ankara'da bir grup tıp öğrencisi, mezuniyet törenini camide yapmış.
camide toplanan taze doktorlar, o günü dua ve ibadetlerle geçirmişler.
haberi ' örnek bir mezuniyet diyerek veren akit'te yer alan fotoğraflarda, yeni doktorların açtıkları pankartlardan birinde,
' şifa veren o'dur ' yazısı dikkat çekici.
yine aynı ' gazete!' nin bugünkü haberine göre,
gazi tıp'ı birincilikle bitiren yeni doktor'un, üniversitede yapılan törende birincilik konuşmasına ' kur'an-ı kerim'den' ayetlerle başladığına dikkat çekilmiş. burada
evet, camilerde daha önce farklı etkinlikler düzenlendiğine şahit olduk.
camide yemek, camide düğün, camide siyaset vs. derken, şimdi de camide mezuniyet töreni.
olur olmaz, orasına girmem, dileyen dilediğini düşünsün, dilediğine inansın, benim burada dikkatimi çeken,
özellikle tıp öğrencilerinin camide açtıkları pankartta yer alan,
' şifa veren o'dur' yazısı.
bu pankartı açan yeni doktora ben şunu sormak isterim,
' sen niye yıllarca okudun?' kardeşim,
yarın sen hastana,
' benden bu kadar, git şifanı başka yerlerde ara' mı diyeceksin?
çok açık söylüyorum, sen ve senin gibilerin eline düşen hastanın vay haline...
ek: bazı yazarlar ' şifa veren o'dur' pankartını açan doktoru savunan mesajlar atıyor.
arkadaşlar 7 yıldır kanserin son evresiyle yaşayan biriyim ben.
bir çok doktora göre yapacak bir şey yok, kalan ömrüm 6-8 aydı.
uzun araştırmalar sonunda bulduğum onkoloji doktorum, bana 7 yıldır böyle bir yaklaşımda bulunmadı, hep ' yapacak mutlaka bir şeyler vardır ' düşüncesini empoze etti.
ve ben 7 yıldır iyi bir tedavinin yanında, doktorumun verdiği o moral motivasyonla da bir şekilde hayatıma devam ediyorum.
bilim bunu gerektirir. okuldan yeni mezun olmuş adam, elinde ' şifa veren o'dur' pankartıyla poz verirse, ben onun doktorluğunu sorgularım.
ek2: hala ' sana ne nerde isterse kutlar' şeklinde mesajlar alıyorum.
meseleyi yukarıda açıkladım ama bir kez daha yazıyorum.
dileyen dilediği yerde dilediği gibi kutlasın. ama yeni mezun bir doktor ' şifa ondadır ' pankartı açarsa, ben onun doktorluğunu sorgularım ' dedim.
bana göre yanlış, yıllarca bilimsel eğitim almış bir doktorun ki henüz yeni başlıyor, en son söyleyeceği bir söz, başvuracağı bir yoldur bu.
sen aldığın eğitimin hakkını ver, olmuyorsa gerisini kişilerin inancına bırak. daha işe başlamadan ' şifa allah'tandır' dersen, ben de sana ' neden tıp okudun?' derim.
son ek: birileri hala ' onuda yaratan allah, seni de, şifayı veren de' şeklinde mesajlara devam ediyor.
ya bu tamamen kişisel inançla alakalı bir durum. sen ona inanıyorsun, ben bir diğerine veya hiç birine. senin inanma özgürlüğün kadar, benim de inanmama özgürlüğüm yok mu, olmamalı mı?
bu benim kişisel tercihim, daha işe yeni başlayan bir bilim insanının, meseleye en başta bu boyuttan yaklaşması, kendi manevi duygularını tatmin etmesini sağlar belki ama, karşıdaki hastaya hiçbir şey vermez, onu karamsarlığa iter, mücadele gücünü kırar.
ve ekliyorum, ben bunu bizzat yaşayarak tecrübe ettim. bu kadar basit. lütfen özel mesaj yoluyla yapmayı düşündüğünüz 'saldırı ve dayatma' sizin içinizde kalsın.
zaruri ek; yazılan tüm girişleri okumaya çalıştım.
bazı yazarlar ısrarla ' inancımıza, islamiyete göre bu böyledir ' şeklinde giriş ve özel mesajlar atıyorlar.
değerli dostlar, ilk başta yazdım, ' kim neye inanırsa inansın, oraya girmeyecem ' dedim zaten.
burada ne inanca ne dine saldırı vs. yoktur.
haberi gördükten sonra bende iz bırakan yanını da söyledim.
' işe yeni başlayacak bir doktor, kendi inanç dünyasını elinde pankartla bu şekilde ortaya koymalı mı?' dedim.
ya sen ömrün boyunca yapacağın işe daha başlamadan olayı ' allaha havale etmeyi' , salt kendin inandığın için makul görebilirsin.
peki karşındaki adam inançsızsa, ona bunu nasıl aktarmayı düşünüyorsun, bu bir anlamda , ' ben böyle inanıyorum, sen de böyle inan ve bunu böyle kabul et' demek değil mi?
yani inanmayan adama, sen de benim gibi inanmalısın diyorsun. bu ne kadar etik, ne kadar doğru.
yani bunun neresi din düşmanlığı anlamak gerçekten zor.
dileyen gitsin camide yatsın, dileyen alkol havuzunda yüzsüz, kime ne, bize ne?
ama, yıllarca bilimsel bir eğitim alıp, obhektjflerin önüne geçerek, bir anlamda etrafına ' kendi inançların ' üzerinden mesaj vermeye ne gerek var?
söylediğimiz bu bizim. azıcık empati lütfen.
isimbu5 profili
-
tıp öğrencilerinin camideki mezuniyet töreni
-
14 mayıs 2023 atatürk türkiyesi'nin dönüşü
kolay değil o iş.
atatürkçülük öyle ' ben döndüm atatürkçüyüm ' demekle olmuyor.
1950'ler çok partili dönemle birlikte sahne alan ' sağ iktidarlar', yaklaşık 70 yıldır bu ülkenin bugüne gelişinin adeta ilmek ilmek temellerini döşediler.
ne yaptı atatürkçü halk, ben de dahil yakamıza atatürk rozeti astık 23 nisanda, 29 ekimde, 10 kasımda. başka? hiç, kocaman bir hiç. izledik sadece olan biteni, ' bana dokunmayan yılan bin yaşasın ' diye diye, o ' yılanın' bize dokunmasını bekledik 70 yıldır.
dindar olmak, muhafazakar olmak, sağ görüşlü olmak sadece bizde değil, dünyanın her yerinde çok kolaydır. konulur önüne bir tabu, sen de bunu sorup sorgulamadan sadece inanır, biat edersin.
ama atatürkçü olmak zordur.
bilgi ister, eğitim ister, kültür ister, okumak okutmak ister, sorup sorgulamak ister, en önemlisi de düşünce ister düşünce.
15 mayısta ülke atatürkçü mü olacak demiştiniz?
biraz zor, zaman isteyen bir durum bu. ama neresinden başlanırsa da doğru olacak bir yaklaşım, tercih olacaktır. imla. -
turkcell'in faturaları 1 hafta ertelemesi
bir hafta sonra deprem bölgesine gökten sihirli ışıklar mı düşecekmiş?
'6 ay bizden olsun, para almıyoruz' diyememişler mi sermayenin uşakları? -
3 aralık 2023 ali yalçın'ın seyyanen zam talebi
milletle t...ak geçmek tam da bu olsa gerek.
gündüz niye ellerin patlarcasına alkış yapıyordun demeyelim mi şimdi.
ek: (bkz: tüm sendikaların kapatılması gerekliliği) -
1.5 yıl sonraya kolonoskopi randevusu verilmesi
bazı yerlerde yazdım, bir kez daha tekrarlamakta fayda görüyorum.
kimse bana 'sağlıkta çağ atladık' safsatasına yapamaz, yapmasın.
yaklaşık 7 yıldır mücadele ettiğim kanser denilen illet ile sürdürdüğüm mücadelede neler yaşadığımı, nelerle karşılaştığımı ben biliyorum.
aylar sonrasına verilen mr. tomo randevuları, ' senin ameliyatın riskli' denilip, ameliyatlar için özel hastanelere yedirdiğim paralar, sadece koltukta oturup alacağım kemoterapi için bile programa uymayan ve günler sonrasına sarkan randevular vs.vs.
iyi kötü 3-5 kuruşum var ve bu sayede 7 yıldır ayakta savaşa devam edebiliyorum.
peki parası olmayan ve böylesi ciddi hastalığı olanlar, onlar ne yapacak? tek kelimeyle söylüyorum ' ölecek!'. bu kadar açık ve net.
paran yoksa, gelinen sistem içinde ölüyorsun kardeşim.
1.5 yıl sonraya randevuyu verdin, hastalık seni 1.5 yıl bekler mi? hele hele kanser gibi hayati öneme sahip bir hastalığın varsa?
o yüzden diyorum ki, aman hastalanmayın, hastalanmayı beklemeyin. bana olmaz demeyin, özellikle bu tür hastalıklarla ilgili, şartlarınızı zorlayın ve belirli periyotlarda uygun yerlerde gidin kendinizi kontrol ettirin.
aksi halde bu sistem sizi öl-dü-rür.
çok net, ölmezseniz de sürünürsünüz.