yazık bu adama oldukça çok üzülüyorum. insanların bu adama karşı çok fazla bir güveni, beklentisi ve isteği var. adam uzun zamandır bir yardım kuruluşun başkanlığını yapıyor ve maddi açıdan yüksek yardımları hayır sahiplerinin eşine çocuğuna şarkılar söyleyerek, kahvaltılar hazırlayarak alıyor. adamın işi ile yönettiği kurum birbirine girmiş durumda.. kendisi gibi oldukça profesyonel bir sanatçı olan adam için çok yıpratıcı olsa gerek.. fakat ahbap ı da bir türlü birisine bırakamadı... hep gelen haklı tepkiler üzerine kendisi devam ettirdi.
insanlar ve gelişen olaylar haluk leventi oldukça yıprattığını düşünüyorum. artık kendine vakit ayırmanın zamanı çoktan geldiğini düşündüğüm için bu kararını destekliyorum.
babamın bir sözü vardır.. haluk leventi gölcük depreminden tanırız. göstermelik yardım peşinde değildir. adam gibi adamdır..
gesi baglarinda dolanan adam4 profili
-
haluk levent'in yurtdışına taşınması
-
etek boyu sebebiyle okula alınmayan kız
o zamanlar lisedeyiz bizim okulda seda diye bir kız var yeni geldi. giyimi kuşamı belli yani zengin birisi. o kız gelince okulun havası değişti. kız gayet rahat bir şekilde takılan, mini etek giyen biriydi. okul müdürünün ilahiyat mezunu olduğu okulda bu biraz absürt kaçtı. bir kaç defa idare, sedayı uyardı. daha uzun etek giymesi konusunda. kız hiçbir kimseyi siklemeyip aynı şekilde gelmeye devam etti. henüz yeni müdür yardımcısı olmuş çıtı pıtı genç bir kadın hoca, sırf müdüre yalakalık olsun diye herkesin içinde bu eteği giydirmem. bu eteği giyen gitsin geneleve, okulda işi yok dedi.
kızın amcası cumhuriyet başsavcısıymış arkadaşlar. hahaha. yazık oldu yalaka müdür yardımcısına...
edit: özelden birçok arkadaş sormuş kadına noldu diye.
incinmiş arkadaşlar..incinmişsin demişler -
tarlada çalışan güzel kız
bende altına şalvarını çekmiş, kafasına eşarp bağlamış üzerine de aygaz logolu şapkasını kondurmuş, toz toprak içinde tütün kıran, üzüm bağında çalışan mavi gözlü bir şey bekliyorum.
sabah sabah olduğundan dolayı değil her zaman böyle safım. -
asla affedilmeyecek insan
dayımın karısı.
her konuda benimle yaşıt oğlundan daha iyi olduğum için hayatı boyunca beni çekemedi kadın. çocukluğumdan beri sürekli bana laf sokmalar, beni aşağılamaya çalışmalar, pastanın en küçük dilimini bana vermeler, çocuğuna sucuklu tost yaparken benim önüme zeytin ekmek koymalar.
kaç yaşına geldim hala kadının benimle derdi var. geçen kurban bayramında herkesin çayını tazeledi bana gelince belim ağrıyor sen tazelesene dedi. ben çayı tazelemek için kalktım gitmiş benim yerime oturmuş. çocuk gibi ya şırfıntı karı.
edit: çok yeşillendiren oldu, başka olayları var mı diye. olmaz mı.
- küçükken çok kötü düşmüştüm bütün ailenin içinde en önce o koştu beni kaldırmak için kaldırırken keşke geberseydin dedi gülerek ve kısık sesle. daha sonra büyüyünce algılamıştım olayın vahametini
- bunun daha sonradan erkek çocuğu daha oldu. onun sünnet düğününde tanıdıkların, yakın olan akrabaların büyük erkek çocuklarına kırmızı yazma verilir adet gereği. ben sınavdan dolayı düğüne geç gittim. bana sana kırmızı yazma kalmadı dedi. bende önemli değil dedim. ertesi gün falanca yerden gelen falanca kişinin falanca çocuğuna sana kırmızı yazma vermezsem ayıp olur deyip kırmızı yazma getirdi, bi tane daha getirmiş bunu da kardeşine verirsin dedi *
- bi keresinde mecburen bunlarda kaldım, zaten kırık olan oyuncağı sen kırdın diye laf etti demediğini bırakmadı
- bunlara paket bırakmaya gittim, pasta almışlar kesmişler, kapıda bana içerde pasta yiyoruz içeri girmesen daha iyi olur. az var çünkü dedi siktir etti beni kapı önünden *
-annemin parası kayboldu, annem parayı gördün mü nerde olduğunu hatırlıyor musun diye sordu. bunu duyan karı hırsızlık çok kötü bir şey diye bana nasihat vermeye çalıştı *
- kendi oğlunun telefonunda porno yakalamışlar, babası fena dövmüş demiş ki hep o ablanın çocuğu öğretiyor buna böyle şeyleri. çocuğun sikinin keyfinin cefası da bana kaldı
- lise yeni bitmiş ben sigara içmiyorum oğlu sigara içiyor. sigara ile yakalıyor babası çocuğu dövüyor, ablanın çocuğu alıştırdı benim yavruma demiş. dayım bizimkileri arıyor, sizin oğlan sigara içiyor muydu diye.
- bunun oğlanın kız arkadaşı vasıfsızdı. benimki de tıp intern öğrencisiydi. benim hakkımda demiş ki kıza, bunun böyle durduğuna bakma bir sürü kişiyle konuşuyor görüşüyor *
- benim odama girmişti falanca yerin falanca yerinde prezervatif bulmuş. anneme gitmiş söylemiş senin oğlan çok ahlaksız diye
- köydeyken telefonumu sarja takıyordum, bi ara gidip fişi çıkartıyordu. telefon sarj oluyor diye beklerken yüzde 20 dolu olmuş oluyordu.
- köyden izmir'e doğru yola çıkarken sağ farın yanmadığını farkettim, yolda çevirmeye denk gelmesek bari ceza yazar dedim. 20 dakika sonra izmir yol güzergahı üzerinde bulunan jandarma karakolu önünde jandarma hakkınızda şikayet var deyip fardan dolayı ceza yazdı.
- çok sevdiğim bir oyuncağın vardı, bizim tanıdığımız vermişti bana sırf çocuk aklıyla çocuğuna oynatmadığım diye kadın oyuncağı kırmış. sabah kırık görünce yanlışlıkla üzerine bastım dedi. aq ayısı
daha bir sürü böyle ufak tefek olaylar. kendi oğluna kıyasla en erken ben konuşmuşum, yürümüşüm, okuma yazmayı sökmüşüm. insanlar beni daha tatlı bulur severmiş. hep kendi kendine kıskanmış kadın da. sürekli ufak tefek tuzaklarına maruz kaldım. artık gülüyor geçiyorum. ölürse mezarına işemeyi düşünmüyor değilim. benim ailem de az çok karının huyunu biliyor ama tatsızlık çıkmasın diye ses etmiyor. şükür ki küçükken annem babam vefat edip de beni onların yanına vermediler. öyle bir şey olsaydı o karı beni bir kaşık suda boğardı.
yapılan iyilik söylenmez ama
-dayımın sigortası olmadığı için kendi çocuğu hasta olunca hastaneye götürememişler benimkilerin maddi durumu ve sağlık sigortası olduğu için benim adıma annem babam onun çocuğunu hastaneye götürüp tedavi ettirmiş.
- kendi oğlu ehliyet kaptırdığı için ta köyüne gidip kendi anasını hasta haliyle ben getirdim.
edit 2: köy hayatı yaşadığımı zannedenler olmuş yok köyde değiliz izmirdeyiz. ben komple ayrı evdeyim hatta. annemin anası babası köyde diye dayımlarla orada denk geldiğimiz de bu olaylar oluyordu. bayram da seyran da falan işte.
edit3: 15 tatilinde ingilizce ödevim vardı bilmem şu kadar cümleyi kelimeyi şu kadar yazacağım ben deli gibi yazdım bitirdim. son gün eve gidicez valizi topluyoruz defter yok... iki hafta sonra ne hikmetse defalarca baktığımız kanepenin altından çıkmış
- ben patatesli böreği çok severim annanem yaptığında bana biraz verirdi, kendi oğluna bolca verirdi. kendi oğlu doydum dediğinde kaba koyar tamam kalanı da sonra yersin derdi.
- küçükken benim boyum kısa kalsın diye üzerimden atlarmış (batıl inanç), fakat şimdi kendi oğlu 170 bende 185 boy :dd
- küçükken bilmece basit toplama işlemi falan sorarlardı ben bilirdim fakat dayımın karısının sorduğu bilmece ve toplama işlemlerini hep oğlu bilirdi. büyük ihtimal çocuğuna söylüyordu.
- bir keresinde bardak kırdı bu karı bende mutfaktaydım bir tokat çıkardı bana böyle bir şey yok senin yüzünden kırdım bardağı dikkatimi dağıttın diye
- arife gününde çok sağlam olan ayakkabı, bayram sabahında arkası kesilmiş gibiydi yırttıktı.
- küçükken bayram harçlıklarını alıp bak bunları bütünlüyorum deyip beni kazıklardı bir şekilde aynı kişilerden aynı parayı almamıza rağmen çocuğunda daha fazla olurdu
- abimin düğünde arabamın anahtarını 2 saat boyunca bulamadım. her zamanki koyduğum yerde olmayınca bu karıya bağırdım nerde bu diye ne bileyim ben dedi 5 dakika sonra defalarca baktığım yerde onun da bulunduğu odada çıktı. millete çok salak bu çocuk anahtarına bile sahip çıkamıyor abisinin düğünde işten kaçıyor demiş. *
- karışık çerez tabağında fındık fıstık toplamama izin vermezdi kendi çocuğu toplardı. ona ayırırdı. *