zizek ve jordan peterson'ın münazarasını izlemiştim mutluluk üzerine. zizek, mutluluğun biraz da sorumlulukla bağlantılı olduğunu belirtiyordu. mesela fazla demokrasinin insanları mutlu etmediğini belirtmişti: " çok fazla demokrasi mutluluk sağlayamaz. çünkü çok fazla demokrasi sorumluluk yaratır. mutluluk bütün suçları başkasının üstüne atabilme yetkisinden doğar. bu yüzden çekoslavakya’da havalar kötü olduğu zaman “ komünistler ne halt etti yine!” diye dalga geçilir.”
mutlu insanların ortak bir özelliği midir bilemem ama sorumluluğu başkalarının sırtına yüklemeyi başaranlar daha mutlu olur demek çok da yanlış olmayabilir. bir selde hiçbir yağmur damlası kendini sorumlu kabul etmez. savaşta "insan" öldürülmez mesela, düşman öldürülür. komutan emir vermiştir ve siz sadece verilen emri yerine getirmişsinizdir. sorumluluk sizin üzerinizde değilse kendinizi sorgulamanıza da gerek kalmaz. bu bir şekilde koruyucu bir zırha bürünmek gibidir.
dinleri ele alalım, en büyük vaat nedir? cennet. peki cennetin tasvirine baktığımızda ne yok? evet, bildiniz sorumluluk yok. insanın sonsuza kadar mutlu olabileceği bu mekanda herhangi bir görev yok, sonsuz bir tatil anlayışı. peki gerçekten aklımız böyle bir olguyu kabul edebiliyor mu? sonsuza kadar yaşanabilecek bir mutluluk düşüncesinin insanı rahatlattığını kabul etsem de sürekli devam eden bu halin anlamsızlığını sorgulamadan duramıyorum. aynı şeyi "mutlu insanlar" gibi bir genellemede de hissediyorum açıkçası. sürekli mutlu olmayı başaran bir insan fikri çok inandırıcı gelmiyor. dünya böyle bir yer değil ki, kendimizi sürekli bir karnaval havasına kaptırıp atlı karıncaya binen çocuk neşesi ile kahkahalar atalım. bazen mutsuzluğu hissedip onun içinde bocalamak ve çıkmayı başarmak için çaba göstermek gerekir. bu bizi insan yapar. aldous huxley : "gerçek mutluluk, mutsuzluğun telafileriyle kıyaslandığında, oldukça sefil görünür. ve elbette, istikrar, istikrarsızlığın ihtişamının yanına bile yanaşamaz." demiş. her şeyin yolunda gittiği, hep mutlu, istikrarlı bir hayat gerçeğin içinde değil de gölgeler arasında yaşamak gibi geliyor bana daha çok.
ravenwing3 profili
-
mutlu insanların ortak özellikleri
-
hiç kadın filozof olmamasının nedeni
yanlış bir genelleme ile açılan başlık. ufak bir google araması ile dünyadaki kadın filozofların adlarına ulaşabilirsiniz. bir iki örnek verelim:
krotonlu theano, miletli aspasia, hypatia ( ölümü yobazların elinden olmuştur. çok kişi bilir hikayesini "agora" filmi sayesinde), marguerite porete ( o da yobazlar tarafından yakılarak öldürüldü ne yazık ki), tullia d’aragona, olympe de gouges ( düşünceleri yüzünden önce tutuklanmış sonra da giyotinle idam edilmiştir), rosa luxemburg ( luxemburg komünist faaliyetlerinin bedelini trajik biçimde ödemiştir: ölene kadar dövülmüş ve cesedi nehre atılmıştır), simone de beauvoir, judith butler vs.
kadın filozof olmaması bir safsatadır fakat neden çok ünlü kadın felsefeci yoktur ? diye sorulabilir. bunun da cevabını ataerkil toplum yapısında aramak gereklidir bence. -
evlenilecek kişiye verilebilecek garantiler
asla yalnız yürümeyeceksin.