türkiye tarihinin en acı olaylarından biri olan, devlet güçlerinin önünde, devletin gözetiminde gerçekleştirilen insanlık suçu. acı olmasının en büyük sebeplerinden biri de ölüm şekli elbette. ölümün her türlüsü kötü, fakat madımak'taki ve benzerleri çok daha kötü... aydın bir grup, kimseye zararları yok, sanat yapmak amacıyla bir yerde toplanıyorlar ve primattan daha aşağı düzeyde akla sahip yaratıklar tarafından, belki de ölümün en kötü şekliyle, diri diri yakılarak öldürülüyorlar. evet, binlercesini toplasak, o oteldeki bir aydının zekâ seviyesine ulaşamayacak olan canlı oluşumlar tarafından öldürülüyorlar ve onları koruması gereken en güçlü organ sadece seyrediyor, hatta azmettiriyor. eminim otelin içindekiler yanarken bunu da bilselerdi acıları ikiye katlanırdı. yobazlar sizi yakıyor ve sizi koruması gereken devlet bilinçli olarak hiçbir şey yapmıyor. bu kadar kötü insanın arasında yaşadığını bilmek çok korkunç.
öfkem o kadar büyük ki... sadece yazıya dökebiliyorum, onu da yeteri kadar değil. insanların diri diri yakılmasını teşvik eden, seyreden, hiçbir yaptırım uygulamayanlara, katilleri cezasızlıkla ödüllendirenlere ve davayı zaman aşımına uğratanlara karşı öfkem; örgütlenmiş ve aklını tamamen yitirmiş cehalete öfkem; aradan 28 yıl geçmiş olmasına karşın hiçbir şeyin değişmemesine, hatta her şeyin daha da kötüye gidiyor oluşuna öfkem; hiçbir şey yapamıyor oluşumuza, elimizden bir şey gelmiyor oluşuna öfkem...
ülke tarihinin en acı katliamlarından biri olan bu olayın siyasî, dinî, psikolojik, sosyolojik birçok boyutu mevcut elbette. işin en önemli boyutu eğitimdir benim için. atatürk döneminden sonra sistematik bir şekilde onun kurduğu eğitim sistemi yok edilmeye başlandı ve bu aşamaya getirildi. aydınları ve entelektüelleri çeşitli yöntemlerle susturan, yobazları ve gericileri yücelterek siyasi erklerini idame ettirmeye çalışan bir sistem yerleştirildi. sonucunda madımak'ı basan, beyin işlevleri körelen ve mantıksal düşünme yetileri tamamen yok edilen bir kitle ortaya çıkarıldı. ülkede şu an, "yak lan yak" diyebilecek büyük bir kesim var ve bu gerçekten korkunç. bu korkunç kitle bana kitleler psikolojisi'ndeki şu satırları hatırlatıyor:
"kitleler kolaylıkla cellât, fakat aynı zamanda aynı kolaylıkla yüksek bir dava uğrunda şehit olabilirler. her inancın zaferi için istenilen kan selleri tarih boyunca kitlelerin sinesinden akmıştır. milletlerin kaderi artık hükümdar divanlarında değil, kitlelerin ruhunda hazırlanmaktadır."
sivas katliamı unutulmamalıdır, vicdanı olan biri istese de unutmayacaktır. vicdansız olanlar ise katilleri savunacaktır, koruyacaktır ve kafalarını rahatlıkla yastığa koyacaktır. bir gün hem katillerin, hem azmettiricilerin, hem de davayı ısrarla zaman aşımına uğratanların sert bir biçimde yargılandığı günleri görmek dileğiyle...
sleepinnice1 profili
-
sivas katliamı