hawkman7
profili

  • ismail kartal

    biraz ortalığın soğumasını bekledim çünkü bu yazının kaybolmasını istemiyorum. bütün sene davul çaldı resmen bu adam, başımıza bunların geleceği belliydi.

    tanım: fenerbahçe'de teknik direktör sıfatına sahip kişi.

    hoca falan değil bu adam. eski fenerbahçe futbolcusu olmasını kullanarak kariyerini dirilten bir şarlatan. önceki gün yazılmış zaten, 10 sene önce aziz yıldırım'ın karşısında el pençe divan duran, bir secde etmediği kalan bu ezik kişilik amaçsız bir sezonda önceki hocanın devri olan 3-4 oyuncu sayesinde birkaç maç kazanınca kendisini lord sanmaya başladı, önceki hocanın kadrodışı bırakılmasını istediği mesut özil'in kadrodışı bırakılmasıyla zaten bu galibiyetleri aldı. bu maçları kazandıktan sonra erzurumspor'un 5 günde kapının önüne koyduğu bir adam olmasına rağmen atarlı atarlı şu beyanı verdi, jorge jesus sonrası keriz taraftarın kerameti bu ezik kişilikte bilmesinden mütevellit takımın başına geçti. bu sene de fenerbahçe tarihinin en iyi kadrolarından birinin başına geçmesiyle takımın başarılarına çöreklendi, başarısızlıklara ise elini dahi sürmedi.

    maç içi değerlendirmelere girmeye gerek bile yok, fred'e, dzeko'ya verdirdiği tepkiler zaten ortada, irfan'ı kariyerinin en iyi maçlarından birinde oyundan alması, oyuna zajc, krunic gibi yetersizleri alması falan zaten komedi. ama bu adam hoca falan değil, üzerine takımın kalitesi sayesinde aldığı maçları da kendi başarısı sanarak ağa olmaya çalışıyor ve başarısızlıkları direkt oyunculara yıkıyor.

    3 nisan 2024: "nasıl buldunuz krunic’i? maça damga vurdu değil mi? işte krunic bu. daha bu başlangıç." (6 ay ısrar ederek aldırdığı rade krunic'in fenerbahçe formasıyla oynadığı ilk eli yüzü düzgün maçın ardından)

    19 nisan 2024: "yüzdesel olarak en az penaltı kaçıran oyuncular, penaltıları atamadı." (dünkü maçın ardından)

    böyle bir utanmaz. dahası kendi zaaflarını da kabul etmiyor. kulüp kasımdan beri duran top koçu getirmek istiyor ama bu adam reddediyor. beyanı da şu şekilde: "bu akşam net 2 tane kafa vuruşumuz var? duran toptan kaç gol attık biliyor musunuz?". (duran top performansı sorulduktan sonra-29 ocak 2024) halbuki takımın doğrudan kornerden bulduğu gol sayısı 2 ve bu takım penaltı atarken bile stres oluyor. adam penaltı konusunu bile çalışmıyor ki olympiakos'a da bu yüzden elendi.

    duran top konusunun geri kalan kısmında lafı önder özen'e bırakıyorum.

    "duran top veri bankamız her geçen gün zenginleşiyordu. (...) ama hakkını yemeyelim, christoph daum bu konuda neredeyse obsesif sayılabilecek kadar detaycı bir teknik adamdı. fenerbahçe'deki ilk döneminin ilk yılında pierre van hooijdonk, sonraki iki yılında ise alex de souza gibi iki frikik ustasından hatrı sayılır bir "marjinal gol katkısı" almıştı. fakat asıl takıntısı duran top savunmasıydı. misal, korner savunma seti bence hala güncelliğini koruyan (2+1+5) karma markaj sistemiydi. (...) kale içinde de her zaman bir oyuncu kullandı. bu oyuncu çok çabuk olmalıydı. (...) ceza sahasının topa yakın köşesinde de bir adam kısa kornerleri bozmak için kullanılıyordu. buraya kadar her şey tamamdı. fakat samandıra tesislerinin girişe göre solda kalan koridorlarında her perşembe en basitinden bir tartışma, orta ölçeklisi bir çatışma, ileri boyutlusu ise bildiğimiz kavga çıkıyordu. markajı hangi beş oyuncu yapacaktı ve kim kiminle eşleşecekti? daum rakip takımlardaki her oyuncunun boyunu bilmek istiyordu. roland koch da aynı fikirdeydi. ben "önemli olan boyu değil, işlevi" diyenlerdendim. zaman içinde trabzonsporlu fatih tekke ve beşiktaş'ın mısırlı oyuncusu ahmed hassan beni haklı çıkarsa da daum genellikle en isabetli eşleştirmeleri yapıyordu. (...) ben sezgilerden mantığa doğru, daum ise mantıktan sezgiye doğru bir gidiş yolu seçiyordu. genellikle de haklı çıkan o oluyordu. buna "deneyim" deniyordu."

    fenerbahçe'nin 20 sene önce başında olan futbol aklı buydu işte. rakip takımdaki herkesin boyuna göre planlama yapan, 1 gününü duran top hücumuna ve savunmasına ayıran bir futbol aklı vardı. fenerbahçe'nin o dönem başarılı olma sebebi de buydu. önce daum, ardından gelen zico'nun başarılı olma sebebi buydu. bir futbol aklı vardı. burada ise adam inat ediyor, kulüplerin yapay zekayı korner savunmasında kullanarak kornerlerin %90'ını geliştirmeyi hedeflediği bir ortamda kalkıp antrenör bile getirtmeyen bir adam var fenerbahçe'nin başında. 20 sene böyle kapsamlı bir veri havuzu ve hesaplama gücü yokken dahi verinin peşine düşen adamlarla fenerbahçe ilerledi, 2004-2011 arasında sadece 1 defa 4.oldu, onun haricinde ilk 2'den inmedi, ekstrem şeyler yaşanmadıkça da (denizli 2006, volkan hatalı çıkışı 2008, burak yılmaz 2010) şampiyon oldu.

    yapamadığı oyuncu değişikliklerini, kadroyu verimsiz adamlarla doldurmasını, yıllardır kadro derinliği olmayan ve ancak bu sezon o derinliği yaratabilen takımı yeniden kısırlaştırmasını, b planının olmamasını falan konuşmuyorum bile. ismail kartal arkaik bir dönemden kalma, fenerbahçe'nin sigma olomouc'a rezil olduğu dönemden kalma bir adam. bu adamı takımın başına koyarsan arkaik şeylerden medet umarsın, kazağın uğuruna kalırsın. ama futbol bu değil, futbol artık bu. google deepmind'da çalışan cambridge doktoralı bir bilgisayar bilimcinin değiştirebildiği bir oyun artık futbol. fenerbahçe esas olarak bunu yitirdi işte. iyi günlerini ararken ciddi manada zamanda geri gitti. ve bu geri gitmenin sonucu da bu, kışın hava 20 dereceyken bile balıkçı kazağı giyen bir adamın yaptığı totemden medet ummak.

  • galatasaray'ın çalınan şampiyonlukları

    --- spoiler ---

    galatasaray' da biatçılık yoktur.
    --- spoiler ---

    söz konusu takım fatih terim'i 4 tur takımın başına getirdi, adamın kriminal geçmişine rağmen durum bu. müjde ar için gazino basan, futbolculuğu döneminde kulüp yöneticisine saldırıp adamın parasını çalan adamı takıma kaptan yapıyorlar, yetmiyor hoca yapıp takımın başına 4 defa getiriyorlar ve biat kültürü yok. seçil erzan davası patlamasa 5.tura gelirdi, bunlar da alkışlarlardı. bunları geçiyorum, kendilerinin değiştirmekle övündüğü başkan fatih terim'i tutma vaadiyle son 2 sandıkta seçimi kazandı. iyi ki biat kültürü yokmuş yani. olsa herhalde kulübü anahtar teslim fatih terim'e verecekler.

    şampiyon olmadığında ağlamaz lafına ise sadece gülüyorum. ligin 10.haftasında kalkıp "ligi bitirtmeyiz" diyen takımın ağlamadığını iddia etmek sadece gülünç olarak algılanabilir.

  • uefa avrupa konferans ligi

    üst edit: okuduğunu anlamayanlar gelip bir ton laf yetiştirmiş. özet geçiyorum ki kafanız alsın.

    aynı parayı daha kolay yoldan kazanıp ülke puanı kazandığından ötürü kalifiye lig takımı olmayan takımlar için uefa avrupa konferans ligi, uefa avrupa ligi'ne tercih edilebilirdir. bitti, özü bu. yok intertoto, yok fenerliler övüyor, yok süper kupa.

    gidin avrupa ligi'nde west ham'la eşleşip elenin o zaman. öbür kupaya devam eden takım da az alkmaar'la eşleşip kupaya oynasın, para ve puan kazansın, sonraki turnuvalarda seri başı olsun. seviyen istediğin düzeyde değilse artırmanın en kolay yolu bu diyoruz, bir ton tantana. west ham'la, brighton'la, marsilya'yla, ajax'la, liverpool'la debeleneceğine git kolay yoldan para kazan.

    gerizekalıların boklamak için intertoto ile bir tuttuğu kupa. aynen kral, intertoto daha prestijli bir kupa, o yüzden her sene 11 tane intertoto kupası galibi çıkıyordu.

    konferans ligi şu anda net şekilde uefa avrupa ligi'nden yeğ bir kupadır. verilerle açıklayalım.

    ayak bastı: uecl 2.94 milyon euro, uel 3.63 milyon euro
    grup lideri: uecl 650 bin, uel 1.1 milyon euro
    grup ikincisi: uecl 325 bin, uel 550 bin euro
    son 32: uecl 300 bin, uel 500 bin euro
    son 16: uecl 600 bin, uel 1.2 milyon euro
    çeyrek final: uecl 1 milyon, uel 1.8 milyon euro
    yarı final: uecl 2 milyon, uecl 2.8 milyon euro
    final: uecl 3 milyon, uel 4.6 milyon euro
    şampiyon: uecl 5 milyon, uel 8.6 milyon euro
    galibiyet başı prim: uecl 500 bin, uel 630 bin euro
    beraberlik başı prim: uecl 166 bin, uel 210 bin euro

    şimdi şu konuda anlaşalım, kura şansı olmadan herhangi bir türk takımı avrupa ligi'nde en fazla son 16 görebilir, 2 sezon önce galatasaray, geçen sezon fenerbahçe'nin nefesi yetmedi ötesine. bu sene galatasaray olur da uefa'ya düşerse bir istisna olabilir ancak. istisnai durumları kenara koyarsak bir türk takımının uefa'da parasal olarak kazanabileceği maksimum para grup liderliği+son 16 parası oluyor, bunda da bonkör davranarak jesus fenerbahçe'sinin 14 puanlı sezonunu değerlendireceğim. jesus fenerbahçe'si geçirdiği sezonla sportif olarak ancak 8.87 milyon euro kazanabildi. uefa 4 senedir kime kaç para ödediğini paylaşmadığı için pazar payını ancak beşiktaş'ın elde ettiği pazar payı üzerinden tahmin edebiliriz (beşiktaş 2018-2019 kurasına 1.torbadan dahil olmasına rağmen kulüp puanı ve pazar payı ile ancak 4 milyon euro kazanabilmişti), fenerbahçe'nin geliri de en fazla 15 milyon euro oluyor. 15 milyon euro da kusura bakmayın ama kargaların bile güleceği bir gelir.

    bunun konferans ligi versiyonunu hesaplarsak fenerbahçe grubunu 15 puanla bitirdiği anda (son maçı sattı diyelim) 6.09 milyon euro kazanmış oluyor ve ilerleme şansı çok daha fazla. çeyrek finalde elense (olası kötü senaryo) sezonu 7.69 milyon euroyla kapatmış oluyor. zorlu rakiplerle oynayıp tükenmek yerine zayıf rakiplerle oynadı, kulüp puanını yükseltti ve aradaki sportif gelir farkı sadece 1.18 milyon euro. o zaman fenerbahçe niye avrupa ligi'ne gitmek istesin ki?

    uefa'nın en büyük salaklığı bu ve bunu anladıklarında çok geç kalmış olacaklar. şu an kalifiye lig takımları dışındaki takımlar için uefa avrupa ligi dünyanın en manasız turnuvası. maddi getirisi konferans'tan iyi değil, başarı şansı yok (şampiyonlar ligi katılım hakkı için west ham ve gruptan çıkarsa brighton ne kadar uğraşacak, bekleyin ve görün), vitrin turnuva değil (salzburg'un ve ajax'ın efsane sezonları sonrası satışlarına bakabilirsiniz) ve özellikle baş altı takımlar için inanılmaz yıpratıcı. en basit örneklerle gideyim, ikisi de premier lig takımı olmalarına rağmen 2 haftada brighton aek ve marsilya ile oynadı, 3 hafta sonra da ajax'la oynayacak ama aston villa'nın rakipleri sırasıyla legia varşova, zrinjski ve az alkmaar. gelir farkı da dediğim gibiyken avrupa ligi'nde oynamanın manası ne? konferans'ta oynayıp puan kazanarak ilerleyip şampiyonlar ligi'ne lig kotasıyla elemeden katılmak en mantıklısı. özellikle fenerbahçe gibi ikinci olup seri başı olamayarak güçlü rakiple eşleşip elenen bir kulüp için seri başı puanı biriktirme fırsatı tam olarak. şu anki sistem sömürülmeye acayip müsait durumda, fenerbahçe 2019-2020 ve 2020-2021 sezonları silinene kadar konferans'a gitse seri başı takımı olur, alacağı gelir de avrupa ligi'nin bir tık altında olacak.

    uefa öyle bir turnuva oluşturmuş ki resmen türk takımları için bedava puan niteliğinde. bu açık kapanana kadar sömürülmesi lazım.

  • vitor pereira

    hala oyun planı yok deniyor, delirteceksiniz.

    (bkz: 19 ekim 2021 beşiktaş sporting lizbon maçı)

    bu maçı izlediniz mi? fener'in oyun planı bu işte. öne geç, sonra kompakt oyunla rakibin hatasını bekle. portekizliler oynayınca "e abi 20 dakika saldır diye bir plan avrupa'da tutmaz", fenerbahçe oynamaya çalışınca "oyun planı yok". sevsinler ikiyüzlülüğünüzü.

    bu oyun akşamdan sabaha oturan bir oyun değil. kaldı ki sporting takımı ruben amorim'e emanet edip bu oyuna geçerken amorim'e istediği kadroyu kurmuştu. sadece bonservisine 10 milyon euro ödenen amorim geçen sezon sporting'e pedro gonçalves, paulinho, antonio adan, nuno santos, zouhair feddal, matheus reis, pedro porro, joao mario takviyelerini yaptı (üzerine braga'dan öğrencisi palhinha kiradan döndü ve 2001'li inacio ile 1998'li matheus nunes a takıma yükseldi), takım 35 milyon euro harcadı ve şampiyon oldu. bu sezon da pablo sarabia, manuel ugarte ve riardo esgaio getirildi. bu isimleri tek tek sayıyorum çünkü beşiktaş-sporting maçında sebastian coates haricindeki 10 oyuncu bizzat amorim'in kadroya dahil ettiği isimlerdi. amorim de bu güvenin hakkını verdi ve şampiyon oldu. 2 gün önce de gördüğümüz gibi bizim gibi alt seviye ülke takımlarına karşı da çok rahatlar.

    vitor pereira bu sistemi getirdi ama bu takım vitor pereira'ya 2 tane kanat beki bile getiremedi, mecburen qpr'da kanat bek geçmişi olan osayi samuel ve hocanın yeniden parlattığı ferdi ile devam ediyoruz. sahadaki isimlerden sadece diego rossi ve kim min jae pereira'nın transferi. rossi bu maça kadarki son 4 maçta 2 gol 3 asistle oynadı (bugün de 2 ölümcül pasını pelkas harcadı), kim min jae'yi konuşmaya gerek bile yok. adamın yaptırdığı transferlerin düzeyi ortada, burada rossi için "mls'ten topçu mu çıkar?" diye aşağılayıcı şeyler yazanlar alphonso davies'i falan geçtim, cyle larin'in nereden çıktığını düşünmediler bile.

    bu adam elindeki parçalarla kesinlikle işleyecek sistemi işletmeye çalışıyor ama bu parçalar bu sistemi tıkıyor. gustavo'nun yanındaki oyuncunun hala belli olmayıp 11'lerin değişmesi, hocadan dolayı değil, oyuncuların uyumsuzluğundan. elde o rolü oynayabilecek tek isim olan miha zajc'ı orada değerlendirdi, sakatlandıktan sonra da o sorunu çözemedi çünkü fenerbahçe'de 2015'ten beri süregelen bir 8 numara krizi var. kanat bek rolü yorucu olduğu için rotasyon yapmaya çalışıyor ama nazım ve novak sakatken o rotasyon sıkışıyor. bu sistemin en önemli ihtiyaçlarından olan kontratak kanadının hala olmadığı gerçeği ve üzerine duran top krizini de eklersek (sporting 3 golü duran toptan, kalan pozisyonlarını ve golünü kontrataktan çıkardı) adamı suçlayacak bir durum göremiyorum. kaldı ki tablo kötü de değil. ligde kaybedilen 8 puan var, 5'i doğrudan kaleci hatası (5 değilse de 4'tür, trabzon deplasmanında kırmızının peşine o golü yemese en azından 1 puan çıkarabilirdik). uefa'daki frankfurt beraberliği malumunuz, olympiakos mağlubiyeti de 4 senedir olympiakos'u çalıştıran pedro martins'e karşı geldi ki olympiakos bize karşı 4-3-3 gibi gözükse de orta sahasının esnekliği sayesinde dünyanın formasyonunu oynadı. özellikle erken gelen golden sonra bize karşı bizim oyunumuzu oynayarak bizi geçtiler.

    ez cümle hocaya sabredilmesi lazım. ve ne tip oyuncu istiyorsa onun getirilmesi lazım. trabzon maçı sonrasındaki gibi megafonla çağrı gibi sözde destek olursa hiçbir şey olmaz. yönetim kırk yılın başı pozitif bir hareket yaptı, biraz dirayetli olup arkasında durmalı. geçen sezon vedat muriç'ten gelen bonservisi cisse'yle, thiam'la yiyen yönetim bu sene ceremesini çekiyor. ama bunun kurbanı vitor pereira olmamalı. fenerbahçe 7 yıldan beri (ekim-ocak arası advocaat dönemi hariç) ilk defa doğru işler yapıyor, modern futbolu (biraz geriden de olsa) takip ediyor. bu devam ederse ekonomiye rağmen ilerleyebiliriz.

  • rafael benitez

    2010'dan beri rezil rüsva olan adam. bu hoca olacaksa çok işimiz var demektir.

    liverpool'dan sonra mourinho'nun üç kupa aldığı inter'e geldi ama inter'de inanılmaz kötü bir performans gösterip kovuldu. peşine tam zamanlı geldiği ve edinson cavanispor olmasına rağmen lig ikincisi olarak devraldığı napoli'yi harcamalarına rağmen lig beşincisi olarak devretti. ardından ne hikmetse geldiği real madrid'den 6 ayda postalandı, mundar ettiği takım kendisi gittikten sonra 3 defa üst üste şampiyonlar ligi'ni kazandı. bir tek newcastle gibi son dönemde hiçbir umudu olmayan bir takımla savunma yaparak bir çizgi tutturdu ama oradan da 3 senede büyük takım teklifi beklemek için ayrıldı ama normal olarak kimse kapısını çalmadı. liverpool'un da içini boşaltmıştı kendisi, ayrıldığında liverpool lig yedinciliğine kadar düşmüş ve fetret devrine girmişti.

    kısacası demode bir hocadır ve demodeliğinden bihaberdir. ancelotti demode olduğunu fark eder etmez vites küçültüp everton'a gitti, güzel bir yapılanma kurdu ve geri real madrid'e döndü. her ne kadar everton çok başarılı gözükmese de oynadıkları oyun oldukça moderndi ve calvert-lewin çıkışına devam edebilse çok daha başarılı olacakları aşikardı. ama benitez'de böyle bir durum yok. aksine son 12 senedir geriye gidiyor adam. kulüp bazında da gerilemesine rağmen gerilemesinden hala bihaber olduğu newcastle sonrasında büyük kulüp teklifi beklemesinden belli. bu adam kesinlikle gelmemeli fener'e. hem para hem vakit kaybı.

  • ali koç

    tanımı kendisinin meşhur tiradıyla yapayım: kendisi büyük başkaaaandır. kendisinin 2018-2019 sezonundan beri yaptığı hatalara gelirsek:

    1-ersun yanal hocayken emre belözoğlu'nu oyuncu, volkan demirel'i yardımcı antrenör olarak takıma getirmek. 2014 ağustosunda ersun yanal'ın ses kaydının oyuncular tarafından sızdırıldığını her taraftar bilirken, üstüne üstlük o dönem takımın ikinci kaptanı volkan demirel çıkıp "aykut hoca'nın sistemiyle şampiyon olduk" diyerek ersun yanal'ı küçümserken sen çıkıp ersun yanal'a adamın ayağını kaydıran adamları veremezsin. verirsen de kendileri için takımı böyle rezil ederler.

    2-2019 kışıyla beraber transfer politikası. bugüne kadar gördüğüm en kakafoni takımları kurdu fenerbahçe. ersun yanal ilk geldiğinde comolli'yle anlaşamadı, biri zajc getirdi, diğeri tolgay arslan getirtti. buna ek olarak 2019 yazında isla ve hasan ali haricinde tüm savunma dağılmışken savunma takviyesi yapılmadı, sol beke dirar geçti, sağ bekte isla sakatlandığında çaresiz kaldık. zanka-rami temalı bir savunma kurgulandı ama dediğim gibi kakafoni olunca bu ikili 45 dakika oynadı, peşine rami gitti, zanka kesildi falan. 2020 kışına değinmek bile istemiyorum, bir kiralık transferi 15 günde bitirebildiler. ama esas bomba bu yaz patladı. kakafoninin dozunu artırırcasına hiçbir şekilde fenerbahçe düzeyinde olmayan veya artık pilleri bitmiş adamlar dolduruldu, bir kısmı da rakip takımlara nispet uğruna dolduruldu. o kadar transfer yapıldı, faydalı transfer sayısı 3 ya da 4'tür (thiam, pelkas, nazım). ve daha irfan can kahveci kazığıyla mesut özil transferlerine gelmedik bile.

    3-kutuplaştırma politikası. ali koç'a göre "fenerbahçe büyüktü ve hiçbir şekilde kısır çekişmelere dahil olmayacaktı" ama ne hikmetse her hafta yeni düşmanımız var. bein sports, federasyon, mhk, galatasaray, fatih terim, hande sümertaş, güntekin onay, max kruse, düşmanlar bitmek bilmiyor. bu "düşmanlar"ın davranışları cidden saçma olabilir (güntekin onay-ademi yorumu) ama sen fenerbahçe'sin. senin bu adamlara (şayet düşmanınsa) pabuç bırakmaman lazım. sahada kazanırsın, onlar da öylece kalır. bu kadar kutuplaştırma taraftarı da tüketiyor, aziz yıldırım gibi "quaresma'yı bana getirdiler" deyip mahkemede sturm graz-galatasaray maçı izleten adam bile sebepsiz bu diyaloglara girmezdi, en azından bir temel atardı (meireles kırmızısı, yanlış verilen penaltı vs) girse de bunu mahmut uslu gibi bir el aracılığıyla yapardı. sende o da yok, durduk yere arda turan'a verilen ceza için "az bile" diyorsun, kendini yıpratıyorsun.

    4-basiretsiz adamlara mühim görevler verilmesi ki en fecisi de bu. fenerbahçe futbolundan sorumlu kişiler.

    sportif direktör: emre belözoğlu. saha dışı tecrübesi 0.
    teknik direktör: erol bulut. tecrübesi 2 yıl malatyaspor, 1 yıl alanyaspor. alanyaspor'u ligde 5.sıraya taşıdığı için başarılı olduğu söylense de kendisinden 1 sezon önce sergen yalçın bunu zaten başaracaktı, josef sural'ın trafik kazasında hayatını kaybetmesinden sonra alanya için lig bitti ve öyle 9.sıraya düştüler.
    yardımcı antrenör: volkan demirel. tecrübesi 0.
    yardımcı antrenör: mehmet aurelio. tecrübesi 3 aylık çorumspor hocalığı.
    yardımcı antrenör: mehmet yozgatlı. tecrübesi 1 yıl karaköprü belediye hocalığı, 4 ay uşakspor hocalığı.
    takım koordinatörü: selçuk şahin. tecrübesi 0.

    ekibe bak. ali koç'un herhangi bir şirketine böyle bir ekip iş yapmak için başvursun, ya gülmekten ölür ya da güvenliğe haber verir. ama adam koca fenerbahçe'yi bu ekibe emanet etmekten gocunmuyor. hatta onu geçtim, dalga geçilen müjdat yetkiner'li, kemalettin şentürk'lü scout ekibinden ne farkı var şu ekibin? o adamların daha genç halini getirmek niye? sorsan profesyonellikti, kendine yetebilmeydi, oyuncu gözlemlemeydi. selçuk şahin gibi 12 sezon bu takımda oynadıktan sonra sözleşme yenilendiğinde göbek atılan adamın burada işi ne? ne eğitimi var bu adamın? habire laf attığın fatih terim ilk defa galatasaray hocası olduğunda 8 yıllık tecrübesi vardı, 3 ayrı takım çalıştırıp piontek'in yanında yardımcılık yapmıştı ve avrupa şampiyonası'nda boy göstermişti. bu teknik ekipte kimin öyle bir vasfı var? ne eğitimleri var? neye göre değerlendirdin? kısacası şu, arçelik'te 2 yıllık tecrübesi olan birini fabrikanın başına geçirir misin? geçirmeyeceğini biliyoruz, iyi ama o zaman bunu neden fenerbahçe'de yapıyorsun?

    5-en kötüsü de bu. ne diyorsa ya tersi oluyor ya da tersini yapıyor.

    -621 milyon euro borcumuz var, transfer beklemeyin dedi. 6 ay sonra tolgay arslan'a, ona buna paraları söküldü.
    -hocamıza güveniyoruz, ayağı kaydırıldı, arkasındayız dedi. 19 gün sonra cocu kovuldu.
    -ersun yanal gündemimizde yok dedi, bunu dedikten 2 ay sonra (siz benim vizyonumu anlamamışsınız'dan 6 ay sonra) ersun yanal hoca oldu.
    -yardımcı hocaya dayılanan, atar gider yapan volkan demirel'i kadrodışı bıraktı. ayağını kaydırdığı hoca geldikten 2 hafta sonra özür diletip kadroya dahil ettirdi.
    -kısır çekişmelere dahil olmayacağız dedi, olmadığımız kısır çekişme yok.
    -comolli ile uzun süredir çalışıyorum, güveniyorum dedi. comolli çıktı, twitter'dan falette transferini kendisine yıktı, 4 gün sonra istifa etti.
    -gençlere yatırım yapacağız dedi, altyapı dedi. altyapıdan 2.5 senede çıkan topçu sayısı 0.
    -ömer faruk diye bir çocuk keşfettik, geleceğimiz dedi. çocuk profesyonel sözleşmeye imza atmadan fenerbahçe'yi terk etti.
    -kurumsallaşmadan bahsetti, takımın geldiği nokta "alo x ben emre abin".
    -obradovic'in sözleşmesi biterken çıktı, "görüşmemiz çok iyi geçti, kalacağına inancım tam" dedi, obradovic 5 gün sonra ayrıldığını sırbistan'dan bildirdi.
    -"bir oyuncuya fenerbahçe talip olursa o oyuncu çubuklu formayı giyer" diye bir şey çıkarttı, takım ihtiyacı olmadığı halde herkese sulanan bir takım oldu.
    -kadın voleybol takımına zoran terzic'i getirdi, adam komisyoncunun hası çıktı. ödüllendirir gibi 1 ay önce 3 yıllık sözleşme verildi.
    -sözleşmesini fesheden max kruse için hayatının pokerini oynadı dedi. 4 ay sonra fenerbahçe'nin max kruse ile sulh olduğu açıklandı. kendisine ödenen paranın 7.5 milyon euro olduğu iddia ediliyor. (pokere bak, kruse union berlin antrenmanında daha fazla risk alıyordur şundan)*
    -galatasaray'a yenildikten sonra taraftarın üzerine atladı.
    -taraftarından dilenen ilk takım olduk, hala da dilenmeye devam ediyoruz.
    -@byfanathic hatırlattı: şeffaflık dedi, fenerbahçe'in kime kaç para ödediğini, ne kadar maaş ödediğini kimse bilmiyor.

    geldiğimiz nokta bu. neydi, "başımızı dik tutan bir fenerbahçe"ydi. başımızı dik tutan, gururla tutacağımız fenerbahçe bu.

    çokça savundum ama artık yeter. bu seneki şaklabanlıklar yüzünden takımımdan soğudum resmen. basketbol şubesinde yaptıklarını yapmak çok mu zor? spahija ve pianigiani getirtip obradovic'in gelmesine önayak olan adamın yönetim modeline bak. utanç verici. porto-shakhtar modeliydi, takımın geldiği nokta şaklabanlık ötesi. bu kadar kötü yöneticilikle de bir yere kadar büyük başkan. kendi şirketinde yapmayacağın, yapanı evine göndereceğin şeyleri fenerbahçe'de denedin, sonuç bu. başarısında falan değilim, her sene 11.olsaydık da dediklerini yapsaydın. maçlar kaybedilebilir, kupalar kaybedilebilir, oyuncular gidebilir. ama sen vaat ettiklerinin hep aksini yaptın. sana güvenen kitleye verdiğin sözleri terk ettin. geldiğimiz noktada 7 sene önce arka dörtlü olarak ünlenen ve ondan 1 sene sonra terraneo isimli zat diyerek küçümsediğin adamın kapı dışarı ettiği çetenin hakim olduğu bir takımımız var. al, başına çal.

    edit: mesaj kutum patladı resmen. yapıcı mesajlar gönderen ve makul şekilde konuştuğumuz herkese teşekkürler. mesajına dönmeyi atladığım birisi varsa affola. uzun zamandır üç büyükleri ilgilendiren bir konuda bu kadar mantıklı tartışmalar yapmamıştım, cidden insanlar fenerbahçe'den yorulmuş ve sıkılmış. üzücü bir durum.

  • jelko obradoviç

    ön edit: bu yazıyı 1 haftadır bekletiyorum, emindim böyle olacağına. boşu boşuna oyaladı bizi.

    ayrılığı ile bombayı fenerbahçe yönetiminin kucağına bırakan koç. ve kimse kusura bakmasın fenerbahçe taraftarının kendisini affetmemesi gerekir.

    sözleşmesinin bu sene biteceği belliyken fenerbahçe'nin elini kolunu bağladı. de colo'nun, vesely'nin, datome'nin ve sloukas'ın 2022'ye kadar sözleşmesi var ve yaklaşık 10 milyon dolar ediyor aldıkları para toplamı. sezon başından beri takımın hiçbir sıkıntısını çözmedi, takım bütün seneyi çift başlılıkla geçirdi. bakın çözemedi demiyorum, çözmedi. tek yapması gereken sloukas'a yeter demekti ama onun yerine de colo'nun önünü kesti, ocaktan beri de colo'nun 30 dakika üzerine çıktığı maç sayısı 2 (11 maçta). vesely fiziksel anlamda defo doluyken 3 yıllık sözleşme ile durumu kilitledi, datome 2017'den beri vasat takılıyorken ve 32 olmuşken onu da kallavi bir kontratla tuttu. tamam, türkçe öğreniyor, entelektüel falan ama performansı 2 senedir yetersiz olan, dizleri eskisi gibi olmayan 32 yaşında bir oyuncuya 3 yıllık kontrat verilmez.

    bu sezon başında berbat transferler yaptı. şutör guduric yerine westermann, şutör uzun ve takımın en iyi ribaundçusu melli yerine sırtı dönük oyundan başka bir şey bilmeyen williams'ı getirdi ve kendi kurduğu sistemi bozdu. üstüne üstlük 8 ay kaçıran lauvergne'in nasıl döneceği belirsizken ve vesely sakatken bir tane bile oyuncu takviyesi yapmadı. stimac demeyin, stimac'ın gideceği aldığı 3 aylık kontrattan belliydi. kenneth faried, chris singleton gibi bir takviye ile takım çok daha iyiye gidebilecekken hiçbir şekilde sistemine uymayan stimac'ı geçici kontratla aldı.

    ve en önemlisi obradovic istemiyor. çok belli bu. geçen seneye kadar modern basketbol oynayan takım ne hikmetse salak salak sırtı dönük oyun zorlayan, yardımlaşmayan bir takım oldu. herhangi bir mağlubiyette "bugün istemeliydik, daha iyi olacağız" diyen adam şubattan beri "yorulduk, bir isteksizlik var niyeyse" diye ağız değiştirdi. takım modern olan hiçbir şeyi yapmıyor, ligin en demode oyununu oynuyor ve takım ruhu yok. normal sezonda 8. falan olduysa tek sebebi kadro kalitesidir. oyuncular uyumsuz da olsa çoğu euroleague ortalamasının üstünde isimler. daha kaliteli olup takım ruhun olunca hoca beceremese bile barcelona gibi oynuyorsun, her maçı ite kaka alıyorsun, bu senaryoda da bir sürünüp bir coşuyorsun işte.

    bu noktaya bir anda gelinmedi. bu noktaya 39 sayı atarak maç alan oyuncunun önünün kesilmesiyle, 2 şampiyonluğa mal olup 3 ribaund anca çeken dizleri pert bir pivota 3 yıllık kontrat verilmesiyle, avrupa'da hiçbir takımın direksiyonu emanet etmeyeceği pısırık bir gardın uydurmasyon nba tehdidi ile 3 yıllık kontrat verilmesiyle, abuk abuk transferlerle, ekim-mart arasında takımın oturmamasıyla gelindi. şayet obradovic bunları ayrılma uğruna bilerek yaptıysa ikiyüzlüdür ve sözleşme hak etmemiştir. yok, obradovic'in basketbol konusundaki görüşü hakikaten tarihe gömülü oyuncuların başarı getirebileceğine evrildiyse de çağdışılıktan dolayı sözleşme hak etmemiştir. böyle eski kafalı bir antrenör takıma hiçbir şey katamaz, pesic'li barcelona'da bütün sene gördük. muhtemelen pesic'in yerine barcelona'ya gidecek. orada tomic'i ilk 5'e çekip mirotic'i 30 dakika oynatmazsa, higgins varken hanga üzerinden hücum planlarsa, topu calathes yerine heurtel'e emanet ederse ancak samimiyetine inanabilirim. yoksa hiç canınızı sıkmayın, obradovic fenerbahçe'de zora zor kalmış demektir. zora zor kalıp takımını bilerek sabote edecek hoca da eksik olsun. ister phil jackson olsun, ister zeljko obradovic, ister gregg popovich, bir takım böyle bir rezilliği kaldıramaz.

    kendisine üst üste 5 final four, üst üste 3 final ve 1 şampiyonluk için teşekkür ederim. ama böyle ayrılık olmaz. bu resmen takımı dinamitlemek. fenerbahçe o kontratlardan kurtulana kadar tehdit olamayacak. (ondan sonra da ekonomi fişi çekecek zaten) ve bu esnada da obradovic ve barcelona şampiyonluğa yürüyecek. cidden kalleşçe bir hareket. panathinaikos'a, real madrid'e yapamadığını fenerbahçe'ye yapması da kendisi için ayrıca utanç olmalıdır. her şey kupa değil, her şey şampiyonluk değil. jerry sloan'ın utah'ta bıraktığı miras ortada. fenerbahçe gerek seyircisiyle, gerek iki yönetimiyle obradovic'e gereken desteği ziyadesiyle verdi. eğer istemiyorduysa 2019 haziranında "benden bu kadar" diyebilmeliydi. hem fenerbahçe'nin yeniden yapılanma fırsatı olurdu, hem obradovic hatırasını lekelemezdi. ama böyle olunca fenerbahçe önümüzdeki 2 sezonu daha başlamadan yitirdi, herhangi bir koçun şu oyuncu grubu ile yapabilecekleri çok sınırlı. adamlar birbirini sevmiyor lan, daha ötesi var mı? de colo uzatmada üçlük atar sloukas üzülür, perde ister vesely gelmez, pas ister kalinic'le datome sallamaz. takımda şu bölünmenin önünü alabilecek tek koç obradovic'ken hiçbir şey yapmaması kabul edilemez. hiçbir şey yapmayarak fenerbahçe'nin kendisine herhangi bir şekilde tehdit olma olasılığını yok etti, gerçekten alçakça. umarım barcelona'da başarısız olur. kendisi takımını baltalayacak kadar niyeti bozmuşsa boşa iyi niyet beklemesin kimse. umarım finale kadar herkesi ezerek ilerler,maç dahi kaybetmez ve finali son topta kaybeder.

    lebron james 2011'de aynısını yaşadı, 2021'de senin de aynısını yaşaman dileğiyle koç.