en zayıf halkanız kadar güçlüsünüz bu tarz sporlarda. dolayısıyla hepsi önemli, pit ekibinde bir tane tırt adamınız varsa o bile size bir yarışa hatta bir sezona mal olabilir.
yabyab2 profili
-
f1'de pilot mu daha önemli araç mı sorunsalı
-
thy'nin arkadaşımın köpeğini öldürmesi
arkadaşımın ekşi sözlük hesabı olmadığı için sesini duyurmamı rica etti. lütfen destek olun, bu konularla ilgili tecrübesi olanlar ise mesaj atıp bir yol gösterirse seviniriz.
'hiç bir sağlık problemi olmayan, daha 6 yaşındaki köfte’yi havalanına getirdim. daha önceden prosedürü bildiğim için, su kabını, önceki akşam üzerime giydiğim t-shirt’ümle beraber kutusuna koydum. havalanında (daha önce olduğu gibi) benim koyduğum suyu döküp, içeri aldıktan sonra dolduracaklarını düşündüm. istanbul-toronto uçuşumda, su kabı dolu teslim almıştım köfte’yi 2 yıl önce. bu sefer köftemi teslim almaya gelen görevliye teyit için dolduracaksınız değil mi diye sorduğum da bana “ben bilmem, thy’ye sorun, ben dolduramam” dedi. tamam dedim. pearson havalanındaki thy’ye gittim. köftemi bilet ödemesini yaptığım yere sordum. aldığım cevap “tatlım, biliyorum çok zor ama covid nedeniyle biz kapağı açamayız, maalesef” oldu. ama dedim “su dökülür siz taşırken, susuz kalıcak”. “biliyorum” dedi! ve bana çok üzülmememi, merak etmememi söyledi.
köfteme koyabildiğim kadar su koyduktan sonra, teslim ettim. istanbulda geri almak için. uçağa bindikten ve kalkış için hareket ettikten sonra, uçak uzun uzun turlar attıp kapıya geri döndü. bir kişi uçmaktan vazgeçmiş ve onu indirip, bavulunu geri vermek gerekiyormuş. bu süreç 2 saat kadar süreceğinden ve köftem için daha da zor olacağından, inecek olan yolcunun bavulu alınırken aşağıdan, köfteme su konması için yalvardım. kabul edilmedi. sadece kadının bavulunu aradıklarını ve köfteye bakamayacaklarını söylediler. istanbul’a indikten sonra, babam bavulları alırken ben büyük eşya kısmına gittim. normalde priority olan köfte, bizim 5 bavulumuzdan sonra çıktı.
başta uyuyor sandık, ama uyanmayınca, köfte’yi taşıyan adama durmasını söyledik. uyumadığını, aslında öldüğünü fark ettiğimde, bölük pörçük hatırladığım şeylerden biri; gelen görevlinin “oluyor böyle şeyler” ve “geçmiş olsun” deyişiydi. köftemin su kabı ters dönmüş vaziyette, içi tepetaklaktı. daha sonra köfte’nin durduğu arabayı almak için gelen bir başka görevli “artık köpeğini alıcak mısın?” diye sordu. öldüğünden bir haber, kıpırdamıyor oluşuna aldırış etmeden cesedini getirdiler. sonrasında süslü sözler, “geçmiş olsunlar” ve maddi talebimi sordular. maddi talebim yok. kurallarının değişmesini, ve bu kurallar değişmediği sürece hiç kimsenin canından bir parçayı bu lanet şirkete emanet etmemesini istiyorum.'
edit: köfte, french bulldog. normal köpeklerin yarısı kadar oksijen alabiliyormuş fiziki yapısı gereği.
edit 2: hem türkiye hem de kanada tarafında yasal süreçler başlatılmış. fakat, x işlemi de yaparsanız veya x kuruma da ulaşırsanız daha iyi olur dediğiniz konular varsa o konularda destek alabiliriz. örneğin gelen bir mesajda istanbul barosu hayvan hakları komisyonu'ndan bahsetmiş bir arkadaşımız.
edit 3: temelli dönüş gerektiği için köpeğini de getirmek zorundaymış. bu yol haricinde her yol denenmiş fakat tek çözüm malesef bu şekildeymiş.
edit 4: uçuş öncesi herhangi bir sözleşme vs imzalatılmamış.