fenomentall3
profili

  • erkeklerin %96.5'i aynı anda üç kızı idare ediyor

    intel celeron işlemci gibi beynim var aq.hatunun ikisi aynı anda dışarı çıkmak istese mazeret düşüneyim derken kasa alev alır benim.bırak hatunu %100 cpu kullanımıyla markette hangi abur cuburu alacağıma karar veremiyorum daha.tek çekirdekle anca şıçıp yemek yiyebiliyorum.zor yani...helal olsun bu ibneler i7 falan heralde.

  • milyonlarca genç işsizin gıkının çıkmaması

    bana kalırsa bu bir işsizlik sorunsalından ziyade alt dinamikleri oldukça karmaşık bir değişimin psikolojik tezahürü.

    öncelikle var olan sistemin hitap ettiği kuşak oldukça gerilerde kaldı. bb ve x kuşağından bahsediyorum.burada 'y' kuşağını yazmıyorum çünkü yapı gereği zaten otoriteyi sorgulayan ve çalışma konusunda daha özgür ve esnek olmak isteyen bir nesil.yani var olan sistemle hali hazırda zaten kavgalı bir birey.

    fakat 'z' kuşağının olgunlaşması ve toplumda bir birey haline gelmeye başlaması ile birlikte sistemin artık ne kadar eskidiğini ve işlevselliğini yitirdiğini görür hale geldik.

    özetle artık değişen dünya ve insanlık yeni bir sistem ve yeni anlayışlar ile daha kaliteli, daha bireysel bir hale getirilmeli.bunun nedenlerinden biri de yine kuşaklar ve anlayışları. ' bb ve x' kuşağındaki toplumsal hareket anlayışı 'y ve z' kuşağında bulunmuyor.çünkü daha bireysel ve daha subjektifler.

    artık hepsinin bir kişisel alanı var.eskilerdeki gibi aileleri ile bir odayı paylaşmıyorlar.aynı masada yemek yemekten hoşlanmıyorlar.özgürlüklerinin kısıtlanmasından hoşlanmıyorlar.kontrol edilmek istemiyorlar.ve en önemlisi kanaatkar ve itaatkar değiller.ciddi anlamda tüketime alıştırılmış ve kontrol edilemez bir yapıdan bahsediyoruz.

    özetle işe kuşak açısından baktığımızda 'y ve z' kuşağı bu konjonktür içerisinde oldukça acı çekecek.çünkü değişimin tam ortasında, isteklerine ve beklentilerine cevap veremeyecek bir sistemin içerisinde doğdular.

    mesela sosyal medyayı düşünün.orada herkes kendi ülkesinin kralı ya da prensesi.o dünyada herkes çok mutlu.orada önemseniyoruz ve takip ediliyoruz.bir nevi ünlü bile sayılırız.orada, ideal benliğinizin yansıması benliğinizi tatmin ediyor.çünkü zengin görünebiliyorsunuz, sanatçı görünebiliyorsunuz, güzel, akıllı, bilgili vesaire.

    fakat bu insanların yarattıkları bu suni profil, kısaca 'ideal benliğin dışa vurumu' bir süre sonra psikolojilerini etkileyip durumun hali hazırda zaten öyle olduğu konusunda onları ikna etmeye başlıyor.ve çok kolay kazanıyor, neden biliyor musunuz? çünkü realitede elde edemeyeceği şeyi soyut bir şekilde elde edebiliyor.mesela erkek çocuklarının oyunlarda sabah akşam 1 level dan 100 level a ulaşıncaya kadar ırgat gibi çalışmaları ama bunu real yaşamda isteseniz bundan 'utanacağı' ya da yapmak istememesi ne garip değil mi ? ya da genç kızların kıyafetler giyinip instagramda fotoğraf paylaşmaları ama aynı şirketin 'gel çalış' dediğinde burun kıvırmaları? evet.. herkes bir yerlere kaçıyor arkadaşlar.ideal benliğini yansıtan bir yerlere.ve orada kimse köle değil, herkes aristokrattır.

    realiteye dönersek;
    ''okulu bitirince yurt dışına gideceğim.bu ülkede yaşanmaz.şöyle işler yapacağım, böyle yerler keşfedeceğim.' diyen bireylerin şuanda %98 bırakın ülke gezmeyi odalarından ileri gidemiyorlar.

    bu insanlar her günü sistemin onu nasıl bir hayal kırıklığına uğrattığını ve vücudunun her zerresinde nasıl da önemsiz bir varlık olduğunu duyumsatan aile bireyleri (x kuşağı) ve insanların dolaylı tacizleri ile geçiriyorlar.olmak istediği yerde olamayan, amaçlarını ve hayallerini gerçekleştiremeyen ve ne yaparsa yapsın bu durumu aşacak bir yol bulamayan insanların bu durumu ''sessizce beklemek değil.''

    ne yapacağını bilmemek.

    çünkü bu durum bir yol ayrımı.ideal kişiliklerinden vazgeçip var olanı kabullenme anı.ve bu neslin en büyük duvarı, en büyük problemi bu.alice harikalar diyarında 'alice' değil de kraliçenin uşağı olmayı kabullenebilmek.

  • dünyanın en iyi müzik grubu

    above and beyond ve air

    bu ikili e ve n yi paylaşıyorlar.