(bkz: mavi)
çünkü "mavi huydur bende."
evet evet
doğrusu bilmiyorum
dalıp dalıp gidiyorum böyle
dalıp gidiyorum ve dalgınlığımda bir kent
bir duvar, bir de sen, duruşunda güz özellikleri
dostlar, bütün dostlar içerde.
bir kent mi, bir yüz mü, binlerce yüz mü, bir kent mi
beyaz mı, daha mı beyaz, o kadar çok mu beyaz
bütün bunları kendime bir adres gibi sorup
hüznüme, kalbime, soğuğuma
gelecekten arta kalan bir mutluyum.
ben gelecekten korka korka dönen bir mutluyum
dünyanın bu küçük sesini işit
bak, bir dalı, bir örtüyü, bir denizi tutan ellerime
nanelerden, ıtırlardan, ıhlamurlardan gelen
anlayamadığın sevgililik
var ya
yani uzaktan yüzünü bile seçemediğin birinin
adı en sevdiğin şairin adıyken.
soruyorsun bir de
gülüyorsun, gül ya, neden gülmeyeceksin
ağlayacaksan ağla işte
bir gülüp bir ağlayacaksan böyle sen
soyulmuş bir dilim ayva yetişiyor gözlerime
kaynamış suda pembeleşirken.
kederlerde bütün yüzler birleşir
ve unutma gereklidir
bir başka bakışında da gökyüzleri vardır, düz
kuş sürüleri vardır, eğri
bir sana bir ayak bileklerine bakanların dünyası da vardır ki
ister kıyıları çekine çekine döven sulara benzet
ister ağır ağır yanan yaprak kümelerine
anlıyor musun
anlıyorsun elbette
ne yaparsan yap yürürlüktedir yetinmezlik.
maviyi soruyordun, gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi
bir renk değildir mavi huydur bende
ve benim yetinmezliğimdir
ve herkesin yetinmezliğidir belki
denecektir ki bir süre
ve denenecektir
bir akşamüstünü düşünmek bir akşamüstünü düşünmekten başka nedir ki.
gelecekten utanarak dönen bir sevinçliyim
ya sizler
ey sırasını beklemeden gelen akşamüstleri."
topukluedebiyat2 profili
-
bir kelime olsaydın
-
fena halde bıkılan şeyler
21. yüzyıl... her şeyiyle berbat.
oysa 90'lar ne de güzeldi. sobada kestane yapıp süper baba izlerdik. gazeteden kupon biriktirirdik. bir başka gece izlerdik haftasonu olunca. odam yoktu, mutfakta ders çalışırdım. bol bol hayal kurardım. günlüğüm vardı. şiir falan yazardım. günler daha bi neşeli geçerdi. çocuktum... ne olduysa milenyumdan sonra oldu.