bana bir allahın kulu bunun mantıklı açıklamasını yapamaz.
38 derece ateş içindeyim, 100 metre içinde üç tane zincir market var, ama benim parol için 5.5 km ötedeki nöbetçi eczaneye gitmem lazım.
çünkü nöbetçi eczanedeki, eczacı bile olmayan, iyi ihtimalle lise mezunu kalfanın rafa uzanıp parol vermesi gerekiyor. size bir tane bile soru sormadan, temassız ödeme isteyecek ve işiniz bitecek.
bu işlemi neden marketteki kasiyer yapamıyor? bu nasıl bir işkencedir yahu? reçetesiz zaten cayır cayır satılan ilaçlar bunlar. eczacılık mezunu kadın/erkek asıyor diplomasını, koyuyor 3 tane kalfa, işine bakıyor.
eczaneler de kozmetik reyonlarına dönmüş durumda, yüksek kar bırakan ürün almayınca suratınıza bakılmıyor.
bir an evvel yurtdışındaki gibi marketlerde de reçetesiz ilaçlar, hatta reçeteliler de yetkili eczacılar tarafından satılabilmeli.
45 dk araliksiz keser sapi2 profili
-
parol'un marketlerde satılmama sebebi
-
hesabı erkek öder bu bir görgü kuralıdır
geçen hafta bumble'dan bir kadınla tanıştım. gayet de düzgün işi gücü olan bir kadın. muhabbeti fena değil, tipi iyi. neyse belki ciddi bile düşünürüm diyorum.
kahve içelim dedim, “yemeğe gidelim” diye cevap verdi. peki ok, gayet makul. ginza diye bir yer açılmış, çok hoş oraya gidelim diyor. biraz kıllanmaya, gıcıklanmaya başladım. açtım baktım sözlükten google'dan instagram'dan, tam bir eskort mekanı diyebilirim. yani herkes değil tabii ama tam erkeklere hesap çakmalık bir mekan.
tasarımı hoşuma gitti öbür yandan, kadın da bayağı hoş. neyse gittik, masada erkek var, kararını verdin mi diyorum menüye bakıyoruz. bu başladı saymaya karidesli salatalar, ördekli yemekler, 24lü sushi. galiba içinde karides olan her şeyden söyledi. bubba gump teknesi gözümün önüne geldi. ulan kim yiyecek o kadarını. en pahalısından da kokteyl söyledi.
daha 5. dakikadan inanılmaz gıcık kaptım. kerizleniyoruz, hesap sokulduğu ile kalacak diye zira bizim hatun “ciddi ilişki” “acele etmemek lazım” falan gibi laflarla yolunu yapıyor ben “buradan bana gideriz” iması yaptıkça. ama diğer yandan benden de çok etkilenmiş. gıcık aldım tamam, ama kan beyne sürekli pompalanmıyor. fotoğraf gösterme bahanesiyle yanına oturdum, kendini bi' geri çeker gibi oldu. “sen karşıma otursana :)” deyip yalandan gülümsedi. bir yandan 1500 tl üzeri gelecek hesapla birleşince tepemin tası attı.
arkadaşa whatsapp'tan mesaj attım. beni 3 defa arayacaksın, ilk ikisinde kısaca konuşacağız, 3. sünde uzun konuşacağız dedim. şirket server'larında problem çözme bahanesiyle aradı. uzun uzun konuşuyorum, bizim hatunun umrunda değil selfie falan çekiyor ikinci kokteyliyle. 12 tane falan story attı hatun 1 saatte. telefonu kapadım, özür diledim. hemen 2. arama, onu kapadım, 3. arama geldi. tam telefonun ortasında sanki şarj bitmiş gibi yapıp sağlam bir küfür ettim “tam bitecek zamanıydı” diye ekleyerek.
“arabamda powerbank ve kablo vardı, alıp geleyim hemen” dedim. hiç şüphelenmedi, tabii hala beni keriz sanıyor. valeye 50 tl (oha amk ya) verdim ve uzadım. bu beni herhalde 20 defa aramıştır. o sırada telefonu meşgulde tuttum. mesajlar geliyor neredesin, ya gitmişsin şaka mı yapıyorsun, şiddeti giderek artıyor.
arsızlık yapana ben de arsız arsız “canım çok acil çağırdılar gidip dönecektim ama telefonu kapatma fırsatım bile olmadı, ama güzel bir akşamdı, yemekler de sen de çok güzeldin, ne zaman tekrar yapıyoruz?“ diye mesaj attım ahahahsh.
whatsapp instagram her yerden blokladı. keşke bir yerden onu o masada hesaba bakarken, hesabı öderken izleyebilseydim.
iyice yiyici olmaya başladı maalesef kadınlar. bu “görgü kuralıdır” saçmalığının arkasına sığınıp kendilerini yedirip içirecek erkek arıyorlar.