105510371
profili

  • sigortayı asgariden yatırıp 5 vakit kılan patron

    çok daha beterini bildiğim patronlardır. (neyse ki benim patronum değil, yanlış anlaşılmasın)

    fatih'te meşhur ve büyük bir lokantaları vardı.

    işleri yaver gitti, sosyal medya, boyalı basın ve turist etkisiyle biraz ileriye şube açtılar. devamında dev gibi bir şube daha açtılar.

    (ben asıl işleri olan dükkanda birkaç kere yemek yedim: gerçekten kötüydü. o kadar kötü yemeklerle nasıl o kadar meşhur oldular anlamak mümkün değil.)

    sonra yemek sektöründe farklı bir dükkan daha, devamında farklı bir dükkan daha açtılar.

    bu sırada yüklü miktarda kazandıkları nakit paradan da ayrıca gelir elde etmek için yemek sektöründe olmayan başka iki işletme daha kurdular. (bu işletmelerde ruhsata tabi bir işi ruhsatsız yaptıkları için çılgın cezalar yediler ve oraların da hayrını göremediler.)

    allah daha çok versin, kazançlarında gözüm olmadı asla.

    perde arkasında ise işler söyleydi:

    onlarca garsonun çok büyük bir kısmını sigortasız çalıştırırlardı.

    bir şekilde sgk'dan denetime gelecek birilerinin haberini alırlarsa garson çocukları saklamak için kırk takla atarlardı.

    garsonları 14 günde 13 gün günde en az 14 saat, kimi zaman 16 saat çalıştırırlardı. öyle ki, mekanlardan birinde bile 2 sene çalışan bir garson durum canına tak edip dava açarsa 2 senelik emeği için 100.000 tl civarında işçilik alacağına hak kazanırdı. çok sinirlenir, çok küfrederlerdi onlara.

    bu çocuklara çalıştıkları süre boyunca asla fazla çalışma ücreti vermediklerini ve maaşlarını asgari ücret üzerinden gösterdiklerini söylememe gerek yok sanırım.

    hizmet tespit davası açan garsonlar da olurdu, onlara daha çok kızarlardı. bu sırada hak, allah, helal, haram gibi kavramlar hep ağızlarında elbette.

    dava açan garsonları ufak tefek tehdit etmeyi asla ihmal etmezlerdi.

    garsonların açtığı her davada daima ilk iş hakimin adını sorarlar, hakimi tanıyan birilerine ulaşmaya çalışırlardı. tabi hakime ulaşmaya çalışırken inşallahlar maşallahlar bol keseden savrulurdu. (ufak bir not: bu işlerde muvaffak olduklarına hiç tanık olmadım, hep patladılar. ne kadar üzücü, değil mi...)

    işyerlerindeki yöneticileri daima akraba olduğu için yöneticileri her davada yalan tanıklık yapmaya zorladılar. onlar da çok kötü arada kalıyordu, akrabası olan işverenin dediği gibi yalan mı söylesin yoksa gördüğünü mü? adam gibi yalan da söyleyemediler zaten, ya doğruyu söylediler ya da bilmiyoruz dediler. göz göre göre yalan söylemeyi beceremediler. tabi her seferinde çok kızdı patronlar.

    her açılan davada en az 100.000 tl'lik oldukları için bizden memnun olmadılar ve bizi azlettiler. sevindik gerçekten.

    sonra ne mi oldu? battılar. hem de öyle böyle batmadılar. hak allah kuran helal haram namaz inşallah maşallahlar havada uçuşurken öyle bir battılar, öyle bir beter oldular ki rezil rüsva oldular insanlara.

    ne yalan söyleyeyim: çok mutlu oldum. gerçekten.

    şimdi ne bok yediklerini bilmiyorum ama bu anlattığım ve benzeri din tüccarı şarlatanlar umarım daha da beter olurlar.