arkadaşlar doktorum, cebimde 6,5 tl vardı sabah, gidip iki tane simit aldım fırından, sokağımızdaki tanıdık kuruyemişçiden de bir paket veresiye camel white aldım. evde sallama papatya çayı vardı, onunla beraber simitleri yedim, ondan sonra da çay eşliğinde sigara içmeye ve internette gezinmeye başladım ve ekşisözlükte bu başlığa denk geldim. ben de bu konuda birşeyler söylemek istiyorum. kişilerin ya da şehirlerin isimlerini paylaşmayacağım, biliyorsunuz günümüz türkiye'sinde birisinin suçunu ifşa ettiğiniz zaman suçlu siz oluyorsunuz, o nedenle isim vermiyorum. kendimi güvende hissetsem neler anlatacağım da...
çalıştığım kamu kurumu 5 ay önce beni terör bölgesinde sağlık hizmeti vermem için görevlendirdi. görev yerime gittiğim sırada yol için yaptığım masrafı kasasında para olmadığını iddia ederek ödemiyor, anlayacağınız "harcırahımı kendi cebimden devlete borç vererek karşıladım" ve bir kredi taksidim o zamandan beri hala ödenmedi, çünkü gidiş ve geliş bir kredi taksidimi biletlere harcadım. insanların pişman olmadıklarına inanmıyorum, insanların pişmanlıklarından ders çıkarması gerektiğine inanıyorum. o gün "param yok" demediğim için çok pişmanım ve bundan sonra kendi paramla kamuya hizmet etmemeyi de bu olay sonrasında öğrendim.
görevlendirme boyunca 24 saat*60 gün terör bölgesinde, taburda bulundum. 12 saat*60 gün nöbet ödemesini alabildim sadece, 12*60 saat icap ödemesini vermemesi için il sağlık müdürlüğüne sağlık bakanlığı talimat vermiş, bu ödemeyi de alamıyoruz ve bu konuda harcırah gibi sonra veririz demiyorlar, "vermeyeceğiz" diyorlar. günümüz türkiye'sinde kölelik hukuken yasak diye biliyorum, ama devlet isteyince kölelik bile serbest olabiliyor gördüğünüz gibi. bu arada bunların belgeleri hala bende ve kurumumun arşivlerinde saklı durmaktadır.
maaşımızın emekliliğimize yansımaması için yaratılmış şark kurnazı düzeninde performans ödemesini bekliyoruz ayın 20'sinden beri, onu da yatırmadılar. ayın 15'inde aylık ödememin hemen hemen yarısını aldım, kira-faturalar-kredi taksidi ödendi. ve ayın 22'sinde ve 26'sında borç almak zorunda kaldım. bugün de borç alıp hayatımı devam ettirmeye çalışacağım.
bizler insanların hayatlarını kurtarır, ömürlerini uzatmaya çalışır, içinden çıktığımız bu topraklara aklımızla, gönlümüzle hizmet etmeye çabalarken bakanların akrabaları hiçbir vasıfları, eğitimleri yokken, devletin peşkeş çektiği ihaleleri alarak hastanelere medikal malzeme satıyor ve milyonları, milyarları var, evlerinde yatak yarası olana kadar yatıyorlar. bunları da araştırabilirsiniz, isim vermeyeceğim.
hastanede doktora satırla silahla saldıran şahısları serbest bırakan ve hakkında iddianame bile hazır olmamasına rağmen 4-5 yıl boyunca masum insanları hapiste tutan kokuşmuş bir hukuk düzeni var. 1,5-2 ay önce çalıştığımız kurumun kapısına eli bıçaklı adamlar dadandı yardımcı sağlık personellerinden birine saldırmak için, polisler "sizin pisliğinizle uğraşamayız" deyip saldırganın kurumun içine girmesine seyirci kaldılar.
bugün imkanım olsa, yarın avrupa'ya yerleşirim. gözümün önünde hergün işlenen onlarca suç var, şikayet mercii yok. daha adil bir gelir dağılımı ve insanca yaşam için giderim, burayı sevmediğimden değil. ben de gidip ananemiz, babannemiz varken ingilize, almana hizmet etmek istemem, ama kendi ülkemde enayi gibi yaşıyorum.
en son gittiğim görevlendirmede erleri cezalandıran üstleri "vücut çalıştırırken" bir tanesinin sol m.tibialis anterior kasında longitudinal yırtık oluşmuş, er geldi ve şişliği palpe ederken 4 parmağım kasın içine girdi. aynı ceza sırasında başka bir er bel fıtığı hastası olduğunu dillendirmesine rağmen üstleri "biz çözeriz fıtığı" diyerek "idmana" devam ettirmiş ve eri neredeyse yerde sürünecek hale getirmişlerdi. e-nabızdan kontrol ettiğimde l2-l3, l3-l4, l4-l5 seviyelerinde 3 adet disk hernisi olduğunu gösteren bir adet mr görüntüsü, radyolog tarafından yapılmış mr yorumu ve beyin cerrahının raporu ile karşılaştım. bu erleri hastaneye sevk ettiğimde ise üstler huzursuz oluyor, bir de hadleriymiş gibi yorumda bulunuyorlar "bunun bir şeyi yok, bu yalan söylüyor" vesaire. bunlara müdahale ettim, erleri hastaneye sevk ettim.
başka bir olay anlatayım, uzman askerlerden biri erlerden birinin boynunu sıkıp duvara yaslayarak hakaret etti ve harç karması için bağırdı. bunu tabur komutanına ilettim ve bu davranışın, fiili gerçekleştiren kişi üst olduğu için askeri değil de sivil mahkemelerde en az 2 yıl hapis cezasıyla yargılanmaya başladığını bildiğimi de kendisine ilettim. tabur komutanı ne yaptı? uzman asker erlere iş yaptırıyor diye ona dokunmadı, eri de huzursuzluk çıkarıyor diye üs bölgesine sürdüler. çünkü ayakçıları o asker, işi nasıl yaptığını önemsemiyorlardı, işleri halletmesi yeterli.
bu durum beni rahatsız etti ve komutanın postasına direkt 6 gün akut gastroenterit raporu yazdım, çocukcağız ağır ishal olmuş.
burada konuları uzatmak istemem, türkiye şu anda ciddi bir başıboşluğun, denetimsizliğin, hukuksuzluğun ortasında. suç oranları hergün artıyor. çevremizde elle tutulur bir ticaret ya da eğitim geçmişi olmayan insanların nereden geldiği açıklanamayan milyonları var. ben kendi memeleketimde bodrum'a tatile gidemiyorum hekimlik yaparak, azerbaycandan, rusyadan, ingiltereden gelen insanlar ne hikmetse bir anda zengin olup fabrikalar, evler alıyorlar. bizi de aptal, anlamıyor sanıyorlar, devlet de bu insanları koruyor.
çocukları bizleri düşürdükleri durumlara düşsün, en büyük temennim budur. madem bize kötü şeyler yaşatmadıklarını iddia ediyorlar, bunu söylememde sakınca yok.
ben bu vatan için duygularımı hala yitirmiş değilim, ama çoğunluk bu kokuşmuş düzenin, bu ahlaksızlığın, bu hukuksuzluğun devam etmesine müsaade edecekse o çoğunluğa hizmet etmek istemiyorum. bu benim kişisel tercihimdir ve yasal hakkımdır. nasıl ben bir vatandaşı hangi işi yapacağı noktasında zorlayamıyorsam, ötekiler de beni zorlayamaz.
savcı sırayı hiçe sayıp kafasına göre içeri girip kendisine baktırmaya çalışacak, doktor hastaların hakkını savunduğu için kelepçeyle hastaneden alınacak, halk da alkış tutacak.
savcı hız sınırını geçince ceza kesilmeyecek, doktor acil vakaya hayat kurtarmaya giderken trafik cezası yiyecek.
bakanlar, rektörler seçimle değil de atamayla gelecek.
memleketimin gencecik insanları kpssde derece yapıp mülakatta elenecek.
hiçbir vasfı, işi olmayan insanlar zengin olacak, bu işler denetlenmeyecek, hesabı sorulmayacak, sokaklarda rahatça gezecek ve o parayı harcayacak.
ve bunun gibi saymakla bitmeyecek bir sürü şey.
ben de aptal gibi tüm iyi niyetimle insanlar ölmesin, sakat kalmasın, hasta olmasın diye dirsek çürüteceğim. seçme hakkım var kardeşim, ben bu ülkede doktorluk yapmak zorunda değilim.
kimse de doktorları suçlamasın, bunu halk istiyor. halkın seçtiği hükümet yapıyor bunları, demek ki bu ülkede doktorların varolması istenmiyor.
halk doktorun hakkı yenildiğinde mutlu bile oluyor.
madem istenmiyoruz biz de gideriz, hem de fena gideriz.
ingilizceyi ben 14 sene önce öğrendim, 1 yıl sürer ingiltereye gitmem, ailemi bile zengin ederim maaşımın bir kısmıyla. ama sizin türkiyede benim gibi birini yetiştirmeniz 18 sene sürer.
bence 10 yılda 5285 doktorun yurtdışına gitmesi sizi şaşırtmasın, siz önümüzdeki 10 yılda sağlık hizmetlerine ulaşabilecek misiniz onu düşünmeye başlayın.
edit: bazı arkadaşlar gidenler yeni mezun ve yerine yenileri yetişiyor diye sorun olmayacağını zannediyor. arkadaşların tıp eğitiminden ve sağlık sisteminden bihaber oldukları ortada. sizin o yetişiyor dediğiniz doktorlar nitelikte 0, nicelikte 10 numara. bir dönemde maksimum 200 kişiyi kaldırabilecek fakülteye 500 kişi alarak o sayılar o seviyelere çıktı ve istanbul bahçelievlerdeki metroportun en üst katına bile tıp fakültesi açtılar. siz herkesi egeden, hacettepeden, çapadan mezun oluyor zannediyorsunuz sanırım, o 16000 doktorun 10000i belki de hiç kadavra görmeden mezun oluyor. sonra uzmanlar gitmesin yeter demişler. bu gerçekten aptallık seviyesinde bir eşiktir, sağlık sistemi uzmanlarla değil pratisyen hekimlerle işler, birinci basamak kötü ise o ülkenin sağlık sisteminin iyi olması söz konusu bile olamaz. bunları burada detaylı anlatmaya vakit yetmez.
yine herşeyi bilen vatandaşlarımızdan muhteşem saçma, yüzeysel yorumlar.
edit2: çoğu doktor ingilizce bilmiyor, hatta eğitimin niteliği kontenjan artırımı ve çok sayıda tıp fakültesi açılması nedeniyle düşmüşken hekimliği dahi bilmiyor. haklı arkadaş. arkadaşın haksız olduğu nokta ise mezun doktor sayısı bu açığı kapatacak zannetmesi, annesini bu doktorlara ameliyat ettirmek istemeyeceğini içeriden bizzat bildiriyorum. zaten almanya, ingiltere niteliksiz kimseyi almaz, türkiye ile karıştırmayalım. dayısı birilerini aradığı için londra ilçe sağlık müdürü yapmıyorlar adamı, kendini belli değerlendirme basamaklarında ispatlaması gerekiyor.
sen burada yeni açılmış bilmem ne üniversitesi tıp fakültesinden mezun olmuş, eline tahta kalemi verdiğinde abdomende mideyi topografik anatomi çerçevesinde kabaca çizemeyecek, dalak palpe etmeyi bilmeyen doktorlardan randevu alırsın. onlara da kızmaya hakkın yok, kontenjan fazla diye mutlu oluyorsun ya, hastanede hastanın yattığı odaya 30 kişi girince maalesef herkes öğrenemiyor , hatta herkes hastayı göremiyor bile canım kardeşim.
doktor sayısı fazlaymış gibi görünmesine yol açan niteliksiz doktorlardan hizmet almak zorunda kalacaksın, onları da bulabilirsen. bir çoğu torpille hasta görmedikleri bir konumda çalışmaya başlayacaktır.
edit3: azlığını ya da çokluğunu tartışmıyoruz arkadaşlar, şu anda devlet kadrolarında görev yapıp hakedişini belirsiz bir tarihte alacak olan başka meslek grubu var mı? savcıların maaşı bölündü mü mesela, alacakları ertelendi mi belirsiz bir tarihe? öğretmenlerimizin durumu nedir, bunay maaşını almayan ve ocakta yatacak ama belli değil denilen bir grup var mı? milletvekillerimiz ne durumda? yarın hastaneye gidip cebinde beş kuruş olmayan doktorlara eşinizi, çocuğunuzu, annenizi nasıl emanet edeceksiniz? maaşını alamamış olan milletvekili şoförü var mı arkadaşlar?
https://www.instagram.com/…tl/?utm_medium=copy_link
edit4: son 100 yılda insanoğlunun beklenen yaşam süresini yaklaşık 2 katına çıkarmış bir meslek grubuna giderse gitsin diyen insanlar var. şu anda çam sakura hastanesinde tüm plastik cerrahlar istifa etmiş durumda, umarım kimsenin elini hızar kapmaz, kimsenin yüzüne kaynar su dökülmez oralarda. acil bir plastik cerraha ihtiyaç duyulmaz.
ayrıca o arkadan yetişen yetişiyor dediğiniz doktorlar, türkiyenin halihazırda varolan doktor açığını kapatmak için şişirilmiş üniversite kadroları nedeniyle varlar, amfiler hala 200-250 kişilik ama içeride 500 kişi ders almaya çalışıyor.yani doktor açığı şu anda zaten var, kapatılmaya çalışılıyor, bir de dışarıya göç var.
unutmayın, insan nefesin varlığını yokluğunda anlar. hepiniz sağlıkla kalın, doktora ihtiyaç duymadığınız günler dileğiyle.
dideban1 profili
-
10 yılda 5285 doktorun türkiye'den göç etmesi