tepedeki sinirler4
profili

  • istanbul'un en yaşanılası ilçesi

    ilçe içindeki mahalleden mahalleye bile tüm atmosferin değiştiği bir ilde, sadece ilçe ismi verilmez. verenler net istanbul’u bilmiyordur.

    kadıköy dersin, fikirtepe mi bostancı mı?
    şişli dersin, nişantaşı mı kuştepe mi?
    maltepe dersin, küçükyalı mı gülsuyu mu?
    fatih dersin, fındıkzade mi draman mı?

    vs vs.

    semt ismi vermek daha doğru olur. hem merkeze-eğlenceye yakınlığı, hem sakinliği ve elitliği, hem boğaza yakınlığı ve manzarası olarak beşiktaş ulus derim. aynı özellikler ile anadolu yakasında da kadıköy suadiye diye de eklerim.

  • maske kimsin sen

    zoraki final yapan eğlence yarışması.

    güzel olan her şeye karşısınız.

    eğlenmeye karşısınız.

    sizin gibi olmayan herkese karşısınız.

    bağnazsınız.

    yargılanacaksınız

  • kendime saygım var davranışları

    -nezaket sahibi olmak.
    -teşekkür etmek
    -güler yüzlü olmak
    -bilmediğin bir şey için “bilmiyorum” diyebilmek
    -yapılan hataları kabullenmek/sahip çıkmak/arkasında durmak
    -iş arkadaşlarınla ofis dışında yapılan geyik muhabbetini, ofis dışında bırakmak
    -sır tutabilmek

    bunlar başkalarına karşı saygı gibi gözükse de aslında insanın kendisine saygısıdır. etraftakilerin saygısını kazanmak beraberinde kendine saygıyı da getirecektir.

  • 1 haziran 2020 sürü bağışıklığına geçilmesi

    bakın şimdi, ben 33 yaşında kronik alerjik bronşit olan ve bu hastalığı 3 yaşından beri taşıyan biriyim. özel sektörde çalışıyorum ve 1 haziranda iş başı yapıyoruz.

    saha çalışanıyım ve her gün farklı yerlere gidip farklı insanlarla muhattap olacağım.

    ben bu hastalığa yakalanırsam net; ölürüm.

    1 yaşında bir kızım var ve amına koyduğumun yerinde ekonominin çarkları dönsün diye ölmek istemiyorum.

    çalıştığım firma kısa çalışma ödeneğine başvurdu, prim gününden dolayı alamadım. çünkü bu şahlanan ekonomide geçtiğimiz 3 yılın 2 yılında üniversite mezunu olarak iş bulamadım ve 450 günü tutturamadım. ücretsiz izin yoluna gidilse (ki şirket buna yaklaşmıyor) 1170 tl paraya 1600 tl olan kiramı bile ödeyemiyorum. “ben kronik hastayım çalışamam” dersem işin sonu bombok bir yere çıkıyor. istifa etsem o işsizlik dönemine geri dönme düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor. ulan çıkarın işten 1 yıllık tazminatımı alayım da kısa bir süre idare edeyim desem işten çıkarılma yasak(ki firma buna da yaklaşmıyor). yani seve seve iş başı yapacağım.

    yaşadığım il istanbul ve hastalığın burada kol gezdiği hepimizin malumu. ben her gün dışarıda oradan oraya dolaşıp duracağım.

    şimdi siz benim yerimde olsanız sürü bağışıklığını destekler misiniz? sürü bağışıklık kazansın diye bile bile o sürünün vereceği firelerden olmayı kabul eder misiniz? kimse mi devleti sorumlu tutmaz arkadaş? herkes neden herkesi kendi gibi zannediyor? 20 yaşında çalışmaya başladığımdan beri devlete verdiğim vergileri hesaplasam lüks daire parası eder. 33 yıllık hayatımda ilk -ve büyük ihtimalle tek- kez devlete işim düştü, 1-2 ay idare edemediler beni ya!

    ulan bu nasıl adalettir, nasıl bir düzendir? her gün daha kazanmaya başlamadığım paralardan kesilecek vergi haberlerini okuyorum. ben çok mu istiyorum evde oturmayı ya da ufacık kızımın gelişme çağında onu eve tıkmayı.

    adamlar bu akşam açılan her başlığa “sıkıldık, bunaldık, gezmek istiyoruz, ege turu yapacağız” falan yazıyorlar. hay sizin sürünüze de, sürünüzün bağışıklığına da...