ready for departure4
profili

  • 7 ocak 2020 pegasus uçağının pistten çıkması

    şimdi gördüğüm bir videoda, sabiha gökçen havalimanında gerçekleşmiş olay. malum bugünlerde rüzgar fazla ve pist de ıslak. bütün ekibe ve yolculara geçmiş olsun. daha fazla bilgi geldiğinde editleyeceğim..

    edit: video linki geldi. ekşiup'ı kaldırdım. yeni linki koydum.

    https://streamable.com/qbz3w

    edit2: olm nasıl insanlarsınız lan. bi sakin olun, bi tane video'dan giydirmediğiniz insan kalmadı. yok pegasus, yok ali sabancı, yok low cost. allahtan yeni havalimanında olmadı.

    sabiha'da şu an rüzgar hızı hem çok fazla hem de hamleli (gust) (27 kt g37kt)hamleli olması ne demek? rüzgar normal bir şekilde eserken aniden rüzgar hızının çok kısa bir süre için fazlasıyla artması demek. denizde dalganın çarpması gibi düşünün. zaten o hızda esen rüzgara bir de gust eklenince iniş esnasında profili bozmuş olabilir. hiç bir şey bilmiyoruz, benimki sadece hava şartlarına göre bir akıl yürütme. ama şirketi low costu falan bi karıştırmayın, ne çok biliyorsunuz her bişeyi birader.

    edit 3: bu ülkenin çivisi çıkmış yemin ediyorum :) bilgi verme amaçlı başlık açıyorum, adamdan gelen mesaja bak "bi dahaki sefere youtubedan düzgün video koy. yer hizmetlerinde çalışman şaşırtmadı" oğlum niye bu kadar kötü niyetlisiniz siz yahu?

  • 28 haziran 2016 atatürk havalimanı patlaması

    az önce biri 50 metre ötemde diğeri üzermde olan patlamalardır. güncelleyeceğim.

    edit 2: arkadaşın biri atatürk yazamadığım için eleştirmiş. aratürk yazmışım şimdi gelen mesajla gördüm. kusura bakma dostum, aşağıyı okursan nasıl bir kafayla yazdığımı anlarsın. artık idare et.

    edit: arkadaşlar mesajlarınız için çok sağolun, ben iyiyim. hala inanamıyorum bir tane çizik bile yok. sırayla anlatayım.

    uçuşa gitmek için havaalanına dış hatlar terminali güvenlik kontrol noktasından girdim. kontrolden sonra eşyalarımı toplayıp çantama koydum ve ekip odasına doğru yürümeye başladım. 15-20 metre gitmiştim ki insanların iç hatlar terminalinden bana doğru koştuklarını gördüm. öncesinde silah ya da bomba sesi duymadım. kavga oluyor sanırım diye düşündüm ama koşan insan sayısı o kadar fazlaydı ki silah ihtimalini düşünmeye başladım. derken dış hatlar araç kiralama kiosklarının olduğu çıkış kapısında bir patlama oldu. 20-25 metre kadar önümde. burada gördüklerimi yazmak istemiyorum. sonrasında giriş yaptığım güvenlik noktasına doğru koşarken bi ara gözüm dışarı kaydı ve yerde yatan 5-6 kişi görebildim. bu sadece benim kısıtlı görüş alanımda görebildiğim kadarı. koşarken kendimi atacak bir yer aradım, çünkü bu tip saldırılarda bir tane bomba patlamaz. bir kaç yerde eş zamanlı ya da arka arkaya bomba patlatılır. bunu düşünürken o binada her yerin bomba ile tuzaklanmış olabileceğine artık o sersem kafayla karar verip geldiğim yerden çıkmaya karar verdim. ama dışarıda yatan insanları görünce dışarısının da güvenli olmadığına karar verip kendime en çok nerede korunak sağlayabilirim diye düşünerek xray cihazlarının oradaki polis kulübesine girmeye karar verdim. sonra xray cihazlarının oraya vardığımda orada kolu bacağı yaralanmış insanları gördüm ve hemen oradaki polis kulübesine sığındık. içinde polis yoktu. güvenlik görevlileri zaten fena halde panik, ağlayanları mı ararsınız, amaçsızca koşuşanları mı... sırtımızı kulübeye dayadıktan sonra herkesin bavullarını ve çantalarını toplayıp önümüze yığınak yaptım olası bir diğer patlamada kalkan vazifesi görmesi için. hemen sonra bir kabin memuru arkadaşımı daha gördüm bacağından yaralanmış. siper aldığım yerden çıktım onu getirmek için, iyi olup olmadığını sordum, kocam almaya geliyor dedi. iyi hadi gel geçelim kocan gelene kadar şuraya diyecektim ki cümlemi bitiremeden bir bomba daha patladı dibimizde. tam patlama yerini kestiremiyorum, ya 4-5 metre arkamızdaki xray cihazında ya da sırtımızı dayadığımız polis kulübesinin duvarının arkasında oldu ama dibimde patladığını iliklerime kadar hissettim. ortalık birden toz duman oldu zaten, kulübedeki bütün sandalyeler xray cihazı ve etrafındaki bütün edevat darmadağın bir şekilde etrafa saçıldı.

    bakın arkadaşlar, bu kısmı açıklamakta gerçekten zorlanıyorum. orada bulunan bütün insanlar yara almadan sağlam bir şekilde dışarı attık kendimizi. kimseye bir şey olmadı hala inanamıyorum. bende bir tane çizik bile yok. yemin ederim, bombanın patlamasının değil, benim oradan sağ salimi de geçtim çiziksiz kurtulmama inanamıyorum. dışarı çıktığımda yerde yatan insanları gördüm ve kapalı otoparka attım kendimi. bu entryi de orada yazdım alelacele. sonrasında da geçen bir arabayı durdurup atladım (çok teşekkür ediyorum o duran arkadaşa da, allah razı olsun) ve havaalanından çıktım. şimdi evdeyim.

    mesaj atan tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum, hepinize cevap yazacağım. kusura bakmayın, kendime gelmem biraz zaman aldı, güncelleme o yüzden bu kadar geç geldi.

  • life is drunk

    bu adam değil, bunun bariz sallamasyon kokan entrylerini oylayıp, favlayıp debeye sokan sizler gerizekalısınız. yahu hiç düşünmüyor mu bu adamı sevenler "ulan bu kadar komik ve ilginç hikaye bi tek bu adamın mı başına geliyor? bizim hayatlarımız çok sıradan da bu adamın mı hayatı hep bi komedi içeriyor?" diye.

    insan denen canlının belli bir kapasitesi vardır. bunun üzerine çıkamaz. 11 dakikada kitap gibi entry dizen frida gibi mesela. imkansızdır yani böyle bişey ama yüzlerce fav alır. ya da bu adam. her gün komik bişey geçiyor başından ama çok az kişi sorguluyor. geri kalan koyun çoğunluk gülüyor oyluyor favlıyor... bilmiyorum, belki de bazıları "hehe iyi hikaye yazmış ibne" diyerek basıyorlardır şukuya ama çok büyük bir kitle olduklarını düşünmüyorum ben.

  • 11 ağustos 2015 polis tarafından darp edilmem

    "arabadan bir hışımla inip kendimi tanıttım: napıyosun lan sen, ben dr. mithat körler!"

    başıma gelen olayı anlatayım madem ben de. evimde oturuyorum, evimin önünde park halindeki motoruma ve ev arkadaşımın arabasına (ikisine birden) bir araç park etmeye çalışırken (sanırım fren yerine gaza basarak) çarptı. arabada çok bişey yok, arka tampon ve far kırıldı ama motorun amına koydu çarpan arkadaş. alarm çalar çalmaz indim aşağı, baktım çarpmışlar. ılk sözüm "sizde bişey var mı?" oldu. sonra da geçmiş olsun, canınız sağolsun, olur böyle şeyler diyerek ortamı yatıştırdım, çünkü çarpan kişi baya baya tırsıyordu. ınsan gibi yaklaşınca insan gibi muamele gördüm. kötü sözü geçtim, kimse sesini yükseltmedi bile. ınsan olursan her şey kolayca çözülüyor. ama insan gibi davranmayı bilmiyorsan, tıp fakültesi de bitirsen kendini böyle durumlar içinde kolayca buluyorsun.

    bir de, karşındaki kişi polis. hani gezide falan ortalığın amına koyan psikopatlar bunlar. normal yaşamda bi baltaya sap olamayıp kendini devletin üniformasının içine saklayarak bütün ezikliklerini ortaya döken tipler. neyine güveniyorsun da dikleniyorsun bunlara? tek başına ne yapmayı düşünüyorsun? bir de ananı babanı böyle bi duruma sokuyorsun. baban o tekmeyi senin yüzünden yedi koçum. annen de senin yüzünden kriz geçirdi. çünkü sen üzerine sıçrayacağını bile bile çamura taş attın. şimdi de gelmiş burada ağlıyorsun. kolunu öpeyim mi geçmediyse?

    bir de "senin anan baban elime düşer" kozu yok mu, bitiriyor beni. savunmanın son hattı bu galiba. düşmeyecek koçum. ama emin ol, senin işin o polisin bir tanıdığına mutlaka düşecek. yani senin iddianı gerçekleştirme olasılığın polisinkinden daha düşük. ben subaydım mesela önceden. kimseye de gelip senin oğlun yeğenin bi gün elime düşecek demedim. saçma çünkü. düşse bile ben bir başkasının suçunu başka birinden çıkaracak tıynette bir piç olmadım hiç bir zaman. sana tavsiyem, sen de olma. yemini hipokrat'ı siktir et, insan ol önce.