Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. rusya ukrayna savaşı

    sadece annesi fahişe kendisi piç olanların ukrayna'dan gelecek olası kadın göçmenler ile ilgili yorum yaptığı savaş.

    savaşı çıkaranlardan bile daha namussuz olmayı becermek gerçekten çok zor.

  • 2. 12 şubat 2022 galatasaray kayserispor maçı

    tribündeki saygısızların hocanın ismi anons edildiğinde ıslıkladıkları maç.

    4 yıldır yan pas izlerken nerdeydiniz ulan?

  • 3. üniversite sınavında baraj puanının kalkması

    1950'de türkiye'de üç (3) üniversite varmış; istanbul, ankara ve itü. bu yoklukta “okumuş adam” anadolu insanı için bir idoldü. akp her ile üniversite saçmalığıyla anadolu insanının her kompleksi gibi buna da oynadı, patlaması 8-10 yıl sürdü. şimdi ne okumuş adamın, ne üniversitenin değeri var. ne iyi okul, ne iyi bölüm kaldı. “network” adı altında torpili kurumsallaştırman, tuhaf adamlara yaranmak için linkedin yalanlarıyla sahte bir persona yaratıp kendini pazarlaman, bilgi hariç ne varsa edinmen, yavşağın teki olman gerekiyor. kapasitesi düşük, küçük cemiyet insanları için altın çağ. orta sınıfın 10 yaşından beri günde 3 saat test çözerek büyüyen çocukları için boşa geçmiş bir ömür.

    bir de öyle bir tuzak ki hiç üniversite okumazsan kötü bir pozisyonda kalıyorsun. steve jobs'a falan kanmayın, 30 yaşına kadar bir işte tutunamazsanız duman olursunuz. üniversite okumak da zaman ve para kaybı. iki ucu boklu değnek. herkese başarılar.

  • 4. altınını darphaneye getirene sertifika verilecek

    dünyanın hiçbir yerinde vatandaşının bireysel tasarrufu ile bu kadar ilgilenen bir siyasal iktidar olmamıştır.

  • 5. 12 şubat 2022 millet ittifakı fotoğrafı

    bugünün mimarı olan ikilinin de dahil olduğu fotoğraf.

  • 6. 12 şubat 2022 yeni ekonomi paketinin açıklanması

    (bkz: enayi paketi)

    - tüm kerizleri saygıyla selamlıyormuş
    - öncelikle, yanlış anlamayın, kendisi dilenci değilmiş
    - ama ekonomisi çok hastaymış
    - yastık altında neler sakladığınızı çok iyi biliyormuş
    - kendisinden gizlemeyinizmiş
    - yeter artık bitsinmiş bu saklambaç oyunu
    - rüstem amca, hidayet dede... yastık altında stokladığınız altını ortaya çıkarınızmış
    - ayşe teyze, mükerrem nine... o bıngıl bıngıl memelerinizin arasında sakladıklarınızı getirinizmiş
    - ülkenin tek umudu artık sizlermişsiniz
    - sizler bu devletten altını kaçıramazmışsınız
    - neyiniz varsa donunuza kadar akp'ye verecekmişsiniz
    - artık yetermiş
    - bunu böyle keriz silkeleme gibi değil de... yatırım gibi düşününüzmüş, öyle sanınızmış
    - "sakın ülkenin ekonomisi yarra yedi de altınımızı istiyorlar" diye korkmayınızmış
    - öyle bir şey yokmuş
    - altınınızı yatırım için, istihdam için, şahlanmak için istiyorlarmış
    - hiç merak etmeyinizmiş.
    - para; tarikatlara ve çocuk istismarcısı şeyhlere gitmeyecekmiş
    - yandaş müteahhitlere yada milletin amına koyacağını iddia eden iş adamlarına da gitmeyecekmiş
    - sizden aldığı altınlarla, trt'de yine size kendilerinin propagandasını da yapmayacaklarmış
    - siz önce bi şunları verin de... sonrasına bakacaklarmış
    - her ne kadar ekonominin ağzına kendileri sıçmış olsa da, beraber temizlememiz gerekiyormuş
    - bu bir beka meselesiymiş
    - ekonomik bir kurtuluş savaşıymış
    - sırat köprüsüymüş
    - amanın bu neymiş böyle...
    - tamam artık yalvartmayınızmış. hadi getirin altınlarınızı bekliyormuş
    - türkiye'nin en kerizleri listesine siz de adınızı altın harflerle yazdırınızmış
    - bu fırsat kaçmazmış
    - gözlerinin içindeki o dolar $ simgesini de mi görmüyor muymuşsunuz?
    - ayrıca altınları devlete vermeyip de ne yapacakmışsınız?
    - tiktok'ta maymunlara çerez atar gibi hediye atıyormuşsunuz
    - dolandırıcılara para kaptırıyormuşsunuz
    - gereksiz harcamalar yapıyormuşsunuz
    - oysa altınınızı devlete verirseniz, böylelikle hiçbir şeyiniz kalmaz, saçma sapan da harcamalar yapmamış olurmuşsunuz
    - ya ihtiyacı olmasa ister miymiş
    - devlete destek olunuzmuş, birlikten bereket doğarmış
    - yeni enayi paketi hayırlara vesile olsunmuş
    - metafizik dilekler diliyormuş
    - kapanış

  • 7. gıdada kdv'nin %1'e indirilmesi

    raflara yansımayacak indirimdir.

    kimse kdv indirimini fiyatlara yansıtmaz, aradaki farkı da kar olarak cebe indirirler.

    geçen sene yeme içme sektörü için kdv oranı yüzde 8’den 1’e indirildiğinde hiçbir işletme indirim yapmamıştı. yine değişen bir şey olmayacak.

    akaryakıt, doğalgaz, elektrik, hammade fiyatlarını düşürmeyip yerli üretimi desteklemediğin sürece raftaki hiçbir ürünün fiyatı düşmez. bu kdv indirimi sadece fırsatçı dedikleri 3-4 harfli zincir marketlere yarar.

  • 8. slovakya'nın ukrayna'ya 3 asker göndermesi

    işte o ekip

  • 9. altınlarıyla gösteri yapan türbanlı kadın

    görgüsüzlüğün vücut bulmuş halidir sorsan müslümanım der. müslümanlığınız da, dininiz de, iktidarınız da, paranız da yerin dibine batsın. bütün hücrelerimle nefret ettirdiniz beni bu ülkeden.

    edit: türbanlı olmasına özellikle değindim. onlara doğru yolu göstermek hepimizin görevi (!) şunu da şuraya bırakayım: "münâfıklar, insanlara gösteriş yaparlar, allah'ı da çok az anarlar." (nisâ sûresi (4), 142) belki birilerinin kulağına küpe olur.

    edit2: mesaj kutum hakaretlerden geçilmiyor. size hiç yakışıyor mu ey müslümanlar! lütfen kendinize gelin. bu arada türbanlı arkadaşın altınları sahteymiş, iş amaçlı kendince uğraşıyormuş. kendisini tebrik etmek gerek, kime hitap edeceğini iyi biliyor.

  • 10. gitar çalma seviyeni bir parça ile anlat

    4 akor ile çalınan şarkılar
    am f g e

  • 11. bir gün gelip seni alacağım denilenler listesi

    patlıcan ve hıyar.

    bir gün bolca alıp, yiyeceğim lan sizi.

  • 12. 12 şubat 2022 giresunspor fenerbahçe maçı

    yahu tutturmuşlar 50 yıllık yenilmezlik serisi bilmem ne. fenerliler bunu kendilerine daha çok acı çektirmek için mi yapıyor yoksa rakiplerin saçmalaması mı bilmiyorum ama aşırı anlamsız. abi giresun 44 yıldır süper lig'de değildi zaten, oynamadığı takıma nasıl kaybedeceksin?

    alın size benden bir istatistik o zaman: çorumspor, real madrid'e tam 110 yıldır yenilmiyor.

  • 13. lise mezunu olmayan oy kullanmasın

    görüp arttırmak istiyorum. linç yemeyeceksem lisans diyorum

  • 14. ev hanımı olup koca parası yemek

    eğer gerçek bir ev hanımıysa

    yani;
    -çamaşırları yıkayıp, ütüleyip,
    -evi sürekli temizleyip,
    -her gün yemek hazırlayıp bulaşıklarla uğraşıp

    bunların üstüne çocuğunuza annelik ediyorsa, temel ihtiyaçlarının karşılanması karşılığında çok ucuza çalışan kadındır.

    yukardakilerin hepsini yaptırmak istediğiniz birine aylık en az asgari ücret tutarında bir ödeme yapmanız gerekir ve aynı hizmeti yine alamazsınız gece çocuğunuza bakmaz mesela, ya da akşam yemeğini hazırlar gider servis bulaşık falan size kalır.

    üstüne ev hanımı olan kadın bir de kocasına bedava seks hizmeti veriyor. aylık eskort gideri de ekleyelim bu tabloya

    dipnot; evet her şeyi maddileştirdim! evdeki emekçi annelerimizin emeklerini yok sayıp koca parası yemek diye başlık açarsanız ben de her şeyi maddileştirip tarafınıza fatura ederim.

  • 15. kız arkadaşı öpmeye kıyamamak

    sen kıyamıyorsan emin ol kıyan birisi çıkar gider ona öptürür

    allahım kendini romantik sanan mallardan koru dünyayı.

  • 16. dünyanın en güzel üçlüsü

    türk kahvesi - café crème - acıbadem likörü

  • 17. neden yabancı dil öğrenemiyoruz

    kendimizi ezmeyi, arabeski çok seviyoruz.

    öncelikle dilimiz, batı avrupa cermen dil ailesine mensup değildir. ingilizce, almanca (almanya, avusturya, kısmen isviçre, lüksemburg), hollandaca (hollanda ve kuzey belçika flaman bölgesi), danca, norveççe, isveççe ve izlandaca, aynı dil ailesine mensuptur, benzer gramer yapılarına sahiptir (ingilizce'nin bozunması ayrı bir mesele, participle'ların sona gelmemesi halbuki eski ingilizcede i have a book bought gibi ibareler bulunuyor (ik heb een book gekocht, gekocht, bought burada yardımcı fiil).

    bu ülkelerin dışından gelenlerin de ortalama halkı, bu ülkelerde yaşayanlar kadar ingilizceye hakim değil. eğitimli bir yunanın ya da italyanın bile ne kadar bozuk bir şiveyle ingilizce konuştuklarını yurtdışında yaşayanlar gözlemlemiştir. bu yukarıda bahsettiğim dilleri konuşan halklar ise, zaten anadilleri cermen dili olduğu için aynı aileden diğer dilleri oldukça hızlı öğrenirler, hobi olarak da öğrenirler. bu şuna benzer, bir türkün kazakça, kırgızca, türkmence veyahut herhangi bir türk dil ailesine mensup dili öğrenmesi, bir avrupalıya göre oldukça kolaydır. benzer şekilde bir rusun, lehçe, sırpça, bulgarca öğrenmesi gibi bir şey bu.

    bu işin bir yanı, zorluk var yani. ikincisi ise, bizim insanımız yurtdışına pek çıkmaz, geçerli kaynak bulamadım, şu iki kaynağı şuraya bırakıp devam ediyorum;

    https://www.umityildirim.com/…kinda-bazi-gercekler/
    https://twitter.com/…rih/status/1040538692828520449

    burada yazılanlara göre nüfusun 8 milyonu pasaportlu ve bu pasaportların 5 milyonu hacca gitmek için çıkmış, ülkede insanların en çok ziyaret ettiği ülke gürcistanmış. haliyle bizim insanımız, genel olarak çevre ülkeleri, dünyayı bilmiyor, görmüyor. avrupadaki insanların nasıl senede iki defa yurtdışını gezdiğini görüp duyduğunuzda, yasadıkları çevre coğrafyalarla ne kadar entegre olduklarını, bakış açıları ve adaptasyonun nasıl bundan etkilendiğini öngörmek zor değil. bizim insanımız içine kapanık yaşıyor, geçtim başka ülkeleri, doğru dürüst tatil yapan insanların bile çok az olduğunu görmek zor değil (keşke sayısal verilerle destekleyebilsem)

    haliyle ortalama bir türk için yabancı dil öğrenmeye dair bir doğal dış uyaran da kalmıyor, yabancı insanı, yabancı ülkeyi, yabancı kültürü göremiyor. öğrenmesi için bilinçaltında ve aklında onu uyaracak bir hafıza taşımıyor. bizim ülkemiz halkı itibariyle ziyaret eden değil, ziyaret edilen bir ülkedir.

    bunlar işin zorlukları. fakat bir de bize has davranışlar var. bizim kültürümüzde ve dilimizde müthiş bir kendini ezme huyu var. haliyle hata yaparka öğrenme süreci burada sekteye uğruyor. sen daha karmaşık bir kontekste yazı yazıp okuyamazken aksana bu kadar kafayı takarsan, sürekli "acaba köylü gibi mi konuşuyorum" gibi saçma sapan korkularla kendini ezersin ve dil öğrenmekten fersah fersah uzaklaşırsın. sonuçta ingiltere kraliçesi gibi konuşmak zorunda değilsin. önemli olan akıcı bir şekilde, kendi yaşam tarzına uygun bir kontekst karmaşıklığında (ya da iş içinse ona göre, artık ihtiyaç ve amaç neyse) yazıp okumak birincil amaçtır. zaten sesli olarak dinleyebileceğin kaynaklara eriştiğinde aksan sorunu da kısmen düzelir, kulağın alışır.

    bir de okuma tembelliği var. mesela kaç insan kitap okuyarak, kaç insan okulda zorunluk kitaplardan ötürü ingilizce kaynaklarla haşır neşir olmuştur. siz hiç "ben 20 tane ingilizce kitap bitirdim ama gene de çuvallıyorum" diyen insan gördünüz mü? hadi onu geçtim, mesela internette ilgi alanına dair web sitelerinde ve youtube kanallarında dolaşşanız bile zaten dinleme konusunda baya hızlanacaksınız.

    fakat son bir şey eklemek istiyorum ki bence bu en önemlisi. ana dilinizi hangi kontekst/bağlam karmaşıklığında kullanıyorsanız öğreneceğiniz dil de o karmaşıklığa sahip olacaktır. yani 7/24 sokak dili ile konuşyorsanız (sıkıntı yok, duyar kasma, boş yapma, seri...), öğreneceğiniz hiçbir dilde daha derin bir kontekst karmaşıklığına sahip olmanız beklenmez. haliyle burada en önemli olan şey (bence, ama uzmanlar farklı diyorsa onlar haklıdır benimkiler öznel gözlem, hatam varsa düzeltin), ana dilde mümkün mertebe derin bir bağlamda konuşmaya alışmak. ana dilinde cin ali okuyup, ingilizceyi akıcı konuşamazsınız, belirli bir konuya ilginiz yoksa da ana diliniz sokak dilinin en budanmış halini kullanır, diğer dillerde de varacağınız en üst mertebe bu olur.

    haliyle okuldaki öğrenimle kalan, günlük hayatında oldukça basit bir sokak dili kullanan, okulda ya da kursta öğrendiğinin ötesine bir ilgi alanı (müzik, sanatın herhangi bir alanı, edebiyat, ne bileyim temel bilim, matematik, fizik, popüler bilim, yazılım...) olmayan, olmadığı için de o konudaki yabancı kaynaklara ihtiyaç duymayan, böyle ilgisiz yaşayan bir insan, nasıl farklı bir dili öğrenecek? bence zaten asıl sorun bu, eğitim sistemi, toplum ve aile, geçtim yabancı dili, ana dilinde üretken, belirli ilgi alanları olan ve bunları hayat boyu bir çıkar olmaksızın yapabilen düşünen beyinler yaratamadığı, yalnızlığında kişisel boş vaktini verimli bir şekilde geçiremeyen insanlar olduğu sürece, dil sorunu da asla çözülmeyecek. zaten ortalama bir batı avrupalıya göre fazlasıyla bariyerimiz var dila ailesi olarak, üzerine gezme tozma da olmayınca kafasını kuma gömmüş insanlar olarak sadece duolingo ile nereye kadar bir insan bir dilde kendini geliştirebilir bilmiyorum.

    edit: yardımcı fiil yazmışım participle yazacağıma

  • 18. sucuk ve pastırmada afyon-kayseri kavgası

    kastamonu'nun güldüğü kavgadır

  • 19. düz vitesin otomatikten daha keyifli olması

    karayolunda her türlü motorlu motorsuz taşıtı kullanabilen birisi olarak söylüyorum ki, otomatik vites rahatlıktır. hele ki trafiğin yoğun olduğu bir şehirde yaşıyorsanız, düz vitesten otomatiğe geçince bunu açıkça anlıyorsunuz.

  • 20. tahrik et tatmin etme

    bu adam psikiyatri ile yakindan alakasi olmayan sirf „amerika‘da egitim aldi“ dedirtmek icin amerika‘nin en sikimsonik üniversitesinde sacma sapan bir seyler okumus, simdi de gelmis daha kendi cinsel tercihi soru isaretiyken heteroseksüel iliskilerle alakali önerilerde bulunuyor filan.

    bu ülkede daha hangi bos bos adamlara para kazandirilacak, hayretle izliyorum.

    tanima gelirsek : sikimsonik bir laf. aptal aptal ilgi cekmek icin söylenmis zeka yoksunu kelimeler.

  • 21. rus ordusu cehenneme hoş geldiniz

    psikolojik olarak güçlü kalmaya çalışıyorlar.

    olması gereken de bu.

    baya baya savaşa gidiliyor malesef.

    t : ukrayna tarafını motive edici cümle.

  • 22. 10 milyar dolarlık teleskobun çektiği fotoğraf

    zır cahil tayfa uzaylıların götünü görmeyi bekliyordu herhalde.

    eşeğe anlatır gibi anlatmam gerekirse:

    bu teleskopun amacı big bang sonrası oluşan ilk yıldızların, uzayın genişlemesiyle kızıl ötesi spektrumuna geçmiş dalga boylarına sahip ışığını bir noktada toplayarak anlamlandırmaya çalışmak.

    şu an teleskopun operasyonel olacağı sıcaklığa düşmesini bekliyorlar. temmuz gibi ilk “sağlıklı” verilerin geleceği tahmin ediliyor.

    veri diyorum bakın. uzaylı götü fotoğrafı değil. unutun onu.

  • 23. anın fotoğrafı

    duştan çıktıktan sonra bornozlu fotoğrafını insan buraya neden atar ya? sözlüğün harbiden boku çıktı.ulan önceden de vardı bazı şeylerde bir kalitesi vardı.hayret gerçekten hayret.

  • 24. sahibinden.com'da satılan 95 milyonluk tablo

    hayatimda gordugum en sacma resmi evragi iceren ilan.

    altına imza atmis.
    alan üstünü senet, vekalet, sözleşme olarak kullanabilir. büyük bakın resime, hep küçük görüyorsunuz.

  • 25. akkuyu nükleer enerji santrali

    avrupa'dan çöp ithal edip adana'nın bereketli tarım arazilerine döken akıl, nükleer atıklara neler yapmaz.

  • 26. domenec torrent

    fatih terime soru soramayan yuce basin oyle bir calisiyor ki inanilir gibi degil.

    fatih terim ilk once katar' a gidiyordu. katar olmadi bir anda everton istedi, evet benitez ile yollarini ayiran everton terim' i istiyordu, hoca ada yolcusuydu... ama benfica baskani rui costa butun planlari alt ust etti, gozunde imparator vardi, hoca portekiz yolcusuydu. o da nesi fransiz devinden bomba hamle lyon gozunu terime dikti, ama, ama italya bos durmuyordu, hoca milan macini yerinde izlemeye milan' a gidiyordu... adeta birlesmis milletler terimi istiyordu... ama terim herkesi ters koseye yatirdi ve istanbul' da baskanlik secimi icin ofis tutmus, cok kuvvetli bir yonetim hazirlamisti bile. vay serhat!

    bu arada torrent daha transfer yapamadan transferlerini sahaya sokamadan yuksek galaktik, bagimsiz ve ozgur yuce spor basini tarafindan haftalardir gomulmeye baslanmisti bile. cunku o bir skim bilmiyordu. guardiola' nin rakip maclari izleyen analisti degil bizzat guardiola' nin barcelona ile ispanya ligi, sampiyonlar ligi, ispanya kral kupasini, bayern ile almanya kupasi falan kaldirirken gomlekcisi veya bilemedin utucusuydu. helvasini dagitmaya az kaldi. talihsiz adam.

    "burak elmas' tan sergen yalcin bombasi!.."
    "burak elmas, tarihi kararin esiginde"

    "hikmet karaman' dan galatasaray maci oncesi torrent yorumu: turkiye' yi tanimiyor"
    (turkiye' yi taniyan karaman sadece kocaeli' yi 2000/02 ve rize' yi 2014/17 arasi ust uste yonetebilmis onun disinda adamin ozgecmisi turkiye birinci liginin ta kendisi abondanzieri askina)(bu arada sorun bakalim torrent'e bir erciyes bir manisa' yi analiz etmis mi, edemez! dortmund' u mancesteri analiz etmek kolay hey yavrum!)

    "cimbom' da domenec torrent' in kredisi tukeniyor"
    "torrent geldigi gibi gidiyor"

    gonderin anasini satayim. yerine de 12 senede 7 takim degistirip 4 copa america ve 12 isvicre ligi sampiyonlugu kaldiran okan burugu getirin.

    vazgeçtim karaman gelsin o türkiye'yi taniyor, terim figuru sikintisida cekmeyiz.

    aslinda terim demisken bence terimi baskanliga versek hatta yaninda sportif direktorlugu ve teknik direktorlugu hatta basin sorumlulugu ve her gazetenin fahri galatasaray muhabirligini de alsa. aga cok iyi ya. mas basliyor imparator kenarda. mac bitiyor kendine soru soruyor, kendi kendine basin aciklamasi yapiyor. stad cikisi baskan olarak federasyona giydiriyor. ertesi sabah gazatelerin koselerinde imparator imzali galatasaray mac analizleri, nasil? analiz demisken yani genclesme analizleri falan. arda' da bas antrenor olur kocum benim alir eline dudugu, zaten bas antrenor gobegi kimde var baska. of nasil konu konuyu acti.

    maalesef kayseri maci sonrasi olasi bir puan kaybinda kendisi cig cig yenilecektir. bu gonul isterdi ki takimda kalsin hic degilse barcelona' dan bayern' den getirdigi antreman kulturunu birilerine ogretsin oyle gitsindi...

  • 27. gibi (dizi)

    --- spoiler ---

    (#133598682) bölümün sonunda 2 kaburgası kırılmış kafasından demir çıkmış taze gelin, yakın akraba harici dışarı çıksın diye bağıran ama gelinle uzaktan yakından alakası olmayan 2 adam ve yanlarında gezdirdikleri tekvandocu, gelinin çocukluk arkadaşı ve yaşlı teyzelerin bulunduğu hastane odasında teyzelerin üzerinde- bir borca karşılık ikame edilen 4,8 adet- tekvando şovundan biri yapılıyor. adam demiş ki sonu klasik türk dizileri gibi bağlandı.
    --- spoiler ---

  • 28. bursa'daki şehir eşkıyaları

    tck109 kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu
    cebir ve tehdit ile gerçekleştirme: 2-7 yıl hapis
    alt sınır 2, üst sınır 7 yıl.
    tck61 ile üst sınırdan ceza verilmesi gerekir= 7 yıl
    silahla ve birden fazla kişi ile birlikte işlendiği için bir kat arttırım: 14 yıl= 168 ay hapis.
    iyi hal nedeniyle 1/6 indirim. ( genelde bu tarz suçlular mahkeme önünde süt dökmüş kediye döner, ağlar, pişmanlık gösterir ) 168-(168/6)= 140 ay hapis cezası.
    suçlu bulunurlarsa (kesinleşmiş bir mahkumiyet kararına kadar herkes masumdur) netice olarak 11 yıl 6 ay hapis cezası alırlar.

    tck125 hakaret: 3 ay - 2 yıl
    tck61 ile üst sınır: 2 yıl
    alenilik nitelikli hal: 1/6 arttırım=28 ay hapis
    iyi hal: 1/6 indirim= 23, 3 ay hapis ( yaklaşık 2 yıl hapis)

    tck134 özel hayatın gizliliğini ihlal: 2-5 yıl
    tck61 ile üst sınır: 5 yıl
    iyi hal indirimi sonucu 48 ay.

    sonuç olarak toplam 212 ay, yani 17 yıl 6 ay hapis cezası alırlar.
    bunun da koşullu salıverilme ve denetimi derken yatarı yaklaşık 8 yıl olur.

    tutuklu yargılanırlar, ancak yargılama uzun sürdüğü için kararla birlikte hatta karşı taraf şikayeti geri çekerse öncesinde de karar kesinleştiğinde cezaevine girip kalan cezaları infaz edilmek üzere tahliye edilebilirler.

    dosyanın detaylarına hakim olmamak ile birlikte yüzeysel olarak değerlendirmemi yazmak istedim. böylece kafalarda soru işaretleri varsa, giderilmiş olur.

    edit: videonun tamamını yeni izledim. eziyet ve kasten yaralama da var, bu hususu iyi değerlendirmek lazım ama kabaca buna ilişkin de silah sebebiyle nitelikli hal dersek 2-6 yıl arası bir hapis cezası da buradan alırlar.
    edit2: suçlar öyle yoğun ve karışık geldi ki bir anda eziyet ve kasten yaralama değerlendirmesi yapmak için içtihat açtım hemen. evet, buradan eziyet suçu nedeniyle 5 yıl sonucu en mantıklı gelen seçenek gibi.
    nihai olarak ceza 22 yıl 6 ay, yatarı da 10 yıl 3 ay olabilir. merak etmeyin arkadaşlar bir kişi bir süreliğine tutuksuz yargılansa dahi bu ceza azımsanacak bir ceza değil.
    edit3: yeri gelmişken şunu da belirteyim. cumhuriyetin 25,50 ve 75. yıllarında genel af çıktığını biliyorum. bunun dışında da genel aflar çıkmış. 100.yıl da bir genel af çıkarsa suçluların yaptıkları yanına kar kalacak, bu nedenle bir genel af düzenlemesine kesinlikle karşı olduğumu belirtmek isterim. ancak devlet kendisine karşı işlenen suçlarda affedici olabilir, kişilere karşı işlenen suçlarda ise devletin böyle bir yetkisi bence yoktur ve anarşi temelli bir düzenlemedir. 2020 mart ayında erdoğan affı olarak bilinen infaz düzenlemesiyle devlet kendisine karşı işlenen suçları affetmedi, tam tersine sadece kişilere karşı işlenen suçları affetti, ne büyük tezat değil mi. örnek olarak bu olaydaki suç 2020 mart ayından önce işlenmiş olsaydı kişiler sadece 2 yıl açık cezaevinde arada izne de çıkarak yatıp çıkacaklardı ve olay kapanacaktı yani cezalarını çekmiş sayılacaklardı. bunun toplum vicdanını ne kadar zedelediği o kadar açık ki, bu apaçık bir hak ve adalet karşıtlığı. özetle, gündemde alttan alta dedikodusu yapılan bir genel af var. genel af çıkarsa bu tarz suçlar cezasız kalacaktır. bu nedenle genel af çıkmamalıdır. çıkacaksa dahi devlet yalnızca kendisine karşı işlenen suçlarda çıkarmalıdır.

  • 29. fakirliği iliklerinize kadar hissettiren filmler

    (bkz: canım kardeşim)
    hem müzikler hem senaryo kesinlikle çok etkileyici. çaresizlik ve fakirlik yüksek dozda.
    ilk akla gelinesi başyapıt bence.

  • 30. yazılımcı olmak için matematik gerekli yalanı

    bir programı 300 satır kod ile de yazabilirsiniz, 1000 satır kod ile de. yazdığınız çoğu kodu kısaltabilmek için algoritma bilginizi ve matematik bilgilerinizi kullanırsınız. tabii buradaki matematik projenize göre değişir.

    2 yıldır pasif şekilde kod yazıyorum. hala yazılımcıyım diyemiyorum. yazdığım çoğu uygulamayı github'a bile yüklemiyorum. millet buton rengi değiştirip github'a basıyor.

  • 31. surilerin dönmeyeceğini görecek kadar gerçekçiyim

    sol gericilerin yine sığınmacılar türkiye'de kalsın diye altında kara propaganda yaptıkları başlık.

    bunlar yetmez ama evet propagandası yaparken de türkiye'ye demokrasi gelecek diye kafamızı ütülüyorlardı, sonra gördük demokrasiyi. sizin bu saçmalıklarınıza artık cihangir solcuları bile inanmıyor.

    türkiye'de sığınmacıları ülkelerine göndermek isteyen herhangi bir iktidar 1 yıl içinde yüzde 90'ını tereyağdan kıl çeker gibi gönderir. yeter ki batıdan fonlanan bu sol gericileri iktidara ortak etmesin.

    edit: sığınmacıların ülkelerine dönmesini istiyorsanız bunu kesin bir dille gerçekleştireceğini söylemeyen hiçbir partiye oy vermeyin. desteklediğiniz partiye bunun olmazsa olmaz bir talep olduğunu her ortamda hatırlatmak zorundasınız.

  • 32. kılıçdaroğlu'nun adaylığının onaylanması

    siyaset karmaşık denklemlerden oluşur, hele ki türkiye gibi yerel teşkilatlanmanın temel siyasi aktörler üzerindeki baskısının çok yüksek olduğu bir memlekette işin içinden çıkmak zordur.

    öncelikle şunu belirteyim de paniğe gerek olmadığı bir netleşsin; kazanma ihtimali yoksa kılıçdaroğlu aday falan olmayacak tabii ki.

    gelelim denklemlere...

    millet ittifakı birbirine hiç benzemeyen ama memleketin iyiliğini isteme konusunda ortaklaşan siyasilerden oluşuyor. her biri farklı temeller ve idealler üzerine kurulu partiler. her birinin merkez, il, ilçe, mahalle, köy teşkilatları var. hepsi bir şekilde çalışıyor, emek veriyor. bu çalışan insanların da elbette beklentileri, geleceğe dönük hedefleri var. bu insanları motive edemezseniz partiler ayakta kalamaz.

    millet ittifakının demokrasiye geçiş için belirleyeceği adayın, cumhurbaşkanlığı süresince "siyasi" başarısını ve oy potansiyelini artırması istenmiyor. çünkü bu farklı idealler üzerine kurulu partiler aslında âdil bir demokrasi ortamında birbirlerine rakipler. ancak şimdilik tabii ki öncelik memleketin bu felaket yönetimden kurtulması ve tekrar demokrasiye geçilmesi. bu nedenle millet ittifakı bileşenleri şu konuda centilmenlik anlaşmasına ihtiyaç duyuyor: cumhurbaşkanı olacak kişi, bu üstün yetkileri kullanarak bir sonraki seçimde oylarını artırmaya dönük bir siyaset tarzı sergilememeli. seçilecek cumhurbaşkanı, yetkilerini, çürümüş kurumları bir an önce sıhhatine kavuşturmak ve millet ittifakı bileşenlerinin ortak aklıyla ekonomik, sosyal ve hukuksal alanlarda acil aksiyonları almak, en kısa zamanda demokratik bir seçim ortamı oluşturmak için kullanmalı.

    aksi durumun partiler açısından nasıl sonuçlar doğuracağını bir örnekle somutlaştıralım. diyelim imamoğlu aday oldu ve büyük ihtimalle de seçildi. imamoğlu gibi yetenekli, karizmatik ve hikâyesi olan biri cumhurbaşkanı olursa muhtemelen bir on - on beş yıl iktidarda kalacağı puanı toplar. çünkü genç ve dinamik bir siyasetçi. böyle bir durumda örneğin iyi parti, kaç yıldır emek verip bir noktaya taşıdığı seçmen potansiyelinin az ya da çok erimesi ihtimalini kendi elleriyle chp'ye hediye etmiş olur. bunu ne seçmenine, ne parti üst yönetimine, ne yerel teşkilatlarına, ne de türk siyaset tarihine anlatabilir. ittifak bileşenlerinin önceliği, bir an önce adil bir seçim ortamında, herkesin eşit şartlarda, gerçek bir rekabet içinde yarışmaya başlamasıdır. aktif siyasetçi bir cumhurbaşkanı adayı, icraatlarıyla, kişisel başarı hedefleri ve karizmasıyla partisini yukarı taşıyacağından, ittifak bileşenleri için saçma bir paradoks ortaya çıkacaktır.

    işte bu nedenle millet ittifakı, seçilecek cumhurbaşkanının, demokrasiye geçiş sonrası siyaseti bırakma sözüyle gelmesini, yani kendi siyasi ikbaline yönelik hedefler içinde olmamasını tercih ediyor.

    gelelim önceliğimize, yani bu seçimin mutlaka kazanılmak zorunda olmasına. millet ittifakının önceliği, seçimi kazanacak oy oranına sahip olduğu sürece, kemal kılıçdaroğlu gibi, yumuşak huylu, yaşını almış ve siyaseti böyle anlamlı bir jübileyle bırakmaya hazır bir aday. millet ittifakının kurucusu, önderi ve toparlayıcısı olarak da bu onuru hak ediyor aslında. yıllardır "bay kemaaal!" diye dalga geçen kişinin, bu bay kemal tarafından siyaset tarihinden elenmesi de açıkçası en epic senaryo olurdu. keşke böyle olabilse.

    sorun ne? sorun kemal kılıçdaroğlu'ndan memnun olmayan önemli bir kesimin "kılışdar aday olursa oy vermem" tutumu. memleketin geldiği noktada kimsenin aday beğenme lüksü olmadığını düşünsem de, ortada böyle bir gerçek var, gözardı edilemez. seçimler yaklaştıkça anketlere bakılacak, eğer kılıçdaroğlu net bir oy oranıyla kazanamıyorsa, tabii ki aday yapılmayacak. bir yandan da bu süreçte, kazanması kesin olan diğer adaylar korunmuş olacak.

    peki diğer isimlerin aday gösterilmesi durumunda yukarıda bahsettiğim "aktif siyasetçi" sorunu nasıl çözülecek? çok basit. gözden kaçan temel bir nokta var, ekrem imamoğlu ile mansur yavaş çok farklı iki profil.

    - mansur yavaş, ekrem imamoğlu kadar genç değil, çok uzun yıllar siyasette kalmak gibi bir hırsı yok.
    - ekrem imamoğlu tam bir siyasetçi, ancak mansur yavaş siyasetçi değil.
    - ekrem imamoğlu için siyaset daha yeni başlıyor, mansur yavaş ise cumhurbaşkanlığı gibi onurlu bir makamla siyasete veda edebilir pekâlâ.

    bingo!

    millet ittifakının siyaseti bırakma sözü verecek aday konusunda kemal kılıçdaroğlu'na alternatif olarak mükemmel bir yedek adayı var: mansur yavaş!

    bu yüzdendir ki, sinir bozmaya da, panik yapmaya da gerek yok. kılıçdaroğlu ya da yavaş "partisiz-siyasetsiz" cumhurbaşkanı olacak, parlamenter sisteme dönüldüğünde yapılacak ilk seçimde de, iktidar/koalisyon adayları start çizgisinde adil koşullarda yarışa başlayacak:

    - ekrem imamoğlu
    - meral akşener
    - temel karamollaoğlu
    - selahattin demirtaş
    - ali babacan
    - ahmet davutoğlu
    - vs...

    tanım: henüz onaylanmamış adaylıktır.

    biraz sakinleştiniz mi şimdi?

  • 33. 10 km koşmak

    koşulan zemin, ayakkabı ve kilo uygun değilse özellikle dizde ve diğer baskı oluşan eklemlerde hasara sebep olabilir.

  • 34. cumartesi sabahı erken kalkmak için bir neden

    derin derin uyurken sağ kolumda bir tane sarışınla uyandım. uyanınca farkettim ki masmavi gözleriyle bana aşk ile bakıyor ve izliyor. gece gelmiş yanıma yatmış, saçlarımı okşayarak uyandırıyor. romantik bir ses tonuyla kulaklarıma fısıldıyor."hadi kalk baba karnım acıktı."*

  • 35. evlenmemesi gereken insanlar

    bilimsel yaklaşacağım.
    sağ beyinli insanların bir kısmı.

    sağ beyinli insan:
    hızlı karar verir, çabuk onaylar, genelde optimisttir. çabuk eşleşir ve güvenir.
    ve aynı hızda da vazgeçer.

    bir şeyi satın aldığında çok mutlu olur. bir kez kullanınca hevesi kaçar.

    sağ beyinli insanları tanımak çok kolaydır. müşteri adayı ise, ürün tanıtımına gittiniz diyelim. “oo süper biz hemen sizle çalışırız” der. birkaç gün sonra ararsınız telefona bile çıkmaz.

    eş adayınız sağ beyinliyse uzun uzun düşünmenizi öneririm.

  • 36. 11 şubat 2022 erdoğan'ın elektrik açıklaması

    indirim yapsa kılıçdaroğlu sayesinde inmiş olacak. indirim yapmasa seçmen kaybedecek. ulan kılışdar öyle bir yerde şah çektin ki var yaa.. sen ds öğrendin nihayet bu işleri. erdoğan ın yerinde olmak istemezdim esasen.

  • 37. marmaray'da sigara içen mağara adamı

    görevini düzgün yapan memur görünce gelen rahatlama.

  • 38. migros'un çöpten meyve toplayan işçiyi kovması

    olması gerekeni yapmış olan işletmedir.

    ailem geçmişte yemek sanayi işletti. günümüz adıyla catering şirketi*.
    örneğin günlük 250 kişilik yemek siparişimiz varsa %10 fazlası yapılır çünkü firmalar gün gün işçi sayısına göre artı veya eksi sayılar söylerler. biz de örneğin 250 yerine 275 kişilik yemek yaparız ve diyelim ki o gün 255 kişilik yemek siparişi geldiyse kalan 20 kişilik yemeği de işyerimizin ön tarafını lokanta olarak kullandığımız için orada satışa sunardık. genelde çoğu yemek biterdi, bitmezse bile en fazla birkaç kişilik yemek kalırdı ve babam bunları akşamları çöpe döktürürdü.

    bir gün ustalardan biri babama demiş ki "abi bizim bulaşıkçı gariban akşamları döktüğümüz yemekleri versek eve götürse olur mu" babam da tamam demiş nolacak çöpe gideceğine başkası nasiplensin.

    sonra gel zaman git zaman babam bakmış ki usta yemek yapacağı zaman atıyorum normalde 275 kişilik yapıyorsa artık 280 kişilik falan yapmaya başlamış ama sipariş sayısı aynı. ardından takip edince görmüş ki bulaşıkçı artık kendine hak olarak görüyor akşamları yemek almayı ve bazı akşamlar yemek kalmayınca da eve yemek götüremediği için usta ile konuşup anlaşmışlar usta bilerek fazladan yemek yapmaya başlamış ki akşamları yemek kalsın o da götürsün.

    babam tabi bunu öğrendikten sonra hem ustayı hem de bulaşıkçıyı işten çıkardı. bu arada gariban dediğimiz bulaşıkçının kendi evi vardı hatta kat çıkmak için para biriktiriyorlardı. biz kiradaydık o dönem işletmeci olarak.

    ---

    yani migros meselesine gelince işletmenin kuralları vardır ve kesindir. migros işçilere böyle izin verirse yarın öbür gün sağlam meyveleri ayırmaya başlarlar yaramaz bunlar diye ve evlerine götürürler. bu yüzden işletme doğru bir karar almış kutluyorum.

  • 39. hayvanlar konuşabilse onları yiyebilir miydin

    dinlemesini bilene hayvanlar konuşuyor zaten. ama nasıl ki ateş her gün binlerce ocağa düştüğü halde bize bir şey olmadığı müddetçe gülüp eğlenebiliyorsak, duygusal bağ kurmadığımız, gözden ırakta kesilen hayvanların etini de afiyetle tüketebiliyoruz.

    yine de pişmanlık var. özellikle sığırlar ciddi manada zekiler. çiftliğim olsa kesinlikle süt üzerine olurdu, kesime falan da gönderemezdim bana güvenen sarıkızları, kınalıları...

  • 40. ev beyi olup karı parası yemek

    3 ay paşalar gibi tecrübe ettim.
    yine bir şey olsa da bassam istifayı 3 5 ay bu güzelliği yaşasam diye düşümüyorum.
    bulasikları kurumadan sudan geçirin zor.oluyor,
    biraz nemli kiyafetler daha kolay ütüleniyor.
    herkesin çamaşırı kendi cekmecesinde olmalı.
    halınım altını süpürmeyi ve çocuğu okuldan almayı umutmayacan ama.
    cocuklar her gün tost yemek istemiyor bir de.

  • 41. survivor 2022 all-star

    barış isimli yarışmacının ıqsünde cidden problem olan yarışma. sercan için bizim performansımız sayesinde yarışmada kaldı falan diyor. yahu üç eleme olmuş adam üçünde de aday olmuş. siz oyunların çoğunu kaybetmişsiniz zaten. komik geldi söyledikleri.

  • 42. kablolu kulaklık kullanan bir avuç kişi kalmamız

    kablosuz kulaklık kullanmayan bi avuç kişi kalmamız sorunsalı.. :) neden hala inatla kablosuz kulaklık almadığımı bilmiyorum ama hiç alasım da yok..

  • 43. faiz yerine katılım deyince ne oluyor

    kendini kandırmak oluyor.

  • 44. tolkien herkes içindir

    bomboş bir savunma. kurgu içerikte kendimi görmeyince "bu benim için değil" mi diyorum, ne alaka?

    gerçi tersinden okuyunca "uyarlama"larındaki kapitalist sebebe açıklık getiriyor: kurgu içerikte kendimi görünce ilgilenme ihtimalim artar, evet.

  • 45. olası rusya ukrayna savaşında türkiye ne yapmalı

    rte baştayken ne yaparsa yapsın dönüp dolaşıp bize patlayacaktır, belki ukrayna rusya abd alayı bize dalacak, öyle vizyoner bir adam var ülkenin başında.

  • 46. ben hırsız değilim çok yoksul bir işçiyim

    (bkz: serin hikaye)
    kimin yazdığı bile belli olmayan, görüntüde isnat edilen bir suç için migros yönetimine yazılmış savunma metni. benzer ve daha dramatik olanlarını hemen şimdi siz de yazabilirsiniz.

  • 47. neden sevgilin yok

    çok açık ve net bir biçimde benim beğendiğim beni beğenmiyor, beni beğeneni de ben beğenmiyorum. fakat okuduğum kadarıyla yukarıda suser arkadaşlar bir insanın hayatında başka birinin olamamasını yalnızlık olarak nitelendiriyorlar, bu çok yanlış. yalnızlık ile hayatınızda biri olmaması aynı şey değildir sevgili okurlar.

    yalnızlık insanın iliklerine kadar işler, nefessiz bırakır adeta. 2 rakamı sizin için anlamını yitirmeye başlar çünkü siz sadece 1 rakamına alışmışsınızdır. iki lafın belini kırmak için whatsappta mesaj atacak kişi için aşağıya doğru inerken yazacak kimseyi bulamamaktır yalnızlık. yalnızlık bir bağımlılıktır ayrıca, başta bireyleri onur ve ego kisvesi altında kandırır hafiften sevdirir kendini fakat daha sonradan geriye baktığınızda bir kahve içmeye çağırabilecek bir kişi bile kalmamış olacaktır.

    sevgili ise çok ayrı bir kavram. yalnız buradan sevgililik kurumu altında sadece birlikte mekanlara gidip iki üç foto çekilip sosyal medyaya yükleme yapılan eylemleri kastetmiyorum. o olsa olsa iki tarafın karşılıklı rızasına dayanan pr çalışması olur. sevgiliden kastım sizi her daim merak eden, kalbi sizinle birlikte atan, sizi görünce mutlu olan, mutluluğunuza mutluluk, derdinize derman olan bireylerden bahsediyorum. olmasını isterdim açıkçası, zaten olsa şuan bu entryi giriyor olmazdım gerçi. peki senin hiç böyle bir sevgilin oldumu diye soracaklara peşinen söyleyim, evet oldu fakat kıymetini bilemedim ve kaçtım.

    neden sevgilin yok sorusuna gelecek olursak, yüzeysel insanlar sık sık sevgili "değiştirir" fakat daha derin ve anlamlı bir ilişki ve tecrübe arayan bireyler kolay kolay aradıkları gibi biri bulamadıkları için zamanla çevresindeki diğer insanlar tarafından bu soruya maruz kalmaktadırlar.

  • 48. maske kimsin sen

    zoraki final yapan eğlence yarışması.

    güzel olan her şeye karşısınız.

    eğlenmeye karşısınız.

    sizin gibi olmayan herkese karşısınız.

    bağnazsınız.

    yargılanacaksınız

  • 49. evrenin büyüklüğünün insanları çıldırtmıyor oluşu

    bir gün babam sordu, "oğlum uzay nedir?" diye. önce kısa bir tanımlama yaptım sonra da youtube'da yer alan şu universe size comparison videosunu izlettim.

    60 yaşında adam hayretten dudaklarını ısırdı, gözleri daldı uzaklara. dakikalarca kaldı öyle.

    bazen bana da oluyor, tüylerim diken diken oluyor düşününce. çok acayip hakikaten

  • 50. erdoğan'ı savunan kadının süpriz sonlu videosu

    -tayyibe oy veriyorum... cebimde kartım var. otobüse bedava biniyorum.
    -neden.
    -zihinsel engelim var.

    yorum yok.