smax0310
profili

  • illegal hayatlar

    (bkz: sen ne güzel filmler çekiyon öyle)

  • kenan karaman

    ismail çipe’ye gol atamaz.

  • sevilen türkünün en vurucu cümlesi

    herkes diyarında muhabbetinde
    bilmem bizi ne civara yazmışlar

    (bkz: ervah-ı ezelde)

  • 2017-2018 sezonu süper lig sıralaması tahminleri

    18- karabük

  • cenk tosun

    mehmet demirkol'dan: cenk ben bu formayı bırakmam diyor, lafta da demiyor, oynayarak söylüyor. adamım ben demiyor, oynuyor.

  • istem dışı 4 yumruk attım

    kasten adam öldürmeye teşebbüsle yargılanması gereken ve serbest kalmış kişinin, planlayarak yaptığı eylemi anlatırken söylediği saçmalık.

  • cem yılmaz'ın plat derneği başkanına verdiği ayar

    cem yılmaz'ın bugün katıldığı bir ilkokul laboratuvarı açılışında, plat derneği başkanı özer imer'e veya imer özer'e verdiği ayardır.

    yılmaz, deney tüpünün ucunu eliyle kapatarak salladığı sırada plat başkanı imer, "aman eline gelmesin" uyarısında bulunarak, "şu anda içinde asit var, nasipse içinden oksijeni çıkaracağız" dedi.

    cem yılmaz'ın verdiği ayar ise ortamdakiler anlamadığı için olsa gerek, espri sanılmış:

    "nasipse mi? böyle de kimya deneyi duymadım. mesela yer çekimi var mı? nasipse var"

    http://www.ntv.com.tr/…yidir,b2sv9qb_rucrvmlkttlaza

  • 27 temmuz 2016 çok acil b rh pozitif kan ihtiyacı

    çok özür dilerim başlık için. dikkat çekmek gerekiyordu.

    çok acil b rh + trombosit veya kan ihtiyacı var arkadaşlar.

    hasta medikal park bahçelievler hastanesinde.

    isim burak.

    annesi yanında. ismi zülfiye kaya. telefon: 0 535 829 38 48

    çok çok acil yayabilir miyiz?

    edit: focus on it adlı arkadaşımıza çok teşekkürler. ihtiyaç kalmamış bugünlük. sağolun var olun

  • beşiktaş

    2015-2016 sezonunun 20. haftası öncesinde 2 maç fazlasıyla 5 puan önde olan fenerbahçe'nin , 20. haftada maçını beşiktaş'tan önce oynamasından dolayı antalyaspor'u yenerek puan farkını 8 yapmaya çalışıp , beşiktaş'ı psikolojik olarak çökertmek isteyip küsküyü yemesinin üzerinden geçen 9 haftanın ardından, sivasspor'u yenerek maç fazlası ile fenerbahçe'nin 8 puan önünde olan takımım.

    ulan ne tanım yaptım be.

  • beşiktaş

    2006'dan bu yana kombine biletini aldığım takımım. o zamanlar 24 yaşında, iş hayatına yeni başlamış, aylık net 1100 tl maaş alan biriydim. çalıştığım banka şubesine ayak bastım ki ne göreyim, çok kişi beşiktaşlı ve kombine muhabbeti yapıyorlar. ertesi gün öğle arasında osmanbey'den inönü'ye metro + füniküler (taksim'den yürümüş de olabilirim, füniküler sanırım vardı o zaman) ile giderek sıraya girişim ve kombineyi alışım, hayatımda, kendi adıma yaptığım ilk harcamaydı diyebilirim.

    sonradan sonraya, her yıl kombine alsam da, tribündeki hevesim azaldı. öyle maçlara gidiyordum ama pek bağırmıyordum. demirören etkisi ile birlikte, özellikle tribündeki amigolardan çok rahatsız oluyordum. bunların başında da alen vardı. tribün ilginç bir biçimde adamı ilahlaştırmıştı. bana göreyse, o ünlü bestedeki gibi, ne ayak olduğu belli değildi.

    kafasına göre açıklama yapıp ben çarşıyı feshediyorum diyordu, tribün alen sahaya inip üçlü çektirmezse huzursuzluk çıkarıyordu, taraftar takımı ateşlemek yerine kendi şanı yürüsün diye bağırıyordu.

    yeni açık tribün, kapalı tribün kendisine bağırınca tezahüratlara hemen atlıyordu ama, yeni açık tribün bir tezahürat yapınca, kapalı tribün yeni açığı 'bip'lemiyordu. ben o zamanlar yeni açıktaydım.

    sonra bir yıl kapalıya gittim. q7, simao, guti, fernandes ve almeida'nın geldiği sezon. kapalıdaki garip tavrı anladım. bir imparatorluk vardı. herkesin bir yeri vardı. kapalı tezahürat başlatırsa, herkes katılıyordu ama, diğer tribünler kapalıya “talepte” bulununca, kapalı ya mevcut tezahüratına devam ediyordu, ya da kapalıda o anda bir tezahürat yoksa, alelacele bir tezahürata başlıyorlardı. işin ilginç tarafı diğer tribünler de, bir anda, o tezahürata başlıyorlardı.

    yeni açığa tekrar döndüğümde, 10 numaralı beyaz forması eksik olmayan, mustafa isimli amigo dikkat çekmeye başladı. bununla alakalı çok şey yazmak isterim ama kendimi dizginleyemem diye bir şey söylemiyorum. iyice hayattan soğuttular adamı.

    sonra bir gün, ben yine kendi halimde, maça gidip gelen, tribünde bağırmayan halimle takılırken, ekşi beşiktaş tribünü diye bir şey ortaya çıktı. o tribün amigolarında ve taraftar gruplarında olan bir şey yoktu bu tribünde. rant beklentisi. arkadaşların neredeyse hepsi ekşi sözlük yazarı. çoğu profil olarak da ekşici. herşeyin önünde insan. okumuş çocuklar.

    beşiktaş sevgisini tekrar hissetmeme sebep olan bu gençler, iyi ki varlar. gençler diyorum zira benden büyük 3-5 kişi ya var ya yok.

    bu gençler olmasa, tribünde birlikte takılmasak, ne olduğu anlaşılmayan kişileri tribünde gördükçe eminim futboldan soğuyacaktım.

    iş yapasım yoktu, bunları yazayım istedim. tribünler böyle gençlerle dolsun, hiçbir yerde şiddet kalmaz.