"umut, koşup giderken bir sokağın köşesinde, daha kurşun havadayken vurulup ölmekti."**
bir olay veya durumun içinden umutla kaçmak, ancak ani ve beklenmedik bir sonla karşılaşmaktır. yani trajik bir şekilde umut denen şeyin, ansızın yok olabileceği gerçeği ile yaşamamız yadsınamaz bir gerçektir. öyle ki umutlar, paramparça olmak için öne sürülmüş bir kavramdır da belki. veyahut nietzsche'in dediği gibi, "en büyük kötülüktür." gerek devlet, gerek çevre, gerekse diğer unsurlar bu kötülüğü yapmaksızın durmazlar. çünkü benden, senden faydalanmanın, oyalamanın ve uyutmanın yegâne yöntemidir, umut.
pusu063 profili
-
umut insanı yaşatır mı öldürür mü sorunsalı
-
15 mart 2023 şanlıurfa sel felaketi
(bkz: #150349713)
her kelimesinin altına imzamı atarım bir urfalı olarak. işbu geçen hafta karakoyun deresi'nin önünden geçerken yanımdaki arkadaşa aynen şunu söyledim: "hangi vicdansız bu dereye yakın, hatta bitişik imar yapımına izin vermiş. küçük bir sel olayında bile burası okyanus olur." nitekim bilenler bilir, karakoyun da başta olmak üzere diğer derelerin dibine yapılan evlerin çoğu en fazla 3 katlıdır. dolayısıyla dere taştığı an ev komple su altında kalabilir. hatta yine bilenler bilir ki ne zamanki kısa süreli sağanak yağmur yağsa bile bu dere ve benzerleri anında taşıyor. en fazla 5 metre derinliği olsa gerek. sonuca geldiğimizde ise aynen de düşündüğüm gibi oldu da maalesef bugün. keşke yanılsaydım ancak yıkım bağıra bağıra geliyordu.
bununla birlikte bodrum katı misali evler yapılıyor bu şehirde. örneğin 3 kat üstte, 3 kat altta olmak üzere yapılan evler var. bu da selin tahribatını arttırıyor. buna izin veren de yapan da kansız, şerefsiz, hatta ve hatta hayvandan da aşağı varlıklardır!
ve alın size yerin dibinde yapılan evlere karşın, sabah şahit olduklarımdan bir örnek: 6 katlı binanın en üstündeyiz. evimizin girişi 3. kat. onun da altında 3 kat daha var. bunun gibi çevremizde de birçok bina var. hemen hemen birinci katlar su almıştı. halbuki dağın eteklerine kurulmuş bir binaydı. demem o ki insanın felaketi yine insandır, doğa değil! allah beyin vermiş ama kullanan pek yok.
abide kavşağı'na gelecek olursak; yıllarca trafiği felç edip o kavşağı seçimlerin tarihlerine göre yapmaya çalıştılar ve büyük bir gösterişle de açtılar. bugüne geldiğimizde ise ne mi oldu dersiniz? tabiki de beklenen oldu ve o alt geçit sular altında kaldı. birçok insanımızı da orada kaybettik. yağış az daha fazla olsaydı kavşak diye bir şey de kalmazdı. bu mudur yatırım? yatırım dediğin her şeyin hesaba katılması ile yapılır, insan canı ön plana alınarak yapılır. o alt geçidi yapanlar acaba rahat uyuyabiliyorlar mıdır şimdi? bence uyuyorlar. çünkü vicdan yok ve her şeyin faturasını yaradana kesme gibi huyları var.
çıkıp da asrın seli diyen olursa ağzının ortasına yapıştırın. asrın liyakatsizliği, rantı, vicdansızlığı, kansızlığı, iş bilmezliği, çarpık kentleşmesi, altyapısızlığı... bu. aksini iddia edenin gram beyni yoktur ki görebilsin, kör kör!
son olarak; artık bu düzen değişsin be dostlar! inanın bir genç olarak takatim ve umudum kalmadı, dayanamıyorum. sürekli bir olay. depremin acı tesiri henüz geçmemişken ardından sel geldi ve panik ortamı devam ediyor. uykusuz geceler ve 4,5 ve üzeri büyüklükteki artçılarla diken üstündeyiz. şahsen bir saniye sonra talihsizce öleceğimize dair düşüncelerimiz hep dipdiri ve benim başım dönüyor artık panik ataktan. freud bile mezardan çıkıp gelse bu psikolojiyi düzeltemez. can güvenliği yoksa hiçbir şeyin anlamı olmuyor gerçekten.
kendimi bildim bileli hep aynı iktidar ve aynı senaryolar. hadi bulunduğumuz toprakları seçemiyoruz da iktidarı da mı seçemiyoruz be! çıldırıyorum!
ve ey şanlıurfa; gözünü artık bir açsan mı? yetmez mi domuz eti yemeyip de domuz gibi yiyenlerin koltuğa gelmesi? bir oy deyip geçmeyin. nitekim vebali büyüktür ve ben dahil çoğunun hakkı haramdır ki istikbalimiz o oyların ucunda iken fanatizmlikten vazgeçin!
edit: imla -
instagram kullanımında tr'nin ilk sırada olması
dikkat ederseniz işsizlik ve insanların temel ihtiyaçlarını bile dosdoğru karşılayamadığı ülkeler bu tarz kötü sıralamalarda enlere oynar. çünkü gelişmiş ülkede insanlar gezmek, hobilerini ve isteklerini gerçekleştirmek, yani hayatın tadını bizzat yaşarken; sosyal medya gibi şeylere ayıracak vakit bulamaz, yokluğunu da hissetmezler. kısacası onlar yaşar, bilmem kaçıncı dünya ülkeleri de sadece izlemekle yetinip tatmin olmaya çalışır. yazık çok yazık!
edit: imla