matiati5
profili

  • elektrikli araç alınır mı

    alınmaz.

    sebebi de şu:

    toyota mirai

    bu gördüğün bir hidrojen arabası.

    5.6 kg hidrojen ile ekonomi modunda 1003 km gidiyor.

    link

    motoru hidrojen yakıt hücrelerinden oluşuyor. havadaki oksijeni alıyor, tanktaki hidrojeni çekiyor. ikisini tersine elektroliz denen bir kimyasal reaksiyon ile birleştirip elektrik üretiyor. egzozdan ise sadece su buharı çıkıyor.

    ayrıca depo 30 dakikada değil 5 dakikada doluyor.

    hidrojeni de elektroliz ile okyanuslardan, denizlerden üretebilirsin. dünyanın dörtte üçü su kabaca...

    batarya derdi yok. batarya olmayınca araç da çok hafifliyor.

    bak şu aşağıdaki california'da faal hidrojen istasyonlarının konumları:

    link

    ve toyota şu an bu aracı 49500 dolara satıyor. ama en yeni teknoloji olduğu için yaygınlaştıkça ucuzlayacaktır.

    gelecek bu arabalarda kardeş.

    korkarım elektrikli araba alanların arabaları 4-5 seneye çöp olacak.

    edit: şu video yeni sayılır. 3 ay öncesine ait...

    link

    özeti bosch stuttgart'daki fabrikasında hidrojen motoru üretiyor. standart kamyonun motorunu söküyorsun. yerine hidrojen motoru takıyorsun. 70 kg hidrojen tankıyla 500 kg toplam ağırlıklı motor 40 tonluk kamyonu tam 900 km götürüyor. ve bosh bu sene içerisinde üretime başlıyormuş arkadaşlar. videodaki bitmiş ürün.

    40 tonluk kamyonu 900 km elektrik motoru ile götürmek isteseniz 9-10 ton sadece batarya olması gerekiyormuş.

  • 15 şubat 2023 memduh bayraktaroğlu iddiaları

    şu videodan izlenebilecek olan iddialardır.

    kaynak

    edit: can ataklı'nın videosu

    kaynak 2

    memduh bayraktaroğlu'nun ve can ataklı'nın saraya yakın ve güvenilir kaynaklarından öğrendiklerini iddia ettikleri bilgileri içerir.

    özetlemek gerekirse iddialar şöyle:

    1. deprem olduktan hemen sonra bölge valileri içişleri bakanlığına durumu bildiriyor.

    2. ilk 15-30 dakika içerisinde içişleri bakanı süleyman soylu durumdan haberdar ediliyor. ve kendisi hemen görevi başına geçiyor.

    3. yine kısa bir süre içerisinde içişleri, milli savunma ve turizm bakanı durumu istişare ediyorlar. durumun vahametini anlıyorlar ve askeri (muhtemelen malatya 2. ordu) sahaya çıkarma kararı alıyorlar.

    4. asker aranıyor ve gereğinin yapılması isteniyor. bu aşamada komutanlar da durumun vahametinin farkındalar.

    5. asker bölgeye gitmek için hazırlıklarına başlıyor.

    6. bu sırada erdoğan aranıyor ve durumdan haberdar ediliyor.

    7. ama erdoğan askerin kışlasından çıkmasından çekiniyor ve bu karara karşı çıkıyor. derhal askerin kışlaya geri dönmesini istiyor.

    8. erdoğan'ın depremin büyüklüğünün ne kadar olduğunu tam olarak fark etmemiş olması olası.

    9. asker kışlaya geri dönüyor.

    10. yine aktarılan kulis bilgisine göre istişare eden bu üç bakan erdoğan'ın tutumundan çok rahatsız ve çok büyük bir vebal almış olduklarını düşünüyorlar. ve doğruysa aralarından bazıları önümüzdeki haftalarda istifa etmeyi değerlendiriyor.

    bu olay doğruysa yer yerinden oynar.

    erdoğan'ın geç bilgilendirildiği ile ilgili akp tezini bütünüyle çürütüyor.

    bürokrasinin depremin gerçek büyüklüğünü ve yaratacağı zayiatı ilk bir saat içerisinde fark ettiğini gösteriyor.

    bakanların askeri sahaya sürmek istediklerini gösteriyor.

    ama malatya'daki 2. ordunun sahaya sürülmesini iddiaya göre bizzat erdoğan engelliyor.

    bakalım iktidar cephesinden bu iddialara nasıl bir cevap gelecek.

    edit: istifa etmeyi değerlendiren bakanın hulusi akar olabileceği benim kendi görüşümdü. iddiada bu geçmiyor üç bakandan bazıları diyor. bu sebeple bu parentezi kaldırdım.

  • cenaze sayısı 35 bine çıkabilir

    korkarım ama 100 binin altında hiçbir tahmin bana gerçekçi bile gelmiyor.

    11 binden fazla yıkılmış bina bildirilmiş. bunların 6 bin kadarı teyitli.

    biz iyimser hesapla 6 bine bakalım.

    6 bin binada kabaca 4 kat ve her katta 2 daire hesap edelim. bina başına 8 daire ediyor. tabi çok sayıda 7-8 katlı ve kat başına 4 daire içeren apartmanlar da var. iyimser hesap yaptığımız için bunları düşünmüyoruz. biz yine 4 kat ve her katta 2şer daireden basit bir hesap ile 48 bin daireye geliyoruz.

    daire başına ortalama 2 kişi göçük altında kalsa (ki aslında bu bölge çok çocukludur ve çekirdek aile üç kişidir ama biz iyimser hesap edelim) sayı 96 bin göçük altında kişi ediyor.

    bunun 8 bin kadarı şu ana kadar raporlanmış ve enkaz altından çıkarılmış. geriye kaldı 88 bin kişi...

    ve istatistiklere göre ilk 24 saatte o enkaz altında kalanların ortalama olarak zaten %95'i ölecek.

    bu da olası en iyi tahminle 83 bin kişinin öleceği anlamına geliyor.

    bina sayısını 11 bin ve daire başına yaşayan kişi sayısını 3 olarak hesaplarsanız da aynı hesap 243 bin ölü diyor.

    yani 83 bin ila 243 bin arası bir rakam ile karşılaşabiliriz çok geniş bir aralıkta.

    bu iki sayının ortalamasını alsak yaklaşık 163 bin kişi kadar kaybımız olabilir.

  • 18 mayıs 2022 ticaretin durması

    açık söyleyim stokçu oldum.

    gittim bir uğur derin dondurucu aldım.

    bakliyat depolamak için sert plastik kutular aldım.

    bakliyat böceklenmesin diye ortam nemini çeken aparatlar aldım.

    ve yaklaşık 30 kilo eti ve balığı, aileme en az 1 yıl yetecek bakliyatı, 10 larca kilo vakumlu peyniri, kaşar peynirini, sucuğu, dayanıklı günlük kullanım ürünlerini, yıllarca yetecek traş bıçağını, pişirme kağıdını, buzdolabı poşetini, a4 kağıtları, tuvalet kağıtlarını ve rulo kağıt havluları

    sonra onlarca litre ayçiçek ve zeytin yağını stokladım.

    hanımın telefonu ya da kendi telefonum bozulursa diye yedek telefon bile aldım.

    geçen yıl tanesi 19 bin liraya iki adet bilgisayar aldım. şimdi ikisi toplam 108 bin lira ediyor. makinelerin biri yedek olsun diye. ilerde bilgisayar almak zorlaşırsa ya da ekran kartı vs bozulursa yedeğime geçeceğim.

    eskiyen elektronik eşyaların tamamını yeniledim.

    sonra bir yıl yetecek kadar mutfak tüpünü stokladım.

    bunların çoğunu da ucuz banka kredilerini çekip çekip yaptım. millet kredi çekip ev araba aldı ben ilerde evi ve arabayı yiyemem diye mala girdim. dağ gibi borcum var ama kimin umrunda... tl değer kaybettikçe tl borç devede kulak kalır.

    eşim ve babam bir paranoyak olduğumu düşünerek benimle dalga geçtiler aylarca...

    şimdi 5 ay önce aldığım 100 liralık somon 430 lira oldu. 30 liraya aldığım kıymalar 120 lirada 130 liraya aldığım tüpler 300 lirada geziyor. eşim ve babam dalga geçmeyi kesiverdi her nedense...

    tabi bunların hiçbiri bir işe yaramaz. eninde sonunda stok mutok tükenir ama...

    işte bir umut fırtına belki 1 yıl sürmez diye ihtiyati tedbir diyelim.

    lakin çok umutsuzum sözlük. gelecekten inanılmaz korkuyorum. türkiye'nin gelecek yıllarda ne kadar güvenli bir ülke olacağını bilmiyorum. en çok da 5 yaşındaki kızım için korkuyorum.

    samimi söylüyorum 37 yıllık hayatımda kafayı işte bu sene yedim ben.

  • akdeniz üniversitesi'nde seks karşılığı kadro

    bu israfil kurtcephe kim biliyor musunuz?

    2008 yılında aü rektörlük seçimlerinde seçimlerin galibi yüzde 40'ın üstünde oy alan üniversitenin eski rektörü ve genel cerrahi profesörü mustafa akaydın olmuştu.

    israfil kurtcephe açık ara ezilmişti. akademik geçmişi, uluslararası yayınları, idarecilik geçmişi akaydın'a kıyasla yerlerde sürünüyordu.

    ama dönemin akpli cumhurbaşkanı abdullah gül, pek çok üniversitede yaptığı gibi milli iradeye saygısızlık ederek akaydının üstünü çizdi ve bu fetöcüyü o kadroya atadı.

    neden böyle yaptığı ile ilgili de tek bir gerekçe sunmadı.

    yani üniversitenin bütün kadrolarını fetöcüleştiren, kadın düşkünü bu herifi bizzat abdullah gül atadı.

    başka sözüm yok.

    edit: ayrıca akaydın döneminde akdeniz üniversitesi tıp fakültesi karaciğer nakli başta olmak üzere organ naklinde avrupa birincisi oldu. hacettepe ve ankara tıp mezunu son derece kalifiye hocaların yetiştirdiği genç cerrahlar akdeniz üniversitesi'ni hacettepe, ege, gazi, ankara tıp gibi bir türkiye markası yaptılar. hatta avrupa markası yaptılar. bu başarıların hepsi abdullah gül'ün atadığı bu rezil fetöcü sayesinde imha edildi. aünün sağlam hocalarının hepsi üniversitedeki siyasi ortamdan kaçıp ya özel muayenehanelerini açtılar ya da memorial, medicalpark gibi özel hastanelere gittiler.