yaşadıklarımı gördüklerimi kimseye anlatmama kararı aldım hem ben tekrar tetklenmeyeyim hem de insanlar o durumun vahametini bir de benden dinlemek zorunda kalmasın diye. ama anlatmak zorundayım yoksa çıldıracağım. 6 şubat günü sabah hastaneye gitmek için kalktığımda öğrendim depremi. üzerimi değiştirip ameliyathaneye girdiğimde herkes depremden konuşuyordu ama kimsenin net bir bilgisi yoktu oluşan zararla ilgili. öğlene doğru "deprem bölgesine gönüllü gitmek isteyen var mı?" diye soruldu başhekimikten. ben ve benimle çalışan bir kadın arkadaş gönüllü olduk. öğleden sonra izin alıp çantamı hazırladım sonra saat dört gibi hastaneden havaalanına gittik ve bizim gibi ilk gönüllü olan diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte bir uçakla adıyaman'a gittik. ben cehennemi orada gördüm. adıyaman havaalanında askeri kargo uçaklarına ambulanslarla sürekli yaralılar geliyordu. teknik detayları bilmemekle birlikte sanırım o uçaklar aynı zamanda böyle sevkler yapmak için de gerekli ekipmanlara sahipti. adıyaman eğitim araştırma hastanesi il merkezindeki tek hastaneymiş orada öğrendik bir tane yanlış hatırlamıyorsam özel hastane varmış ama yıkılmış. doğru ya da yanlış bilmiyorum oradakiler söyledi. hastane ya da alandan yaralıları havaalanına getiren ambulanslar geri dönerken de bizleri hastaneye taşıdılar. hastanenin bahçesine kadar ambulansın içinden dışarıyı göremedim. hastanenin bahçesinde inince gördüğüm manzaralar çok kötüydü. ilk önce hastanenin uzantısı olarak tek katlı ve konteynır olarak yapılmış acil servisin yeşil alanına girdik. bizden önce gelen ekipler de oradaydı. yetkililere isim ve mesleki ünvanlarımızı, çalışma alanlarımızı bildirip onlar tarafından eksiklik bulunann alanara yönlendirildik. ben ameliyathane hemşiresi olduğum için önce ameliyathaneye gönderildim. ama tek başımaydım benden sonra istanbul'dan beraber gelmiş bir ameliyathane ekibi geldi. ameliyathaneyi tekrar aktif hale getirmek için onlara yardım ettim ama onlar ekip oldukları için bana fazla iş kalmıyordu. kendimi orada etkisiz hissedince tekrar ilk baştaki koordinasyon birimine gidip durumu anlattım ve acile geçtim. acil servisin kırmızı alanı tam bir can pazarıydı. ambulanslar enkaz altından çıakrtılan yaralıları direkt kırmızı alana getiriyordu. orada acil doktorları tarafından muayene ediliyorlar, tetkikler isteniyor ve muayene ve tetkik sonuçlarına göre diğer branşlara danışılıyor ya da acil içinde tedavilerine devam etmek için sarı alana gönderiliyordu. bu süreçte enkazdan çıkartılan yaralıların bazıları ambulansla getirilirken ya da acil serviste muayene ve tedavi sırasında arrest oluyordu (kalp durması). hayatım boyunca yapmış olduğum tüm ileri yaşam desteklerinden, kalp masajlarından daha fazla müdaheleyi orada sadece ilk gece yapmışımdır. en kötüsü çocuklara müdahale etmekti. o küçücük bedenlerin yaşamaya devam etmeleri için verilen mücadeleyi emeği, başarılamayınca akıtılan göz yaşlarını hala unutamıyorum. belki o çocuk dışında tüm ailesi enkaz altında vefat etmiş sadece canlı olarak evladı çıkmış, tüm umudu o an evladı olan bir anne babaya bir kardeşe abiye ablaya bu haberi vermek kadar acı hiçbir şey yaşamadım. bir haftam böyle geçti adıyaman'da bazen birinin vefatına bazense enkaz altından üç gün sonra sapasağlam çıkmış bir çocuğun üzerine serilen termal battaniyenin hışırtısına gülüşüne, bir köşede sigara içerken birkaç damla gözyaşı dökerek. ben mucizeyi de, cehennemi de adıyaman'da gördüm. ilk üç gün yatacak yer bulamayıp yerlere karton serip çantalarımızı başımızın altına montlarımızı üzerimize sererek uyuduk. herkes daha önce hiç görmediği insanlar için oradaydı. gönüllü gelmiş israil'li bir doktorun bizimle birlikte hastalara yardım edişinde gördüm insanlığı. cenazeleri koyacak yer bulunamadığı için acil servisin içinde camları açılıp soğuk tutulmaya çalışılan morga çevrilmiş gözlem alanının önünde yakınlarının cenazesini bekleyen insanlarda çaresizliği ve acıyı gördüm. "siz ailenizi sevdklerinizi bırakıp bizim için buraya koştunuz. önce siz" diyerek elindeki kumanyayı, bir bardak çayı, bir sigarayı gördüğü sağlıkçılara, afad ve umke görevlilerine vermeye çalışan insanlarda minneti gördüm. adıyaman'da cehennemin nasıl bir şey olduğunu yaşadım. yardım edemediğim, acısına çare olamadığım, hayatını kurtaramadığım her insandan özür diliyorum. benim elimden sadece bu kadar geldi, özür dilerim.
debe başlıkları
- ekşi itiraf1352
- ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı822
- beşiktaş389
- masterchef türkiye285
- erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular277
- öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler258
- bitcoin231
- galatasaray231
- kemal kılıçdaroğlu231
- fatih terim193
- ali koç173
- fenerbahçe168
- anın fotoğrafı166
- şenol güneş163
- muharrem ince161
- bedelli askerlik149
- ekrem imamoğlu148
- game of thrones146
- ikinci el otomobil piyasası144
- pazar sabahı erken kalkmak için bir neden143
- survivor 2022 all-star142
- survivor 2017130
- survivor 2016118
- arda turan110
- arda güler106
- bu saatte hala uyumama sebebi105
- borsa istanbul102
- mauro icardi99
- survivor 2020 ünlüler-gönüllüler99
- gibi (dizi)98
- masterchef türkiye 2023 all-star98
- mario gomez97
- meral akşener92
- aykut kocaman88
- fernando muslera82
- cristiano ronaldo77
- survivor 2024 all-star77
- 2016 turizm krizi74
- lionel messi74
- cumartesi sabahı erken kalkmak için bir neden72
- devlet bahçeli72
- fikret orman72
- mustafa kemal atatürk71
- robin van persie71
- vodafone arena71