honeybunny2
profili

  • düşün ki annen bunu okuyor

    hiçbir zaman usulünce sevilmediğin için sevmeyi de öğrenemedin. mizacın çok sert. inceliklerden uzaksın. buna rağmen isteklerini dile getiremiyor ama ihtiyaçlarının karşılanmasını bekliyorsun. görülmediğini düşündüğünde de kontrolü kaybediyor, saldırganlaşıyorsun.

    bazı konularda adil olduğunu (sevgisizliği, acımasızlığı herkese eşit şekilde dağıtıyorsun mesela) ve iyi gözlem yaptığını (arkadaşlarıma dair yorumlarında haklılık payın olur hep) inkâr edemem. kendine olan güvensizliğin, bir şeyleri dikte etmenin önüne geçti ve benim serpilmem için alan açtı belki de. “sen benden daha akıllısın”, “sen daha iyi bilirsin” gibi cümleler kolayca çıktı ağzından. bunun da az şey olmadığını biliyorum. teşekkür ederim, gerçekten teşekkür ederim.

    kadınsı olmadın hiçbir zaman, benden de kadın gibi davranmamı beklemedin. hâlâ erkek çocuğu gibi giyiniyorsun. eskiden utanırdım bundan ama artık umurumda değil. belki benim de biraz daha androjen olmamın sebebi sendin hep. kız çocuklarından beklenecek şekilde sakin ve nazik görünsem de dışarıdan, aslında asi bir oğlan kadar özgür, burnunun dikine giden biri oldum. gölge etmedin bana. ulaşmam gereken amaçlar, karşılamam gereken standartlar yoktu hayatımda. akıllı ve başarılı çocuk olma hâlini sürdürme zorunluluğu belki. başımın çaresine bakmam gerekti hep, çünkü başımı okşayan yumuşak bir elin olmayacağını biliyordum.

    bir kez yanında panik atak geçirdiğimde “bu kız benden deli” dediğini hatırlıyorum eski eşimin yanında, o beni sakinleştirmeye çalışırken. o kadar uzaktın ki bana. kendine ait olmasından utandığın, bana miras bırakmak istemediğin o parçayla karşılaştın belki de. ancak şimdi anlıyorum seneler sonra, kendim de anne olduğum için artık.

    anne, keşke kendini biraz daha sevseydin. kendimi sevmek benim için kaybedilen bir savaş olmaktan çıkar, doğal gelirdi belki. kendimden esirgediğim sevgiyi başkalarına ne kadar verebildim bu zamana kadar, bilmiyorum. elimden geleni yaptım, çok sefer de elime yüzüme bulaştırdım. hatırlıyor musun, geçen senelerde bir kez sana ağlayarak sarılmış, seni sevdiğimi söylemiştim. benim gibi donuk bir insan için ne büyük bir şeydi bu. ondan sonra çok yol katettik ilişkimizde. ama sen neden aynısını benim için yapamadın ben onca zor zamandan geçerken? olmuyor mu? kendine mi yabancılaşıyorsun acaba sevgi söz konusu olduğunda?

    seni artık suçlamıyorum ama bağışlamıyorum da. bağışlamak nedir ki zaten? ben senden üstün değilim. sen sensin, ben de benim. iki yetişkiniz artık masada. sarılmasak da hiçbir zaman sıkı sıkı, öpmesen de beni sorun değil. yalnızca artık yan yana durmak istemiyorum uzun süre. çok zorlanıyorum. bu ilişkiyi bu şekilde kabul ediyorum, sen de kabul ediyorsundur umarım. kendine iyi bakmanı da umuyorum çünkü ben sana annelik yapmak istemiyorum. eşitlik istiyorum artık sadece. sorgulanamayacak, geri alınamayacak, tartışılamayacak cinsten bir eşitlik.

  • paris denince akla gelenler

    notre dame’ın yakınında, seine kenarında oturup içilen sigaralar. orsay müzesi, bol bol monet. inanılmaz lezzetteki baget sandviçler. gençlik, itlik, serserilik.

    unutmadan, bir de la jetee.