sırf mustafa kemal atatürk düşmanlığı için taptıkları hamid'i tahtından eden enver paşa'yı savunmak mecburiyetinde kalmak sizin için ne acıklı. oysa ki enver paşa ve mustafa kemal paşa aynı istikamettedir. aralarında ulkenin istikamet amacında fark yoktur. onların kavgaları iktidar kavgasıdır. bu neredeyse atatürk ve tüm silah arkadaşları arasında vardır. yani diyeceğim o ki çanakkale savaşının komutanının enver paşa olması ile mustafa kemal paşa olması arasında fark yoktur. ikisi de bizim. sizin olan ise yıldız burçlarında tüneyen bir baykuştur.
klitziasthlas4 profili
-
çanakkale savaşının başkomutanı
-
dolar 1.5 lira iken muhalif olmak
*askerin başına çuval geçirilince müzik notası mı veriyorsun?denildiğinde sen muhalif değildin.
*haburdan teröristler geçerken sen muhalif değildin.
*kozmik odalar patlatılırken sen muhalif değildin.
*okyanus ötesine selam çakılırken sen muhalif değildin.
*kıbrıs peşkeş çekilirken sen muhalif değildin.
*sıcak para ile üretim yapmak, teknoloji üretmek yerine betona gömüldüğünde sen muhalif değildin.
anlayamamanın nedeni bu. siz köy yanarken saçınızı tarıyordunuz. şimdi o "tarak" dolar kuruna endeksli olunca ayıldınız. yoksa lafı döndürmeyin, sizin umrunuzda mı köy? -
3 mayıs türkçülük günü
öncelikle moderatör beylerden bir ricam olacak. kendilerinden türkçü bir hassasiyet beklemiyorum. fakat işin doğrusunu yazmaları için yıllardır süre gelen hatayı düzeltmelerini talep ediyorum. işin doğrusu şudur: 3 mayıs türkçülük günü değildir. 3 mayıs türkçüler günüdür. malesef yıllardır 3 mayıs türkçüler günü başlığı açılamıyor. açılmak istendiğinde ise 3 mayıs türkçülük günü başlığı ile ilişkilendiriliyor. türkçülük günü diye bir gün yoktur sayın sözlük yönetimi. bu, olageliş değil, uydurageliştir. bu bir hatadır. düzeltilmesini talep ediyorum.
şimdi.
buranın ötesinde kendini türk-islam sentezci tanımlayan, alevi olduğu için türkçü ali balseven'i katledenlerle aynı istikamette yürüyen, partizanlığı
ülkü sanan, oy için ite kopuğa ses çıkarmayan, biatçı gelenekten gelip püsküüdçü'ye lokum olan, türkçüler gününün adını söylemeye çekinip milliyetçiler günü olarak anan, atsız ata'nın partilerde ülkü yoktur buyruğuna uymayıp vıcık vıcık arapçılığa bulanmış ve son olarak toplam 9 sayfayı bulmayacak röportajdan dokuz ışık mitini uyduranlara inanan mehepe partizanları size buradan ekmek çıkmayacak. bunu bilip okuyun. bilmeniz gereken birşey daha var: sizin bu şerefli günde hiç payınız yoktur. kısacası biz kılıçaslan, siz keykubat.
ayrıca bu başlığa birazdan üşüşecek kürtçü, komünist, ve islamcı parazitler, sizi unutmadan peşin peşin cevabınızı verelim.
"bugün türkiye'de türklüğe ve dolayısı ile türk bayrağına düşman üç zümre vardır: moskofçular, kürtçüler ve siyasi ümmetçiler."
hüseyin nihal atsız
gelelim 3 mayıs türkçüler gününe. buraya kadar okuyan tüm türkçü andacanlar 3 mayıs türkçüler gününüz kutlu olsun. selam sizlere! yine hüseyin nihal atsız'ın dediği gibi;
ey ekmeği alınanlar! selam sizlere!
ey rütbesi çalınanlar! selam sizlere!
kardeş yahut arkadaştır diye evleri,
ocakları dağıtılan ülkü devleri!
selam size! üstünüzde bütün bakışlar,
bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!
pekala türkçülük türkçü düzen nedir?
buna en güzel cevabı tayma (bkz: caner kara) vermiştir. ister dinleyin, ister okuyun.
ve türk ulusu bugün senin günündür, kutlu olsun!
itidal
türkçü bir toplumun hiçbir kesiri
olamaz hocanın, şeyhin esiri.
mutlaka yakalar çağdaş asırı.
imanı, belası olmayacaktır.
ağzını yamultan bir cahil yobaz,
şuurlu türkçünün dengi olamaz.
çöl yeli kayadan zerre alamaz.
arap, aklınızı almayacaktır.
mesnetsiz haberler verip mekke’den,
çatırtı çıkartıp festen, takkeden,
mercedes parası vurup tekkeden
dergâhtan yolunu bulmayacaktır.
sübyancı, oğlancı şerefsizleri
kurtarmaz imama has cübbeleri.
türkçü bir devletin mahkemeleri,
bunlara gözünü yummayacaktır.
eğitir o devlet vatandaşını.
bunlara yedirmez asla başını.
kaptırmaz en ufak kara taşını.
hiçbiri voliyi vurmayacaktır.
ağzını arapça yayan şeytanlar,
dünya kaç bucakmış; o zaman anlar.
aklını başına alan insanlar,
kan emen putlara kanmayacaktır.
yobazın tarikat, tekke fitnesi,
yıkılır yedikçe türkçü tekmesi.
böylece kesilir baykuş ötmesi.
bir daha bu yurda konmayacaktır.
yakası kurtulsa halkın bunlardan,
bir ilham alarak eski günlerden,
bin misli müreffeh olur dünlerden.
bizi de o zaman anlayacaktır.
türkçü bir düzenin türk çocukları,
milliyet azmini okuldan alır.
masaldan arınır ak alınları.
ilhamı bilimden, akıldan alır.
yalandan kurtulan yeşil fidanlar,
milliyet aşkına gark olacaktır.
ağacın suyundan çıksa yalanlar;
yaprakta, meyvede fark olacaktır.
türkçü bir düzende türkçü öğretmen;
iş değil, kutsal bir vazife yapar.
milliyet aşkını işler derinden.
o aşkla, azimle büyür çocuklar.
vatanı eğitim ışığı bürür.
o çağda hiç kimse cahil kalamaz.
çocuklar ilimle, bilimle büyür.
yıkıcı şeytanlar menzil alamaz.
türkçü bir düzende üniversite,
aydınlık üretir; işsizlik değil.
kalkınma ocağı olur fakülte.
doğruyu öğretir, sessizlik değil.
en yeni tekniği, en doğru yolu,
aramak ve bulmak akıl işidir.
bilime, tekniğe gelir her konu.
bunlar da illaki okul işidir.
düzenli düzende üniversite,
müşteri aramaz pazarcı gibi.
bina dikilerek her memlekete,
diploma satılmaz hıyarcı gibi.
seçilir en parlak gençler özenle.
odası, gıdası verilir tek tek.
fakülte çalışır çağdaş düzenle.
gençlerden başarı beklenir bir tek.
türkçü bir düzende sağlık, eğitim,
parayla satılmaz; devlet işidir.
paralı öğretmen, paralı hekim
olamaz; yoksulu devlet işitir.
türkçü bir düzende türkçü komutan;
emri, komutayı üstünden alır.
sızamaz sımsıkı orduya şeytan.
selamı postalın altından alır.
bir okul görevi görür her kışla.
en sosyal adalet orada sağlanır.
zenginle fakiri ayırmaz asla!
millet birbirine böyle bağlanır.
o devlet, şehidi sayıya vurmaz.
sahipsiz değildir yetimi dulu.
ve asla kanını yerde bırakmaz.
bulur her intikam alacak yolu.
o düzen, gazinin başını eğmez.
parmağı kanasa hakkını verir.
metreyle, santimle gazi ölçülmez.
bir düzen sadece hakla yükselir.
türkçü bir düzende işçinin hakkı,
patronun kârına ortak olmaktır.
hangi ter sularsa işleyen çarkı,
o işin nimeti o tere haktır.
işletme, fabrika kazancından pay
vererek işçiyi ortak edecek.
yürüyecek bant, çalışacak ray
ve işçi kendini patron bilecek.
siyasi, bölünmüş sendika olmaz.
doğrusu mecburi ve tek sendika...
partizan sendika hak arayamaz.
fitneyle çalışmaz hiçbir fabrika.
türkçü bir düzende yerli sermaye,
küresel çeteye kurban edilmez.
dövizli global gelecek diye
içeride üreten, yapan ezilmez.
ithal et, ithal ot, ithalat olmaz.
ekeni, biçeni kurban ederler.
bir devlet her şeyi dışarıdan almaz.
alırsa onu da ithal ederler.
türkçü bir düzende emeklilerin
maaşı evine postayla gider.
bankada ne işi var dedelerin?
bu düzen emeğe ihtiram eder.
ömrünü işinde geçiren işçi,
saygındır; her yerde hakkı korunur.
hakkından keserek kaçkın beleşçi,
beslenmez; haklının farkı korunur.
emekli aylığı türkçü düzende,
asgari ücretten eksik olamaz.
dün emek harcayan doyar bugün de(bugünde).
yaşlısı gencinden geri kalamaz.
türkçü bir düzende türkçü adalet,
partiye pırtıya göre çalışmaz.
devletin millete borcu adalet...
kimsenin rütbesi hâkimi aşmaz.
hiçbir suç gözünden kaçmaz savcının.
her yerde kanunun borusu öter.
en ufak bir hakkı her davacının,
haklıysa tahtlıyı tahtından eder.
misliyle çarpılır suçun cezası.
en zalim suçlunun bacağı titrer.
sussa da duyulur mazlumun ahı.
adliye konuşmaz, adalet kükrer.
türkçü bir düzende kırılan kalem;
meclisten, saraydan dönmeyecektir.
kanuna işlemez yukarıdan selam.
ne hâkim ne savcı sinmeyecektir.
temeli adalet olan düzende,
kimsenin kimsede hakkı kalamaz.
gücünü milletten alan düzende,
adalet dışında hâkim olamaz.
türkçü bir düzende çiftçinin malı;
icrada, rehinde harman edilmez.
yabancı tohuma, ithal mazota,
yabancı bankere kurban edilmez.
besici dururken ithal et alıp,
ta yaban ellerden bozuk ot alıp,
yabancı tezekten bile tat alıp
köylüsü devlete düşman edilmez.
kooperatifler ve kombinalar;
çiftçinin, köylünün kârını güder.
yeşerir otlaklar, dolar meralar.
şehre göç gerekmez, tersine döner.
türkçü bir düzende öğretmen, doktor
bulunur en uzak mezrada bile.
bir devlet millete böyle dokunur.
vatandaş tükürmez şefkatli ele.
türkçü bir düzenin hastaneleri,
kapıdan çevirmez hiçbir yurttaşı.
ücretsiz yapılır tedavileri.
devletin aslıdır her vatandaşı.
askerlik, vergi ve adliye gibi,
hastane yurttaşın eşit malıdır.
alırken herkesten aldığı gibi,
verirken ayırmak olmamalıdır.
türkçü bir düzende yurttaş primle,
mülteci sorgusuz hizmet alamaz.
bir devlet yaşarken senin verginle;
yabana, yamyama kıyak yapamaz.
türkçü bir düzende tıp fakültesi,
mezbaha değildir; bilim üretir.
birlikte çalışır her bir hücresi.
o düzen, soruna çözüm üretir.
türkçü bir düzenin gazeteleri;
topluma palavra, yalan satamaz.
basın da düzenle gider ileri.
baldırla, bacakla manşet atamaz.
pislikten arınır bütün kanallar.
kadın pazarının bir sonu gelir.
alkışa tutulmaz ucuz kadınlar.
kültüre, bilgiye bir sıra gelir.
hesabı sorulur yalan yazandan.
fitneye, fücura geçit verilmez.
haberci çıkamaz düzen bozandan.
bölücü kalemler masum görülmez.
o çağda insanlar akşama kadar,
rezillik izleyip kararmamalı.
bilim aramalı bütün ajanslar.
vatandaş, faydalı şeyler duymalı.
soydaşım, türkçülük efsane değil!
gerçeği haykırır, masal anlatmaz.
türkçü bir düzende yetişen nesil;
kendini, toplumu asla aldatmaz.
her işi el ele vererek çözer.
çareler milletin sinesindedir.
bu çağda yükselir millî şaheser.
milliyet her şeyin ötesindedir.
soydaşım, itidal susmak değildir.
sabırla, azimle çalışmak gerek!
itidal, emekle geçen devirdir.
şuurla netice verir her emek.
edit: kutlu olsun türk çocukları. türklük için küçük, sözlük için büyük bir şey oldu. artık 3 mayıs türkçüler günü başlığı açıldı. -
said nursi
gerçek adı said okur'dur. bitlis'in hizan ilçesine bağlı nors köyünde doğmuştur. 9-10 yaşlarına gelince tüm şarkın cahil karanlığı içinde kör insanlardan farklı cingöz şeyhlerin varlığını farketmiştir.
e bizim said durur mu?
ne yapsın? o zamanlar çek-senet işleri yok, akaryakıtta sahte faturadan vergi kaçırma yok, kaçak mazot yok, bayrampaşa sebze hali kurulmamış, merdiven altı tekstil nedir? bilen yok. varsa yoksa şeyh, şıh işleri falan filan... ama gittiği dergahlardan kibri yani kendi deyişiyle "büyük kahramanlık tavrı" nedeni ile kovulup durmuştur.
saidi kürdi böyle ordan oraya gezip durmuş, bir yamanacak şeyh bulamamışken, ileride bu bizim stratejik derinlik sahibi ahmet davutoğlu'nun hocası siyaset bilimci ve sosyolog şerif mardin, çerkez ethem ile beraber taraf değiştirip yunan'a katılan kuşcubaşı eşref'in tartışmalı tarihini yazan tarihçi cemal kutay ve saidi kürdi'ye saplantılı, küçük yaşlarda gazetelerden takip edip sonra bir ambarda saidin fotoğraflarını görünce büyülenen, bir hafta said'in fotoğraflarından gözünü alamayan edebiyatçınecmeddin şahiner gibiler said'in eğitimisizliğini örtmek için "20 yıllık eğitimi 3 ayda tamamladı" bahanesini uydururlar.
yaş 13 olup "20 yıllık ilim eğitimini de 3 ayda" tamamlayınca bizim biricik said'imizin nuru yavaş yavaş parlamaya başlamıştır. sevenlerinin anlatımına göre bazı aşiretlerin nizamsız hareketlerini düzeltmiştir. hz. muhammed buna ihtiyaç olduğu için kur’an ilmini vermiş, (tabi lan direkt muhattap) bu da okyanusu’l basit fi tercemeti’l kamusi’l muhit adlı 5000 küsür sayfalık bir sözlüğü çocukken ezberlemiştir. bitlis valisi kızlarına eğitim veren said'in elini öperek, “üstad” demiştir.(ne çekti türk çocuğu bu üstadlardan?) top mermilerinden etkilenmemek, minarenin üstünde yürümek, parmağı ile görmek gibi saymakla bitmeyen meziyetler bu genç yaşta hasıl olmaya başlamıştır.
neyse rivayete göre bu bizim said bir risaliyesinde 5 günde irorganik kimya öğrendiğini yazmış, bildikleri karşısında bilim adamları said'in bilgisinin kendilerinden çok ileride olduğunu söyleyerek bediüzzaman adını vermişlerdir. yandaşları bu kelimenin anlamının zamanın garibi, zamanın güzelliği gibi tanımlasalar da bedi kelimesi “eşi benzeri olmayan” demektir.
tarihçe-i hayat adlı kitabında fizik, kimya, tarih, coğrafya, astronomi gibi pozitif ve sosyal bilimlere hiç bir öğretmenden eğitim almadan kendiliğinden vakıf olmuştur. ne hikmetse ileride 31 mart ayaklanmasında parmağı olan volkan gazetesi yazılarında bir şeyden bahsederken "türkçe bilmediğimden" cümlesini çokça kullanmıştır. her bilimi yalamış yutmuş, türkçe'ye gelince "vallah bilmiyem".
islamcıların bayıldığı saidi kürdi ve abdülhamid ilişkisi de ilginçtir. bu türkçe bilmeyen kürtçü said abdülhamid'e kürtçe eğitim veren okul (medresetü'z-zehra) istediğini bildiren bir dilekçe gönderince doğruca tımarhaneye gönderilir. bu istek o dönemde delilikle eşdeğerdir. bize vatan demeyi yasaklayan hamid sana anadilde eğitim verdirecek öyle mi? yer mi lan 40 yıllık baykuş?
saidi kürdi'nin abdülhamid hakkında bazı düşünceleri:
"istibdâd’dan en fazla zararı biz kürdler gördük."
“ istibdâda sille vuracağım.”
“ şerî’at ile hiç münâsebeti olmayan o müdhiş istibdâd-ı zâlimâne…”
“ istibdâd sebebiyle ermeniler düşmânoldular.”
“ memleketin se’âdeti ve selâmeti ermenilerle ittifâk ve dost olmaya bağlıdır.”
1908’de şark ve kürdistan adlı gazetede yazmaya başlamıştır.
31 mart ayaklanması’nda başı çeken volkan gazetesi gibi orada da “said-i kürdî” imzasını kullanmıştır.
kürt teavün cemiyeti’nde çalışmıştır.
kürt teali cemiyeti kurucuları arasındadır.
damat ferid tarafından kurulan teali-i islam adında bir denekte maaşlı olarak görev almıştır. derneğin başkan yardımcısı da iskilipli atıf 'dır.
kimsenin kendisini görmedigi trablusgarp'ta savaşmıştır.
ruslara karşı savaşırken top mermileri kendisine isabet etmemiş fakat ruslara esir düşmüştür.
istiklal harbinde ibre türklere dönünce hutuvvat-ı sitte adında bir eser yazmış, bunu okuyan ingilizler bundan çok korkmuş ve geri çekilmeye başlamıştır. böylelikle milli mücadele'nin başarısı direkt kendisine aittir.
saymakla bitmez. manyak manyak işler!