne söylediği kimin hangi dosyayı aldığı vb. tayyibistanın keyfine göre şekillenecek. çoğunluğun g.tü tayyibistan'ın istemediği birini doğru düzgün savunmaya yetmeyecek. o azme mertliğe ve korkusuzluğa sahip bir avuç da zamanla lisanslarının iptaliyle karşı karşıya kalacak.
    7. bu bağlamda bu yürüyüş ve bu tartışma siyasiyse şöyle siyasidir: türkiye'de azıcık bir demokrasi kırıntısı olsun mu yoksa o bile olmasın tam bir totaliter rejime mi geçelim? öyle olabilir işin "siyasi" kısmı.

    edit: baya kısa açıklamışım kusuruma bakmayın.

  • avustralya yangınları

    scott morrison denen dalyarak ne yazik ki hawai'deki tatilini yarım bırakmak zorunda kalmıştır bu yangınlar yüzünden. herifteki yüzsüzlüğe bak ki afet bölgelerine geç de olsa teşrif edip milletin zorla elini sıkmaya falan çalışıyor. millet buna posta koyunca da "yha şimdi duygusallar ama aslında severler beni : )" tavırlarında. ya olm sizi bu dünyanın başına kim musallat etti bir deyin hele lan aynı tornadan çıkma bu kadar kösele suratlı raslantı olamaz amk.

    yaptığı açıklama da halen daha "aşırı iklimci çevrelerin oyununa gelmeyeceğiz orta yolu bulacağız" minvalinde. olm orta yolu mu kalmış hangi aşırı iklimci çevre lan kim onlar amlarına koyayım onların çok ayıp ediyorlar. aşırı ısınma olmasın o?

  • ben bir kürtle asla çıkmam

    burada "abi ne var, bana biri türk ile çıkmam dese zerre zkimde olmaz" filan yazan arkadaşlar siz ırkçılıkla hiç karşılaşmamışsınız. bu lafın son damla olduğu belli. durmadan ırkçılıkla karşılaştığınız bir ortamda (bu benim için "pis türk" olarak bulunduğum almanya oldu ilk olarak) bir görmezden gelirsiniz, iki alttan alırsınız, üç üstelemezsiniz, dört bardak taşar.

    benim bardak iki defa taştı. iki adet neonazi hırpalamışlığım var ayıptır söylemesi. bir tanesinde lavuk bana "buraya kaçak botla mı geldin" dedi mesela baktığın zaman "hassiktir lan" de geç değil mi? öyle olmuyor kardeşim bir süre sonra birikiyor. çünkü ırkçılık kısaca şudur: sen dünyanın en iyi insanı ol, yetmiş dil konuş, otuz edebi eser bırak, yirmi tane enstrüman çal, pis bir türksündür. bu kadar. bu tüm hareket alanını kısıtlıyor.

    hani "hewal eşek siken ehehe" diye "şaka" yapıyorsunuz ya. heh aynı "şaka"ları edirne'nin batısında sana yapıyorlar. artık meşrebin ne kadar genişse o kadar gülersin o zaman. ya da doğru düzgün bir insan olursun hem kürt'ün hem türk'ün insanlık onurunu savunursun. böyle aşağılık laflar, hareketler gördüğünde buna tepki gösterirsin. çok zor değil kardeşim, kendine yapılmasını istemediğin şeyi başka kimseye de yapmayacaksın. terbiyeli olacaksın. bu kadar basit.

    ben intihar eden kardeşimizden özür dilerim. özür dilerim çünkü bu cahil bir kadınla sınırlı kalan bir olay değil. bilakis bu sefer ırkçılıkla yüzleşeceğine, aynaya bakacağına millet yine bir "öteki" olan kadın kimliğine saldırmaya başlamış. orospular filan havada uçuşuyor.

    yuh lan size.

  • rte'nin sadullah ergin'e bakışı

    resme gel lan bir insanın suratı da güven versin.

    (bkz: açmayın korkunçlu siyasal islam)

  • arda kemirgent

    ulan laflara, tavırlara grup ismine filan bakınca sanırsın brooklyn'de kiralar artınca artık memlekete dönme vakti geldi demişler. içeriğe bakıyorsun angutluk. "canını yakıcam" ne lan?

    ya indie özentisi adamlar arkalarında iki bodyguard görünce çocuğun tekine "orspu çocuu canını yakıcam!" diye gider yaparsa futbolcusu da milli takımda arkadaşına silah çeker, siyasetçisi bin korumayla üç beş slogan atanın canına kast eder vs. vs.

    kodumun ülkesi lan resmen çomaristan. "naif, ince ruhlu" diye satılan tiplere bak çay demle.

  • genco erkal

    konunun dört acı tarafı var:

    1. ifade özgürlüğünün bir sınırı var muhabbeti. ben yazmaktan yoruldum bu adamlar bunu tekrarlamaktan yorulmadı. ifade özgürlüğü hukuki bir kavramdır. senin kahvehanedeki ahmet abiyle olan hukukundan bahsetmiyorum avrupa insan hakları sözleşmesi madde 10 ve ilgili içtihattan bahsediyorum. ifade özgürlüğü tam da çoğunluğun fikirlerine ters düşen fikirler için geliştirilmiştir. yani %99'u siyahçı olan bir ülkede sen "beyaz doğrudur" diyorsan esas o zaman ifade özgürlüğün korunmalıdır.

    2. belli başlı dini ritüelleri ya da gelenekleri abuk subuk bulan herkesi "prim yapmaya çalışıyor yeaa" diye geçiştirmeye çalışmak. bu üzücü çünkü söyleyenin beynini kullanmadığını çok belli eden bir tavır. fazıl say, avusturya'da dünyaca prestiji en yüksek düzeyde bir konser verdikten birkaç gün sonra aynı muhabbet yapılmıştı. evet kardeş bu adamlar senin kahvehanende prim yapmaya çalışıyor, sanatlarında en tepeye oynamak yetmiyor.

    3. müslümanların hiçbir dogmaya karşı çıkmaması, sorgulamamayı ve biat etmeyi hayatlarının birinci koşulu yapmaları. al mesela san'a 1 ve kuran'ın kökleri orada duruyor oku güzel kardeşim. dininin aslını araştırınca, sorgulayınca ateyiz olmayacaksın merak etme. rönesansı uzaydan gelen ateyizler değil birçoğu din adamı olan ama bilim ve zekaya inançları dini dogmalara olan inançlarına üstün gelen insanlar yaşattı ve o nefret ettiğin batı (kölecilik vs. atladığımız yok konudan uzaklaşmamak adına değinmeyeceğim) hala bu bilim ve sorgulama üstüne kurulu düzenin ekmeğini yiyor. al mesela (bkz: descartes)

    4. herkes müslüman olmak zorunda değil. herkes müslüman olsa bu sefer sünni müslüman olmak zorunda değil. aman tadımız kaçmasın ali rıza bey tavrıyla iktidar müslümanı olmayan insanların zorbalığa karşı durmaması. bir yazar ne güzel belirtmiş: "laikleri bir kaşık suda boğacak bağnazları hala incitmeme derdi" diye. yeni mağduriyet yalanları yaratmamak adına insanlar neredeyse sinmiş durumda. ergenekon ve balyoz gibi hukuk skandallarında yapılan hukuk katliamını zamanında belirtmek darbeci olmakla eşdeğerdi, buna benzetiyorum biraz. burada iktidarın yarattığı algı alanı içinde debeleniliyor ya da hareketsiz kalınıyor. yemeyin bunu artık.

    edit: esasen birinci başlıkla alakalı bir karşı argüman var ona da değinelim: "kendi toplumu ve değerleri ile barışık olmama" kardeşim sen ciddi ciddi bana türkiye'de sadece ve sadece bir (1) çeşit toplum ve değerler bütünü olduğunu mu söylüyorsun? o sadece ve sadece bir tane olan toplum ve değerler bütününü bana tanımla hele bir. burada sanırım yazarın atıf yaptığı türk-islam sentezi ki bunu artık faşizm alt başlığında tartışmak daha doğru olur.

    adam olmak editi: kardeş kimse senin ataerkil zihniyetinin ürünü bir "adam" kalıbına oturmaya çalışmak zorunda değil, meselemiz insan olmak, insanca yaşayabilmek meselesi.