bayamlik cokoprensi3
profili

  • mehmet pişkin

    özenmeyin.

  • anime dinsizliğe neden oluyor

    yav biz gta vice city'deki helikopter görevini yaparken komple bıraktık din işlerini zaten, tüm inançlarımızı kaybettik orada. mınıyurdunu miktimin görevi bak aklıma geldi yine gece gece.

  • sirenler (mor ve ötesi albümü)

    an itibariyle online! .
    sirenler spotify

    çıkalı 33 dakika oldu, henüz albümün açılış parçası olan adamın dibi’nden çıkamadım.

    aradan geçen 10 senede neler yaşandıysa, zip dosyası gibi hepsini açtı attı önüme. fena, çok fena.
    bir zamanlar kim olduğumuzu hatırlatan, “ben hep böyle değildim” dedirten albümdür.

    long play dinleyince editlerim, şimdi ağlamam gerek minnacık.*

    adamın dibi
    bu parçayla ilgili yazabilecek hiçbir şeyim yok. açın dinleyin, eğer size de bir şeyler yaparsa; kardeşiz! aynı yollarda kolkola yürüdük, yalnız değildik demektir.

    dünyaya bedel
    albümün adamın dibi’nden sonra nazarımda en özel şarkısı. sözlere ve müziğe girmeden önde sound’dan bahsetmek istedim ve evet, bu şarkı kesinlikle dark side of the moon ve random access memories kalitesinde bir sound’a sahip.

    dinamik range bozulmamış, davul groove’a hapsediyor, müzikalden ziyade frequency olarak başlamadan 10/10 aldı bu. audiophile’ler ne der bilmem ama benim m50x; mix’te ortalığın içinden geçmişler diyor bu parça için.

    sözlere gelirsek, gelmeyelim.
    özel çünkü, kim ne anladıysa o ama 2004’te yardım et ruhum, yardım et bana dünya yalan söylüyor diyen sesin ruhu; dünya’ya bedel olmuş ve dünyayı bilmek istemiyormuş demekle yetinelim.
    kliple erken çıkmıştı, daha önce yazmıştım bu şarkıyla ilgili (bkz: #131523151)

    linç
    anlaşabilirdik?
    albümün en bir parçası. bir şeyi en bu parçanın ama bütünsel olarak değil kesinlikle, en olan adamın dibi veya park ama bu parçanın da bir şeyi var.

    dün ilk tanışmanın heyecanıyla farkedememişim. albümün en iyi nakaratı var bu şarkıda. hatta belki de en iyi mvö nakaratıdır. çok tatlı, la la laaa laaa anlaşabilirdik? çok sevdim bu şarkıyı ben 8.5/10

    canavar
    en beğendiğim 2. şarkıdır. vokal mixi mükemmel bence. öyle 2022 yılı türkiye’sinde fm radio tadında design edilmiş, midlerde 0 çeken bir vokal gerçekten cesaret isterdi ki; harun tekin’in eurovision’da nasıl psikopatça baktığını hep birlikte canlı izledik.

    şehir’le bırak zaman aksın arasında bir yerde duruyor vibe olarak. günün sonunda yine o tonlardan canavar canavar diyen seste, bir şeylere canavar denecek yılların çok geride kalmış olmasının hüznü var bu şarkıda.

    9/10
    hissedebilene, ağır taşşaklı şarkıdır.

    forsa
    belki hiçbir şey böyle zor olmazdı,
    biraz daha mutlu olsaydık?

    hazinende
    sözleri dışında hiçbir elle tutulur yanı yok. harbiden olmasa da olurmuş bu, gram sevmedim. belki kulak uyuşukluğu bilmiyorum ama; sarmadı beni.

    forsa varken, gerek yoktu buna.
    bazı şeyleri hissedersin, bu şarkıyı hissedemedim ben.
    4/10

    kaptan
    var bir büyüsü, henüz keşfedememiş olsam da.. bu şarkıya yarın döneceğim, bu gecenin şarkısı değil.

    gemide’de erkan can’ın güverteye çıkıp sürekli denizden kum çıkarılmasını izlediği sahneler vardı ya hani; işte bu şarkıyı kamil söylüyor.

    kızı geri götürelim kaptan, bu iş başka türlü kapanmaz...

    ağrılar
    vokalde ben bir tık fazla oldum diyen chorus-flanger’ımsı bir sound design elementi var ama tam çözemediğim için kesin konuşmayayım. bu şarkının vokali mix’te piç edilmese çok güzel parçaymış aslında. konserde falan dinlersek anlarız ne olduğunu.

    canavar’ın devamı mı bu?
    bilmiyorum ama ikisini bütün olarak düşününce çok tatlı bir hale geldi.
    7/10

    park

    bu şarkı gelmiş geçmiş en iyi 10 mor ötesi şarkısı listesine ilk 5’ten girer, geriye yaslanır, sigarasını yakar, tavrını alır, hesap vermez.

    harun tekin’in çok iyi yaptığı bir şey var ve bu şarkıda da yine başımıza gelmiş bulundu. bunu son yaptığı parçayı ananem bile ezbere biliyor, bu şarkı da öyle bir etki yaratacaktır.

    “yok, yaralara dokunmak yok...” diyor ya hani, yalan o inanmayın. öyle bir dokunuyor ki yaralara, içinden bile geçiyor. nazgül’den pıçağı yemiş frodo gibi kıvrandırıyor yatakta.

    öyle bir kandırıyor ki,
    biz bir kabusu yendik derken biraz cesaret alıyorsun yerden, its just a little pinprick diyorsun içinden, kalkacak gibi oluyorsun ya hani; o sırada soruyor işte sorusunu,

    biz neye söz vermiştik?
    sonrası çorap söküğü gibi geliyor zaten, biraz da kırgınsan, çocukca bir küskünlüğün varsa içinde kalan; otur sabaha kadar ağla. (bkz: ben)

    tam 5:13’te bir vibe değişimi yaşanıyor ya şarkıda, yendiiiik yendiiiiik yendiiiiik derken ağlamayan çok şey kaybeder. kıvırmayın hiç, tutmayın kendinizi; 10 yıl geçmiş, neler neler atlattık, ne kabusları yendik. orada ağ-la-na-cak!

    çünkü; ağla, ağla, ağla geçer.

    bu track bizim galaksimize ait değil,
    10/10 verip,
    öpüyorum.

    teşekkürler mor ve ötesi,
    bunca yıl sonra,
    iyi geldi.

    tünel ve istiklal yok evet, siz de tünel’de aşık olup kaybolursanız bir gün, siz de yazmayın. böyle bir hakkım var bence.